Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

AB, Rusya ve Belarus’tan gelen tarım ürünlerine vergi getirmeyi planlıyor

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan yapılan tarım ürünleri ve azotlu gübre ithalatına vergi uygulamayı planlıyor. Bu hamle, Rusya’dan yapılan ithalatı azaltmayı ve AB’deki yerli üretimi desteklemeyi amaçlıyor. Rusya ise bu karara misilleme yapacağını ve AB’nin yaptırımlarının etkisiz olduğunu belirtti.

Avrupa Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan gelen tarım ürünleri ve azotlu gübrelere gümrük vergileri getirmeyi planlıyor.

Kuruluşun internet sitesinde 28 Ocak’ta yayımlanan açıklamada, “Yeni gümrük vergilerinden etkilenen tarım ürünleri, 2023 yılında Rusya’dan yapılan tarım ithalatının yüzde 15’ini oluşturuyor ve bu ürünler daha önce yüksek vergilere tabi değildi. Konsey tarafından kabul edildikten sonra, Rusya’dan yapılan tüm tarım ithalatı AB tarifelerine tabi olacak. Teklifin amacı, Rusya ve Belarus’tan yapılan ithalata olan bağımlılığı azaltmaktır. Özellikle gübre ithalatı, AB’yi Rusya’nın potansiyel zorlayıcı eylemlerine karşı savunmasız hale getiriyor ve bu nedenle AB’nin gıda güvenliği için bir risk oluşturuyor,” denildi.

Açıklamada ayrıca, gümrük vergilerinin, iç üretimin büyümesini ve enerji krizi sırasında zarar gören AB gübre endüstrisini destekleyeceği, aynı zamanda üçüncü ülkelerden tedariki çeşitlendirmeye olanak sağlayacağı belirtildi.

Açıklamanın devamında, “Bu, istikrarlı gübre tedarikinin sağlanmasına ve en önemlisi, gübrenin AB’li çiftçiler için uygun fiyatlarla erişilebilir kalmasını garanti etmeye yardımcı olacaktır. Teklif, AB’li çiftçilerin gübre fiyatlarında önemli bir artış görmesi durumunda hafifletici önlemleri içermektedir,” ifadelerine yer verildi.

Belgede, Rus tarım ürünleri ve gübrelerinin üçüncü ülkelere ihracatının ise değişmediği belirtildi.

Daha önce, 28 Haziran 2024 tarihinde, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Avrupa Birliği’nin ithal edilen Rus ve Belarus tarım ürünlerine uyguladığı gümrük vergilerini artırma kararına Rusya’nın vereceği misilleme önlemlerinin gecikmeyeceğini belirtmişti.

Zaharova, bu önlemlerin ticari ve siyasi olmadığını, aksine bir dizi Rusya karşıtı yaptırım olduğunu ifade etmişti.

Aynı gün Zaharova, Avrupa Birliği tarafından uygulanan tüm Rusya karşıtı yaptırımların etkisiz kaldığını ve Batı’nın planlarına rağmen Rusya ekonomisini baltalayamadığını dile getirmişti.

Zaharova’nın açıklamasına göre, Rusya, AB’nin engellemelerine rağmen dünya pazarlarına enerji kaynakları, gübreler ve gıda ürünleri tedarik etmeye devam edecek.

Zaharova, 22 Mart’ta yaptığı bir açıklamada, Avrupa Komisyonu başkanının Rusya ve Belarus’tan gelen tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergilerini artırma teklifinin, dünyadaki gıda durumunu daha da kötüleştirebileceğini belirtmişti.

DİPLOMASİ

Rusya-ABD ilişkileri ‘fabrika ayarlarına döndü’

Yayınlanma

Editörün notu: Valday Kulübü Araştırma Direktörü ve Russia in Global Affairs Genel Yayın Yönetmeni Prof. Fyodor Lukyanov’un analizine göre, Rusya-ABD ilişkileri, uzun süredir devam eden bir dönüşümün ardından, “fabrika ayarlarına” yani büyük güçler arasındaki klasik rekabete geri döndü. Bu durum, çıkar çatışmalarını, karşılıklı güvensizliği ve dünya düzenine dair farklı görüşleri beraberinde getiriyor. Ancak, Soğuk Savaş sonrası dönemde geliştirilen, bir tarafın diğerini dönüştürme çabalarına dayalı asimetrik yaklaşımın aksine, mevcut durum doğrudan askeri müdahale riskini taşısa da, “stratejik yenilgi” hedefini içermiyor. Lukyanov’a göre ilişkiler bugün, ideolojik maskelerin kalktığı, güç ve çıkarların ön plana çıktığı bir döneme girdi. Bu yeni dönemde, niyetlerden çok, tarafların sahip olduğu potansiyel belirleyici olacak.


Rusya-ABD ilişkileri ‘fabrika ayarlarına döndü’

Fyodor Lukyanov, Russia in Global Affairs

Şu anda veriler sıfırlanarak temel seviye ayarlarına geri dönülüyor. Liberal dünya düzeninin sona erdiği kabul edildi. ABD, büyük güçler arasındaki klasik rekabeti uluslararası politikanın ana içeriği olarak ilan etti.

Herkesin bu kadar uzun süre beklediği bu görüşme, sevinçten aklını kaybetme tehlikesi yaratıyor. Buna gerek yok. Peki şu ana kadar ne oldu?

Rusya-ABD ilişkileri “fabrika ayarlarına” geri döndürüldü. Bu, stratejik rekabeti, çoğu konuda çıkarların ayrışmasını veya düşmanlığını, birbirlerinin dünyadaki yerine ilişkin farklı görüşleri öngörüyor. Farklı kültürel ve iletişim gelenekleri göz önüne alındığında, genel olarak karşılıklı anlayış konusunda da zorluklar var. Fakat “üretim sırasında” belirlenen özellikler, karşı tarafa “stratejik bir yenilgi” yaşatma ve nükleer seviyeye ulaşma riskini alma gibi temel bir arzuyu içermiyor.

Sonuncusu, soğuk savaşın durmasından sonraki on yıllarda biriken “kullanıcı ayarlarının” bir sonucu. İlişkilerin öznelerinin kendilerine koydukları hedefler, tarafların doğasını değiştirme niyetini içeriyordu. Ancak bu asimetrik bir şekilde gerçekleşiyordu. Bir taraf, diğerini kendi çıkarına olacak şekilde dönüştürebileceği varsayımından hareket ediyordu. Diğeri ise diğeriyle uyum sağlamak için kendisinin dönüşebileceği varsayımından yola çıkıyordu.

İlk hipotez, çok yakın zamana kadar varlığını sürdürdü ama yöntemlere ilişkin anlayış değişti: Himayeden (kendisi üzerinde çalışmaya teşvik) zorlamaya (doğrudan askeri güç kullanımına kadar) kadar. İkincisi ise çoktan zayıflamaya başlamış ve yaklaşık on yıl önce tükenmişti.

Başka bir deyişle, 1980’lerin sonunda sistemik çatışmanın aniden sona ermesi, mümkün olanın sınırlarını zorladı; bu durum (pek çok kişi tarafından) kanıksanmış ve (neredeyse herkes tarafından) geri döndürülemez olarak kabul edilmişti.

Zafer algısından vazgeçmek, 1946-1990 soğuk savaşından sonra ortaya çıkan dünya düzeninin kesin olmadığını kabul etme gerekliliğini beraberinde getirdi. Bu düzenin faydalanıcıları bunu yapmak istemezken, kendilerini dezavantajlı hissedenler ise onları bu yönde giderek daha ısrarlı bir şekilde itmeye başladılar. Böylece, merkezinde talihsiz Ukrayna’nın bulunduğu mevcut duruma gelindi.

Şu anda veriler sıfırlanarak temel seviye ayarlarına geri dönülüyor. Liberal dünya düzeninin sona erdiği kabul edildi. ABD, büyük güçler arasındaki klasik rekabeti, 2018’de (Trump’ın ilk dönemi) uluslararası politikanın ana içeriği olarak ilan etmişti. İşte değer-ideolojik gösterişten arınmış, tam teşekküllü bir uygulama zamanı geldi. Bu, özellikle dünyadaki tüm ilişkiler sisteminin yeniden yapılandırılması henüz yeni başladığı için, kurtarıcı bir şey vaat etmiyor.

İşin olumlu tarafı, hayali nedenlerle uçuruma yuvarlanma tehlikesi taşıyan gelişmiş liberalizmin fantastik hayallerinin geri çekilmesi. Yerini, belirli avantajlar için daha rasyonel, ancak tatsız bir mücadele alıyor. Klasiklerin dediği gibi, bu mücadelede niyetler değil, potansiyeller önemlidir.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Polonya, birleşik bir Avrupa ordusu kurulmasına karşı çıktı

Yayınlanma

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Avrupa ülkelerinin ‘Rusya’dan gelebilecek tehditlere’ karşı ulusal ordularını tek bir yapı altında birleştirmeyeceğini belirtirken, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Avrupa’nın kendi silahlı kuvvetlerini oluşturması yönündeki çağrısına da temkinli yaklaştı. Sikorski, Avrupa Birliği’nin savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini desteklediğini ve AB’nin bu yönde adımlar attığını ifade etti.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Avrupa ülkelerinin Rusya’dan gelebilecek tehditlere karşı ulusal ordularını tek bir yapı altında birleştirmeyeceğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin ilgili önerisini yorumlayan Sikorski, “Bu terim konusunda dikkatli olmalıyız, zira insanlar bu terimden farklı şeyler anlıyorlar. Eğer ulusal orduların birleşmesinden bahsediyorsak, bu gerçekleşmeyecektir. Ancak Avrupa Birliği’nin savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini destekliyorum,” dedi.

Sikorski ayrıca Avrupa Birliği’nin güçlendirilmiş bir tugay oluşturarak zaten bu yönde adımlar attığını kaydetti.

Avrupa’nın savunmasının güçlendirilmesinin hem ulusal hem de Avrupa bileşenlerini içermesi gerektiğini vurgulayan Sikorski, “Eğer ABD bizden savunmayı güçlendirmemizi istiyorsa, bu ulusal bir bileşen, bir NATO bileşeni olmalıdır. Ancak ben aynı zamanda Avrupa bileşenini de düşünüyorum, AB’nin savunma sanayine yönelik sübvansiyonları, üretim kapasitemizi arttırmayı amaçlıyor,” ifadelerini kullandı.

Polonya’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi düşünmediğini de vurgulayan Bakan, Polonya’nın NATO içindeki ana görevinin ittifakın doğu kanadını, yani kendi topraklarını savunmak olduğunu da sözlerine ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, AB’yi kendi silahlı kuvvetlerini oluşturmaya çağırmıştı.

ABD’nin Avrupa’ya verdiği desteğin olası azalmasından duyduğu endişeyi dile getiren Zelenskiy, “Avrupa kendi savunmasını güçlendirmelidir. Avrupa’nın kendi ordusuna ihtiyacı var. Avrupa’nın ordusu. Bunun zamanının geldiğine gerçekten inanıyorum. Avrupa’nın silahlı kuvvetleri oluşturulmalı,” demişti.

Zelenskiy, Ukrayna ordusunun pan-Avrupa güçlerinin oluşturulması için temel oluşturabileceğini de sözlerine ekleyerek, “Ukrayna ordusu olmadan Avrupa orduları Rusya’yı durduramaz. Bu bir gerçek. Ordumuz modern savaş deneyimine sahip, ancak çabaları yeterli değil,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy ayrıca, “Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunu hiçbir zaman gündemden düşürmediğini” savundu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Riyad’da Ukrayna görüşmeleri: Lavrov ve Rubio bir araya geliyor

Yayınlanma

ABD ve Rusya heyetlerinin, Ukrayna konusunu görüşmek üzere 18 Şubat’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelebileceği belirtildi. Görüşmelere Rusya tarafından Sergey Lavrov, ABD tarafından ise Marco Rubio’nun katılması bekleniyor.

Rus ve Amerikan heyetlerinin Ukrayna konusunu ele almak üzere 18 Şubat’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelebileceği belirtildi.

Kommersant‘a bilgi veren kaynaklar, ABD ve Rusya resmi heyetleri arasında Ukrayna konulu görüşmelerin Riyad’da yapılabileceğini aktardı.

Axios‘a göre, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov görüşmelere katılırken, ABD heyetine Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlık edecek.

ABD heyetinde ayrıca Başkan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Özel Temsilci Steve Witkoff’un da yer alması bekleniyor.

Bloomberg daha önce, Rusya’nın görüşmelerde Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov, Dış İstihbarat Servisi Direktörü Sergey Narışkin ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Kirill Dmitriyev tarafından temsil edilebileceğini bildirmişti.

ABD ve Rusya arasında Suudi Arabistan’da görüşmelerin başlayacağını ABD Başkanı Donald Trump geçen hafta duyurmuştu.

Trump, bu görüşmelerin, 12 Şubat’ta bir buçuk saatlik bir görüşme gerçekleştirdiği ve Ukrayna’daki askeri ihtilafın çözümü için çalışma konusunda mutabık kaldığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı kişisel görüşmeden önce gerçekleşeceğini ifade etti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin de önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Fakat Zelenskiy, “Sadece Ruslarla görüşmeyeceğim,” dedi ve ekledi: “Dediğim gibi, görüşme sırasını şöyle görüyoruz: önce ABD, sonra Avrupa ve daha sonra Ruslar.”

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Ukrayna ve Avrupa liderlerinin barış görüşmelerinin belirleyici aşamasında yer alacağını, ABD ve Rusya temsilcileri arasındaki ikili toplantının ise müzakere sürecini başlatmayı amaçladığını belirtti.

Bloomberg‘e göre Trump, bu yıl 20 Nisan’a denk gelen Paskalya’ya kadar Ukrayna’daki çatışmaların durmasını bekliyor.

Financial Times‘a konuşan üst düzey Ukraynalı ve Batılı yetkililer de Trump’ın bu tarihe kadar Putin’le bir anlaşmaya varmaya çalıştığını söyledi.

Anlaşma için bir diğer olası tarih ise Rusya’nın Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın sona ermesinin 80. yıldönümünü kutlayacağı 9 Mayıs.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English