Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin pazarlarını Afrika’ya açarken, 50 milyar dolarlık destek sözü verdi

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping perşembe günü, önümüzdeki üç yıl içinde Afrika ülkelerine 360 milyar yuan (50 milyar $) mali destek sözü verdi. Ayrıca Pekin, pazarlarını Afrika’daki 33 en az gelişmiş ülkeye açacak ve bu ülkeler tüm Çin ürünlerine sıfır gümrük vergisi ile ulaşabilecek.

Pekin’de düzenlenen Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nda konuşan Xi, ticaret, endüstriyel tedarik zincirleri, altyapı bağlantısı, sağlık, insanlar arası değişim ve güvenliği kapsayan bir dizi taahhütte bulundu.

Pekin’in son yıllardaki en büyük diplomatik etkinliği olarak nitelendirilen ve her üç yılda bir düzenlenen foruma 50’den fazla Afrika ülkesinin liderleri ve temsilcileri katılıyor.

Liderler altyapı projeleri, iklim değişikliği, yeni enerji endüstrisi, güvenlik ve barış ile Afrika’nın kredi sorunları gibi konuları ele alıyor.

Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nda ‘yükselen hegemonyacılığa karşı işbirliği’ vurgusu

Xi açılış konuşmasında, 2000 yılından bu yana üç yılda bir düzenlenen ve Çin ile Afrikalı bir ev sahibi arasında dönüşümlü olarak gerçekleştirilen toplantıya katılan 50’den fazla Afrika ülkesinin delegasyonlarına hitap ederken, “Yaklaşık 70 yıllık sıkı çalışmanın ardından Çin-Afrika ilişkileri şu anda tarihin en iyi dönemini yaşıyor” dedi.

Afrika Birliği’nin Gündem 2063 kalkınma planı Çin’in uzun vadeli kalkınma yolunu yansıttığından Xi, her iki tarafın yaklaşımının “kesinlikle Küresel Güney’deki modernleşme eğilimine öncülük edeceğini” söyledi.

360 milyar yuanlık finansmanın 210 milyar yuanlık kısmı borç verme şeklinde gerçekleşecek, bakiye ise Çinli şirketlerin Afrika’daki yatırımlarını teşvik etmek için 70 milyar yuan da dahil olmak üzere çeşitli yardımlar yoluyla sağlanacak. Önümüzdeki üç yıl boyunca yıllık ortalama 10 milyar dolar civarında olacak olan bu kredi, yaklaşık on yıl önce Kuşak Yol Girişimi kapsamında verilen yıllık taahhütlere benziyor.

Boston Üniversitesi Küresel Kalkınma Politikaları Merkezi tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, Çinli kredi kuruluşları 2023 yılında sekiz Afrika ülkesine 4,61 milyar dolar kredi sağladı.

Afrika’daki pek çok az gelişmiş ülke kalkınma hedeflerine ulaşmak için finansman ve yatırıma ihtiyaç duyduğundan Çin’in finansal teklifleri memnuniyetle karşılanıyor, ancak uzmanlara göre bazı zorluklar da yaşanabilir.

Afrika tarafında düzenleyici kapasite eksikliği, özellikle de koordinasyon eksikliği varsa, bu aktörlerle etkili bir şekilde ilişki kurmayı zorlaştırabilir.

Perşembe günü Xi ayrıca ikili işbirliğini desteklemek için Afrika ülkelerinin yuan cinsinden tahvil ihraç etmelerini destekleme sözü verdi.

Kredilerin yanı sıra Xi, Pekin’in ortak askeri tatbikatları da içeren Küresel Güvenlik Girişimi kapsamında 6,000 askeri personel ve 1,000 polisin eğitilmesi için Çin’ in Afrika’ya 1 milyar yuan değerinde karşılıksız yardım sağlayacağını söyledi.

Afrika’nın “yeni bir uyanış” yaşadığını ve modernleşme yolunda “istikrarlı bir ilerleme” kaydettiğini söyleyen Xi, “Çin, Afrika’nın barış ve istikrarı bağımsız olarak sürdürme yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmaya isteklidir” dedi.

Çin, Afrika’daki 33 az gelişmiş ülkeye, belirtilmemiş ürünler üzerindeki tarifeleri kaldırarak daha fazla pazar erişimi sunacak.

Diğer destek biçimleri arasında 60.000 öğrenci için mesleki tesislerin inşası, kara ve deniz bağlantısını geliştirmek için KYG kapsamında 30 altyapı projesi, 1 milyar yuan acil gıda yardımı ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin geliştirilmesine yardım yer alıyor.

Çin ayrıca, yönetimin iyileştirilmesi için Afrikalı yetkililerin eğitilmesine yardımcı olacağını duyurdu. Pekin 25 Afrika araştırma merkezi kuracak ve modern yönetim hakkında bilgi edinmeleri için 1.000 Afrikalı yetkili ve politikacıyı Çin’e davet edecek.

Çin, Afrika ülkeleriyle ‘stratejik ortaklık’ anlaşmaları imzaladı

DİPLOMASİ

Norveçli üst düzey diplomat: Avrupa ve Çin daha yakın işbirliği yapmalı

Yayınlanma

Norveçli üst düzey diplomata göre, ABD’nin Başkan Donald Trump yönetiminde çok taraflı dünya düzeninden çekilmesiyle birlikte Avrupa ve Çin’in küresel sorunlarla mücadelede daha yakın işbirliği yapması gerekecek.

Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Kravik bu ayın başlarında South China Morning Post’a verdiği bir mülakatta, transatlantik belirsizliklerin ortasında Çin’in hem Oslo hem de Avrupa için stratejik öneminin altını çizerken, Avrupa’nın Pekin ya da Washington’a bağımlı olmaktan kaçınması gerektiğini vurguladı.

İnsan hakları ve Güney Çin Denizi gibi bazı konulardaki farklılıklara rağmen, ekonomik ortaklığın geliştirilmesi ve çok taraflılığın sürdürülmesi konusunda Çin ile işbirliği yapmanın Oslo’nun çıkarına olduğunu belirten Kravik, Pekin’i gücünü daha sorumlu bir şekilde kullanmaya ve Rusya’nın dizginlenmesine yardımcı olmaya çağırdı.

Bu ayın başlarında ilk Çin ziyaretini tamamlayan Kravik, “Bizim bakış açımıza göre, Çin’in büyüklüğü, gelişmişliği ve jeopolitik ayak izi göz önüne alındığında, Çin ile işbirliği yapmadan küresel nitelikteki herhangi bir sorunu ele almak imkansızdır” dedi.

Kravik’in Pekin ve Hong Kong gezisi, Trump’ın politikalarının transatlantik ilişkileri zorladığı ve Çin’in Avrupa’ya yönelik “cazibe atağını” hızlandırdığı bir döneme denk geldi.

Kravik, Trump’ın ABD’yi 2015 Paris iklim anlaşmasından ikinci kez çekme kararını yorumlarken şunları söyledi: “ABD ne yaparsa yapsın, çözümleri belirlemek için Çinli muhataplarımızla birlikte çalışmamız gerektiği konusunda kararlıyız ve bu bizim peşinde olduğumuz bir şey.”

Kravik Pekin’de aralarında Komünist Parti’nin diplomatik kolu olan Uluslararası Departman Başkanı Liu Jianchao ve Avrupa işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Hua Chunying’in de bulunduğu Çinli yetkililerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Kravik’e göre gezi “çok faydalı” geçti ve jeopolitik, çevre politikaları, “insan hakları, Ukrayna, Rusya ve güneşin altındaki hemen her şeyi” kapsayan görüşmeler “çok yapıcıydı”.

Çin’in resmi açıklamasına göre Liu, ABD’nin adını anmadan Pekin’in “belirsizlik ve istikrarsızlığın giderek arttığı” bir dünyada “çok taraflılığı ortaklaşa korumak” için Norveç ile ikili ve çok taraflı koordinasyonu güçlendireceği sözünü verdi.

Liu ayrıca, güven inşa etmeye ve “belirli farklılıkların ikili ilişkiyi tanımlamamasını” sağlamaya yardımcı olduğunu söylediği ikili değişimler ve diyalogdan da övgüyle söz etti.

Çin’le resmi olarak ilişki kuran ilk Avrupa ülkelerinden biri olan Norveç ile Çin ilişkileri, 15 yıl önce 2010 Nobel Barış Ödülü’nün Çinli muhalif Liu Xiaobo’ya verilmesiyle dibe vurmuş ve altı yıllık bir diplomatik dondurmayı tetiklemişti.

Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre geçen yıl ilişkilerin 70. yılını anmak üzere Pekin’i ziyaret ettiğinde, her iki taraf da ticari bağları güçlendirmeyi ve iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, yeşil gemicilik ve döngüsel ekonomiye odaklanan bir yeşil geçiş diyaloğu başlatmayı taahhüt etti.

Kravik, Çin’in Avrupa Birliği ve ABD’den sonra Norveç’in en büyük üçüncü ticaret ortağı olmasıyla birlikte “çok yönlü” ilişkilerin ilerlemesine olumlu yaklaştı.

Yaklaşık 160 Norveç şirketi Çin anakarasında ve Hong Kong’da, özellikle yeşil gemicilik, su ve atık yönetimi ve geri dönüşüm, güneş ve rüzgar gülleri ve karbon yakalama alanlarında faaliyet gösteriyor.

Kravik, “Çin’in büyüklüğü, jeopolitik üzerindeki etkisi ve iklim krizi, yapay zeka, nükleer silahlar, biyolojik silahlar, sınır ötesi saldırganlık, salgın hastalıklar gibi mücadele etmemiz gereken tüm bu küresel zorlukların ele alınmasında etkili olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Çin ile işbirliği yapmak zorundayız. Çin ile işbirliği yapmak istiyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’ın Zaporijya nükleer santrali planı Kiev’i hazırlıksız yakaladı

Yayınlanma

The Washington Post‘a konulan eski Ukrayna Enerji Bakan Yardımcısı Aleksey Ryabçin, ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna’daki nükleer santrallerin kontrolüne ilişkin önerisinin Kiev’de şaşkınlıkla karşılandığını söyledi. Ryabçin’e göre, nükleer enerji tesisleri, ABD ile Ukrayna arasındaki kaynak anlaşması kapsamında daha önce gündeme gelmemişti.

The Washington Post‘un haberine göre, nükleer enerji tesisleri ABD ile Ukrayna arasındaki kaynak anlaşması bağlamında daha önce hiç görüşülmemişti.

Bu nedenle, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’daki nükleer santrallerin kontrolüne ilişkin teklifi Kiev’de pek çok kişiyi hazırlıksız yakaladı.

Gazeteye konuşan Ukrayna’nın eski Enerji Bakan Yardımcısı Aleksey Ryabçin, Zaporijya nükleer santralinin geleceğine ilişkin konunun müzakerelerde kilit öneme sahip olacağını belirtti.

Ryabçinı, bunun sadece Ukrayna için değil, Avrupa Birliği için de önemli olduğunu vurguladı.

Ryabçin, Ukrayna’nın geçmişte Avrupa Birliği’ne büyük miktarda elektrik enerjisi sattığını da sözlerine ekledi.

Dİğer yandan gazete, ABD’nin Zaporijya nükleer santrali üzerindeki kontrolünün teoride Ukrayna’ya fayda sağlayabileceğini, zira bunun ülkedeki bazı enerji sorunlarını hafifletebileceğini belirtiyor.

The New York Times, 20 Mart’ta Ukraynalı nükleer enerji uzmanlarının, Trump’ın Zaporijya nükleer santralinin kontrolünü geçici olarak ABD’ye devretme planına şüpheyle yaklaştığını yazmıştı.

Uzmanlar, Ukrayna yasalarına göre santrallerin özelleştirilemeyeceğini iddia etmişlerdi.

19 Mart’ta Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti.

İki lider, elektrik tedariki ve nükleer santrallerle ilgili konuları ele aldı. Ukrayna Devlet Başkanı, ABD’den ilave hava savunma sistemleri talep etti.

Trump, ABD’nin Ukrayna’daki nükleer santrallere sahip olması durumunda, altyapıyı daha iyi koruyabileceğini belirtti.

Lukyanov: Putin-Trump görüşmesinde Kiev ve Avrupa için iyi haber yok

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Küresel borç 100 trilyon doları aştı

Yayınlanma

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yıllık raporuna göre, 2024 yılında dünya genelindeki devlet ve şirket tahvillerinden kaynaklanan toplam borç 100 trilyon doları aştı. Raporda, 2025 yılında borçlanma ve ödenmemiş borç miktarının artmaya devam edeceği öngörülüyor. OECD ülkelerinde devlet tahvili ihracının 17 trilyon dolara ulaşması ve toplam devlet borcunun 59 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yıllık raporuna göre, dünya genelindeki devlet ve şirket tahvillerinin toplam değeri 2024 yılında 100 trilyon doları aştı.

Geçtiğimiz yıl, devletler ve şirketler borç piyasalarından yaklaşık 25 trilyon dolar borçlandı. Bu rakam, pandemi öncesi döneme kıyasla 10 trilyon dolar, 2007 yılındaki borçlanma hacmine kıyasla ise üç kat daha fazla.

OECD’nin 38 üye ülkesindeki borçlanmanın yüzde 85’inden fazlası, en büyük beş borçlu ülke olan ABD, Japonya, Fransa, İtalya ve İngiltere tarafından gerçekleştirildi.

Toplam borcun üçte ikisinden fazlası ise yalnızca ABD’ye ait.

Raporda yer alan tahminler, 2025 yılında hem borçlanma miktarının hem de ödenmemiş borçların artmaya devam edeceğini gösteriyor.

OECD ülkelerinde devlet tahvili ihracının rekor bir seviye olan 17 trilyon dolara ulaşması, bu ülkelerin toplam devlet borcunun ise yaklaşık 59 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor.

Raporda, pandemi döneminde alınan borçların önemli bir kısmının önümüzdeki iki yıl içinde daha yüksek faiz oranlarıyla yeniden finanse edilmesi gerekeceği ve bununla ilgili endişeler olduğu belirtiliyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekim 2024’te küresel devlet borcunun 100 trilyon doları aşacağını öngörmüştü.

2030 yılına kadar küresel devlet borcunun GSYİH’nin yüzde 100’üne ulaşması bekleniyor.

Özellikle Brezilya, Fransa, İtalya, Güney Afrika, İngiltere ve ABD’de borçluluk oranının artacağı tahmin ediliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English