Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB, savunma sanayiinin nasıl finanse edileceği konusunda bölündü

Yayınlanma

Ukrayna savaşının başlamasından bu yana AB savunma sanayii üretiminin arttırılması üye ülke liderlerinin gündeminde yer alsa da bu konu ancak yavaş yavaş ilgi çekmeye başladı.

En hassas konu ise daha fazla savunma yatırımının gelecekte nasıl finanse edileceği. AB liderleri 21 Mart Perşembe günü Avrupa Yatırım Bankasını (EIB) ‘finansman kapasitesini korurken savunma sanayine kredi verme politikasını ve mevcut çift kullanımlı mal tanımını uyarlamaya’ zorlama konusunda anlaştılar.

Ayrıca, paranın büyük bir kısmının Kiev’e silah alımına ayrılmasını öngören bir plan çerçevesinde, dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirin birkaç ay içinde Ukrayna’ya yardım için kullanılması konusunda da yol kat ettiler.

Avrupa Komisyonu, dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirin %90’ının Ukrayna’nın savunma üretimini ve askeri yardımını finanse etmek üzere tahsis edilmesini, kalan %10’unun ise Kiev’e bütçe yardımı olarak verilmesini önermişti.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirin Ukrayna yararına kullanılması fikrinin AB ülkeleri arasında geniş bir desteğe sahip olduğunu söyledi.

‘Tarafsız ülkeler’ endişelerinin giderilmesini istiyor

Fakat bu paranın silah satın almak için kullanılması, Avusturya, İrlanda ve Malta gibi askeri açıdan tarafsız ülkeler de dahil olmak üzere bazı ülkeler için sorun teşkil ediyor.

Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer, “Biz tarafsızlar için, onay verdiğimiz paranın silah ve mühimmat için harcanmaması sağlanmalıdır,” dedi. Michel de Brüksel’in onların endişelerini dikkate almanın yollarını bulabileceğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise, “Rusya savaşın gerçek maliyetini ve adil bir barışa duyulan ihtiyacı hissetmeli,” diyerek AB liderlerini daha da ileri gitmeye ve bloğun şu ana kadar düşünmediği bir adım olan varlıkları bizzat kullanmaya çağırdı.

Savunma için ortak borçlanma önerisi kabul görmedi

Bunun yanı sıra AB liderleri, Estonya ve Fransa’nın talep ettiği ‘savunma için Eurobond’ gibi Kiev’e yönelik silahların Avrupa tarafından finanse edilmesine yönelik daha geniş kapsamlı bir girişim konusunda anlaşmazlığa düştüler.

Hollanda ve İsveç gibi üye devletler, savunma amacıyla finans piyasasında ortak borçlanmaya şüpheyle yaklaşıyor.

Euractiv’e konuşan bir AB diplomatı, “Konunun aciliyeti, sevmediğimiz seçenekleri değerlendirmek zorunda olduğumuz anlamına geliyor,” dedi.

Liderler Avrupa Komisyonu’ndan, Baltık ülkeleri, Polonya ve Yunanistan tarafından zorlanan bir kelime tercihiyle, ‘finansmanın harekete geçirilmesi için tüm seçenekleri araştırmasını ve haziran ayına kadar rapor vermesini’ istedi.

Leyen ise gazetecilere verdiği demeçte, tartışmanın henüz başlangıç aşamasında olduğuna dikkat çekti.

‘İktidar gaspı’ korkusu

Yeni finansmana ilişkin tutarlı bir plan olmasa da Komisyon kısa bir süre içerisinde savunma alanında bir Avrupa stratejisine ilişkin planlarını ortaya koydu.

Bu planlar arasında Leyen’in gelecek dönem için yeni bir savunma (sanayi) komiseri, daha fazla savunma fonu, bloğun savunma sanayi tabanının genişletilmesi ve Rusya’nın dondurulmuş varlıklarının kullanılması fikri de yer alıyor.

Hatta plan, AB’nin yürütme organının ortak silah tedarikini desteklemek üzere üye ülkelere silah siparişi vermeye hazır olmasına kadar gidiyor.

Fakat tartışma da burada patlak veriyor. Leyen’in Avrupa savunma sanayi stratejisi planı, sektörün güçlendirilmesini destekleyen ama planın ulusal yetkilerin gasp edilmesini içermesinden korkan Almanya da dahil olmak üzere bazı AB ülkelerinden tepki görüyor.

Perşembe günkü zirve tartışmalarında AB diplomatları kayda değer bir şüphecilik olduğunu söylediler.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi iki kişinin Euractiv’e bildirdiğine göre, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, AB liderlerine bloğun, ‘savunma için başka bir devlet benzeri yapıya’ ya da güç gaspı anlamına gelecek yeni yetkiler yaratmaya ihtiyaç duymayacağını söyledi.

Scholz ortak tedarik konusunda bloğun potansiyelini geliştirme ihtiyacını vurgularken, Komisyon’un süreçleri yavaşlatabilecek bir aracı olması fikrini reddetti.

Leyen için, “Savaş zamanı başkanı olmak istiyor ama AB’nin bir devlet olmadığını unutuyor,” diyen bir AB diplomatı, ikinci kez göreve gelebilmek için savunma meselesini kullanmasını eleştirenleri haklı bulduğunu ima etti.

Yatırım programına üye devletlerin itirazı sürüyor

Geçtiğimiz aylarda birçok AB ülkesi, Komisyon’un, bloğun askeri-sanayi kompleksini güçlendirmeye yönelik iddialı çerçevesi olan Avrupa Savunma Yatırım Programının (EDIP) arkasındaki niyetlerine ilişkin endişelerini dile getirdi.

Bu program, AB üye devletlerine ve Komisyon’a endüstrilerin önceliklerini yeniden yönlendirme, silah üretimini finanse etme ve AB organına genellikle ulusal güvenlik nedenleriyle hükümetler tarafından korunan üretim kapasiteleri ve tedarik zincirleri hakkında genel bir bakış sağlama yetkisi vereceği için, bazı önlemler üye ülkelerce ‘hassas’ olarak değerlendiriliyor.

Metni sunarken İç Pazar Komiseri Thierry Breton, kurumunun bir ‘iktidar gaspı’ ile ilgilenmeyeceğini söyledi ve AB fonlarının askeri operasyonlara aktarılmasını yasaklayan AB anlaşmalarının gevşek bir şekilde yorumlanmasını reddetti.

Avrupa Komisyonu bu suçlamadan kaçınmak için sanayi politikası önerisini AB antlaşmasının 173. Maddesine dayandırarak bloğun sanayide rekabet edebilirliği üzerinde çalışılmasını sağladı.

Komisyon’un programı uygulamaktan sorumlu genel müdürlüğü (DEFIS) kısa bir süre önce, olası sorunları ortadan kaldırmak üzere AB ülkeleriyle zemin hazırlamak üzere elçiler gönderdi.

Endişelere rağmen AB liderleri perşembe günü, kendi bakanlarını EDIP metnini ‘gecikmeksizin’ incelemekle görevlendirdi.

Teknik detaylara ilişkin müzakerelerin nisan ayı başında başlaması ve Avrupa Konseyi’nin yaz aylarında yeni Avrupa Parlamentosu’nun toplanmasından önce haziran ayında pozisyonunu belirlemesi öngörülüyor.

AVRUPA

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

Yayınlanma

Ukrayna’nın Rusya’ya ilk kez ABD yapımı uzun menzilli füzeler fırlatması ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini güncellemesi ile birlikte Avrupa ülkeleri kıtada topyekûn bir savaşa hazırlanıyor.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) hazırladığı “Operationsplan Deutschland” (Almanya Organizasyon Planı) başlıklı 1.000 sayfalık belgeye göre Almanya’nın NATO ülkelerinden yüz binlerce askere ev sahipliği yapacağı ve cepheye büyük miktarlarda askeri teçhizat, gıda ve ilaç göndermek için lojistik bir merkez olarak hizmet vereceği bildirildi.

Alman ordusu ayrıca Rusya’nın Avrupa genelinde insansız hava araçları uçuşlarını, casusluk operasyonlarını ve sabotaj saldırılarını genişlettiği bir durumu varsayarak şirketlere ve sivillere kilit altyapıyı nasıl koruyacakları ve ulusal savunma için nasıl harekete geçecekleri konusunda talimat veriyor.

İşletmelere acil durumlarda çalışanların sorumluluklarını detaylandıran kriz planları oluşturmaları tavsiye edildi ve enerji bağımsızlığını sağlamak için dizel jeneratör stoklamaları ya da rüzgar türbinleri kurmaları talimatı verildi.

Ekonomiye daha fazla devlet müdahalesi konuşuluyor

Bu kapsamda ekonomiye ve şirketlere yönelik devlet müdahalesi daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başladı.

Alman devleti, kriz durumlarında geniş kapsamlı haklara sahip. Enerji krizi, devletin ne kadar hızlı müdahale edebileceğini göstermişti: O dönemde Alman hükümeti gaz depolama tesislerini kanun yoluyla doldurmuş, gaz ithalatçısı Uniper’i kamulaştırmış ve diğer şeylerin yanı sıra yüzer LNG terminalleri tedarik etmişti.

faz’ın Bavyera İşletmeler Birliği Genel Müdürü Bertram Brossardt’ın açıklamalarına dayandırdığı haberine göre, acil bir durumda “planlı ekonomiye geçiş” bile mümkün olabilir.

Bu “planlı ekonomi” uygulamalar kapsamında devlet gıda kuponu vermesi, hatta insanları su temini ya da ulaşım şirketleri gibi belirli sektörlerde çalışmaya zorlaması da gündeme getiriliyor.

Dolayısıyla şirketlerin de bugün afet yardımı, Bundesanstalt Technisches Hilfswerk (Almanya’da afet ve acil durum yönetiminden sorumlu bir kuruluş – THW) ya da itfaiye için gönüllü olan çalışanlara sahip olmaları durumunda bundan yarar sağlayabileceği öne sürülüyor.

Hamburg’daki şirket eğitimini veren Yarbay Jörn Plischke, “Bunu desteklemek size yılda birkaç güne mal olur. Fakat bir kriz anında, insanları ve altyapıyı koruyan kişilerle doğrudan bir bağlantınız olur,” diyor.

Hamburg: Sivil-askeri ekonominin kesişimi

Yarbay Plischke’nin katıldığı etkinliğin gerçekleştiği Hamburg, mal ve asker taşımacılığında merkezi bir konumda.

Hansa kentinin belediye başkanı Peter Tschentscher, faz’a verdiği demeçte, “Altyapımız askeri amaçlarla kullanılırsa, siber saldırı ve sabotaj riski önemli ölçüde artar,” uyarısında bulundu.

Hamburg Senatosu bu nedenle sivil savunmayı güçlendirmek için ek kadrolar oluşturdu. Birliklerde savaşmayan fakat koruma ve güvenliği sağlamak için çalışan gönüllülerden oluşan üçüncü bir “yurt savunma birliği” hizmete sokuldu.

Hansa kentinde şu anda Alman Silahlı Kuvvetleri ve sivil güçlerle birlikte tatbikatlar yapılıyor.

Habere göre, “Red Storm Alpha” adı verilen bu tatbikatta liman tesislerinin korunması konusunda eğitim veriliyor.

Bir sonraki tatbikat olan “Red Storm Bravo” ise yakında başlayacak ve daha büyük çaplı olacak.

Bu tür tatbikatlardan elde edilen deneyimler daha sonra “Almanya Organizasyon Planı”na aktarılacak. Bu planın sürekli gelişen ve yeni bilgi ve tehditlere uyum sağlayan “yaşayan bir belge” olması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ford Avrupa’da 4.000 kişiyi işten çıkaracak

Yayınlanma

Ford, elektrikli araçlara olan talebin yavaşlaması ve Çinli rakipleriyle girdiği rekabet nedeniyle Avrupa’da yaklaşık 4.000 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

ABD’li şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, kesintilerin 2027 yılı sonuna kadar uygulanacağını ve Avrupa’daki 28.000 kişilik işgücünün yaklaşık yüzde 14’ünü temsil eden Almanya’daki 2.900 ve Birleşik Krallık’taki 800 işi etkileyeceğini söyledi.

Ford’un Birleşik Krallık’taki iki tesisi Dagenham ve Halewood ile İspanya’nın Valencia kentindeki fabrikası etkilenmeyecek.

Yetkililer kesintilerin idari görevlerin yanı sıra benzinli motor üretimiyle ilgili işleri de kapsayacağını söyledi.

Ford’un Avrupa Başkan Yardımcısı Dave Johnston, iş kayıplarına rağmen şirketin bölgeye bağlılığını sürdürdüğünü söyledi ve “Ford’un Avrupa’da gelecekteki rekabet gücünü sağlamak için zor ama kararlı adımlar atmak kritik önem taşıyor,” dedi.

İşçi Konseyi Başkanı: Personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değil

Söz konusu hamleler sendikalar ve hükümetlerle yapılacak görüşmeleri bekliyor. Ford’un işçi konseyi başkanı Benjamin Gruschka, “Bu büyük istihdam kesintisini reddediyoruz. Daha fazla personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değildir,” dedi.

Birleşik Krallık hükümeti de Ford’u planlanan kesintilerin tüm ayrıntılarını paylaşmaya çağırdı. Bir sözcü, “Ford ile uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var ve Birleşik Krallık’taki üretim gelecekleri konusunda onlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması ve Çinli rakiplerle yaşanan sert fiyat rekabeti nedeniyle Avrupa’da ve başka yerlerde fabrikaların kapatılması ve personel sayısının azaltılması yönünde yoğun bir baskı altına girdi.

Şirket geçen yıl da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu

Ford, yıllardır zarar açıkladığı ve işten çıkardığı Avrupa’da zor günler geçiriyor. Şirket, yavaşlayan talebi karşılamak için, rekabet gücü yüksek pazarın daha kârlı alanlarına odaklanmak amacıyla ürün gamındaki araç sayısını azalttı.

Ford’un Avrupa’daki insan kaynakları başkanı Peter Godsell, daha fazla yeniden yapılandırma adımını göz ardı edemeyeceğini söyledi ve “benzeri görülmemiş” regülasyonları ve iktisadi rüzgarları suçladı. Godsell, “İleriye dönük olarak uygulanabilir ve kârlı bir işle burada var olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Ford geçen yılın başlarında 1.300’ü İngiltere’de olmak üzere Avrupa’da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştı.

İcra Kurulu Başkanı Jim Farley, geçmişte elektrikli otomobillerin üretiminde içten yanmalı motorlarla çalışan araçlara kıyasla “yüzde 40 daha az işçiye” ihtiyaç duyulacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Ford’dan Alman hükümetine uyarı

Ford ayrıca Almanya’da geliştirilen ve üretilen elektrikli spor aracı yeni Explorer ve elektrikli Capri’nin üretimini azaltacağını ve bunun Köln fabrikasındaki çalışma saatlerinin daha da kısalmasına neden olacağını söyledi. Şirket fabrikayı elektrikli araç üretecek şekilde dönüştürmek için 2 milyar dolar yatırım yaptı.

Ford’un finans müdürü John Lawler kısa bir süre önce Alman hükümetine bir bildiri yazarak piyasa koşullarını iyileştirmek ve emisyon hedeflerini karşılamak için esneklik sağlamak üzere daha fazlasını yapması çağrısında bulundu.

Lawler mektubunda, “Avrupa ve Almanya’da eksik olan şey, e-mobiliteyi ilerletmek için açık ve net bir politika gündemidir,” dedi.

Volkswagen’den patronlara taviz önerisi

Çarşamba günü erken saatlerde Volkswagen çalışanları, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri düşürmeyi, temettüleri azaltmayı ve fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarından 1,5 milyar avroyu kaybetmeye hazır olduklarını söyledi.

IG Metall’in baş müzakerecisi Thorsten Gröger ve VW iş konseyi başkanı Daniela Cavallo düzenledikleri ortak basın toplantısında, daha önce talep edilen yüzde 7’lik ücret artışının, kısa süreli saat azaltma dönemlerinde ücretleri desteklemek üzere bir “dayanışma fonuna” aktarılmasını önerdiler. 

VW çalışanları ile yöneticiler arasında giderek gerginleşen açmazın ilk tavizi olan önerilen paket, yöneticilerin önümüzdeki iki yıl boyunca ikramiyelerinin bir kısmından ve “temettü politikası yoluyla katkıdan” vazgeçmeleri anlamına geliyor.

IG Metall’den Gröger, VW yöneticilerinin Almanya’daki en az üç fabrikayı kapatma planlarından vazgeçmeyi kabul etmemeleri halinde, “ülkenin on yıllardır görmediği bir endüstriyel anlaşmazlığa” hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

VW’nin Almanya’daki tesislerinde olası grevler 1 Aralık’tan itibaren mümkün olacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizi’nde iletişim kabloları hasar gördü: Sabotaj şüphesi

Yayınlanma

Baltık Denizi’nin altındaki telekomünikasyon kablolarında hasar meydana geldi. Finlandiya-Almanya hattındaki C-Lion1 kablosunda yaşanan kesinti, sabotaj şüphelerini güçlendirdi. Almanya, İsveç ve Litvanya olayla ilgili soruşturma başlatırken, Rusya suçlamaları reddetti.

Finlandiya ile Almanya arasında Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1 telekomünikasyon kablosunda bir kesinti yaşandı.

Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki iletişim kabloları da zarar gördü. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, bu olayların sabotaj ihtimaline işaret edebileceğini belirtti.

Finlandiya devlet telekom altyapı operatörü Cinia, kabloda hasar tespit etti ve onarım için özel bir gemi hazırladı. Onarımın tam tarihinin belirsiz olduğu, ancak önümüzdeki hafta başlamasının planlandığı bildirildi.

Litvanya ile İsveç arasında iletişim sağlayan kablonun kesilmesi, Telia Lietuva tarafından doğrulandı. Olay, ülkede internet erişiminin yüzde 33 oranında azalmasına neden oldu.

Helsingin Sanomat gazetesi, Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin hasar bölgesine yakın olduğunu, bu geminin Danimarka donanması tarafından takip edildiğini öne sürdü.

İsveç, olayın sabotaj olabileceği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Litvanya, olayın “terör” kapsamında değerlendirildiğini ve kablonun tamamen mi kesildiği yoksa sadece hasar mı gördüğünün soruşturulduğunu duyurdu.

Finlandiya Merkezi Soruşturma Dairesi, iletişim müdahalesi ve mülke zarar verme suçlarından inceleme yürütüyor.

Almanya ve Finlandiya dışişleri bakanlıkları, olayla ilgili derinlemesine bir soruşturma yürütüleceğini açıklarken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, sabotaj iddialarının henüz kesinleşmediğini ifade etti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, kablonun yanlışlıkla zarar görmüş olabileceği ihtimaline şüpheyle yaklaştı.

Rusya, bu tür olaylarda kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iddiaları “saçma ve komik” olarak nitelendirdi.

Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1, Finlandiya’nın Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının rotasını takip ederek Orta Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlayan tek denizaltı kablosu.

Kablo, 2016’da devreye alındı ve Helsinki ile Rostock (Almanya) arasında veri aktarımı yapıyor.

Finlandiya ve Estonya, Baltık Denizi’nde Rusya donanmasına karşı plan hazırlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English