Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB ülkelerinde Almanya korkusu

Yayınlanma

ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) nedeniyle sanayisizleşme endişesi büyüyen Avrupa Birliğinde (AB) şimdi de Alman ekonomisi korkusu başladı.

IRA’ya karşı AB ülkelerinin kendi devlet teşviki uygulamalarını genişletmesini ve AB’nin teşvik düzenlemelerinin yenilenmesini isteyen Berlin, Avrupa başkentlerinde ‘rekabetçilik’ endişesi yaratıyor.

Alman yönetimi, AB’nin devlet teşviki kısıtlamalarının gevşetilmesini savunuyor. Birçok AB ülkesi ise bu durumun Berlin’e rekabetçilik avantajı yaratacağını düşünüyor.

Almanya’daki trafik lambası koalisyonunun en büyük parçası sosyal demokratların (SPD) geçen hafta yayınlanan strateji belgesinde, devlet yardımı çerçevesinin reforma tabi tutulması ve günümüze uygun hale getirilmesi isteniyor.

Hollanda ve Çekya’dan itiraz

Euractiv’e konuşan bir Hollanda Ekonomi Bakanlığı Sözcüsü, rekabet ve devlet teşvikleri kurallarının gevşetilmesinin ‘yeni meydan okumalara karşı çoğunlukla tercih edilir bir yol olmadığını’ söyledi.

Sözcü, böyle bir düzenlemenin rekabeti veya büyümeyi kötü etkileyebileceğini de sözlerine ekledi.

Çek Cumhuriyeti de endişe dile getiren ülkelerden. Prag’daki koalisyon partilerinden TOP 09’u milletvekillerinden Luděk Niedermayer, “‘Kim daha çok verecek’ spiraline girilirse, Çek Cumhuriyeti kazanamaz,” dedi.

Niedermayer, devlet teşviki kurallarının gevşetilmesine değil, tam tersine daha da sıkılaştırılmasına ihtiyaç duyduklarını da savundu.

Devlet teşvikleri Alman şirketlerine akıyor

Euractiv’e konuşan Alman Ekonomi Bakanlığı ise AB’nin iç rekabet kontrolünü tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemediklerini belirtti, ama başka ülkelerin endişelerini giderip gidermeyeceklerine ilişkin bir güvence vermedi.

Avrupa Komisyonu verilerine göre Alman şirketler enerji krizi karşısında en fazla devlet teşviki alan şirketler arasında yer alıyor.

Geçici Kriz Çerçevesi kapsamında Almanya, devlet teşviklerinin yarısından fazlasını (yüzde 53) elde etti. İkinci sırada Fransa (yüzde 24), üçüncü sırada ise İtalya (yüzde 7) yer alıyor. Kalan yüzde 16’nın tamamı geri kalan AB ülkelerine gitti. Oysa bu geri kalan ülkeler, AB GSYİH’sinin yüzde 45’ini oluşturuyor.

Avrupa Komisyonunda kafalar karışık

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, üye ülke bakanlarına gönderdiği mektupta, “Tüm üye ülkeler devlet yardımları için aynı fiskal boşluğa sahip değil. Bu bir gerçek. Ve Avrupa’nın bütünlüğü için bir risk,” dedi.

Vestager, Komisyon içinde devlet teşvikleri yarışına girmeye en mesafeli isimlerden biri. Komisyonun rekabetten sorumlu başkan yardımcısı, sübvansiyonların artırılmasının AB’nin bütünleşik pazarının zararına olacağını savunuyor.

Buna rağmen, Vestager de sübvansiyon kurallarını gevşetme noktasına doğru gidiyor. Ama Vestager, bu gevşetmenin ancak ‘kolektif bir Avrupa fonu’ kapsamında mümkün olduğunu düşünüyor. Bu fonun ek ortak AB borçlanmasına yaslanacağı düşünülüyor.

Fransa ve İtalya, Almanya’nın ‘ulusal’ mekanizmasına karşı

Bu tür bir düzenlemenin en büyük iki destekçisi Fransa ve İtalya. İki ülke de devlet teşviki kurallarının ancak bütün AB çapındaki bir fon ile yapılmasını talep ediyor.

Fransa, Almanya ile birlikte sübvansiyon şemasının değiştirilmesini isterken, buna ‘ortak AB fonu’ koşulunu da ekliyor.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de geçen hafta Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmede benzer bir talebi dile getirdi.

Meloni, ülkesinin yalnızca bir ‘Avrupa Varlık Fonu’ mekanizması kurulması halinde devlet teşviki kurallarını gevşeteceğini duyurdu.

Almanya, ortak borçlanmaya karşı

Leyen, önümüzdeki yaz aylarında Avrupa Varlık Fonu için girişimlere başlayacaklarını söylemişti.

Gelgelelim Berlin’in tüm AB çapında bir finansmana gitmeye hayli mesafeli yaklaştığı bildiriliyor. 

Handelsblatt’a sızdırılan bir Ekonomi Bakanlığı planı, verilecek finansman yanıtının Avrupa seviyesinde olmasına Almanya’nın şüpheyle baktığını gösteriyor.

Belgede, fonun esas olarak ulusal düzeyde toplanması gerektiğine vurgu yapılıyor.

Alman Maliye Bakanı Christian Lindner, ortak Avrupa borçlanmasına yaslanan yeni bir Varlık Fonu projesine karşı çıktıklarını daha önce belirtmişti. 

AVRUPA

Avrupa Komisyonu, Macaristan ve Slovakya’nın Lukoil talebini reddetti

Yayınlanma

Macaristan ve Slovakya’nın Ukrayna ile yaşadıkları son Lukoil anlaşmazlığında AB’yi devreye sokma girişimleri dün başarısızlıkla sonuçlandı.

Financial Times (FT) Avrupa Komisyonu’nun, Kiev’i Rus petrol şirketi Lukoil’e yönelik son yaptırımları kaldırmaya teşvik etme talebini durdurduğunu yazdı.

Macaristan ve Slovakya, savaşın ardından Rus petrol ithalatına AB çapında getirilen yasaktan muaf tutulmuştu. Fakat iki ülke, Kiev’in Lukoil ürünlerinin Rusya’dan Drujba boru hattı üzerinden geçişini durdurma kararının arzı azaltabileceğini söylüyor.

İkili, AB’nin ticaret politikasını yürüten Avrupa Komisyonu’na bir mektup yazarak Ukrayna ile olan ticaret anlaşması kapsamında istişarelerde bulunmasını istedi.

Fakat AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis FT’ye, “Brüksel’in kanıt toplamak ve hukuki durumu değerlendirmek” için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

FT’ye konuşan üç diplomat, dün üye devletlerin ticaret yetkililerinin katıldığı bir toplantıda 11 ülkenin Dombrovskis’in görüşünü desteklemek üzere araya girdiğini ve hiçbirinin Budapeşte ve Bratislava’nın tarafını tutmadığını söyledi.

Diplomatlardan biri Ukrayna ticaret anlaşmasının, tedarikin kesilmesine izin verebilecek bir güvenlik maddesi içerdiğini söyledi.

Kiev, diğer Rus şirketleri sayesinde boru hattından eskisi gibi aynı miktarda petrol aktığı konusunda ısrar ediyor.

Slovakya’nın tek rafinerisindeki girdilerin yüzde 35-40’ını Rus petrolü oluşturuyor. Bu petrolden üretilen ürünler de 5 Aralık’a kadar tanınan bir başka muafiyet kapsamında Ukrayna’ya ve Çek Cumhuriyeti’ne ihraç ediliyor.

Bir AB diplomatı Slovakya’nın Rusya’dan ithalat yapamaması halinde bunun “etkisinin çok büyük olacağını” söyledi.

Slovakya Cumhurbaşkanı Peter Pellegrini, Ukrayna’nın Lukoil konusundaki tutumunu değiştirmemesi halinde “tepki vermek zorunda kalacaklarını” söyledi.

Pellegrini, Slovakya’nın Ukrayna’ya gaz rezervleri ve elektrik tedariki konusunda yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.

Macaristan konu hakkında henüz yorum yapmadı. Ukrayna üzerinden geçen Lukoil tedarikleri ülkenin petrol ithalatının yaklaşık %25-30’unu oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Romanya: Topraklarımızda Rusya’ya ait İHA parçaları bulduk

Yayınlanma

Romanya 25 Temmuz Perşembe günü topraklarında Rusya’ya ait insansız hava aracı parçaları bulduğunu açıklarken NATO da Moskova birliklerinin gece boyunca Ukrayna’ya 38 uzun menzilli insansız hava aracı fırlatmasının ardından ittifak topraklarına yönelik “kasıtlı bir saldırıya” dair herhangi bir işaret görmediğini açıkladı.

Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Telegram’dan yaptığı açıklamada 25 Rus insansız hava aracını imha ettiklerini söyledi. Üç insansız hava aracının “Romanya sınırını geçtikten sonra kaybolduğunu” da sözlerine ekledi.

Romanya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın güney liman kenti İzmail’den Tuna Nehri’nin karşısındaki Plauru köyü yakınlarında, üst üste ikinci gece saldırıya uğrayan bir Rus Geran 1/2 insansız hava aracının parçalarını bulduğunu söyledi.

Enkaz haberlerini yorumlayan bir NATO sözcüsü, ittifak topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti olmadığını söyledi.

Sözcü yaptığı açıklamada, “NATO’nun elinde Rusya’nın Müttefik topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırıda bulunduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu eylemler sorumsuzca ve potansiyel olarak tehlikelidir,” dedi.

Bakanlık, Romanya’daki NATO hava polisliği görevlerinin bir parçası olan iki Fin F-18 savaş uçağının saldırıyı izlemek üzere görevlendirildiğini de sözlerine ekledi.

Diğer parçaların aranmasına devam edildiği ve insansız hava araçlarının düşmüş olabileceği tüm yerlerin “yerleşim alanlarının dışında olduğu ve hiçbir altyapı unsurunun zarar görmediği” belirtildi.

Odesa bölge valisi Oleh Kiper, drone enkazının İzmail bölgesindeki özel bir eve isabet etmesi sonucu iki kişinin yaralandığını söyledi.

Jitomir bölge valisine göre ise, hava savunma sistemleri gece boyunca 10 hava hedefinin çoğunu vurdu, ancak drone enkazı 10 özel eve ve bir altyapı tesisine zarar verdi.

Kiev’in askeri yönetim başkanı Serhiy Popko, insansız hava araçlarının başkente farklı yönlerden saldırdığını, fakat hepsinin yaklaşırken imha edildiğini söyledi. Popko, Kiev’de herhangi bir hasar ya da can kaybı rapor edilmediğini söyledi.

Dün bazı sosyal medya hesapları, Rumen hava savunma sistemlerinin Rusya’ya air İHA’ları Gepard tipi kundağı motorlu hava savunma silahları tarafından Ukrayna hava sahasında düşürüldüğünü öne sürmüştü.

Rusya sık sık Ukrayna’nın Tuna Nehri üzerindeki yerleşim bölgesi İzmail’i hedef alıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna temerrütten kurtuldu, sıra vergi yükünün artırılmasında

Yayınlanma

Ukrayna hükümetinin temerrüde düşme riski ortadan kalıktı. Kiev’in borcunun yüzde 37’si ya da 8 milyar dolardan fazlası silinecek.

Ancak Oakland Enstitüsü’nde ekonomist olan Frederic Mousseau, Ukrayna’nın hala dünyanın Uluslararası Para Fonu’na (IMF) en borçlu üçüncü ülkesi olduğunu anımsattı.

Mousseau, Berliner Zeitung gazetesine verdiği demeçte, Kiev’in vergi artışları gibi halk için acı verici sonuçları olan ‘yapısal reformlar’ yapmaya devam etmek zorunda kalacağına dikkat çekti.

Kiev, alacaklılarla aylarca süren müzakerelerin ardından temerrüde düşmekten kurtulmayı başardı.

Ukrayna borçlarına yatırım yapan Amundi, Blackrock, Fidelity ve Pimco fonları, Ukrayna’ya 23,3 milyar dolarlık orijinal kredi tutarı üzerinden ‘yüzde 37 indirim’ yapmayı kabul etti.

Sonuç olarak alacaklılar 8,67 milyar dolar açıkta kaldı. Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko da faiz oranının düşürülmesi ve vadenin uzatılması anlaşması sayesinde Kiev’in önümüzdeki üç yıl içinde 11,4 milyar dolar tasarruf edeceğini bildirdi.

Ancak devlet borçlarının iktisadi kalkınma üzerindeki etkisini inceleyen ekonomistler anlaşmanın ‘nispeten mütevazı’ olduğunu söyledi. Mousseau, anlaşmayı ‘kızgın bir kayanın üzerine düşen bir damlaya’ benzeterek “Bu anlaşmayla bile Ukrayna, IMF’ye en fazla borcu olan üçüncü ekonomi olmaya devam ediyor,” değerlendirmesini yaptı.

Mousseau, 143 milyar dolarlık toplam borçla karşılaştırıldığında 8,67 milyar doların ‘önemsiz’ olduğuna işaret etti.

Öte yandan Mousseau, “Ukrayna hükümeti anlaşma sayesinde iflastan kurtulmuş olsa da bu halk açısından önemsiz bir haber,” dedi.

Bu tür anlaşmalara her zaman ‘Ukraynalılar için çok maliyetli tedbirler içeren yapısal uyum’ taleplerinin eşlik ettiğini vurgulayan Mousseau, bariz tedbirler arasında halka yönelik doğalgaz ve elektrik sübvansiyonlarının azaltılmasını, emeklilik reformunu, tarım arazilerinin ve devlete ait işletmelerin özelleştirilmesini saydı.

Ekonomist, “Sanki önemli kamu mallarının ve sosyal güvenlik sistemlerinin kaybı yetmiyormuş gibi, bu kez bu listede halk için vergilerin artırılması da yer alacak,” ifadelerini kullandı.

Halk için bunun bir ‘felaket’ olduğuna işaret eden Mousseau, Kiev yönetiminin müzakerelerde hedefine ulaşamadığını, Kiev’in talep ettiği yüzde 60’lık indirim yerine alacaklıların yalnızca yüzde 37’de anlaştığını anımsattı.

Alacaklılar, Ukrayna’nın borcunu yapılandırmayı ‘ülke halkının yararına ülkenin gelecekte yeniden inşasına katkıda bulunabilmeyi’ bekledikleri için kabul ettiklerini iddia etmişti.

Ukrayna, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını erteledi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English