Bizi Takip Edin

AVRUPA

5 soruda Kosova’da son Sırp-NATO çatışması

Yayınlanma

Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri tarafından tanınan, Sırbistan’ın ise kendi toprağı saydığı Kosova’da Sırplarla Nato birlikleri (Kfor) arasındaki sert çatışmalar sonucunda 30’un üzerinde NATO askeri ve 50’nin üzerinde Sırp gösterici yaralandı.

Arnavutların 2008 yılında bağımsızlık ilan etmesinden önce Sırbistan’ın parçası olan Kosova’da bulunan ‘NATO barış gücü’, bölgedeki etnik Sırplarla Arnavutlar arasındaki gerilimi kontrol eder görünse de esasında Kosova’nın güvenliğini de sağlıyor.

Hem Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, hem de Kosova Başbakanı Albin Kurti kendi silahlı güçlerini alarm durumuna geçirirken Kfor tarafından yapılan açıklamada, İtalyan ve Macar Kfor birliğinden askerlerin yaralandığı belirtilerek saldırılar kınandı.

Kfor komutanı Tümgeneral Angelo Michele Ristuccia saldırıları ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi ve NATO misyonunun ‘görevini tarafsız bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğini’ savundu. İtalyan ve Macar askerlerin yaralanması üzerine hem İtalya’dan hem de Macaristan’dan açıklamalar geldi.

1. Çatışmaların tarihsel arka planı ne?

Bölgedeki pek çok etnik Sırp, kendilerini yeterince temsil edilmemiş hissediyor. Kosova’daki Sırpların çoğunluğu kuzey bölgelerinde yaşıyor ve etnik Arnavut çoğunluktan giderek daha fazla özerklik talep ediyor. Kosova’yı egemen ve bağımsız bir entite olarak tanımayan Belgrad da ülkedeki etnik Sırpları destekliyor.

Kurti hükümeti, Avrupa Birliği’nin aracılık ettiği ve Sırp-Arnavut ilişkilerini normalleştirmeyi amaçlayan 2013 Brüksel Anlaşmasının hükümleri uyarınca Sırplar için öngörülen özerk belediyelerin uygulanmasını engellemekle suçlanıyor.

Anlaşma uyarınca Sırbistan Kosova’nın kuzeyinde ‘özerk belediyeler’ kurabilecek fakat bunlar Kosova hukuk sistemi altında faaliyet gösterecek ve Kosova polisi tek kolluk kuvveti olarak kalacaktı.

On yılı aşkın bir süredir bu belediyeler kurulmamış durumda ve Kosovalı Sırpların sabrı taşmaya başladı. Sırbistan ve Sırplar, 1999’daki NATO bombardımanı ve işgali, ardından da Kosova’nın bağımsızlığını sağlaması nedeniyle de Atlantik ittifakı temsilcilerine güvensizlik besliyor. Nitekim CNN’e konuşan Kurti, “Kosova NATO müdahalesinin başarı öyküsüdür, hem Belgrad’ı hem de Kremlin’i rahatsız eden de budur,” diyerek bu durumu teyit ediyor.

2. Son çatışmalar neden başladı?

Kosova’nın kuzeyindeki bölgelerde Sırplar yoğun olarak yaşıyor. Bu dört bölgede Nisan ayında yapılan yerel seçimleri Sırpların boykot etmesi üzerine, Arnavut belediye başkanlarının göreve getirilmesi infial yarattı.

Vučić daha önce bölgedeki etnik Sırpları seçimleri boykot etmeye çağırarak yabancı bir ‘işgale’ daha fazla tahammül etmemeleri gerektiğini söylemişti.

Bölgedeki başlıca siyasi parti olan Sırp Listesi de Sırp toplumuna seçimlerde oy kullanmama ve aday göstermeme çağrısında bulunarak etnik Arnavut adayların rakipsiz kalmasını sağladı.

Bölgedeki boykotun başarısını göstermesi açısından, seçimlere katılım oranının yüzde 4’ün altında kaldığını akılda tutmak gerekiyor. Buna rağmen Arnavut belediye başkanları geçen Cuma göreve başlayınca gerilim hızla tırmandı.

Sırp protestocular belediye başkanlarının girişini engellemek için binaların dışında toplanınca Kosova polisi ile çatışmalar başladı. Pazartesi günü ise çatışmalara NATO-Kfor da dahil oldu.

3. Uluslararası güçler ne diyor?

Askerleri yaralanan Macaristan Savunma Bakanı Facebook’ta yaptığı açıklamada yaralılar arasında 20’den fazla Macar askerinin bulunduğunu ve bunlardan yedisinin durumunun ciddi ancak stabil olduğunu söyledi.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de 11 İtalyan askerinin yaralandığını ve üçünün durumunun ciddi olduğunu söyledi. Ülkenin başbakanı Giorgia Meloni, “Kfor’a karşı daha fazla saldırıya müsamaha göstermeyeceğiz. Kosova makamlarının tek taraflı eylemlerinden kaçınılması ve tüm tarafların tansiyonu düşürmek için geri adım atması elzemdir,” dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg şiddetin ‘durması gerektiğini’ söyledi. Stoltenberg, ‘Kfor birliklerine yönelik saldırıları şiddetle kınadı.’

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Salı günü yaptığı açıklamada, “Kosova Hükümetinin belediye binalarına girişi zorlama kararı gerginliği keskin ve gereksiz bir şekilde tırmandırdı,” dedi.

Blinken, “Başbakan Kurti ve hükümeti, seçilmiş belediye başkanlarının geçiş dönemi görevlerini belediye binaları dışındaki alternatif yerlerden yürütmelerini sağlamalı ve polis güçlerini bölgeden çekmelidir,” ifadelerini kullandı.

ABD Büyükelçisi ve Avrupa Birliği temsilcisi ise gerilimi azaltmak amacıyla Arnavut belediye başkanlarını Priştine’de bir toplantıya çağırdı.

ABD bunun yanı sıra, Sırpların çoğunlukta olduğu kuzey bölgelerinde gerilimi tırmandırmaktan kaçınması yönündeki tavsiyesini dikkate almayan Kosova’ya karşı tedbirler açıkladı.

Kosova’nın bu bölgelere ‘zorla’ etnik Arnavut belediye başkanları atama kararını eleştiren Washington, Kosova’yı Avrupa’da devam etmekte olan Amerikan liderliğindeki bir askeri tatbikata katılmaktan men etti.

Avrupa Birliği de Kosovalı yetkilileri Kosova’nın kuzeyindeki durumu istikrarsızlaştırmakla suçladı ve buradaki etnik gerilimleri alevlendirebilecek her türlü eyleme karşı uyarıda bulundu.

Fransa, ‘bu şiddeti mümkün olan en güçlü şekilde kınadığını ve başta Kosova hükümeti olmak üzere tüm tarafları gerilimi azaltmak için derhal adım atmaya çağırdığını’ söyledi.

Almanya, Fransa, İtalya ve ABD ile ortak bir açıklamaya imza atan Britanya ise Priştine’nin belediye başkanlıklarını zorla atamasına karşı çıksa da, bazı kaynaklar ABD’nin Kurti’ye yönelik sert tutumunu eleştiriyor. The Guardian’ın aktardığına göre, İngiltere’nin eski bir büyükelçisi AB’nin Kosova elçisinin tarafsız olması gerektiğini savunurken, İngiltere Dışişleri Komisyonu Başkanı Alicia Kearns ABD’yi Kurti’yi orantısız bir şekilde cezalandırmaması konusunda uyardı. Kearns, “Kosova’ya karşı takınılan tavır orantısızdır. Belgrad’a yönelik caydırıcılık eksikliği, denge eksikliğini ve stratejik tutarsızlığı göstermektedir. Silahlı milisleri ve onları finanse eden ve silahlandıranları caydıramamak, gerilimin daha da tırmanması riskini doğurur,” dedi ve Kosova’nın Avrupa Konseyi’ne katılmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.

Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov da Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Rusya’nın Kosova’nın Sırp nüfusunu desteklediğini ve onların yasal hak ve çıkarlarının korunması gerektiğine inandığını söyledi.

Peskov ayrıca Moskova’nın Kosova’da, ülkenin kuzeyinde Sırpların çoğunlukta olduğu bölgede geçen ay yapılan seçimlerin ardından etnik Arnavut belediye başkanlarının göreve gelmesinden bu yana hızla artan huzursuzluğu endişeyle takip ettiğini söyledi.

“Sırbistan’ı ve Sırpları kayıtsız şartsız destekliyoruz… Kosovalı Sırpların tüm yasal hak ve çıkarlarının gözetilmesi gerektiğini düşünüyoruz,” diyen Peskov, ‘provokatif eylemlere’ yer olmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Kosova’nın kuzeyinde yaşanan olayları endişeyle takip ediyoruz. Sözkonusu olaylar bölgesel güvenlik ve istikrara zarar vermektedir. Tüm taraflara şiddet olaylarından kaçınma ve gerilimi tırmandıracak eylemlerde bulunmama çağrısı yapıyoruz. Kosova Barış Gücü’nün (KFOR) olayların tırmanmasını engelleme yönündeki yapıcı rolünü takdirle karşılıyoruz. Çıkan olaylarda bazı KFOR askerlerinin hafif yaralandığını üzüntüyle öğrendik. Bölgede gerilimin azaltılması, kalıcı barış ve istikrarın tesis edilebilmesinin yegâne yöntemi, halen yürütülmekte olan diyalog sürecinde ilerleme sağlanmasıdır,” ifadelerine yer verildi.

4. Sırplar ve Arnavutlar ne diyor?

Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, Sırp mevkidaşını Kosova’yı istikrarsızlaştırmakla suçladı. Osmani, “Suç çetelerine dönüşen Sırp yasadışı yapılar Kosova polisine, Kfor memurlarına ve gazetecilere saldırdı. Vučić’in Kosova’nın kuzeyini istikrarsızlaştırma emirlerini yerine getirenler adaletle yüzleşmelidir,” diye tweet attı.

Kosova Başbakanı Albin Kurti Salı günü CNN’e verdiği demeçte, ülkenin kuzeyinde yaşanan şiddetli protestoların ardından ülkeyi Sırp ‘faşist milisleri’ olarak tanımladığı güçlere teslim etmeyeceğini söyledi.

Kurti, “Karşımızda barışçıl protestocular değil, aşırılık yanlısı bir güruh var. Bu, polislerimize ve NATO askerlerine  ve sahada haber yapan gazetecilere saldıran faşist bir milis,” iddiasına bulundu.

Tüm uluslararası kurumların Kosova’da yapılan seçimleri tanıdığını savunan Kurti, “Seçim sürecini ve sonuçlarını tanıdıktan sonra belediye başkanlarının belediyelere gitmesi gerekir. Bu belediye binalarında belediye başkanları olmayacak da kim olacak?” diye sordu.

Öte yandan Kurti, şiddetin sona ermesi durumunda ihtilaflı bölgelerde tekrar seçime gidebileceklerinin sinyalini verdi.

Savunma Bakanı Miloš Vučević gazetecilere yaptığı açıklamada, Sırbistan silahlı kuvvetlerinin başkomutanı olan Vučić’in ordunun savaşa hazırlık seviyesini en üst düzeye çıkardığını söyledi.

Aleksandar Vučić, Kosova Başbakanı Albin Kurti’nin olaylardan ‘tek başına sorumlu olduğunu’ söyledi.

5. Bundan sonra ne olacak?

Çatışmaların bundan sonra yatışması beklense de Sırpların protestoları sürüyor. Priştine’nin yaklaşık 40 km kuzeyindeki Zvecan’da Sırp göstericiler yine belediye binası önünde toplandı. Pazartesi günkü çatışmaların aksine gösteriler bu sefer barışçıldı.

NATO, Pazartesi günü yaşanan çatışmaların ardından protestoların bastırılmasına yardımcı olmak üzere Kosova’nın kuzeyine 700 asker daha göndereceğini açıkladı. Kfor’un şu anda Kosova’da yaklaşık 3.800 askeri bulunuyor.

Öte yandan Sırbistan ile Kosova arasındaki gerilim daha geniş bir jeopolitik gerilimin de bir uzantısı. Örneğin Başbakan Kurti bunu açıkça şöyle dile getiriyor: “Biz demokratik, Avrupa yanlısı bir cumhuriyetiz. Kuzey komşumuz Sırbistan ise Rusya yanlısı bir otokrasi. Dolayısıyla orada seçimler olsa da pek demokrasi yok; çünkü tek parti, tek devlet, tek lider var.”

Kurti Pazartesi günü protesto düzenleyenleri de ‘aşırı milliyetçi’ olmakla ve birçoğunun ‘Belgrad’dan para ve emir aldığını, despot Başkan Putin’e hayranlık duyduğunu’ iddia etti.

AVRUPA

Elon Musk İtalya’yı karıştırdı, Meloni sessiz

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Elon Musk’ın İtalyan yargıçları Roma’nın Arnavutluk’la göçmen transferi politikasını yine engelledikleri için eleştiren son yorumlarına sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella milyardere yanıt vererek İtalya’nın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Pazartesi günü Roma Göçmenlik Mahkemesinin yedi göçmenin gözaltına alınmasını ve transferini iptal eden kararını yorumlayan Musk, şu anda Meloni hükümetiyle kavgalı olan Roma yargıçlarının “gitmesi gerektiğini” söyledi.

Çarşamba sabahı yaptığı açıklamada Musk’a yanıt veren Mattarella, “İtalya büyük bir demokratik ülkedir ve Anayasasına tam saygı göstererek kendi başının çaresine nasıl bakacağını bildiğini yinelemeliyim,” dedi.

Mattarella ayrıca diğer devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulunarak herkesin, “özellikle de açıklandığı üzere dost ve müttefik bir ülkede önemli bir rol üstlenmek üzereyse”, o ülkenin egemenliğine saygı göstermesini ve reçete vermeyi kendine görev edinmemesi gerektiğini kaydetti.

Musk ise daha önceki yorumundan geri adım atmayarak, “Bu kabul edilemez. İtalyan halkı bir demokraside mi yaşıyor, yoksa kararları seçimle gelmeyen bir otokrasi mi veriyor?” diye sordu.

İtalya’daki temsilcisi tarafından ANSA’ya yapılan açıklamada Elon Musk, “Başbakan Meloni ile bu öğleden sonra yaptığı samimi görüşmede de yinelediği üzere” İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’ya ve İtalyan Anayasasına saygı duyduğunu ifade etti.

İfade özgürlüğünün hem ABD Birinci Maddesi hem de İtalyan Anayasası tarafından korunan bir hak olduğunu kaydeden Musk, bir vatandaş olarak görüşlerini özgürce ifade etmeye devam edeceğini kaydetti.

Açıklamada Musk’ın “ABD ve İtalya arasındaki bağların giderek güçlenmesini umduğu ve Cumhurbaşkanı Mattarella ile gelecekte bir araya gelmeyi dört gözle beklediği” belirtildi.

Siyasi gerilimi yatıştırmaya yönelik son girişim ise Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Giovanbattista Fazzolari’nin ANSA‘ya verdiği bir mülakatta yaptığı açıklama oldu.

Fazzolari, “Yargının başı ve anayasanın koruyucusu olan cumhurbaşkanının sesini duyurması doğru ve gereklidir. İtalya kendi başının çaresine bakmasını bilir. Diğer hükümetlerin, STK’ların ya da büyük medya kuruluşlarının dış müdahalesine ihtiyacımız yok,” dedi.

Muhalefetin ve yargının saldırıları devam ederken, Ulusal Yargıçlar Birliği Başkanı Giuseppe Santalucia, Musk’ı “temelsiz ve insafsız yargılarda bulunarak İtalya’nın işlerine karışmakla” suçladı ve hükümetin Musk’ın müdahale etmeye hakkı olmadığı İtalya’nın iç meseleleri olduğunu belirterek yanıt vermesi gerektiğini söyledi.

Santalucia, “Özellikle yasadışı göç konusunda sık sık sınırların savunulmasına başvuruluyor. Bunlar da sınırdır. Egemen bir ülkenin içişlerine karışabileceklerini düşünenler tarafından ihlal edilemeyecek ideal sınırlar vardır,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransız savcı Le Pen için hapis cezası ve siyasi yasak talep etti

Yayınlanma

Fransa’da savcılar Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen’i, Fransa’daki parti faaliyetlerini finanse etmek için Avrupa Birliği fonlarını zimmetine geçirmekle suçladı ve Fransız siyasetçinin derhal beş yıl süreyle kamu görevlerinden men edilmesini tavsiye etti.

Bunun kesinleşmesi Le Pen’i, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yerine geçmek için favorilerden biri olarak gireceği 2027 yarışının dışında bırakacak.

Mahkeme geçici infaz ile kendisini suçlamalardan suçlu bulursa, Le Pen karara itiraz etse bile seçimlere katılamayacak.

Le Pen’in 24 kişiyle birlikte AB fonlarını zimmetine geçirmekle suçlandığı davada ayrıca beş yıl hapis cezası da istendi.

Duruşma 27 Kasım’a kadar sürecek ve bu tarihten sonra hakimler, savcının taleplerini de göz önünde bulundurarak kararlarını vermek ve ne tür bir ceza vereceklerini değerlendirmek üzere çekilecek. Kararın 2025 yılı başlarında açıklanması bekleniyor.

Le Pen, kendisinin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden men edilmesini isteyen Fransız savcıları “demokratik sürece müdahale etmekle” suçladı.

RN lideri çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, “Savcılık Fransız halkını istedikleri kişilere oy vermekten mahrum bırakmaya çalışıyor,” dedi.

Macron’un eski sağcı içişleri bakanı Gerald Darmanin X’te yaptığı açıklamada, “Marine Le Pen’in seçilme yeterliliğine sahip olmadığına karar verilmesi ve dolayısıyla Fransız halkının önüne çıkamaması son derece şok edici olur,” dedi.

“Madam Le Pen ile mücadele başka bir yerde değil, seçim sandığında yapılmalıdır,“ diyen Darmanin, Le Pen’in adaylığının engellenmesinin “elitler ile yurttaşların büyük çoğunluğu arasındaki uçurumu daha da derinleştireceğini” ileri sürdü.

Savcı Nicolas Barret, Le Pen sanık sıralarının ön sırasında otururken mahkemeye, “Kanun herkes için geçerlidir,” dedi ve yasağın “sanıkların gelecekteki yerel veya ulusal seçimlerde aday olmalarını yasaklayacağını” ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’da yeni “hava savunma üssü” kurdu

Yayınlanma

ABD çarşamba günü Polonya’nın kuzeyinde yeni bir hava savunma üssü açtı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda bunun, Ukrayna savaşı sürerken bile ülkesinin NATO üyesi olarak güvende olduğunu gösterdiğini savundu.

Baltık kıyısı yakınlarındaki Redzikowo kasabasında yer alan üs, 2000’li yıllardan beri üzerinde çalışılan bir projeydi.

Donald Trump’ın seçim zaferinin bazı NATO üyeleri arasında tedirginliğe yol açtığı bir dönemde Varşova, üs üzerinde birbirini izleyen ABD başkanları tarafından sürdürülen çalışmaların, Beyaz Saray’da kim olursa olsun Polonya’nın Washington ile askeri ittifakının sağlam kaldığını gösterdiğini söylüyor.

Duda, “ABD… Polonya’nın güvenliğinin garantörüdür,” derken, ABD askerlerinin üsteki daimi varlığının, 1989’a kadar sosyalist bir devlet olan Polonya’nın “Rusya’nın etki alanında olmadığını” gösterdiğini savundu.

Kremlin ise çarşamba günü yaptığı açıklamada üssü, Amerikan askeri altyapısını sınırlarına yaklaştırarak Rusya’yı çevreleme girişimi olarak nitelendirdi.

Redzikowo’daki ABD üssü, ittifakın kısa ve orta menzilli balistik füzeleri önleyebileceğini söylediği “Aegis Ashore” olarak adlandırılan daha geniş bir NATO füze kalkanının parçası.

Kalkanın diğer önemli unsurları arasında Romanya’daki bir üs, İspanya’nın Rota limanında konuşlu ABD donanmasına ait destroyerler ve Kürecik’te bulunan bir erken uyarı radarı yer alıyor.

Moskova üssü daha 2007 yılında, henüz planlanırken tehdit olarak nitelendirmişti. NATO kalkanın “tamamen savunma amaçlı” olduğunu söylüyor.

Reuters’a konuşan askeri kaynaklar Polonya’daki sistemin artık sadece Orta Doğu’dan ateşlenen füzelere karşı kullanılabileceğini ve Rusya’dan gelen mermileri engellemek için radarın yön değiştirmesi gerektiğini, bunun da politika değişikliğini gerektiren karmaşık bir prosedür olduğunu ileri sürdüler.

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz pazartesi günü yaptığı açıklamada kalkanın kapsamının genişletilmesi gerektiğini ve Varşova’nın bu konuyu NATO ve ABD ile görüşeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English