Bizi Takip Edin

Diplomasi

İtalya ve BAE arasında 40 milyar dolarlık yatırım anlaşması

Yayınlanma

İtalya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), stratejik ilişkilerini ve İtalya’nın BAE’nin Avrupa’daki en büyük petrol dışı ticaret ortağı rolünü güçlendiren 40 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı.

BAE Başkanı Muhammed bin Zayed, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile 40 milyar dolar değerindeki bir anlaşmayı sonuçlandırmak üzere İtalya’ya gitti ve her ikisi de anlaşmayı Roma’daki İtalya-BAE İş Forumunda duyurdu.

Meloni, anlaşmanın “İtalya tarihindeki en büyük yabancı yatırımlardan biri” olduğunu ve iki ülke arasında yeni bir ekonomik ve stratejik işbirliği döneminin başlangıcına işaret ettiğini söyledi.

Meloni, “‘Tarihi’ kelimesini genellikle çok hafif kullanırız, ama bugün, gerçekten uygun. Bu forum, bir BAE başkanının İtalya’ya yaptığı ilk devlet ziyaretine denk geldiği için ikili ilişkilerimizde bir dönüm noktasını temsil ediyor. İşbirliğimizi daha önce görülmemiş bir düzeye taşımayı taahhüt ettik ve bugün 40’ın üzerinde ikili anlaşma imzaladık, dedi.

Çok sektörlü yatırım planı İtalya’nın ekonomik görünümünü güçlendirmeyi ve enerji, yapay zeka, telekomünikasyon ve savunma gibi sektörlerde kilit bir oyuncu olarak konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor.

Eni, Enel, Cassa Depositi e Prestiti, Fincantieri, Leonardo, Intesa Sanpaolo ve TIM gibi büyük İtalyan şirketleri bu anlaşmalarda kilit rol oynayacak.

Anlaşmanın en dikkat çekici yönlerinden biri de ileriye dönük sektörlere odaklanması. İtalya ve BAE yapay zeka, dijital ve enerji bağlantısı, gelişmiş üretim, kritik mineraller ve uzay araştırmaları konularında işbirliği yapacak.

İtalya’nın Rashid Rover 3 misyonuna ve BAE’nin asteroitlere yönelik misyonuna katılmasıyla uzay sektöründe iki önemli anlaşma imzalanarak her iki ülkenin de teknolojik inovasyonun sınırlarını zorlama istekleri yansıtıldı.

Savunma alanındaki işbirliği de askeri işbirliğinin ötesine geçerek endüstriyel ortaklıkları da içerecek şekilde güçlendirildi. Görüşmeler ayrıca Hindistan’ı Orta Doğu üzerinden Avrupa’ya bağlayan bir ekonomik koridorun geliştirilmesini de içeriyor ki bu projenin ticaret transit sürelerini önemli ölçüde azaltması bekleniyor.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler son dönemde kayda değer bir büyüme gösterdi ve İtalya BAE’deki yatırımlarını son beş yılda %50 artırdı.

BAE Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Thani bin Ahmed Al Zeyoudi Roma’da düzenlenen forumda yaptığı konuşmada, “Son ticaret rakamlarımıza da yansıdığı üzere İtalya, BAE için stratejik bir öneme sahiptir. Avro bölgesindeki en büyük ticaret ortağımızdır,” dedi.

2024 yılında, petrol dışı ikili ticaret, 2023 yılına göre %21,1’lik bir artışla 14,1 milyar dolara ulaştı. 

Meloni 2022’de göreve geldiğinden bu yana Körfez ülkeleriyle aktif bir şekilde daha yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz ay Meloni, Suudi Arabistan ile yaklaşık 10 milyar dolar değerinde iş anlaşmalarını içeren gelişmiş bir stratejik ortaklık anlaşması imzalayarak İtalya’nın bölgeye olan bağlılığını daha da derinleştirdi.

Hükümeti, Yemen’deki savaşa tepki olarak önceki yönetimler tarafından uygulanan ambargoları kaldırarak 2023 yılında BAE ve Suudi Arabistan’a silah ihracatına getirilen kısmi kısıtlamaları tersine çevirdi.

Öte yandan Meloni muhalefetteyken, Suudi Arabistan ile yakın ilişkileri nedeniyle eski Başbakan Matteo Renzi’yi sert bir şekilde eleştirmişti.

Diplomasi

Almanya, ABD’den daha fazla F-35 savaş uçağı satın almayı planlıyor

Yayınlanma

Alman hükümeti 15 adet F-35 savaş uçağı daha satın almayı ve böylece Amerikan yapımı jetlerin planlanan filosunun 35’ten 50’ye çıkarmayı planlıyor.

POLITICO’ya göre Almanya ve ABD arasında kamuoyuna açıklanmayan görüşmeler, Avrupa savunma işbirliği açısından hassas bir dönemde gerçekleşiyor.

Sadece birkaç gün önce, Fransız sanayi temsilcilerinin uçağın merkezi bileşenlerinin yüzde 80’inin kendi ülkelerinde üretilmesini talep etmesiyle, Avrupa’nın amiral gemisi niteliğindeki yeni nesil savaş uçağı programı Geleceğin Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Berlin ve Paris arasında gerginlik tırmandı.

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptığı görüşmede, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler henüz çözüme kavuşmadı,” demişti.

Yeni F-35 anlaşmasıyla ilgili görüşmeler, Avrupa’nın egemenliğinin temel direği olarak FCAS’ı açıkça destekleyen Berlin için önemli bir dönüşüm anlamına geliyor.

Alman hükümeti, Ukrayna savaşının ardından 2022’de ABD yapımı 35 adet F-35 satın almaya karar verdi. Konuya yakın sektör ve hükümet kaynaklarına göre, bir yıl önce yapılan sekiz adet jet daha satın alınması konusundaki iç görüşmeler somut bir sonuç vermedi.

Şimdi, FCAS’ın giderek zorlanmaya başladığı ve Almanya’nın yaklaşan uçak sıkıntısını gidermesi gerektiği bir ortamda, 15 adet F-35 daha satın alma seçeneği, geçmişteki tekliflerden daha ciddi bir şekilde değerlendiriliyor.

F-35, Almanya’ya NATO’nun caydırıcılık stratejisi kapsamında Almanya’da depolanan ABD nükleer bombalarını taşıyabilecek, kanıtlanmış, nükleer kabiliyete sahip bir platform sunuyor ve 2027 yılına kadar operasyonel hale gelebilir.

Buna karşılık, FCAS hâlâ erken geliştirme aşamasında ve 2028 veya 2029’dan önce bir gösteri uçuşu yapılması beklenmiyor.

Merz, daha önce Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltması gerektiğini savunarak savunma harcamalarının artırılması ve Avrupa’nın askeri kapasitesinin güçlendirilmesi için baskı yapmıştı.

Haziran ayında yaptığı konuşmada, “Biz Avrupalılar kendi başımıza daha güçlü olmalıyız” diyen Merz, “ABD’nin Avrupa’nın düşük savunma harcamalarına tolerans göstermeye devam etmeyeceği” uyarısında bulunmuştu.

Bu yılın başlarında televizyonda yaptığı bir konuşmada, “mutlak önceliği”nin Avrupa’yı güçlendirerek “ABD’den adım adım bağımsızlığını kazanması” olduğunu belirtmişti.

Merz ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’de yapacağı ikili görüşmede, FCAS’ın çıkmaza girmesi ve Avrupa savunma işbirliğinin genel yönü ele alınması bekleniyor.

Bu arada, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki hafta ABD’li mevkidaşı Pete Hegseth ile görüşecek. F-35 görüşmelerinin o zaman sonuçlanıp sonuçlanmayacağı henüz belli değil.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD ve Çin dışişleri bakanları görüştü: Trump-Xi buluşması olasılığı yüksek

Yayınlanma

Pekin’e göre, ABD ve Çin cuma günü üst düzey diplomatlar arasında yapılan “yapıcı” görüşmelerde “tüm düzeylerde” diyaloğu güçlendirme ve işbirliğini derinleştirme konusunda anlaştılar.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya Washington’un Çin’e “eşit, saygılı ve karşılıklı yarar temelinde” yaklaşmasını ve “Çin ile ABD’nin iyi geçinmesi için doğru yolu bulmasını” umduğunu söyledi.

Açıklamada, her iki tarafın cuma günü Kuala Lumpur’da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) toplantısı sırasında yapılan görüşmeleri “olumlu, pragmatik ve yapıcı” olarak nitelendirdiği belirtildi.

Açıklamada, “[İki taraf] çeşitli alanlarda her düzeyde diplomatik kanalları, iletişimi ve diyaloğu güçlendirmeyi ve farklılıkları yönetirken işbirliği alanlarının genişletilmesini araştırmayı kararlaştırdı” denildi.

Bu, Rubio’nun ocak ayında göreve gelmesinden bu yana iki diplomat arasında yapılan ilk yüz yüze görüşme oldu.

Görüşme sonrası konuşan Rubio, ABD ve Çin’in anlaşamadıkları konular olduğunu ancak görüşmelerin “birlikte çalışabileceğimiz bazı konular ortaya çıkardığını” söyledi.

“Elbette üzerinde çalışmamız gereken bazı konular var ve bu, bizim büyüklüğümüz, kapsamımız ve dünyadaki etkimiz göz önüne alındığında beklenen bir şey… ama toplantının çok yapıcı ve olumlu geçtiğini düşünüyorum” dedi.

Rubio, Wang’a verdiği ana mesajın, iki rakip gücün stratejik istikrarı sağlamak ve işbirliği yapabilecekleri alanları belirleyerek daha iyi iletişim ve güven inşa etmek için bir fırsat olduğu olduğunu söyledi.

Trump-Xi buluşması olasılığı yüksek

Bu yıl üst düzey liderler arasında bir toplantı olasılığı sorulan Rubio, “olasılık yüksek” ancak iki tarafın “doğru atmosferi ve doğru sonuçları oluşturması” gerektiğini söyledi.

“Her iki tarafta da bunu yapmak için güçlü bir istek var… Size bir tarih veremem ama bence bu olacak. Gerçekleşecek” dedi.

“Bir tarih üzerinde çalışacağımızdan ve her iki taraf için de kabul edilebilir bir tarih bulacağımızdan eminim ve bunun iyi bir toplantı olmasını istediğimize de oldukça eminim. O tarihe kadar, ziyaret gerçekleştiğinde mümkün olduğunca verimli geçmesi için çok çalışacağız.”

Amerikalı yetkili, Wang ile neyi görüştüğü konusunda ayrıntılara girmedi, ancak toplantının Tayvan gibi tartışmalı konular hakkında “müzakere” olmadığını, bunun yerine “çok sayıda konuda görüşmeye devam edebileceğimiz yapıcı bir temel oluşturmak” için yapıldığını söyledi.

“Birbirimizle etkileşim halinde olmalıyız ve ülkelerimizin dışişleri bakanlarının diyalog kurmaması imkansız” dedi.

“Bu yüzden bugün bu toplantıyı yaptığımız için memnunum. Yapılacak çok iş var. Kimse bunun kolay olduğunu söylemiyor, ancak ilişkilerimizde bir ivme kazanmak için üzerinde çalışabileceğimiz bazı konularda fırsatlarımız var” diye ekledi.

Çin’in açıklamasında ise iki diplomatın ABD-Çin ilişkileri ve diğer ortak ilgi alanları hakkında görüş alışverişinde bulundukları belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı‘na göre, iki taraf farklılıkları yönetmeye çalışırken potansiyel işbirliği alanlarını araştırma konusunda anlaştı.

Bakanlık açıklamasında, “Bakan, bir dizi ikili mesele hakkında görüşmelerin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Bakan ayrıca bölgesel ve küresel öneme sahip diğer meseleleri de gündeme getirdi” denildi.

İkili müzakere süreci

Rubio ve Wang arasında cuma günü yapılan görüşme, Çin dışişleri bakanı ile ABD’nin önemli yetkilileri arasında konferans kapsamında yapılan önceki toplantılara paralel olarak yaklaşık bir saat sürdü.

Wang’ın geçen yıl Temmuz ayında, yine ASEAN toplantısı sırasında Laos’ta eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşme yaklaşık 90 dakika sürmüştü.

Görüşme, Pekin ve Washington’un son aylarda derinleşen ticaret anlaşmazlığıyla damgalanan karmaşık ilişkilerini istikrara kavuşturma çabaları sürerken gerçekleşti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın nisan ayında “Kurtuluş Günü” tarifeleri kapsamında Çin mallarına ağır gümrük vergileri getirmesinin ardından ilişkiler önemli ölçüde bozuldu. Çin, misilleme olarak sert önlemler aldı ve karşılıklı gümrük vergileri uygulandı. Bir noktada Trump’ın Çin mallarına uyguladığı gümrük vergileri yüzde 145’e ulaştı.

O zamandan bu yana gerginlikler azalmış görünüyor ve iki taraf ihracat kontrolleri konusunda bir anlaşmaya vardı. Trump ayrıca haziran ayında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Xi, “yanlış anlamaları gidermek” için daha derin bir iletişim çağrısında bulundu.

Telefon görüşmesi sırasında Xi, Trump ve eşini Çin’e davet etti ve Trump da karşılıklı bir davet yaptı.

Aynı zamanda ABD ulusal güvenlik danışmanı olan ve Çin’e karşı şahin tutumuyla tanınan Rubio, Pekin tarafından iki kez yaptırım uygulandı ve bu yaptırımlara maruz kalan ilk görevdeki dışişleri bakanı oldu.

Analistler daha önce, Wang ve Rubio’nun Malezya’da yapacağı görüşmenin iki ülke arasında daha düzenli iletişimin önünü açabileceğini öne sürmüştü. Bu görüşme, iki diplomatın Trump’ın Pekin’e olası ziyaretine hazırlanmak için bir araya gelebileceği tarafsız bir ortam da olabilir.

Ocak ayında yaptıkları telefon görüşmesinde Wang, Rubio’ya iki ülkenin bir şekilde anlaşma yolu bulması gerektiğini ve Çin’in “hiçbir ülkeyi geçme veya yerini alma niyetinde olmadığını, ancak meşru kalkınma haklarını korumak zorunda olduğunu” söyledi.

Çin dışişleri bakanı ayrıca ABD’yi Tayvan meselesini ‘dikkatli’ bir şekilde ele almaya çağırdı ve Pekin’in “Tayvan’ın anavatanından ayrılmasına asla izin vermeyeceğini” vurguladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ukrayna istihbarat şefi: Ateşkes yıl sonundan çok önce sağlanabilir

Yayınlanma

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov, Bloomberg’e verdiği röportajda, Rusya’nın kullandığı mühimmatın yüzde 40’ının Kuzey Kore’den geldiğini açıkladı. Budanov, bu yıl bitmeden ateşkes sağlanmasının ‘gerçekçi’ olduğunu belirterek bunun için Ukrayna, Rusya ve ABD’nin katılımının şart olduğunu vurguladı.

Ukrayna Askeri İstihbarat (GUR) Başkanı Kirilo Budanov, Rusya’nın Ukrayna savaşında kullandığı mühimmatın yüzde 40’a varan kısmının Kuzey Kore tarafından tedarik edildiğini açıkladı.

Bloomberg haber kuruluşuna konuşan Budanov, bu yıl sona ermeden bir ateşkes sağlanmasının “gerçekçi” olduğunu ve bunun için en az üç tarafın, yani Ukrayna, Rusya ve ABD’nin katılımının gerektiğini belirtti.

‘Rusya’nın elindeki mühimmatın yüzde 40’ı Kuzey Kore’den’

Budanov, Pyongyang yönetiminin Moskova’ya balistik füzeler ve topçu sistemleri de dahil olmak üzere başka silahlar da gönderdiğini ifade etti.

Buna karşılık Rusya’nın Kuzey Kore’ye para ve teknoloji sağladığını, bunun da Pyongyang’ın uluslararası tecridini hafifletmeye yardımcı olduğunu söyledi.

Kuzey Kore silahlarını “iyi silahlar” olarak nitelendiren Budanov, son üç ayda askeri istihbarat birimlerindeki kayıpların yüzde 60’ının Kuzey Kore yapımı topçu saldırılarından kaynaklandığını belirtti.

Budanov, “Kuzey Kore’nin devasa stokları var ve üretim günün her saati devam ediyor,” diye ekledi.

Lavrov-Rubio görüşmesinde ‘yeni yaklaşımlar’ masaya yatırıldı

‘Ateşkes için üç taraf gerekli’

Ateşkesin mümkün olan en kısa sürede ve “yıl sonundan çok önce” sağlanması gerektiğini vurgulayan Budanov, bu hedefe ulaşılacağından emin olduğunu dile getirdi.

Budanov, “Bunu yapmak gerçekçi mi, evet. Zor mu, hayır. Bunun için en az üç taraf gerekiyor: Ukrayna, Rusya ve ABD. Ve biz bu konuma ulaşacağız,” ifadelerini kullandı.

‘Rusya’nın Donetsk’i alması gerçekçi değil’

Budanov, Rusya’nın savaş alanındaki hedeflerine de değinerek, “Rusya’nın yıl sonuna kadar Donetsk bölgesinin tamamını ele geçirmesi gerçekçi değil,” dedi.

Rus birliklerinin Dnipropetrovsk oblastına girme yönünde siyasi bir hedefi olduğunu ve 10 kilometre derinliğinde bir tampon bölge daha oluşturmakla görevlendirildiklerini iddia etti.

Müttefiklere ‘insan istihbaratına dönün’ çağrısı

Batılı mevkidaşlarıyla istihbarat işbirliğini “mükemmel” olarak nitelendiren Budanov, bu işbirliğinin devam etmesini beklediğini söyledi.

Ukrayna’nın füze fırlatmalarına karşı erken uyarı ve uydu görüntülerine erişim için ABD’ye bağımlı olduğunu belirten Budanov, “Güvenlik teşkilatlarındaki işbirliğimizin duracağına dair hiçbir işaret görmüyorum. Bu ne bizim için ne de ortaklarımız için faydalı, çünkü onlar da bizden bilgi alıyor,” diye konuştu.

Budanov, müttefiklere “neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin maalesef gömdüğü” insan istihbaratına, yani casus ağlarına yeniden güvenmeleri çağrısında bulundu.

Budanov, “Teknik istihbaratın her şeyi çözeceğine inanmaktan vazgeçin. Kimse bir operasyonu cep telefonundan tartışıp planlamaz,” değerlendirmesini yaptı.

Savaş bitene kadar görevde kalmayı umduğunu belirten istihbarat şefi, “Şimdi hayalim bu savaşı durdurmak,” diye ekledi.

Trump, NATO aracılığıyla Ukrayna’ya daha fazla silah gönderecek

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English