Ortadoğu
100 eski ABD özel kuvvetler mensubu Gazze’ye gönderiliyor

UG Solutions, Netzarim Koridoru ile Selahaddin Caddesi’nin kesiştiği kontrol noktasında Mısır güvenlik personeliyle birlikte denetim yapacak.
Reuters’ta yer alan habere göre ABD merkezli küçük bir güvenlik şirketi olan UG Solutions, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında Gazze’deki bir kontrol noktasında görev yapmak üzere yaklaşık 100 eski ABD özel kuvvetler mensubunu işe alıyor.
2023 yılında kurulan ve Kuzey Carolina’nın Davidson kentinde faaliyet gösteren UG Solutions adlı düşük profilli güvenlik şirketi, işe alacağı gazilere günlük 1.100 dolardan başlayan bir ücret ve 10.000 dolarlık peşinat teklif ediyor. Şirket sözcüsüne göre, bu özel güvenlik personeli, Gazze’nin iç kesimlerindeki kritik bir kontrol noktasında görev yapacak.
Sözcü, kimliğinin gizli kalması kaydıyla yaptığı açıklamada, bazı kişilerin işe alındığını ve Gazze’nin kuzey ile güneyini ayıran Netzarim Koridoru ile doğu ve batıyı ayıran Selahaddin Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alan kontrol noktasında görev yapmaya başladıklarını belirtti. Ancak kaç kişinin sahada olduğu hakkında bilgi vermedi.
UG Solutions’ın ateşkes sürecindeki oynayacağı rol biliniyor olsa da Reuters’ın incelediği güvenlik şirketinin işe alım e-postası, 96 ABD özel kuvvetler mensubunun özel olarak işe alınacağı, verilecek maaşlar ve kullanılacak silahlarla ilgili daha önce bilinmeyen detayları ortaya çıkardı.
Reuters, 7 Ocak’ta yayınladığı haberinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yetkililerinin, Gazze’de savaş sonrası barışı koruma gücünün bir parçası olarak özel güvenlik şirketlerinin kullanılmasını önerdiğini ve bu fikrin Batılı ülkeler arasında endişe yarattığını bildirmişti.
14 aydır süren savaşın ardından Hamas’ın hala güçlü olduğu Gazze’ye silahlı ABD özel güvenlik görevlilerinin konuşlandırılması Amerikalıların çatışmalara dahil olma riskini doğuruyor.
Eski İsrailli istihbarat yetkilisi Avi Melamed, ABD’li personelin silahlı gruplarla çatışmalara girebileceğini veya Washington’un İsrail’in Gazze operasyonuna verdiği destek nedeniyle öfkeli Filistinlilerin hedefi olabileceğini belirterek, “Elbette tehditlerle karşılaşacaklar” dedi.
Şirket belgelerine göre, özel güvenlik personeli ABD ve İsrail orduları tarafından kullanılan M4 tüfekleri ve Glock tabancalarla donatılacak. UG Solutions sözcüsü, personelin ne zaman ateş açabileceğine dair angajman kurallarının belirlendiğini, ancak bu bilgileri paylaşamayacağını söyledi. “Kendimizi savunma hakkına sahibiz” dedi.
İsrail ve Mısır’ın rolü
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Sharren Haskel, UG Solutions veya ABD’nin adını anmadan yaptığı açıklamada, İsrail’in, Gazze’de güvenliği sağlamak ve insani yardımların akışını sürdürmek amacıyla özel bir güvenlik firmasının kullanılmasını talep ettiğini söyledi. Bu özel şirketin, bir Mısır güvenlik şirketi veya Mısır güvenlik güçleriyle birlikte çalışacağı belirtildi.
Ancak Haskel, bu düzenlemenin “gerçekten işe yarayıp yaramayacağını” zamanın göstereceğini vurguladı.
Görgü tanıkları, Gazze’deki kontrol noktasında Mısır güvenlik görevlilerinin araçlarda gizlenmiş silahları tespit etmek için tarayıcılar kullandığını bildirdi. Mısırlı bir kaynak ise kontrol noktasında görev yapan güvenlik personelinin, son aylarda terörle mücadele de dahil özel eğitim aldığını belirtti.
Filistinli yetkililer de ABD’li özel güvenlik personelinin kontrol noktasında bulunacağını doğruladı. Ancak bu kişilerin halkla doğrudan temas etmeyeceği ve kontrol noktasından geçen sivillerle muhatap olmayacağı bildirildi.
Geçmiş skandallar
ABD’nin özel güvenlik firmalarını kullanması daha önce büyük krizlere yol açmıştı. 2007’de Irak’ta faaliyet gösteren Blackwater adlı özel güvenlik şirketine bağlı paralı askerler, Bağdat’taki Nisur Meydanı’nda 14 sivilin ölümüne neden olmuş, olay büyük bir diplomatik krize yol açmıştı. ABD mahkemesi, dört Blackwater çalışanını mahkûm etmiş, ancak Trump yönetimi ilk döneminde bu kişileri affetmişti.
2004 yılında Irak’ın Felluce kentinde dört Blackwater çalışanı silahlı gruplar tarafından öldürülmüş, iki kişinin cesetleri bir köprüye asılmış ve bu olay ABD ordusunun büyük çaplı bir askeri operasyon düzenlemesine neden olmuştu.
UG Solutions sözcüsü, şirketin işe aldığı personelin ABD merkezli Safe Reach Solutions ile lojistik ve planlama konusunda iş birliği yaptığını belirtti. İşe alım e-postasına göre, her çalışana 500.000 dolarlık kaza sigortası yapılacak ve özel kuvvetler mensubu sağlık personelleri için günlük ücret 1.250 dolara kadar çıkacak.
Finansman ve ABD’nin rolü
Anlaşma hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, güvenlik şirketine fon sağlayan ülkeler arasında İsrail ve ismi açıklanmayan bazı Arap ülkelerinin bulunduğunu, ancak ABD hükümetinin bu şirketin ateşkes anlaşmasına dahil edilmesi veya sözleşmenin imzalanması sürecinde doğrudan bir rol oynamadığını belirtti.
Gazze’de büyümüş olan Atlantik Konseyi uzmanlarından Ahmed Fuad Alhatib, Amerikalılar için büyük bir risk öngörmediğini belirterek, onların varlığının, Hamas’ın İsrail’e karşı zafer kazandığı söylemini güçlendirdiğini söyledi, “Hamas, tüm sert söylemlerine ve eylemlerine rağmen, Amerikan varlığının kendi zafer anlatısını beslediğini biliyor” dedi.
UG Solutions sözleşmesi hakkında bilgi sahibi olan ve adının açıklanmaması kaydıyla konuşan ABD’li bir özel güvenlik şirketi kaynağı, Gazze’de Amerikalıların görevlendirilmesinin tehlikeli göründüğünü ve çatışmaların “çok hızlı” patlak vermesinden korktuğunu söyledi.
Amerikalıların saldırıya uğraması ya da rehin alınması halinde ne olacağı ya da yüklenicinin eylemlerinin hangi ülkenin yasalarına tabi olacağı belirsiz. UG sözcüsü, “Kendi güvenliğimizi korumak için yeterli donanıma sahibiz” dedi.
Ortadoğu
Trump’tan Netanyahu’ya Gazze “rüşveti”

ABD Başkanı Trump’tan Netanyahu’ya Gazze savaşını sonlandırması için rüşvet gibi destek geldi. Trump, Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davasının iptal edilmesini istedi. İsrail muhalefeti ise bu çıkışın, Trump’ın Gazze savaşını sona erdirmesi için Netanyahu’ya sunduğu dolaylı bir “telafi” hamlesi olduğunu savunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun hakkında süren yolsuzluk davasının derhal iptal edilmesini veya kendisine af verilmesini talep ederek İsrail iç siyasetinde yeni bir fırtınaya neden oldu. Trump’ın açıklamaları, Netanyahu’nun savaş nedeniyle ertelenen çapraz sorgusunun yeniden başlayacağı güne denk gelirken, içerdiği mesajlar dikkat çekici bulundu: “ABD, İsrail’i kurtardı, şimdi Bibi’yi de kurtaracak.”
Trump, Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, Netanyahu’nun “İsrail’in hayatta kalması için İran’a karşı verilen savaşta gösterdiği liderliği” överek, davayı “siyasi güdümlü bir cadı avı” olarak nitelendirdi. “Bu adalet rezaleti kabul edilemez” diyen Trump, Netanyahu için “büyük bir kahraman” ifadesini kullanarak, “Derhal af edilmeli ya da dava iptal edilmelidir” çağrısı yaptı.
Trump’tan Netanyahu’ya mesaj
Ancak İsrail’de bu açıklamalara itiraz geldi. Ana muhalefet lideri Yair Lapid, Trump’a duyulan minnettarlığı dile getirirken, “Bir devlet başkanının bağımsız bir ülkenin hukuk sürecine karışmaması gerektiğini” söyledi. Lapid, Trump’ın çıkışının Netanyahu’yu Gazze savaşını sona erdirmeye ikna etmek için yaptığı bir “telafi girişimi” olabileceğini ima ederek, “Görünüşe göre bu açıklama, savaşı sonlandırması için Netanyahu’ya verilen bir mesajın parçası” dedi.
Trump’ın söz konusu açıklaması, Netanyahu’nun siyasi geleceği açısından büyük önem taşıyan üç ayrı yolsuzluk dosyasının yeniden gündeme geldiği bir dönemde geldi. Netanyahu’nun İran ile savaş nedeniyle ara verilen çapraz sorgusu bugün yeniden başlayacak. Başbakan, 1000, 2000 ve 4000 numaralı davalarda dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvetle suçlanıyor. Özellikle 4000 No’lu “Bezeq-Walla davası” ciddi yaptırımlar doğurabilecek içerikte.
Trump’ın doğrudan yargı sürecine müdahale eden bu çıkışı, İsrail’de yargı bağımsızlığı tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Netanyahu’nun partisinden doğrudan bir yanıt gelmezken, Likud Partisi Trump’ın açıklamasının İbranice çevirisini sosyal medya hesaplarından paylaştı.
Bu hamle, Trump’ın hem Netanyahu üzerindeki etkisini pekiştirme çabası hem de Gazze savaşını diplomatik bir kazanıma dönüştürme girişimi olarak yorumlanıyor.
Ortadoğu
Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışma ve ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrası ateşkes ilan edilse de, kırılgan süreçle birlikte İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği endişeleri, küresel ekonomi ve piyasaların gündeminde yer almaya devam ediyor. Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’.
İran’ın ABD’ye misilleme olarak Katar’daki üssü hedef alması sonrası Donald Trump tarafından İran-İsrail arasında ateşkes ilan edildiği duyurulsa da, iki ülke arasında gerginlik ve yer yer saldırılar devam ediyor.
Kırılgan ateşkesin geleceği belirsizliğini korurken, Hürmüz Boğazı’nın kapanma ya da akışın sekteye uğrama riski piyasalarda ve şirketlerde endişe yaratıyor.
Öte yandan birçok enerji uzmanı, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı tamamen kapatmasının pek olası olmadığını düşünüyor. İran bu tehdidi daha önce de yapmıştı, ancak böyle bir hamlenin en başta en büyük petrol alıcısı olan Çin’i rahatsız edebileceğini hesaba katıyor.
ABD’nin İran’daki nükleer tesislere saldırılarının ardından İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, Meclisin, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gerektiği sonucuna vardığını ancak nihai kararın Milli Güvenlik Yüksek Konseyi uhdesinde olduğunu açıklasa da bu ihtimalin oldukça düşük olduğu değerlendiriliyor. Ki bu tartışmalar da ateşkes duyurusu öncesinde öne çıkmıştı.
Ancak, yapay zeka tabanlı denizcilik takip şirketi Windward’ın paylaştığı bilgilere göre, hafta sonu ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırılarının ardından Hürmüz Boğazı’ndaki ticareti gemi taşımacılığı son 20 yılın en yüksek tehdit seviyesi altında faaliyet gösteriyor.
Jeopolitik belirsizlikler ve güvenlik endişeleri nedeniyle Hürmüz Boğazı’na giren gemi sayısında hafif bir düşüş gözlenirken, Windward’a göre bu düşüş gemi sahiplerinin jeopolitik belirsizlikler karşısında artan temkinliliğini ortaya koyuyor ve algılanan risklerin deniz taşımacılığı üzerindeki gerçek zamanlı etkisinin giderek büyüdüğünü gösteriyor.
Basra Körfezi’nin ağzında yer alan dar su yolu Hürmüz Boğazı, Orta Doğu’daki petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretiminin Umman Denizi ve Hint Okyanusu üzerinden dünya pazarlarına taşınmasını sağlıyor.
Deniz yoluyla taşınan ham petrolün yaklaşık 3’te 1’inin ulaştırılması için kullanılan bu stratejik geçit, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Orta Doğu’daki üreticilerin ham petrol ve kondensat sevkiyatında kritik bir rol üstleniyor. Hürmüz Boğazı’ndaki petrol ticareti, dünyadaki toplam petrol tüketiminin de 5’te 1’ini karşılıyor.
Hürmüz Boğazı’ndan geçen günlük yaklaşık 20 milyon varil petrol ve petrol ürününün büyük kısmı Çin başta olmak üzere Asya piyasalarına ulaşıyor. Küresel doğal gaz ticaretinin yüzde 20’si de bu boğazdan geçiyor.
Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi.
‘Hürmüz’ün kapanma ihtimali – hukuki anlamda – sıfır’
Hürmüz’ün kapanma ihtimalini hukuki boyutuyla değerlendiren Ali Arif Aktürk, şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku sözleşmesine göre kıyıdaş ülkeler ortadan ikiye çizilmiş çizgi ile eşit şekilde bölünüyor. Münhasırlıkları, egemenlikleri var. En dar kısmında mesela İran, Umman ile paylaşıyor. Yine BAE ile paylaştığı kısım var. Hatta İran’ın işgal ettiği (sanırım iki tanesi BAE tarafında) 3 tane de ada var ve bununla ilgili anlaşmazlık devam ediyor. İran onları işgal etmiş durumda.
Dolayısıyla İran’ın tek taraflı ben kapattım deme şansı hukuken ve fiilen yok. Eğer İnsansız Deniz Araçları ile Sihalarla, roketlerle tankerleri vurabilirler. Vurdukları eğer Umman tarafında olursa o da ayrı diplomatik ve uluslararası sorun olur. BM üyesi başka bir ülkeye saldırmış olur. Yapabilir mi? Yapar bir iki tankere. ABD’nin 5. Filo orada, Katar, Suudi Arabistan üsleri de var. Burada sıcak çatışmalar olur. Dolayısıyla bunu tümden kapatmak ve sürdürmek imkansız.”
Hürmüz’ün bir savaş ya da çatışma sonucu fiilen kapanma ihtimalini de değerlendiren Aktürk, şöyle devam etti:
“Eğer Hürmüz’de ABD donanması ile bir deniz savaşı çıkarsa o zaman Hürmüz fiilen kapanmış olur. Bu bir risk. Uzun sürer mi? İste cevaplanması gereken asıl soru bu. Eğer ABD ve İsrail, İran’da bir rejim değişikliğini hedefliyorlarsa bu 90 milyonluk İran’da kolay değildir. Bu işin lideri ve sürükleyicisi de yok şu anda öne çıkan. Sonuç olarak ben fiilen ve uzun süreli Hürmüz’ün kapanacağını beklemiyorum.”
‘Hürmüz’ü kapatmak gemileri yakmak olur’
Hürmüz’ün kapatılması tartışmalarını politik açından ve İran yönetiminin geleceği açısından değerlendiren gazeteci Yakup Aslan şunları söyledi:
ABD’nin İran’a yönelik son saldırısının ardından, Tahran yönetimi açısından Hürmüz “Boğazı’nı kapatmak olası bir misilleme adımı olarak sıkça tartışılsa da, bu hamle İran için adeta gemilerin yakıldığı bir son seçenek olacaktır. Çünkü Hürmüz Boğazı sadece İran için değil, aynı zamanda tüm Basra Körfezi ülkeleri ve küresel enerji güvenliği açısından kritik bir geçiş noktasıdır. Dünya petrol ticaretinin yaklaşık %20’si günlük yaklaşık 17 milyon varil ham petrol bu boğazdan geçmektedir. Bu oran, küresel enerji piyasalarında yaşanacak en ufak bir tıkanıklığın dahi fiyatları fırlatmasına ve tedarik zincirlerinde büyük kırılmalara yol açmasına neden olur. İran’ın petrol ihracatının büyük bölümü de bu güzergâha bağlıdır; dolayısıyla boğazın kapanması İran ekonomisini de doğrudan vuracaktır.
Hürmüz Boğaz kapatıldığı takdirde olası askeri sonuçları da değerlendiren Aslan, şöyle devam etti:
“Hürmüz Boğazı’nın kapatılması yalnızca ekonomik değil, askeri sonuçlar da doğuracaktır. Böyle bir girişim, başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere NATO üyesi ülkelerin öncülüğünde oluşturulacak bir deniz gücü koalisyonunun İran’a karşı konuşlanmasına yol açabilir. Halihazırda ABD’nin Bahreyn’de konuşlu Beşinci Filosu, bölgede 20’den fazla savaş gemisiyle sürekli görev yapmaktadır. Çin gibi enerji ihtiyacının %40’ını Ortadoğu’dan karşılayan ülkeler açısından da Hürmüz’ün açık kalması hayati önemdedir. Bu nedenle İran’ın böyle bir adımı, yalnızca Batı ile değil, Doğu’daki stratejik ortaklarıyla da gerilim yaşamasına yol açabilir. Hürmüz’ün kapatılması, stratejik caydırıcılık amacıyla masada tutulsa da, pratikte İran için geri dönüşü olmayan bir yol anlamına gelir.”
Ortadoğu
Eski Pentagon analisti: İran, ABD’ye misilleme mesajını net bir şekilde verdi

Eski ABD Savunma Bakanlığı analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD üssüne düzenlediği füze saldırısının, Fordo’daki nükleer tesisine atılan bombalara karşı ‘ayni hasar’ amacı taşıdığını belirtti. Kwiatkowski, bu misillemenin İran’ın söylediğini yapacağını gösterdiğini ve İsrail’in kendi hedefleri için gerilimi tırmandırmak istediğini ifade etti.
Eski ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD hava üssüne fırlattığı altı füzenin, ABD’nin Fordo’daki İran nükleer tesisine atılan altı bombaya karşı “ayni hasar” amacı taşıdığını belirtti.
Sputnik‘e konuşan Kwiatkowski, bu hamlenin Washington’a net bir mesaj gönderdiğini ifade etti.
Kwiatkowski, İran’ın bu misillemeyle verdiği mesajı, “İran, ne yapacağını söylediyse onu yapar. Bu durum, Trump ve yönetiminin müzakereleri sürpriz bir saldırı amacıyla aldatıcı bir şekilde kullanmasının tam tersidir,” sözleriyle açıkladı.
‘İran’ın savunma kapasitesi faal durumda’
İran’ın İsrail’e yönelik istikrarlı ve maksatlı füze ve insansız hava aracı saldırılarında da görüldüğü gibi, bu misillemenin aynı zamanda Tahran’ın savunma kapasitesinin faal durumda olduğu mesajını da gönderdiğini vurgulayan Kwiatkowski, ABD yönetiminin bu durumu doğru okuması gerektiğini belirtti.
Eski analist, “ABD liderliği, bu bire bir sembolik karşı ateşi, düşmanlığı genişletmek için değil, denge kurmak için yapılmış olarak görmelidir,” dedi.
‘İsrail gerilimin tırmanmasına ihtiyaç duyuyor’
Buna karşın İsrail’in bölgedeki kendi hedeflerine ulaşmak ve Başbakan Netanyahu’nun siyasi bekasını sağlamak için gerilimin daha da tırmanmasına ihtiyaç duyduğunu öne süren Kwiatkowski, bu durumun bölgedeki tansiyonu düşürme çabalarını olumsuz etkileyebileceği konusunda uyardı.
Kwiatkowski, “Bu nedenle, ABD’nin İran’ı doğru okuyabileceğinden ve gerilimi düşürmeye çalışacağından emin değilim,” ifadelerini kullandı.
İsrail, ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek Tahran’ı vuracağını duyurdu
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını3 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir