Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Yeni Zelanda Başbakanı: Çin’le diyalog daha büyük güvenlik sağlar

Yayınlanma

Yeni Zelanda Başbakanı Chris Hipkins, ülkenin en büyük ticaret ortağı Çin ile anlaşmazlık noktaları üzerine konuşulması gerektiğini belirterek “Diyalog daha büyük güvenlik sağlar” dedi.

The New Zealand Herald’ın haberine göre, Başbakan Hipkins, Yeni Zelanda Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde yaptığı konuşmada, ikili ilişkilerde çatışma noktalarının dile getirilmesinin önemine vurgu yaparak “(Çin ile) Güçlü, olgun ve kompleks ilişkiler bu konuşmaların zor geçeceği anlamına geliyor. Ama (bu konuları) konuşmanın konuşmamaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Diyalog daha büyük güvenlik sağlar” diyen Hipkins, insan hakları dahil bazı konularda ülkesinin Çin ile fikir ayrılığının devam edeceğini ancak ilişkileri “açık ve dürüst” şekilde sürdüreceklerini belirtti.

Ayrıca, içinde oldukları UKUSA olarak bilinen Birleşik Krallık, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda arasındaki “elektronik istihbarat” ittifakı Beş Gözler’i (Five Eyes) ülke güvenliğinin “temel taşı” olarak tanımlayan Hipkins, ABD’nin Yeni Zelanda’nın çıkarına olan uluslararası sistemin sürdürülmesinde önemli olduğunu ve Washington ile yakın çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.

Geçen hafta Çin’i ziyaret etmişti

Hipkins, geçen hafta Çin’e 6 günlük ziyaret gerçekleştirmiş, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Yeni Zelanda’yı “dost ve ortak” ülke olarak gördüğünü söylemişti.

Bu ziyarette Çin Başbakanı Li Qiang, Çin’in kalkınmasının yarattığı fırsatları Yeni Zelanda ile paylaşmaya, karşılıklı faydaya dayalı işbirliği potansiyelini artırmaya hazır olduğunu vurgulayarak güncellenen ikili Serbest Ticaret Anlaşması’nın ticareti ve yatırımları yeni bir düzeye çıkarmak üzere kullanılması çağrısında bulunmuştu.

İki ülke arasındaki ilişkilerin önemli ekonomik, sivil ve kültürel alanları kapsayan çok düzeyli olduğunu ifade eden Chris Hipkins de, bu ziyaret vesilesiyle iki taraflı işbirliğini yürütmek istediğini belirtmişti.

DİPLOMASİ

Barnier, Alman-Fransız eksenine İtalya’nın da eklenmesini istiyor

Yayınlanma

Fransa Başbakanı Michel Barnier cuma günü yaptığı açıklamada, Fransa-İtalya bağlarını güçlendirmek ve Roma’yı, Paris’in AB ile Mercosur arasındaki büyük bir ticaret anlaşmasını geciktirme ve değiştirme teklifine katılmaya ikna etmek amacıyla önümüzdeki ayın başlarında İtalya’ya gideceğini söyledi.

Barnier, Paris’te Fransız, İtalyan ve Alman iş dünyasının önde gelen dernekleri Medef, Confindustria ve BDI tarafından ortaklaşa düzenlenen bir konferansta ziyareti duyururken, “İtalya, Fransa’nın sıklıkla ihmal ettiği çok büyük bir ülke,” dedi.

Fransız liderin ziyaretinin 5 ya da 6 Aralık’ta yapılabileceği belirtiliyor.

Fransa cumhurbaşkanları ve başbakanları, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Fransız-Alman ekseninin Avrupa’yı “barışçıl ve ekonomik olarak birbirine bağlı” tutmada oynadığı kilit rolün altını çizmek için ilk yurtdışı ziyaretlerini genellikle Almanya’ya yaparlar.

Barnier’in Roma’ya gidiyor olması, Fransa’nın AB konularında İtalya’yı giderek daha fazla ortak olarak gördüğünün bir işareti olarak değerlendiriliyor. 

Fransa, AB ile Mercosur bloğundaki Güney Amerika ülkeleri arasında aralık ayı başında imzalanabilecek ticaret anlaşmasına karşı çıkacak müttefikler bulmaya çalışıyor. İtalya’nın desteğine güvenip güvenemeyeceği ise henüz belli değil.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani perşembe günü Paris’te düzenlenen aynı etkinlikte İtalya’nın anlaşmayı desteklediğini ama anlaşmanın İtalyan çiftçilere zarar vermeyeceğinden emin olmak istediğini yineledi.

İtalya Tarım Bakanı Francesco Lollobrigida geçen hafta anlaşmaya mevcut haliyle karşı olduğunu söyleyerek İtalya’nın uzun süredir anlaşmaya verdiği destek konusunda şüphe uyandırmıştı.

Hem Başbakan Giorgia Meloni hem de Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella anlaşmayı kamuoyu önünde desteklediler.

Barnier bu ayın başlarında Brüksel’i ziyaret ederken, Roma’ya yapacağı gezi başbakan olarak ilk ikili ziyareti olacak.

Barnier Paris’in, göçten sanayi politikasına kadar her şeyi kapsayan ikili bir anlaşma olan Quirinale Antlaşmasının 2021’de imzalanmasının ardından yıllarca görmezden geldiği trans-Alp ilişkisini canlı tutmak için daha fazlasını yapması gerektiğini kabul etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zalujnıy: Üçüncü Dünya Savaşı bu yıl başladı

Yayınlanma

Eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zalujnıy, 2024’ün Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı olduğunu savundu. Kuzey Kore, İran ve Çin’in Ukrayna’ya yönelik saldırılardaki rolünü vurgulayan Zalujnıy, uluslararası toplumu bu duruma karşı hazırlıklı olmaya çağırdı.

Eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı ve Ukrayna’nın Birleşik Krallık Büyükelçisi Valeriy Zalujnıy, Rusya’nın müttefiklerinin Ukrayna’ya karşı savaşa doğrudan dahil olmasının Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcına işaret ettiğini söyledi.

Ukrayinska Pravda gazetesi tarafından her yıl düzenlenen UP 100 Ödül Töreninde yaptığı açıklamada Zalujnıy, “2024 yılında Üçüncü Dünya Savaşı’nın başladığını kesinlikle söyleyebiliriz. Zira bugün Ukrayna’nın karşısında sadece Rusya değil, Kuzey Kore’den gelen askerler var,” dedi.

Zalujnıy, Ukrayna’daki sivillerin her gün İran yapımı Şahid insansız hava araçları, Kuzey Kore füzeleri ve Çin mühimmatlarıyla öldürüldüğünü vurguladı. Ayrıca, Rus füzelerinin Çin’de üretilen parçalar içerdiğine dikkat çekti.

Yetkili, “Pek çok askeri uzman, tüm bunların bir dünya savaşının işaretleri olduğunda hemfikir. Ve dünya buna hazırlıklı olmalı,” diye ekledi.

Zalujnıy, Ukrayna’daki çatışmayı durdurmanın henüz mümkün olduğunu ifade etti, ancak Kiev’in ortaklarının bu durumun farkında olmadığını söyledi: “Uzun zamandır beklenen bir şey çoktan başladı. Ancak şunu belirtmek istiyorum: Tanrı sadece Ukrayna’ya değil, tüm dünyaya bir şans veriyor. Doğru sonuçlar çıkarmak için hâlâ zamanımız var.”

Yetkiliye göre Ukrayna şu anda çok sayıda düşmanla karşı karşıya, ancak modern teknolojinin ülkenin direncine yardımcı olabileceğine inanıyor. Zalujnıy, Kiev’in uluslararası toplumun yardımı olmadan bu savaşı kazanmasının belirsiz olduğunu da vurguladı: “Bu nedenle dünya savaşının başladığını kabul ediyorum.”

Polonya Genelkurmay Başkanı Wieslaw Kukula da kasım ayında yaptığı bir açıklamada, Polonya’nın ordusunu ve toplumunu “gerçek bir tehdit” olarak gördüğü Rusya ile muhtemel bir savaşa hazırlaması gerektiğini söylemişti. NATO Korgenerali Alexander Sollfrank ise eylül ayında, ittifakın Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesi durumunda bir eylem planı geliştirdiğini duyurmuştu.

Ukrayna ve HIMARS sistemleri: ABD ve NATO’nun gizli rolü

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna’nın 155 milyar dolarlık borcu: Kim, ne kadar alacaklı?

Yayınlanma

Ukrayna’nın toplam borcu 155,69 milyar dolara ulaşırken, Biden yönetiminin 4,65 milyar dolarlık borcu silme planı tartışmalara yol açtı. Kiev’in AB, IMF ve özel sektöre olan borç yükü artmaya devam ediyor.

ABD’nin Ukrayna’ya verdiği mali ve askeri destek hız kesmeden devam ediyor.

Başkan Joe Biden yönetimi, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu silmeyi planlayarak bu desteği bir üst seviyeye taşıyacak. Bu durum, Washington’un Kiev’e yönelik cömertliğini yeniden gündeme getiriyor.

Biden, Trump gelmeden önce Ukrayna’nın 4,6 milyar dolarlık borcunu silmeyi planlıyor

Ukrayna Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 30 Eylül itibarıyla ülkenin devlet ve devlet garantili toplam borcu 155,69 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu rakamın 112,06 milyar dolarlık kısmı dış borçlardan oluşuyor.

Aynı zamanda Ukrayna hükümeti, 2023’ün başlarında bir yasa çıkararak dış borç ödemelerini askıya alma hakkını elde etti. Bu karar, ülkenin mali durumunu daha da karmaşık hale getirdi.

Kiev’in kimlere borcu var?

Ukrayna’nın ABD’den aldığı kredilerle ilgili ilginç bir durum dikkat çekiyor:

Resmi verilere göre, ABD’ye doğrudan bir borcu bulunmuyor. Ancak Nisan ayında ABD Kongresi, Biden’ın şimdi yarısını silmeyi hedeflediği 9 milyar dolarlık krediyi içeren 60 milyar dolarlık bir yardım paketini onayladı.

Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) olan borcu 44,17 milyar dolar, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’na (IBRD) 14,65 milyar dolar, Uluslararası Para Fonu’na (IMF) ise 12,08 milyar dolar olarak açıklandı.

Diğer yandan ülkenin Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, Polonya ve İngiltere gibi ülkelerden aldığı krediler toplamda 7,74 milyar dolara ulaşıyor. En büyük alacaklı ise 5,11 milyar dolarla Kanada.

Ukrayna Merkez Bankası (NBU) raporlarına göre, ülkenin özel sektöre olan yükümlülükleri şöyle sıralanıyor: Güney Kıbrıs, toplam yükümlülüklerin yüzde 48,4’üne sahip ve İngiltere (yüzde 10,5), Hollanda (yüzde 7,9) ve Almanya (yüzde 3) diğer büyük alacaklılar arasında.

Ukrayna’nın ticari banka ve kuruluşlardan aldığı krediler toplamda 1,61 milyar doları buluyor. Bu borçların en büyük kısmı Cargill’e (730 milyon dolar) ve Deutsche Bank’a (490 milyon dolar) ait.

2024 yılı itibarıyla Ukrayna’nın Eurobond borcu 15,22 milyar dolara ulaşmış durumda.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English