Bizi Takip Edin

Diplomasi

Avrupa, İsrail’e karşı harekete geçme kararı aldı

Yayınlanma

Avrupa ülkeleri, Gazze’ye yönelik işgalini ve ablukasını sürdürme kararı alan İsrail’e karşı adım atmaya karar verdi.

Gazze’de 18 Mart’ta yeniden başlayan bombardımanlarda en az 3.300 kişi hayatını kaybetti; 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridinde ölenlerin toplam sayısı yaklaşık 53.500 olarak tahmin ediliyor ve BM verilerine göre bunların arasında 28.000’den fazla kadın ve kız çocuğu bulunuyor.

İsrail hükümeti, saldırılarını daha da şiddetlendireceğini açıkladı. Halkın yardım malzemelerine erişiminin engellenmesi de fiilen devam ediyor. İsrail, resmi olarak yardım konvoylarının geçişine izin verdiğini açıklamasına rağmen, pazartesi günü konvoy sayısını beş ile sınırladı.

BM verilerine göre, savaşın başlamasından önce Gazze Şeridine her gün 500 konvoy ulaşıyordu.

Salı günü BM acil yardım koordinatörü Tom Fletcher, yardım sevkiyatlarının artırılmaması halinde 48 saat içinde 14.000’e kadar bebek ve küçük çocuğun ölebileceği uyarısında bulundu. Bunun üzerine İsrail, salı günü izin verilen sevkiyat sayısını 100’e kadar artırabileceğini açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Washington’un “kitlesel açlık görüntüleri” kamuoyuna sızarsa İsrail’e “destek verilemeyeceği” uyarısında bulunduğunu belirtti. Netanyahu yaptığı açıklamada, “Bu nedenle sorunu bir şekilde çözmeliyiz,” dedi.

Filistin Devleti’ni tanıma adımları hızlanabilir

Geçtiğimiz yıl boyunca, bir dizi AB üye ülkesi, İsrail’in Gazze Şeridinde yürüttüğü işgal ve orada işlediği savaş suçlarına tepki olarak ilk sonuçları almaya başladı. Böylece, 28 Mayıs 2024’te İrlanda, İspanya ve AB üyesi olmayan Norveç, Filistin’i resmi olarak devlet olarak tanıdı; 4 Haziran 2024’te Slovenya da aynı yolu izledi.

Daha önce sekiz AB ülkesi bu adımı atmıştı: 1988’de Polonya, Çekya ve Slovakya (o zamanlar Çekoslovakya olarak birleşmişlerdi), Macaristan, Romanya ve Bulgaristan ile Kıbrıs’a 2014’te İsveç de katılmıştı. Malta 1988’de Filistinlilerin bir devlete sahip olma hakkını tanımış, ama devleti tanımamıştı.

Yunanistan’da ise parlamento 2015 sonunda hükümetten Filistin’i devlet olarak tanımasını talep etmiş fakat hükümet bu talebi yerine getirmemişti.

Nisan ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, haziran başında New York’ta yapılacak bir konferansta tanıma kararını açıklayacağını duyurmuş ama bunun karşılığında birkaç Arap devletinin İsrail’i tanımasını şart koşmuştu.

Toplamda 147 BM üye devleti ve Vatikan, Filistin devletini tanıyor. Almanya bu ülkeler arasında yer almıyor ve bu konuda geri adım atmıyor.

Avrupa’nın şimdiye kadar aldığı İsrail karşıtı kararlar

Avrupa ülkeleri, İsrail ile askeri ve siyasi işbirliğini daha önce de gözden geçireceğine ilişkin kararlar almış ama uygulamada bu kararlar pek de işe yaramamıştı.

Örneğin Hollanda’da bir mahkeme, Şubat 2024’te ABD’nin F-35 savaş uçağı için İsrail’e parça teslimatını yasakladı. AB dışında, Birleşik Krallık Eylül 2024’te İsrail’e silah sevkiyatında bazı kısıtlamalar getirmiş olsa da sonraki üç ayda ihracat izinleri artış gösterdi.

Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp 7 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, hükümetinin AB’ye “İsrail ile Ortaklık Anlaşması”nın gözden geçirilmesi çağrısını yaptığını, çünkü İsrail hükümetinin anlaşmanın 2. maddesinde yer alan “dış ilişkilerde temel insan haklarını koruma yükümlülüğünü” artık yerine getirmediğini belirtti.

Pazartesi günü Fransa ve Birleşik Krallık, Kanada ile birlikte baskıyı artırmak için ortak bir açıklama yayınlayarak İsrail’in savaş politikasını açıkça eleştirdi ve “hedefli yaptırımlar da dahil olmak üzere ilave önlemler” alınacağını duyurdu.

Londra ayrıca dün (20 Mayıs) İsrail ile devam eden serbest ticaret müzakerelerini askıya aldı.

İsrail’e yönelik uluslararası kınamanın başını Londra çekiyor

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy salı günü yaptığı açıklamada, Gazze’deki saldırıların yol açtığı “iğrenç” duruma tepki olarak Birleşik Krallık’ın İsrail ile yeni ticaret anlaşması görüşmelerini dondurma kararı aldığını söyledi.

Uluslararası eleştiriler salı günü, Londra’nın Gazze’deki gerginliğin tırmanması nedeniyle İsrail büyükelçisini çağırması ve Başbakan Keir Starmer’ın İsrail’den bölgedeki yardımı “büyük ölçüde artırmasını” talep etmesiyle şiddetlendi.

Starmer, İngiltere parlamentosunda yaptığı açıklamada, “Masum çocukların yeniden bombalanması kesinlikle kabul edilemez. İsrail’in Gazze’ye ‘temel’ miktarda gıda girişine izin vereceğini açıklaması, temel miktar diyorum, tamamen ve kesinlikle yetersizdir,” dedi.

Lammy de, Netanyahu hükümetini “Gazzelileri evlerinden güneydeki bir köşeye sürmeyi ve ihtiyaç duydukları yardımın çok az bir kısmını vermeyi planlamakla” suçladı.

Bakan, İsrail’in Gazze’yi “temizlediğini” ve bölgeden “geriye kalan her şeyi yok ettiğini” söyleyen İsrail’in aşırı milliyetçi maliye bakanı Bezalel Smotrich’i de sert bir şekilde eleştirdi.

Lammy, “Buna adını koymalıyız: Bu aşırılık, tehlikeli, iğrenç, canavarca ve ben bunu en güçlü şekilde kınıyorum,” dedi.

Britanya ayrıca üç İsrailli yerleşimciye, iki yasadışı yerleşimci karakoluna ve bölgedeki Filistin topluluklarına karşı şiddeti destekleyen iki örgüte yaptırım uyguladı.

Kıta’da İsrail ve Netanyahu’ya sahip çıkanlar da var

Öte yandan Avrupa’da tüm ülkeler İsrail’in Gazze işgaline karşı harekete geçmeye istekli değil.

Örneğin Berlin, İsrail’e karşı tüm önlemlerden uzak duruyor. Federal Şansölye Friedrich Merz geçen hafta, Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından tutuklama emri çıkarılan Başbakan Netanyahu’nun “ilke olarak Almanya’ya seyahat edebilmesi gerektiğini” tekrar dile getirdi.

Merz, “Bunun nasıl mümkün olacağı, planlanması halinde” kamuoyuna “zamanında bilgi verileceğini” söyledi.

Netanyahu’yu tutuklama emrine rağmen kabul eden tek ülke, Başbakan Viktor Orbán’ın liderliğindeki Macaristan oldu. Orbán, ziyaret sırasında ülkesinin UCM’den çekileceğini duyurmuştu.

Macaristan parlamentosu bu adımı dün salı günü resmen onayladı.

Avrupa, İsrail ile ilişkiler konusunda bölündü

Dün düzenlenen AB dışişleri bakanları toplantısında, Alman Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Hollanda’nın talebi doğrultusunda AB’nin İsrail ile imzaladığı ortaklık anlaşmasının gözden geçirilmesine karşı çıktı fakat bu görüşünü kabul ettiremedi.

Belçika, Finlandiya, Fransa, İrlanda, Lüksemburg, Portekiz, Slovenya, İspanya ve İsveç olmak üzere dokuz üye ülke, salı günkü dışişleri bakanları toplantısı öncesinde Hollanda’nın önerisini kamuoyuna açıkladı.

Euronews’e konuşan diplomatik kaynaklara göre, Danimarka, Estonya, Malta, Polonya, Romanya ve Slovakya da salı günü yapılan gözden geçirmeyi destekledi. İsrail’in sadık bir destekçisi olan Avusturya ise herhangi bir itirazda bulunmadı.

Kaynaklara göre Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çekya, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya ve Litvanya karşı çıkarken, Letonya “tarafsız” kaldı.

Batı Şeria’daki şiddetten sorumlu İsrailli yerleşimcilere yeni yaptırımlar getirerek İsrail’e baskıları artırma önerisi 27 üye ülkeden 26’sı tarafından desteklendi, fakat Macaristan tarafından veto edildi.

AB diplomasi şefi Kaja Kallas’a göre, AB Komisyonu şimdi İsrail’in özellikle anlaşmadaki insan hakları yükümlülüklerine uyup uymadığını incelemeye başlayacak. Aksi takdirde, anlaşma askıya alınacak ve bu da en azından iki taraf arasındaki ticareti daha pahalı hale getirecektir. 

Fakat inceleme çok uzun sürebilir. Ayrıca, AB üye devletlerinin anlaşmanın askıya alınmasına onay verip vermeyeceği de belirsiz.

İsveç Dışişleri Bakanı Maria Malmer Stenergard, daha da ileri giderek “tekil İsrail bakanlarına karşı AB yaptırımları uygulanması için baskı yapacağını” belirtmişti.

Öte yandan Financial Times’a konuşan bir AB diplomatı, bloğun İsrail ile ticaret anlaşmasını gözden geçirmesinin sonucuna bakılmaksızın, “Üye devletlerin büyük çoğunluğunun bunu talep etmiş olması, İsrail hükümetine güçlü bir mesaj gönderir,” dedi.

İsrail’den Britanya ve AB’ye tepki

İsrail ise salı günü geç saatlerde Kaja Kallas’ın açıklamasına yanıt verdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oren Marmorstein, sosyal medya platformu X’te bir açıklama yayınlayarak, AB’nin İsrail ile ilişkilerini gözden geçirme kararının gerekçesini reddettiklerini açıkladı.

Marmorstein, İsrail’in “Hamas tarafından dayatılan” bir savaşta savunma pozisyonunda olduğunu savundu.

Sözcü ayrıca AB’ye, İsrail hükümetinin Hamas tarafından reddedilen çok sayıda ABD ateşkes ve rehine takası önerisini kabul ettiğini hatırlattı.

Marmorstein, “Bu gerçekleri görmezden gelmek ve İsrail’i eleştirmek, Hamas’ın tutumunu sertleştiriyor ve Hamas’ı silahlarına sarılmaya teşvik ediyor. Hamas’ın bu tür eleştirileri son zamanlarda övmesi bunun açık bir göstergesidir ve savaşın uzamasına neden oluyor,” dedi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, AB’yi, ABD ve İsrail’in bölgedeki yardım akışını sağlamak için son dönemde attığı adımları görmezden gelmekle eleştirirken, “bu gerçeği” kabul eden ve İsrail’e desteğini sürdüren diğer ülkeleri övdü.

Marmorstein, İsrail’in sorunu çözmek için AB temsilcileri ve üye ülkelerle görüşmeye açık olduğunu da belirtti ve açıklamasını, Brüksel’e “gerçek sorunun kaynağı olan Hamas’a” baskı yapması yönünde çağrıda bulunarak sonlandırdı.

Marmorstein İngiltere’ye de sert çıkarak, “Eğer İngiliz hükümeti, İsrail karşıtı takıntıları ve iç siyasi hesapları nedeniyle İngiliz ekonomisine zarar vermeyi göze alıyorsa, bu onun kendi hakkıdır. Dış baskı, İsrail’i yok etmek isteyen düşmanlarına karşı varlığını ve güvenliğini savunma yolundan saptırmayacaktır. İngiliz Mandası tam 77 yıl önce sona erdi. Dış baskı, İsrail’i yok etmek isteyen düşmanlarına karşı varlığını ve güvenliğini savunma mücadelesinden saptırmayacaktır,” dedi.

Diplomasi

NATO liderleri %5 savunma harcaması hedefinde anlaştı

Yayınlanma

32 NATO üyesi, ABD’den gelen savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarma talebini kabul etti ve bu hedefe ulaşmak için “inandırıcı ve kademeli bir yol haritası içeren yıllık planlar” hazırlayacaklarını taahhüt etti.

Lahey’de düzenlenen zirvede bugün (25 Haziran) yayınlanan ortak bildiride müttefikler, “kolektif savunmaya olan sarsılmaz bağlılıklarını yeniden teyit ettiklerini” de belirtti.

Bildiride, harcama hedefinin 2029 yılında gözden geçirileceği belirtildi. Yeni harcama hedefi, temel savunma harcamaları için %3,5 ve altyapı ve siber güvenlik dahil ilgili yatırımlar için %1,5’i içeriyor.

Yetkililer Financial Times’a (FT) yaptıkları açıklamada, liderlerin üzerinde anlaştığı metnin, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Donald Trump’ın “dikkatini kaybetmemek” için toplantıyı “kısa, odaklı ve olabildiğince basit tutma” stratejisi doğrultusunda sadece beş paragraf uzunluğunda tutulduğunu söyledi.

Buna karşılık, Washington ve Vilnius’ta yapılan son iki NATO zirvesinin bildirileri sırasıyla 44 ve 90 paragraf uzunluğundaydı.

Bildiride, “Müttefikler, bireysel ve kolektif yükümlülüklerimizi yerine getirmek için 2035 yılına kadar yıllık GSYİH’nin %5’ini temel savunma ihtiyaçlarına ve savunma ve güvenlikle ilgili harcamalara ayırmayı taahhüt ederler,” denildi.

Metin, Trump’ın Avrupa müttefiklerinin ABD’nin savunma harcamalarına aşırı bağımlı olduğunu söylediği uzun süredir devam eden rahatsızlığına yanıt olarak hazırlanmıştı.

Trump’ın geçen hafta yaptığı, yeni %5’lik savunma harcaması taahhüdünün Washington için geçerli olmayacağı yönündeki açıklamasına yanıt olarak Rutte, ABD’nin zaten “neredeyse bu seviyede” olduğunu söyledi.

Zirve sırasında NATO’nun 5. maddeye ilişkin tutumunu netleştirmesi istenen Trump, “Bu yüzden buradayım,” dedi ve ittifaka destek vermeseydi “burada olmayacağını” söyledi.

Açıklamada Rusya’ya sadece bir kez değinildi ve “Rusya’nın Avrupa-Atlantik güvenliğine oluşturduğu uzun vadeli tehdit”ten bahsedildi. Ayrıca “Ukrayna’ya destek sağlama konusundaki kalıcı egemenlik taahhütleri”ne atıfta bulunan bir cümle yer aldı.

Bildiride, önceki taslaklarda yer alan ve İspanya tarafından veto edilen “biz kabul ediyoruz” ifadesinin yerine, harcama taahhüdüne ilişkin “müttefikler kabul ediyor” ifadesi kullanıldı.

Madrid, NATO’nun talep ettiği %5 harcama oranına itiraz ediyordu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rutte, Trump’ı ‘övdü’: Babacık sert bir dil kullanmak zorunda

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ve İsrail’i sert bir şekilde eleştirmesinin ardından, ABD liderine “babacık” diye hitap etti.

Hollanda’da düzenlenen NATO zirvesine gitmeden önce Trump, her iki ülkenin de anlaşmanın şartlarını ihlal ettiğini ve “ne halt ettiklerini bilmediklerini” söylemişti.

Rutte, ABD başkanının küfürlü sözlerini normal karşılarken, “Babacık sert bir dil kullanmak zorunda,” dedi.

NATO liderinin bu sözleri, Trump’ı Tahran yakınlarındaki üç nükleer tesise saldırı izni verdiği ve üye ülkeleri savunma harcamalarına daha fazla yatırım yapmaya zorladığı için övdükten sonra geldi.

Rutte, bu ayın başlarında müttefiklerin başkanın yüzde 5’lik talebini kabul etmenin eşiğinde olduğunu söylemişti.

Rutte salı günü Sky News’e verdiği demeçte, “Düşmanlarımızdan kendimizi korumalıyız, ama aynı zamanda ABD ile eşit olmak adil olduğu için de bunu yapmalıyız,” dedi.

Rutte ayrıca Trump’ı, Ukrayna’nın Rusya ile savaşında ve diğer askeri operasyonlarda desteklediği için övdü.

Öte yandan Politico’nun haberine göre, İspanya savunma harcamaları oranına itiraz etti ve yeni hedeften muaf tutuldu.

Trump NATO zirvesinde gazetecilere verdiği demeçte, “NATO bizimle birlikte çok güçlü olacak. Onların yanındayız,” dedi.

Bu açıklamalar, NATO liderlerinin Trump’ın üye ülkelerle geçmişteki anlaşmazlıklar nedeniyle ABD’yi ittifaktan çekebileceğinden endişe duymasının ardından geldi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb: Batı’nın hakimiyet dönemi sona erdi

Yayınlanma

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Batı’nın hakimiyet döneminin sona erdiğini ve dünyanın çok kutuplu yeni bir düzene geçtiğini belirtti. Lahey’deki NATO zirvesine katılan Stubb, ittifakın savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararının tarihi olduğunu söyledi.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Batı ülkelerinin hakimiyet döneminin sona erdiğini ve dünyanın çok kutuplu yeni bir düzene doğru ilerlediğini açıkladı.

Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen NATO zirvesine katılan Stubb, ittifakın savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararının, askeri harcamaları Soğuk Savaş dönemindeki seviyelere yükselteceğini belirtti.

‘Batı hakimiyetinin zamanı geçti’

Zirveye gelişi sırasında konuşan Stubb, “Sanırım dünya düzeninde bir değişiklik gözlemliyoruz. Bu, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan sonra ve Soğuk Savaş’tan sonra yaşanan anı çok andırıyor,” dedi.

Stubb, sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi Batı hakimiyetinin zamanının geçtiğini anlamamız gerekiyor. Daha çok kutuplu, daha düzensiz bir dünya düzenine doğru ilerliyoruz ve bu, en azından Finlandiya gibi bir devlet için yakın müttefiklere ihtiyacımız olduğu ve savunmamızı ve güvenliğimizi güçlendirmek için çalışmamız gerektiği anlamına geliyor.”

NATO’dan tarihi savunma harcaması kararı

Hollanda’da devam eden ittifak zirvesini “tarihi” olarak nitelendiren Stubb, savunma harcamalarının GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasının önemine dikkat çekti.

Lahey’deki zirvede NATO liderleri, mevcut yüzde 2 olan askeri harcamaların 2035 yılına kadar yüzde 5’e yükseltilmesi yönünde karar alacak.

24 Haziran’da NATO’nun, üye ülkelerin savunma harcamalarını kendi GSYİH’lerinin yüzde 5’ine çıkarması konusunda anlaşmaya vardığı öğrenilmişti.

24-25 Haziran tarihlerinde Lahey’de gerçekleştirilen NATO zirvesinin ana gündem maddelerini caydırıcılık ve savunma konuları oluşturuyor.

Zirvedeki en önemli konulardan biri, üye devletleri toplam bütçe katkılarını GSYİH’nin yüzde 5’ine yükseltmeye teşvik etmek olarak öne çıkıyor.

Avrupa Dörtlüsü, ABD’nin NATO rolünü devralabilir mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English