Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB, Rusya’nın milyarlarca avroluk varlıklarına el koymayı yeniden gündeme getirdi

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Ukrayna savaşı sebebiyle dondurulan milyarlarca avroluk Rus varlıklarının doğrudan el konulmasını yeniden tartışmaya başladı.

Politico’nun konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, Ukrayna’daki savaş nedeniyle uygulanan yaptırımların bir parçası olarak Rusya’nın dondurulan varlıklarına doğrudan el koymayı yeniden gündemine aldı.

Nisan ayında ABD, bloke edilen Merkez Bankası rezervlerine doğrudan el koyulmasına izin veren bir yasa çıkarmıştı.

Ancak AB, benzer bir yaklaşımı benimsemek yerine, Rusya’nın Avrupa menkul kıymetleri ve banka hesaplarında tuttuğu paralardan elde edilen karı kullanmayı tercih etti.

Politico’nun kaynaklarına göre, bu durum yakın zamanda değişebilir. Hem özel hem de kamuya ait milyarlarca avro değerindeki varlıkları elinde bulunduran Euroclear, Moskova’nın Batılı yatırımcıların Rusya’daki varlıklarına el koyması durumunda bu varlıkları doğrudan kullanma yetkisine sahip olabilir.

Euroclear aleyhine Rus mahkemelerinde açılan davalar da Batılı banka ve şirketlerin Rusya’da tuttukları varlıkları kaybetme ihtimalini gündeme taşıdı.

Kaynaklar, Euroclear’ın AB Komisyonu’na baskı yaptığını ve olası kayıpları karşılayacak bir çözüm için acil bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini savunduğunu belirtiyor.

Gazeteye bilgi veren yetkililer ayrıca, olası bir politika değişikliğinin AB’nin Ukrayna’ya sağladığı 45 milyar avroluk krediyi dondurulan varlıklarının teminatı karşılığında “desteklemeye” olanak tanıyacağını vurguluyor.

Bu adımlar, Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirilmesi kapsamında tartışılıyor, fakat bu sürece Macaristan’dan gelen engellemeler de dikkat çekiyor.

Brüksel, savaşın ilk günlerinde Rusya Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Varlık Fonu’na yaptırımlar uygulayarak yaklaşık 200 milyar avroluk varlığı dondurdu.

Ancak Rusya Merkez Bankası, bu varlıkları 18 Ekim itibarıyla 624,9 milyar dolar olarak duyurduğu altın ve döviz rezervlerinin bir parçası olarak göstermeye devam ediyor.

Yine de mevcut altın rezervlerinin gerçek büyüklüğünün bu açıklanan rakamın yaklaşık yarısı kadar olabileceği öne sürülüyor.

G7 ülkeleri, Merkez Bankası’nın yaklaşık 300 milyar dolarlık rezervini dondurmuş durumda.

Çin yuanı hariç, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin tamamına yakını bloke edilmişken, Merkez Bankası’nın ekim başında 199,7 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen 2 bin tondan fazla altın rezervine sahip olduğu belirtiliyor.

AVRUPA

BSW’de Thüringen krizi

Yayınlanma

Almanya’daki yeni sol parti Sahra Wagenknecht İttifakı’nda (BSW), yaklaşan koalisyon görüşmeleri öncesinde Thüringen eyalet örgütünün eylemlerine yönelik hoşnutsuzluk artıyor.

Thüringen BSW liderleri Katja Wolf ve Steffen Schütz’ün Erfurt’ta CDU ve SPD ile üzerinde anlaşmaya vardıkları “savaş, barış ve Ukrayna savaşına” ilişkin ifadeler eleştiriliyor.

BSW, Ukrayna savaşında daha fazla diplomasi lehine ve ABD’nin orta menzilli füzelerinin Almanya’ya yerleştirilmesine karşı bir taahhütte bulunulmasını istiyor. BSW’nin federal düzeydeki önde gelen siyasetçilerine göre Thüringen’de kabul edilen metinde bu hususlar yeterince açık değil.

BSW Eşbaşkanı Amira Mohamed Ali Spiegel dergisine verdiği demeçte, Thüringen’deki “istikşafi belgede” yer alan barış önsözünün koalisyon müzakerelerine başlamak için iyi bir temel oluşturmadığını söyledi.

Partinin Thüringen lideri Wolf geri adım atmadı

Federal partiden gelen uyarılar giderek daha yüksek sesle dile getiriliyorsa da Thüringen BSW lideri Katja Wolf bu durumdan rahatsız değil. Eyalet parti liderliği CDU ve SPD ile koalisyon görüşmelerine resmen başladı.

Wolf, partinin seçmenler tarafından kendisine verilen sorumluluğu ciddiye aldığını açıkladı ve “Bu karar, Thüringen’’de vatandaşların çıkarlarını ön planda tutan istikrarlı ve geleceğe dönük bir hükümet için önemli bir adımdır,” dedi.

Partinin, “yapıcı ve çözüm odaklı müzakereleri dört gözle beklediği” vurgulanırken, ilerleme konusunda “sürekli güncellemeler” sağlanacağı belirtildi.

Brandenburg’da SPD ile yürütülen koalisyon müzakereleri sırasında BSW, ortak araştırma belgesine “orta menzilli ve hipersonik füzelerin Alman topraklarına yerleştirilmesi planına eleştirel yaklaşıldığı” ifadesini ekletmeyi başarmıştı.

Thüringen’de ise CDU ve SPD ile bu mümkün olmadı ve konuşlandırmaya yönelik ortak bir eleştiri yok.

Wagenknecht’e göre “bir hata oldu”

BSW kurucusu Sahra Wagenknecht ise müzakereler söz konusu olduğunda bir hatadan söz etti.

Wagenknecht, Thüringen’deki uzlaşmanın Brandenburg’da varılan anlaşmanın çok gerisinde kaldığını da sözlerine ekledi.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) BSW’li üyesi Fabio De Masi ise bunun bir siyasi güvenilirlik meselesi olduğunu söyledi ve Thüringen’de açık anlaşmalara uyulmadığını savundu.

Masi, “Katja Wolf’un durumun ciddiyetinin farkına varmasını umuyorum,” dedi ve BSW’nin “sadece Thüringen’de birkaç sosis kızartmak için değil” Almanya’daki siyasi güven krizini sona erdirmek için yola çıktığını hatırlattı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan Başbakanı, Cumhurbaşkanı Zurabişvili’yi seçim hilesi iddialarını kanıtlamaya çağırdı

Yayınlanma

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ve muhalefet liderlerini seçim hilesi iddialarını kanıtlamaya çağırdı. Savcılık, 26 Ekim seçimlerine dair hile iddiaları üzerine kapsamlı bir soruşturma başlattı.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ve muhalefet liderlerini, parlamento seçimlerinde hile yapıldığına dair iddialarını savcılığa kanıtlarıyla birlikte sunmaya çağırdı.

Kobahidze, aksi halde bu iddiaların gerçek dışı kabul edileceğini belirtti. Başbakan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Eğer savcılığa ifade vermezlerse, bu seçimlere dair yalan beyanda bulundukları anlamına gelir,” ifadelerini kullandı.

Gürcistan Başsavcılığı, 30 Ekim’de Zurabişvili’yi, parlamento seçimlerine dair hile yapıldığı yönündeki açıklamaları nedeniyle ifade vermeye çağırdı.

Savcılık, Cumhurbaşkanının yanı sıra siyasi partiler ve gözlemci misyonların temsilcileri tarafından dile getirilen iddiaları inceleyeceğini belirtti. Savcılık ayrıca, olası seçim hileleri hakkında bilgi sahibi olabilecek şahısların sorgulanacağını duyurdu.

29 Ekim’de Gürcistan Merkez Seçim Komisyonu, Gürcistan Başsavcılığına başvurarak, Zurabishvili ve diğerlerinin seçim sonuçlarında tahrifat yapıldığı iddialarını soruşturmasını talep etti.

Komisyon, soruşturma sürecinde işbirliği yapmaya ve gerekli bilgileri sağlamaya hazır olduğunu açıkladı.

Gürcistan’da 26 Ekim tarihinde gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde, yaklaşık 2 milyon seçmen oy kullandı.

Seçim sonuçlarına göre, Gürcü Rüyası partisi oyların yüzde 53,9’unu alarak seçimi kazandı ve 150 sandalyeden 89’unu elde etti.

Ancak Cumhurbaşkanı Zurabişvili, sonuçları tanımayarak vatandaşları 28 Ekim’de düzenlenen protesto mitingine katılmaya çağırdı.

Bununla beraber, Rusya’nın son parlamento seçimlerine müdahale ettiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadığını belirtmekle birlikte, iktidar partisi ile Moskova arasındaki bağlantıları “açık” olarak nitelendirdi. Kremlin ise bu açıklamaları yalanladı.

Batı medyası, Gürcistan’daki seçimlere nasıl tepki verdi?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da erken seçim sesleri

Yayınlanma

Almanya’da trafik lambası koalisyonunu oluşturan partiler, kendi gündemleri doğrultusunda Alman iş dünyası liderleri ile bir araya geliyor. Parti liderleri, faaliyetlerini “koordine etmemek” ile suçlanıyor.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz bu ay, ülkenin kötü giden ekonomisinin nasıl kurtarılacağını tartışmak üzere endüstri liderlerinden oluşan bir zirve düzenleyeceğini duyurdu.

Bir hafta sonra Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck kendi önerilerini ortaya koydu. Ardından FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner salı günü  başka bir iş zirvesi yapılacağını duyurdu.

Reuters’a göre Almanya’nın SPD, FDP ve Yeşiller’den oluşan koalisyonu içinde giderek artan işlevsizliğin altını çizen bir kakofoni içinde, duyuruların hiçbiri birbiriyle koordine edilmedi ya da karşılıklı onayla karşılanmadı.

Üst düzey parti ve hükümet yetkilileri, gelecek yıl yapılacak federal seçimler için kampanyanın gayri resmi olarak şimdiden başladığını ve iktidardaki üç partiyi karşı karşıya getirdiğini söylüyor. Koalisyonlarının dağılma riski her zamankinden daha yüksek.

Habere göre son bölgesel seçimlerde FDP ve Yeşiller’in bazı eyalet parlamentolarına girememesine neden olan kötü performansları nedeniyle partiler içinde yaşanan panik, liderlerine daha az taviz vermeleri ve kendi gündemlerini daha iyi dayatmaları için baskı yapmalarına neden oluyor.

FDP’nin zor tercihi: Hükümetin içinde mi, dışında mı kalacak?

Özellikle şu anda federal parlamentoya girmek için gereken %5’lik barajın altında oy alıyor görünen FDP topun ağzında. Reuters’a konuşan üst düzey FDP kaynakları, partinin haftalardır hükümet içinde mi yoksa dışında mı oy oranını artırma şansının daha yüksek olduğunu tartıştığını söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi, FDP lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindner’in koalisyonu bozmak istemediğini fakat partisi içinde artan bir baskıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Yakın zamana kadar, üç koalisyon partisinin de düşük oy oranları analistler tarafından yeni seçimlere gitmeleri için çok büyük bir caydırıcı unsur olarak görülüyordu.

Lindner bu dönemi “kararların sonbaharı” olarak nitelendirerek hükümetin ekonomiyi canlandırmak ve bütçe açığını kapatmak için önemli tedbirleri kabul etmesi gerektiğini söyledi.

CDU liderinin seçim çağrısına Scholz’dan ret

“Almanya için istikrar büyük önem taşıyor,” diyen Lindner, bu ayki Masa Başı Brifinglerinde, bir noktada hükümetin kendisinin de sorunun bir parçası haline gelebileceğini kabul etti.

Lindner, Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in vergi indirimi yoluyla yatırımları teşvik etmek için geçen hafta açıkladığı politika önerilerini “kavramsal çaresizliğin işareti” olarak nitelendirdi ve hükümet içerisindeki sorunları kamuoyu önüne taşıdı.

“Koalisyondaki çıkmazı şimdi açık bir yumruklaşma mı izleyecek? Bu bir yıl daha devam etmeli mi?” diye soran ana muhalefet partisi Hıristiyan Demokratların (CDU) lideri Friedrich Merz ise erken seçim çağrısında bulundu.

Scholz bu çağrıyı reddederek, “Birisi bir yetkiye sahipse, görevlerini yerine getirmek için çalışmalıdır,” cevabını verdi.

Bütçe komisyonundan çıkacak karar kritik

Hükümetin sorunları şimdi mali açıdan “şahin” FDP ile daha fazla harcama yanlısı SPD ve Yeşiller arasındaki farklılıkları ön plana çıkararak üst üste ikinci yıl daralmaya hazırlanan bir ekonomiyi canlandırmaya kaymış durumda.

Üst düzey bir FDP kaynağı, 2025 bütçesini parlamentodan geçirip geçiremeyeceklerinin koalisyonun yaşayabilirliği için bir turnusol testi olacağını söyledi. Bütçe komisyonu 14 Kasım’da toplanacak.

Reuters’a konuşan kaynak, “Bu belirleyici toplantıdan önce hükümetin, son vergi tahminlerinin de ışığında, iktisadi ve mali politikada bir sonraki adımlar konusunda ortak bir anlayışa varması gerekiyor. Önümüzdeki haftalar belirleyici olacak,” dedi.

Lindner geçen hafta yaptığı açıklamada, Almanya’nın 2025 bütçe taslağında öngörülen açığın bu tahminlerin bir sonucu olarak 12 milyar avrodan 13,5 milyar avroya çıktığını söyledi.

“Hükümete artık güven yok”

Bir FDP hükümet yetkilisi Scholz, Habeck ve Lindner arasında üçüncü bir müzakere turuna ihtiyaç duyulabileceğini söyledi. Yetkili, “Ruh hali hiç iyi değil, artık güven yok,” dedi.

Analistlere ve yetkililere göre en olası senaryo, politikalarının meyve vermeye başlayacağı umudu ve Almanya’nın istikrara olan eğilimi nedeniyle koalisyonun 28 Eylül 2025’te yapılacak bir sonraki federal seçime kadar bir arada kalması.

Fakat SPD’nin yeni genel sekreteri Matthias Miersch bu ay, FDP ya da Yeşiller’in koalisyondan erken ayrılması halinde bir azınlık hükümeti kurulması ihtimalini gündeme getirdi.

Miersch, “Bütçe vaktinden önce onaylanırsa bu bir sorun olmaz,” dedi.

Trump’ı beklerken…

Fakat hükümetin popülaritesinin düşüklüğü göz önüne alındığında, yeni seçimler için yapılan baskılara direnmekte zorlanması muhtemel. Böyle bir hamle için önce başbakanın güvensizlik oyu istemesi gerekecek, böylece cumhurbaşkanı parlamentoyu feshedebilecek.

Yine de koalisyonun bir araya gelmesine neden olabilecek bir dış olay var: İthalata yüksek gümrük vergileri getirme ve NATO müttefiklerine desteği şarta bağlama tehdidinde bulunan eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 5 Kasım’da yeniden seçilme ihtimali.

Birinci hükümet yetkilisi, “Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi böyle bir zamanda lidersiz kalma riskini göze alamazdı. Bunu herkes biliyor, Lindner bile,” diyerek kritik duruma işaret etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English