Birkaç aydır görülmedik bir grev dalgasıyla sarsılan Britanya’da muhafazakâr hükümet işçilere karşı harekete geçti.
Başbakan Rishi Sunak’ın, önümüzdeki haftalarda yeni bir grev karşıtı yasa ile kamu sektöründeki grevleri bastırmayı hedeflediği görülüyor.
Yasa tasarısına göre, sağlık, eğitim, itfaiye, ambulans, demiryolu ve nükleer sektörlerde işçi temsilciliği yapan sendikalara ‘asgari hizmet seviyesi’ zorunluluğu getirilecek.
Asgari hizmet seviyesinin sağlanamaması durumunda bu sektörlerdeki patronlar sendikaları dava edebilecek ve işçileri işten çıkarabilecek.
Asgari Hizmet Seviyesi Yasası, daha önce yalnızca demiryolu sektörünü kapsıyordu. Yeni düzenleme, yasanın kapsamını çok daha geniş bir alana yayıyor.
Sendikalar tepkili
Hükümet kaynakları, eski Ticaret Bakanı Jacob Rees-Mogg tarafından hazırlanan yasadaki bazı planların değiştirilebileceğini ileri sürüyorlar. Rees-Mogg, sendikalara yönelik daha sert önlemlerin alınmasını savunuyor. Eski bakan, başta Rothschild olmak üzere büyük yatırım tekellerine çalışan birisi.
İşçi Partisi lideri Keir Starmer, iktidara geldikleri takdirde sendika karşıtı bu yasayı geri çekeceklerini söyledi.
Unite sendikası genel sekreteri Sharon Graham, Başbakan Rishi Sunak’ın lider olarak sorumluluklarını bıraktığını ve sendikaların işçileri savunmaya devam edeceğini vurguladı.
Sendika Kongresi (TUC), muhafazakâr hükümetin yasa tasarısının işçilere suçlu muamelesi yaptığını ve mağdur ettiğini savundu. TUC, Britanya’nın batı dünyasındaki en kısıtlayıcı sendika karşıtı yasalara şimdiden sahip olduğunu söyledi.
Genel sekreter Paul Nowak, sendikaların bu yasaya karşı savaşacaklarını söylerken, tasarının ‘yasadışı’ olduğunu vurguladı.
Hemşire birliği Royal College of Nursing ise tasarıyı ‘demokratik değil’ diyerek eleştirdi. İtfaiyeciler sendikası ise yasanın ‘sömürücü ve intikamcı patronların mahkemelerde sendikacıları takip etmesine izin vereceğini’ söyledi.
Muhafazakârlar işçilere grevi yasaklama derdinde
Yasa, ilk kez bir önceki başbakan Liz Truss zamanında gündeme gelmişti. İtfaiye, ambulans ve demiryolu sektörlerinde sendika karşıtı yasa zorunlu kılınırken, geriye kalan eğitim ve sağlık gibi sektörlerde ilk hedefin ‘gönüllü anlaşmalar’ olduğu, bunların yapılamaması takdirde grev karşıtı yasanın uygulanacağı ileri sürülüyor.
Yasa ile birlikte işverenlere grev yasaklama veya grev sonrası tazminat istemek gibi haklar veriliyor.
Hükümet içinden uyarılar
The Guardian’ın öğrendiğine göre, bu planın ters tepme ihtimalinin olduğu hükümet içinde dahi konuşuluyor. Geçen sene yapılan bir etki değerlendirmesinde, ulaşım departmanı yasanın sendikaları daha sık grev yapmaya iteceğini düşünüyor.
Yeni yasanın, işçilerin fazla mesaiyi reddetmek gibi grev dışındaki eylemlere daha fazla başvurmasına neden olabileceği de yine etki değerlendirmesinin dikkat çektiği ihtimaller arasında.
Hükümet, planlanan grevlerin iptal edilmesi durumunda sendikalara ücret artışı için pazarlık yapabilecekleri sinyalini gönderiyor. Bununla birlikte Başbakan Sunak, işçilerin ücret artışlarına kapıyı kapatmıştı.
Son yıllardaki en büyük saldırı
Sunak hükümetinin grev karşıtı yasa hazırlığı, 2016 yılında David Cameron hükümetinin çıkardığı Sendikalar Yasası’ndan bu yana işçi sınıfına yapılan en büyük saldırı.
2016 yılındaki yasa da sendikaların mali kaynaklarına saldırıyor ve grev için zorunlu kotalar getiriyordu.
Cameron hükümeti, yüzde 50 katılım zorunluluğu getirerek grev hakkını engellemeye çalışmıştı.
Yasa, çevrimiçi grev oylamasını da ortadan kaldırmıştı.
Grevler sürüyor
Öte yandan geçen yılın sonunda yoğunlaşan grevler sürüyor.
Dün (6 Ocak) iki günlük greve başlayan demiryolu işçileri, bugün de eylemlerine devam ediyorlar. 40 bin işçi iş bırakırken, 5 Ocak’ta da makinistler ücret artışı talepleriyle greve gitti.
Aralık ayında grevleri ses getiren hemşireler de 18 ve 19 Ocak tarihlerinde iki günlük yeni bir greve hazırlanıyor.