Diplomasi
ABD Başkanı Trump bugün Netanyahu’yu ağırlayacak

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşecek. Bu ziyaret Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başlamasından bu yana Netanyahu’nun ABD’ye yaptığı ikinci resmi ziyaret olacak. Görüşmenin ana başlıklarını, ABD’nin İsrail’e uyguladığı ticaret tarifeleri, Gazze saldırıları, İsrailli rehineler, İran ve Türkiye oluşturuyor.
Ziyaretle ilgili Times of Israel’e konuşan İsrailli üst düzey yetkililer Trump’ın ne konuşmak istediğini “tam olarak bilmediklerini” ifade etti.
Görüşmede Netanyahu’nun, ABD’nin İsrail ürünlerine uyguladığı %17’lik ithalat tarifesinin kaldırılması için Trump’ı ikna etmeye çalışması bekleniyor. Aynı zamanda, Gazze’deki savaş, İsrail’in oluşturduğu yeni “güvenlik koridoru” ve Hamas’ın elinde tuttuğu rehineler de masada olacak.
Florida’dan Washington’a dönerken gazetecilere açıklama yapan Trump, “Orta Doğu’da şu anda susturulması gereken çok fazla şey var” dedi. Beyaz Saray’daki görüşmeye dair bir soruya, “Ticaret konuşacağız. Ve herkesin bildiği bir konuyu daha konuşacağız: Ortalığı sakinleştirmek adına ticaret yapmaya çalışmak” ifadelerini kullandı.
Trump, 7 Ekim’deki gelişmelerin ardından bölgedeki gerginliğin arkasında İran’ın olduğunu iddia etti ve şöyle dedi: “Daha önce Orta Doğu ya da İran’la sorunumuz yoktu. Ama sonra 7 Ekim oldu. Bu tamamen İran yüzünden. O zamanlar paraları yoktu, şimdi ise çok paraları var. Ne olacağını göreceğiz.”
Ziyaretle ilgili İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada İsrail-Türkiye ilişkilerinin de gündem maddeleri arasında sayılması dikkat çekti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana İsrail, Türkiye’nin Suriye üzerindeki nüfuz artışından rahatsız olduğunu dile getiriyordu. Ayrıca Türkiye’nin üs kurmak için çalıştığı iddia edilen Suriye’deki bazı hava üsleri geçen hafta İsrail tarafından “Türkiye’ye mesaj vermek için” bombalandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Reuters’a yaptığı açıklamada “İsrail ile doğrudan çatışma istemiyoruz” dedi.
Netanyahu davayı geciktiriyor mu?
Öte yandan Trump-Netanyahu zirvesi yalnızca dış politika ve ekonomi açısından değil, Netanyahu’nun iç politik konumu ve hakkındaki yolsuzluk davası bakımından da büyük önem taşıyor. İsrail kamuoyunda, Netanyahu’nun bu ziyareti dava sürecini geciktirme aracı olarak kullandığı yönünde eleştiriler artıyor.
Times of Israel’in aktardığına göre, Netanyahu’nun ziyareti nedeniyle Kudüs Bölge Mahkemesi, pazartesi günü yapılması planlanan yolsuzluk davası duruşmasını iptal etti. Ancak çarşamba günü yapılacak ikinci duruşmanın ertelenmesi talebi reddedildi.
Başbakan’ın avukatı Amit Hadad, görüşmenin ulusal çıkarlar açısından önemli olduğunu belirterek iki duruşmanın da ertelenmesini talep etmişti. Fakat savcılık, Netanyahu’nun avukatını “mahkemeye yanıltıcı bilgi vermekle” suçladı. Zira önce Netanyahu’nun çarşamba gününe kadar dönmeyeceği belirtilmiş, daha sonra ise salı sabahı İsrail’e dönebileceği ifade edilmişti.
Diplomasi
Ukrayna’dan AB’ye: Ordumuzu GSYİH payıyla finanse edin

Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, Avrupa Birliği ülkelerine Ukrayna ordusunu ulusal gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) küçük bir yüzdesiyle doğrudan finanse etmelerini talep etti. Marçenko, bu yatırımın Avrupa’yı Rusya’ya karşı koruyacağını ve Ukrayna’nın askeri potansiyelinin Avrupa güvenlik sistemine entegrasyonunu sağlayacağını savundu.
Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine, Ukrayna ordusunun ulusal gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) küçük bir yüzdesiyle doğrudan finanse edilmesi talebinde bulundu.
Marçenko, Kanada’da düzenlenen G7 maliye zirvesi çerçevesindeki toplantıların ardından Facebook hesabından yaptığı açıklamada, bu adımın Avrupa’yı “Rusya’dan gelebilecek saldırıya karşı koruyacağını” iddia etti.
Bakan Marçenko, Avrupalı mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerde Ukrayna’ya yönelik daha fazla destek konusunda “net sinyaller” aldığını belirtti.
Görüşmelerde 2026 yılındaki mali yardım beklentileri ve Ukrayna’nın askeri potansiyelinin Avrupa güvenlik sistemine entegrasyonu konularının ele alındığını aktaran Marçenko, Ukrayna ordusuna yapılacak yatırımların Avrupa’nın güvenliğini sağlayacağını ifade etti.
Marçenko, talebine ilişkin olarak, “Ortaklara Ukrayna ordusunun finansmanına katılmalarını ve ordumuzun ortak Avrupa savunma sistemine entegrasyonunu teklif ediyoruz. Ortak güvenlik adına Ukrayna ordusunu desteklemenin maliyeti, AB ülkelerinin toplam GSYİH’sinin yalnızca küçük bir kısmını oluşturacaktır. Bu harcamalar, girişime katılmaya hazır devletler arasında eşit olarak paylaştırılabilir ve NATO kapsamındaki savunma yükümlülükleri çerçevesinde sayılabilir,” diye açıkladı.
Avrupa ülkelerinin ulusal ordularının sayısını artırmak da dâhil olmak üzere savunma kapasitelerini güçlendirmenin yollarını aradığını hatırlatan Marçenko, askeri potansiyelin artırılmasının “uzun yıllar ve önemli kaynaklar” gerektireceğini belirtti.
Bakan, bu bağlamda Ukrayna birliklerinin entegrasyonunun ortaklar için etkili ve ekonomik açıdan kârlı bir yol olduğunu savundu.
Marçenko, “Ukrayna’ya destek, Avrupa’nın istikrarına yapılan bir yatırımdır. Savunmayı güçlendirmek siyasi bir tercih meselesi değil, nesnel bir zorunluluktur. Yarın güçlü olmak için bugün harekete geçmeliyiz,” ifadelerini kullandı.
Bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 19 Mayıs’ta yapılan iki saatlik telefon görüşmesinden barış müzakereleri konusunda bir sonuç çıkmamasının ardından yaşandı.
Financial Times‘ın kendi kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Trump görüşme sonrası Avrupalı ve Ukraynalı liderlere ABD’nin arabuluculuk rolünden çekilmeye ve tarafların kendi başlarına anlaşma yolu aramalarına izin vermeye hazır olduğunu belirtti.
The Wall Street Journal ise Trump’ın Avrupalı liderlere, Putin’in zaferine ikna olduğu için savaşı bitirme niyetinde olmadığını aktardığını yazdı.
The New York Times‘ın haberine göre ise ABD Başkanı, daha önce niyetli olmasına rağmen Rusya’ya karşı yeni yaptırımlara katılma fikrinden de vazgeçti.
Diplomasi
Yunanistan, Türkiye’nin fonlara erişimine ‘casus belli’ şartı koştu

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis perşembe günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB savunma fonlarına erişimi için, Yunanistan’a karşı 30 yıldır sürdürdüğü “savaş tehdidini” kaldırması gerektiğini söyledi.
1995 yılında TBMM, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki karasularını tek taraflı olarak 6 deniz milinin ötesine genişletmesini “savaş nedeni” (casus belli) ilan etmişti.
Yunanistan lideri, “Türkiye, Avrupa savunma finansman araçlarına erişim istiyorsa, Yunanistan ve Kıbrıs’ın meşru endişeleri dikkate alınmalıdır,” dedi.
Mitsotakis, AB’nin yeni silah satın alma fonu Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) gibi projelere atıfta bulunarak, “Türk milli meclisinin meşhur casus belli’yi oylamasının üzerinden 30 yıl geçti. 30 yıl sonra, Türk dostlarımızdan bunu gündemden kaldırmalarını doğrudan istemenin zamanı geldiğini düşünüyorum,” dedi.
Mitsotakis, ikili ilişkilerin iyileştiğini gerekçe göstererek, bu mesajı yakında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ileteceğini söyledi.
Mitsotakis, haziran ayı sonunda Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde bu görüşmenin olabileceğini söyledi.
Atina, Avrupa savunma fonuna Ankara’nın erişimini engellemek istiyor
Yunan lider, AB’nin Türkiye gibi üçüncü bir ülkeyle yapacağı herhangi bir anlaşmanın, AB’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 212. maddesine göre tüm AB üye devletlerinin oybirliği ile kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu şart, Yunanistan ve Kıbrıs’a, 27 Mayıs’ta kesinleşecek olan SAFE yönetmeliği kapsamında Türkiye’nin savunma girişimlerine erişimini şart koşma konusunda koz verebilir.
SAFE, nitelikli çoğunluk oylamasıyla kabul edilirken, Yunanistan nihai metinde, özellikle “aynı görüşte” ifadesinin kullanılmasına dikkat çekerek bunun bir uzlaşma jesti olduğunu vurguladı.
Reuters’e göre, Yunanistan’ın Türkiye’yi AB savunma projelerinden uzak tutmaya çalıştığına ilişkin bir soruya, Türk Savunma Bakanlığından bir kaynak, Türkiye’nin Avrupa güvenliği için önemini göz ardı etmeye yönelik her türlü girişimin başarısız olacağına kesin gözüyle bakıldığını söyledi.
Kaynak, “İkili anlaşmazlıkları çok taraflı platformlara taşımak ve ülkemizi dışlamayı amaçlayan bir yaklaşım sergilemek, iyi niyetle atılmış bir adım olmadığı gibi akıllıca da değildir,” dedi.
Kaynak, ülkenin NATO üyeliği, savunma sanayii ve bölgesel kriz yönetimindeki rolünü gerekçe göstererek, “Türkiye, Avrupa’nın güvenlik mimarisinin önemli bir parçasıdır,” dedi.
Türk yetkililer, savunma, terörle mücadele ve göç yönetimi alanlarındaki ortak çıkarları işaret ederek, AB üyeliğinin stratejik bir hedef olmaya devam ettiğini yineledi.
Ankara ve Atina, deniz sınırlarının belirlenmesi amacıyla müzakerelere başlayıp başlayamayacaklarını araştırıyor. Mitsotakis, iki ülke arasında önümüzdeki aylarda üst düzey bir toplantı yapılacağını söyledi.
Diplomasi
Kremlin, Ukrayna ile görüşmelerin İstanbul’da yeniden başlamasını bekliyor

Bloomberg’in Kremlin’e yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre Rusya, Ukrayna ile müzakerelerin devamı için Türkiye’yi en uygun yer olarak görüyor. Moskova’nın, görüşmelerin “teknik düzeyde” İstanbul’da yeniden başlamasını beklediği ve bu tercihin “başlangıca dönme” sinyali olarak yorumlandığı belirtiliyor.
Bloomberg‘in Kremlin’e yakın üç kaynağa dayandırdığı haberine göre Rusya, Ukrayna ile müzakerelerin devamı için Türkiye’yi en iyi yer olarak görüyor.
Ajansa konuşan kaynaklar, Kremlin’in müzakerelerin “teknik düzeyde” İstanbul’da yeniden başlamasını beklediğini ve Rus yetkililerin Vatikan’a gitme ya da yeni Papa XIV. Leo ile görüşme planlarının olmadığını belirtti.
Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey Avrupalı bir yetkili, Türkiye’nin ve 2022’deki başarısız müzakerelere katılan temsilcilerin seçilmesinin, Rusya’nın “başlangıca döndüğü” yönünde bir sinyal olarak değerlendirildiğini söyledi.
Bloomberg‘e konuşan kaynaklar, ABD’nin Ukrayna ile temas hâlinde olduğunu ve Moskova’ya, “gelecekteki müzakerelerde Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Vladimir Medinskiy gibi sertlik yanlılarının yer almamasını tercih edecekleri” yönünde sinyal verdiğini de sözlerine ekledi.
Öte yandan, The Wall Street Journal önceki gün, Moskova ve Kiev temsilcilerinin Haziran ayında Vatikan’da bir araya geleceğini duyurmuştu.
ABD Başkanı Donald Trump daha önce Vatikan’ın müzakereler için bir platform olma arzusunu dile getirmiş, Papa da buna hazır olduğunu teyit etmişti.
Avrupa Birliği (AB) kaynakları da Vatikan’ın bir sonraki müzakere turu için yer olarak tartışıldığını belirtmişti.
Daha önce Papa, Ukrayna’daki çatışmanın çözümünde arabulucu olmaya hazır olduğunu ifade etmişti.
Rusya Devlet Başkanı Sözcüsü Dmitriy Peskov ise bir sonraki görüşmeyle ilgili somut bir anlaşma olmadığını belirtti.
Moskova ile Kiev, 16 Mayıs’ta İstanbul’da 2022’den bu yana ilk doğrudan görüşmelerini gerçekleştirmişti.
Ukrayna heyetine Savunma Bakanı Rüstem Umerov, Rus heyetine ise Medinskiy başkanlık etmişti. Taraflar, “1000’e 1000” esasına dayalı esir takası ve ateşkes koşullarının oluşturulması konusunda anlaşmaya varmıştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Ukrayna ile “olası bir gelecekteki barış anlaşmasına ilişkin bir memorandum” üzerinde çalışmaya hazır olduklarını belirtmişti.
Putin, tarafların, barışçıl çözümün ilkeleri ve takvimi ile “ilgili anlaşmalara varılması durumunda belirli bir süre için olası ateşkes” gibi “bir dizi pozisyonu” belirlemesi gerektiğini ifade etmişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise Kiev’in bu belgenin Rusya versiyonunu bekleyeceğini söylemişti.
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Amerika2 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan gerilimi: Geleneksel ve sınırlı bir askerî güç gösterisi oyunu
-
Dünya Basını2 hafta önce
Batı’nın Gazze sessizliği
-
Söyleşi1 hafta önce
‘Alman medyası hükümetin halkla ilişkiler departmanı gibidir’
-
Rusya2 hafta önce
Putin’in tarihi 9 Mayıs konuşması: “Muzaffer halka şan olsun!”
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasını başlattı
-
Amerika23 saat önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış