Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD, Britanya ve Brüksel yapay zeka standartları konusunda anlaşma imzalayacak

Yayınlanma

Yapay zeka teknolojileri geliştiren üç büyük batı ülkesi, yapay zekanın (YZ) kullanımına ilişkin yasal bağlayıcılığı olan ilk uluslararası anlaşmayı imzalamaya hazırlanıyor.

ABD, AB ve Birleşik Krallık yönetimlerinin, kamu ve özel sektör sistemlerinin düzenlenmesine yönelik yaklaşımında “insan hakları ve demokratik değerleri” vurgulayan Avrupa Konseyi’nin yapay zeka sözleşmesini perşembe günü (5 Eylül) imzalaması bekleniyor.

Sözleşme, aralarında Kanada, İsrail, Japonya ve Avustralya’nın da bulunduğu 50’den fazla ülke tarafından iki yıl içinde hazırlandı.

Sözleşmeyi imzalayan tarafların YZ sistemlerinin zararlı ve ayrımcı sonuçlarından sorumlu olmaları gerekiyor. Sözleşme ayrıca, bu tür sistemlerin çıktılarının eşitlik ve mahremiyet haklarına saygı göstermesini ve YZ ile ilgili hak ihlallerinin mağdurlarının yasal başvuru hakkına sahip olmasını gerektiriyor.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre Birleşik Krallık’ın bilim, inovasyon ve teknolojiden sorumlu bakanı Peter Kyle, “YZ kadar hızlı hareket eden bir inovasyonda, küresel olarak bu ilk adımı atmamız gerçekten çok önemli. Bu, küresel çapta gerçek dişlere sahip ilk [anlaşma] ve aynı zamanda çok farklı ulusları bir araya getiriyor,” dedi.

Henüz cezai yaptırım yok

Antlaşma “yasal olarak uygulanabilir” olarak lanse edilirken, eleştirmenler para cezası gibi yaptırımlara sahip olmadığına dikkat çekti.

Uyum, öncelikle nispeten zayıf bir yaptırım biçimi olan “izleme” yoluyla ölçülecek.

Konsey müzakerelerinden sorumlu direktör Hanne Juncher, konvansiyon perşembe günü imzaya açıldığında 10 katılımcının bunu ilk onaylayanlar arasında olmasının beklendiğini söyledi.

Juncher, “Bu, [sözleşmenin] Avrupa’nın ötesine geçtiğinin ve bu imzacıların müzakerelere büyük yatırım yaptıklarının ve sonuçtan memnun olduklarının teyididir,” iddiasında bulundu.

Yapay zekaya yönelik düzenlemeler yayılıyor

Üst düzey bir Biden yönetimi yetkilisi FT’ye verdiği demeçte ABD’nin “yapay zeka teknolojilerinin insan haklarına ve demokratik değerlere saygıyı desteklemesini sağlamaya kararlı olduğunu” ve “Avrupa Konseyi’nin bu alandaki kilit katma değerini” gördüğünü söyledi.

Antlaşma, hükümetlerin hızla gelişen yapay zeka yazılımlarını denetlemek için bir dizi yeni düzenleme, taahhüt ve anlaşma geliştirmesiyle birlikte geldi.

Bunlar arasında Avrupa’nın Yapay Zeka Yasası, geçtiğimiz ekim ayında kabul edilen G7 anlaşması ve geçtiğimiz kasım ayında ABD ve Çin de dahil olmak üzere 28 ülke tarafından imzalanan Bletchley Deklarasyonu yer alıyor.

ABD Kongresi, YZ düzenlemeleri için geniş bir çerçeve kabul etmemiş olsa da, birçok YZ startup’ının bulunduğu Kaliforniya’daki milletvekilleri geçen hafta bunun ilk adımını attı.

Sektörde görüş ayrılıklarına neden olan bu tasarı, eyalet valisinin imzasını bekliyor.

Şirketler düzenlemelere şüpheyle bakıyor

Geçen ay yürürlüğe giren AB yönetmeliği, ilk büyük bölgesel yasa olmakla birlikte, Birleşik Krallık’tan Kyle, yapay zeka yazılımı geliştiren şirketler arasında bölücü olmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. 

Kyle, “Örneğin Meta gibi şirketler, en son Llama ürünlerini bu nedenle AB’de piyasaya sürmeyi reddediyor. Dolayısıyla, sadece tek tek bölgelerin ötesine geçen bir temel çizgiye sahip olmak gerçekten çok iyi,” dedi.

AB’nin Yapay Zeka Yasası diğer ülkeler için bir emsal teşkil etme girişimi olarak görülse de, FT’ye göre yeni anlaşmanın imzalanması “Brüksel etkisine dayanmak yerine daha uyumlu, uluslararası bir yaklaşımı” gösteriyor.

Avrupa Komisyonu’nun değerler ve şeffaflıktan sorumlu Başkan Yardımcısı Věra Jourová konuyla ilgili olarak, “Bu kadar çok uluslararası ortağın yapay zeka sözleşmesini imzalamaya hazır olduğunu görmekten büyük memnuniyet duyuyorum,” dedi.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English