Avrupa
AB, göçmenleri geri göndermeyi hızlandıracak

Birlik içerisinde en önemli fay hatlarından biri olan göçmen meselesi, Avrupa Birliği’nin (AB) gündemini işgal etmeye devam ediyor.
İçişlerinden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Ylva Johansson ve AB Geri Dönüşler Koordinatörü Mari Juritsch, ‘daha efektif geri dönüşler’ için bir strateji açıkladı.
Stratejinin, bugünkü adalet ve içişleri bakanları toplantısı ile Şubat başında Brüksel’de düzenlenecek AB liderleri toplantısında tartışılması bekleniyor.
‘Düzensiz gelişlerde bir artış deneyimliyoruz,” diyen Johansson, geçen sene AB’nin sınır devriyesi Frontex’in 330 binin üzerinde düzensiz göçmen tespit ettiğini, bunun bir önceki yıla göre 100 binlik bir artış anlamına geldiğini söyledi.
Johansson’a göre bu düzensiz göçmenlerin çoğunluğunun uluslararası korumaya ihtiyacı yoktu ama yine de iltica başvurusunda bulundular.
Göçmenlerin yılda 70 bininin geri gönderildiği, sığınma kararlarının ise 300 binin üzerinde olduğu belirtiliyor.
Johansson, bu meseleyi üye ülkelerin de Avrupa Komisyonunun da tek başına çözemeyeceğini ileri sürdü.
Stratejide neler var?
Komisyonun hazırladığı planda, AB’nin geri göndermeleri artırmak için bir spesifik üçüncü ülkeler hedefi belirlemesi gerektiği vurgulanıyor.
Strateji, ulusal makamları da sistemin suistimal edilmesini engellemek için birlikte çalışmaya çağırıyor. Suistimalden kasıt, bir üye ülkeye başvuru yapan bir sığınmacının başka bir ülkeye de başvurması.
Başka bir yerde, AB hükümetlerinin bir ülkede kalışı sona erdiren bir kararın hemen ardından geri dönüş kararı verilmesini sağlaması gerektiği belirtiliyor.
Johansson, AB’nin eleştirilere maruz kalan sınır koruma örgütü Frontex’e de geri dönüşlerle başa çıkmada daha fazla yetki verileceğini açıkladı.
Şu anda üye ülkelerdeki iade kararlarının sadece %16’sını, geri dönmeleri gereken üçüncü ülkeye geri kabul talebi takip ediyor.
Avrupa Komisyonuna göre, göçmen dönüşlerinin sayısı da COVID-19 salgını sırasında %50 düştü.
Bazı AB ülkelerinin, sığınmacıları geri almayan üçüncü ülkelere kalkınma yardımlarını kesmeyi tartıştığı bildiriliyor. Şu ana kadar bu fikrin alıcısı az.
AB ülkelerine geçen sene 924 bin iltica başvurusu yapıldı. En çok başvuru yapılan ülkeler Almanya, Avusturya, Fransa ve İspanya. Fakat kişi başına en çok iltica başvurusu yapılan ülkeler sırasıyla Kıbrıs ve Avusturya.
İsveç’ten göçmen karşıtı kampanya
Rotasyonla devredilen AB Başkanlığının şu andaki sahibi İsveç ise göçmenleri ülkeye gelmekten caydırmak için kampanya başlattı.
‘İsveç’e göçü azaltma niyeti’ ile yapılan kampanyayı Göç Bakanı Maria Malmer Stenergard ve hükümete destek veren aşırı sağcı İsveç Demokratları (SD) partisinin meclis grubunun lideri Henrik Vinge duyurdu.
Basın toplantısında konuşan Stenergard, “Bu hükümet, başka şeylerin yanı sıra, göçmen politikasında bir paradigma değişikliği yaratma sorumluluğuyla seçildi. Bu, birçok büyük değişikliği gerektiriyor,” dedi.
Eylül ayındaki seçimlerin ardından İsveç’te hükümeti Ilımlı Parti, Hıristiyan Demokratlar ve Liberallerin oluşturduğu bir koalisyon yönetmeye başladı. Yüzde 20 oyla tarihi bir başarı yakalayan SD ise hükümete dışarıdan destek veriyor.
Hükümet bu kapsamda, yabancı gazetelere, haber ajanslarına ve İsveç’teki büyükelçiliklere yönelik bir iletişim kampanyası başlatacak.
Stenergard, ‘doğru bilgilendirme’ yapılırsa ve kurallar açıklanırsa insanların Avrupa’ya göç etmeye çalışmayacağını ileri sürdü. Bakan, Avrupa’ya gelenlerin üçte ikisinin uluslararası korumaya ihtiyaç duymadığını, bunların insan kaçakçılarının elinde acı çektiğini söyledi.
Bakana göre, daha fazla bilgi, dünyanın İsveç’i cömert avantajlar sunan bir ülke olarak görmesini ortadan kaldırmaya yardımcı olacak.
10 milyonluk İsveç, 2016’dan bu yana yılda 121 bin kişilik bir göçmen akınına şahit oluyor.
Hollanda’da vize hamlesi, Yunanistan’dan çağrı
AB ülkeleri arasında göçmenleri geri göndermeye yönelik talepler de artıyor.
Son olarak Hollanda, AB’yi vize ayrıcalıklarını geçici olarak askıya almaya çağırdı.
Hollanda, bu şekilde, AB ile sınır dışı etme ve geri gönderme meselesinde ‘yeterince’ işbirliği yapmayan ülkelere mesaj verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Hollanda ayrıca sığınmacıların ilk giriş yaptığı ülkelerin, göçmenleri barındırma ve iltica başvurularını alma sürecini hızlandırmalarını istedi.
Bu isteğin, Kıbrıs, Malta, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin yükünü artıracağı düşünülüyor.
Atina’da AB büyükelçilerinin yanı sıra Birleşik Krallık ve İsviçre elçilerine de seslenen Yunanistan Yurttaşları Koruma Bakanı Takis Theodorikakos ise ülkesine daha fazla mali ve lojistik destek verilmesi gerektiğini söyledi.
Yunan sınırının aynı zamanda AB’nin dış sınırı olduğunu savunan Theodorikakos, 2022 yılında 260 bin yasadışı göçmenin ülkeye girişini engellediklerini, 1.500 insan kaçakçısını da gözaltına aldıklarını açıkladı.
Avrupa
Almanya, Rus büyükelçiyi sınır dışı etmekle tehdit etti

Almanya Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Berlin Büyükelçisi Sergey Neçayev’in 2. Dünya Savaşı anma törenlerine katılması hâlinde ‘zorla uzaklaştırılabileceği’ uyarısında bulundu. Bakanlık, Rus ve Belaruslu diplomatik temsilcilerin Ukrayna’ya yönelik askeri müdahale nedeniyle anmaları ‘araçsallaştırmasını’ önlemek amacıyla etkinliklere katılmaması gerektiğini belirtmişti.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Berlin Büyükelçisi Sergey Neçayev’in 2. Dünya Savaşı ile ilgili Alman anma törenlerine katılma planlarını sürdürmesi hâlinde “zorla uzaklaştırılabileceği” konusunda uyardı.
Bakanlık, Rus ve Belaruslu diplomaitik temsilcilerin, Ukrayna’ya yönelik devam eden saldırıdan sorumlu ülkeler olarak anmaları “araçsallaştırmasını” önlemek amacıyla 1945’te savaşın sona ermesinin 80. yıl dönümü anma etkinliklerine katılmaması yönünde bir talimat yayımlamıştı.
Fakat Rusya Büyükelçisi Sergey Neçayev’in meydan okuyan bir tepki vermesiyle konu diplomatik bir gerilime dönüştü. Neçayev, davet edilmese bile ilgili etkinliklere katılabileceğini söyledi.
Neçayev, dpa ajansına yaptığı açıklamada, “Sovyet kurtarıcılarının ve Nazizm kurbanlarının anısını halka açık yerlerde onurlandırmak için özel bir davete ihtiyacımız yok,” dedi.
Gerilim, 4 Mayıs’ta Brandenburg’daki Sachsenhausen toplama kampının kurtuluşunun yıl dönümü etkinlikleri sırasında tırmanabilir.
Rusya’nın yorumları ışığında, bölge yetkilileri bakanlığın talimatına uyacaklarını ve Neçayev’in etkinliğe katılmasını engellemek için “güvenlik güçleriyle koordinasyon hâlinde” halka açık anıtlara erişim haklarını kullanacaklarını bildirdi.
Bakanlık sözcüsü, dün yaptığı açıklamada, “Eğer biri davetli değilse ve kapının önünde duruyorsa, bununla nasıl başa çıkılacağını düşünmek gerekir,” ifadesini kullandı.
Sözcü, “Seçeneklerden biri, ikamet haklarını kullanmak ve kişiyi içeri almamaktır,” diye ekledi.
Özellikle, Berlin Belediyesi de daha sonra devreye girerek Rusya temsilcilerinin de uzak durmasını beklediklerini belirtti.
Almanya’nın teslimiyetinin Moskova saatine göre yıl dönümü olan 9 Mayıs’ta Kızıl Ordu için sıkça ziyaret edilen üç anıt, başkentte bulunuyor.
Neçayev ise çatışmadan korkmadığının sinyalini verdi. Davetli olmamasına rağmen, geçen hafta Kızıl Ordu’nun Nisan 1945’te Berlin’i kuşattığı dört günlük Seelow Tepeleri Muharebesi’nin anma törenine katılmıştı. Yerel yetkililer tarafından karşılanmıştı.
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’
Avrupa
Baltık ve İskandinav ülkeleri Rusya karşıtı askeri çabalarını yoğunlaştırıyor

Doğu ve Kuzey Avrupa’da Rusya’ya yönelik en sert tutumu takınmaları ile bilinen Baltık ve İskandinav ülkeleri, bölgedeki askeri varlıklarını artırıyorlar.
Ulusal medya kuruluşu DR’nin haberine göre Danimarka hükümeti, ülkenin Bornholm adasındaki savunmasını güçlendirmek üzere tabur büyüklüğünde yeni bir birlik kurulacağını açıkladı.
Önerilen ‘Bornholm Alayı’ lojistik ve idari personel hariç 500 ila 900 askerden oluşacak.
Halihazırda adada, savaş durumunda harekete geçmekle görevli Danimarka kuvvetlerinin bir parçası olan ve Bornholm’u savunmasız bırakan keşif birliğinde görev yapan 200 asker bulunuyor.
Yeni plana göre keşif birliği başka bir yerde konuşlandırılacak, yeni alay ise kalıcı bir savunma varlığı sağlamak üzere adada kalacak.
Bu yılın şubat ayında Danimarka hükümeti, füze savunma sistemleri satın almak, zorunlu askerliği genişletmek ve askeri donanım stokunu yenilemek amacıyla savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde üçüne çıkarmayı planladığını açıkladı.
Bornholm, Danimarka anakarasından nispeten uzakta, Polonya ve İsveç arasında ve Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki Kaliningrad eksklavına sadece 400 km mesafede yer alıyor.
Danimarka’nın geri kalanı Mayıs 1945’te Müttefik kuvvetler tarafından kurtarılırken, Nazi Almanyası’nın teslim olmasının ardından Bornholm’e ilk çıkan Kızıl Ordu birlikleri olmuştu. Sovyetler 11 ay boyunca adada kalmış ve 1946’da adadan ayrılmıştı.
Danimarka bunlara paralel olarak 26 yeni gemi satın alma planıyla donanma varlığını güçlendiriyor.
Bornholm’un savunmasını güçlendirmeye yönelik duyuru, Estonya hükümetinin Rusya sınırındaki askeri varlığını güçlendirme planlarını açıkladığı gün geldi.
Estonya da Rusya sınırında yeni bir askeri üs inşa edecek. Bloomberg’in haberine göre Estonya hükümeti Rusya sınırına yakın Narva’da yeni bir askeri üs inşa etmeyi planlıyor.
General Vahur Karus bugün kamu radyo yayıncısı ERR’ye yaptığı açıklamada, üssün Estonya’nın doğusundaki askeri varlığı artırmak üzere muvazzaf askerler, askere alınanlar ve yedeklerden oluşan 200 ila 250 kişilik bir birliğe ev sahipliği yapacağını söyledi.
Karus bunun Estonya’nın üçüncü büyük şehri olan Narva’ya bir “güvenlik sinyali” göndereceğini de sözlerine ekledi.
Estonya daha önce Rusya sınırını mayınlayacağını da açıklamıştı.
Öte yandan AFP’nin haberine göre, Litvanya’nın başkenti Vilnius, Ukrayna’daki çatışmaların olası yayılmasına karşı hazırlanırken, bir Rus saldırısı durumunda tam ölçekli bir tahliye planı açıkladı.
Vilnius Belediye Başkanı Valdas Benkunskas, “düşman tarihsel olarak doğudan geldiği için” üç ana kaçış yolunun batıdan geçtiğini söyledi. Belarus sınırına sadece 30 km mesafede bulunan şehir 48 saat içinde tamamen boşaltılabilir.
“Paniğe neden olmak istemiyoruz” diyen Benkunskas, amaçlarını “hazırlıklı ve koordineli olmak” diye nitelendirdi ve bu plana hiçbir zaman ihtiyaç duyulmamasını umduklarını söyledi.
Tahliye tatbikatlarının sonbaharda yapılması planlanıyor. Yetkililer ayrıca Litvanya’nın güvensiz bulduğu Belarus’taki Ostrovets nükleer santralinden kaynaklanan risklere de dikkat çekti.
Duyuru, eylül ayında Baltık sınırları yakınlarında tarihsel olarak büyük birlik manevralarını içeren Rus-Belarus ortak Zapad askeri tatbikatlarının öncesinde geldi.
Polonya parlamentosunda Varşova’nın dış politika yönelimini ortaya koyan yıllık Dışişleri Bakanı konuşması da Rusya’yı hedef aldı ve ülkenin gelecek ay yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki AB yanlısı adayına destek verdi.
Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski yaptığı konuşmada ülkenin Rusya’ya karşı cephede oynadığı rolü vurgulayarak Moskova’nın “bir daha asla burada – ne Kiev’de, ne Riga’da, ne Tallinn’de, ne de Kişinev’de – hüküm süremeyeceğini” ve bunun yerine “Rusya’nın uzak doğusundaki Vladivostok şehrinin Çince adı olan Haishenwai’de tutunup tutunamayacakları konusunda endişelenmeleri gerektiğini” söyledi.
Sikorski ayrıca Başbakan Donald Tusk’ın Sivil Koalisyonu’nun cumhurbaşkanı adayı Rafal Trzaskowski’nin “Tüm Polonya ileri” sloganını da kullandı.
Bakan, “Söz konusu olan, Avrupa’nın dünyanın güç merkezlerinden biri olarak mı kalacağı yoksa düzinelerce yoksul pazara mı bölüneceği. Avrupa’nın hesaba katılması gereken bir güç mü, yoksa kolay lokma mı olacağıdır. Polonya’nın güvenliği, refahı ve gücü buna bağlıdır. Tüm Polonya ileri!” dedi.
Varşova Belediye Başkanı Trzaskowski, milliyetçi-muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) partisinden giden Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın yerine yapılacak seçim öncesinde anketlerde önde gidiyor.
Duda konuşmayı aşırı partizan olmakla ve Polonya’nın ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle işbirliği yapma konusunda yeterli kararlılığa sahip olmamakla eleştirdi.
Duda, “Kesinlikle yakın bir Avrupa-Atlantik işbirliği olmadan, güçlü bir Avrupa-Amerikan ortaklığı olmadan Avrupa güvenliği ve büyük olasılıkla Rus emperyalizmini engellemenin etkili bir yolu olmayacaktır,” dedi.
Sikorski ayrıca, Polonya birliklerinin barışı koruma misyonunun bir parçası olarak Ukrayna’ya gönderilmesini reddetti.
Bakan, “Bazı ülkeler Ukrayna’ya kendi güçlerini konuşlandırmayı düşünüyor. Biz asker göndermeyeceğiz ama böyle bir misyonu destekleyeceğiz. Polonya olmadan Ukrayna’ya yardım imkansız olurdu,” dedi.
Sikorski, Ukrayna’ya giden yardımların en az %80’inin Jasionka’daki havaalanından geçtiğini söyledi ve “Ordumuz ve sınır muhafızlarımız Rusya ve Belarus ile olan 650 kilometrelik sınırda devriye geziyor. Polonya’nın NATO içindeki birincil ve en önemli görevi ittifakın doğu kanadını, yani kendi topraklarımızı korumaktır. Avrupalı ve Amerikalı ortaklarımız bunu tamamen anlıyorlar,” diye ekledi.
Avrupa
Danimarka Kralı Frederik Grönland’a gidiyor

Danimarka Kraliyet Sarayından çarşamba günü yapılan açıklamaya göre Danimarka Kralı X. Frederik, Danimarka’ya bağlı yarı özerk bölge Grönland’ı önümüzdeki hafta ziyaret ederek yeni başbakan ve hükümetiyle görüşecek.
Gezi, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Grönland’daki ABD askeri üssünü ziyaret etmesinden ve Danimarka’yı stratejik Arktik adasına yeterince yatırım yapmamakla suçlamasından sonra gerçekleşiyor.
ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin güvenliği için çok önemli olduğu iddiasıyla maden zengini Grönland’ın kontrolünü istiyor. Trump, Danimarka’nın ABD’nin NATO müttefiki olmasına rağmen adayı askeri güçle ele geçirme ihtimalini dışlamıyor.
Ofisinden yapılan açıklamada, Kral X. Frederik’in pazartesi günü başkent Nuuk’u ziyaret edeceği belirtildi. Buradan adanın en kuzeyindeki askeri ve bilimsel istasyon olan Station Nord’a geçecek ve Grönland’ın kuzeydoğusunun en ücra köşelerinde devriye gezen Danimarka özel kuvvetlerine bağlı seçkin bir köpekli kızak birimiyle bir araya gelecek.
Kral, annesinin tahttan çekilmesi üzerine Danimarka tahtına oturduktan aylar sonra geçen temmuz ayında Grönland’ı ziyaret etmişti.
Danimarka hükümeti çarşamba günü yaptığı açıklamada yeni Grönland Başbakanı Jens-Frederik Nielsen’in bu hafta sonu Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile görüşmek üzere Danimarka’ya uçacağını bildirdi. Frederiksen bu ayın başlarında Grönland’ı ziyaret etmişti.
Nielsen, kraliyet ziyareti için Kral X. Frederik ile birlikte Grönland’a dönecek.
Yıllardır Danimarka’dan nihai olarak bağımsız olma eğiliminde olan Grönland’daki siyasi partiler, Trump’ın bölgeye yönelik tasarımları karşısında kısa süre önce geniş tabanlı yeni bir koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaştı.
Nielsen geçen ay Facebook’ta paylaştığı bir mesajda, “Başkan Trump ABD’nin ‘Grönland’ı alacağını’ söylüyor. Açık konuşayım: Amerika Birleşik Devletleri orayı alamayacak. Biz başka kimseye ait değiliz. Kendi geleceğimize kendimiz karar veririz,” demişti.
-
Söyleşi2 hafta önce
Çin uluslararası sistemi nasıl değerlendiriyor? Şanghay, Hangzhou ve Pekin’den akademisyenlerle özel söyleşi
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu1 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Beyaz Saray’da “İran” çekişmesi
-
Dünya Basını1 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’