Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi salı günü, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililer için tutuklama emri talep eden Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yaptırım uygulanmasını öngören yasayı kabul etti.

247’ye karşı 55 oyla kabul edilen tasarı, geçen ay İsrail ve Hamas liderleri hakkında tutuklama emri çıkarılması yönündeki çarpıcı kararından bu yana Kongre’nin savaş suçları mahkemesine yönelik ilk yasal hamlesi anlamına geliyor.

Temsilciler Meclisi’nin tasarısı, aile üyeleri de dahil olmak üzere UCM ile bağlantılı kişi ve yargıçlara kapsamlı ekonomik yaptırımlar ve vize kısıtlamaları uygulanmasını öngörüyor. Demokratlar bu yaklaşımı “aşırı geniş” olarak nitelendirerek, mahkeme ile önemli çalışmalar yapan Amerikalıları ve ABD şirketlerini tuzağa düşürebileceği uyarısında bulundu.

Washington’da geniş çapta kınanan bu karar, Hamas’la savaş konusunda partizan bölünmelerin yoğunlaştığı bir dönemde bile İsrail konusunda nadir görülen bir “birlik anı” yarattı.

Bununla birlikte yasa tasarısı, mahkemenin kararına yönelik öfke patlamasına rağmen Demokratların mütevazı desteğini alarak Senato’daki şansını azalttı. Beyaz Saray da yasanın “aşırıya kaçtığını” söylüyor.

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat liderleri söz konusu tasarının yasalaşma ihtimalinin düşük olduğunu kabul ederek Beyaz Saray ile daha fazla müzakereye açık kapı bıraktılar ve Kongre’nin Lahey merkezli mahkemeye karşı birlik olmasının daha iyi olacağını söylediler.

Cumhuriyetçi Dışişleri Komitesi Başkanı Mike McCaul, Temsilciler Meclisi’ndeki tartışmalar sırasında, “Özellikle bu komitede, tek bir ulus olarak tek bir sesle konuştuğumuzda, bu durumda UCM’ye ve yargıçlara karşı her zaman en güçlü biz oluruz. Burada amacım partizan bir mesajlaşma tasarısı değildi ama geldiğimiz nokta bu,” dedi.

McCaul, “Kongre’de harekete geçmemek bizi UCM’nin gayrimeşru eylemlerinin suç ortağı haline getirir, sessiz kalmamalıyız,” dedi ve Kongre olarak Amerika’nın müttefiklerinin yanında durmaları gerektiğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller, yönetimin yaptırım tasarısına karşı olduğunu yineledi. Miller, “UCM savcısının aldığı karara karşı çıkarken, özellikle de İsrail’de birilerinin aynı sorularını inceleyen devam eden soruşturmalar varken, bunun uygun olmadığını düşündüğümüzü açıkça belirttik ve bir yanıtın neye benzeyebileceği konusunda Kongre ile birlikte çalışmaya istekliydik ama yaptırımları desteklemiyoruz,” dedi.

Dışişleri Komitesi’nin en üst düzey Demokrat üyesi Gregory Meeks, “Bu yasa tasarısı UCM’yi bir kurum olarak caydırıcı bir etkiye sahip olacak ve mahkemenin Ukrayna’dan Uganda’ya kadar dünyanın pek çok yerinde işlenen sayısız zulmü kovuşturma çabalarını engelleyebilecek,” dedi.

UCM’yi kınayan yasa tasarısı, 7 Ekim’den bu yana Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin İsrail’e verdiği desteğe bir yenisini ekledi. Cumhuriyetçiler son aylarda İsrail’le ilgili birçok oylama yaparak Demokratlar arasında ABD’nin müttefikine destek konusunda yaşanan bölünmelere dikkat çekti.

Kongre liderleri Netanyahu’yu bu yaz Kongre’nin ortak bir toplantısında konuşma yapmaya davet etti ki bu da İsrail’in savaşı ele alış biçimiyle ilgili gerilimi daha da alevlendirebilir. Birçok Demokratın konuşmayı boykot etmesi bekleniyor.

AMERİKA

Biden ile Trump bu gece ilk münazaralarına çıkacak

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump bu gece Türkiye saati ile 04:00’te ilk münazalarına çıkacak.

İki başkan adayının Gazze ve Ukrayna’daki savaşlardan ekonomiye kadar birçok başlıkta kozlarını paylaşması bekleniyor.

Münazarada Başkan Biden’ın geleneksel müttefikler arasında birliğe yönelik söyleminin, eski Başkan Trump’ın sert söylemi ve dış politika söylemiyle tezat oluşturması bekleniyor.

Anketlere göre Ukrayna ve İsrail ABD’li seçmenler için en önemli öncelikler olmasa da, iki adayın söyledikleri, özellikle Trump’ın değişimden yana tavır koymaya çalıştığı ve Biden’ın Cumhuriyetçilerin ABD çıkarlarına zarar vereceğini savunduğu bu sıkı seçim yarışında önemli olabilir.

Hem Trump hem de Biden kararsız ve bağımsız seçmenlere hitap etmeye çalışıyor ve münazara her ikisi için de çok önemli bir an olacak.

Öte yandan Pew Araştırma Merkezi’nin şubat ayında yaptığı bir ankete göre Amerikalıların çoğunluğu her iki savaşın da kendileri için bir şekilde önemli olduğunu düşünüyor. Pew araştırma müdür yardımcısı Jacob Poushter, seçmenlerin yüzde 59’unun Ukrayna’nın Rusya ile savaşının önemli olduğunu, yüzde 65’inin ise Gazze savaşının önemli olduğunu söylediğini belirtti.

Gazze’deki çatışma Biden’ı zorlarken bazı eyaletlerde Demokrat tabandan tepki gördüğü biliniyor. Trump ise kendisinin başkan olması durumunda İsrail’in güvenliğine birincil önem vereceğine işaret ediyor.

Amerikan seçmenlerin ABD’nin dışarıya yayılmasına da karşı olduğuna yönelik anketler var. Trump’ın “Önce Amerika” sloganı bu gruba hitap ediyor. Trump’ın destekçileri ayrıca eski başkanın felsefesinin ve Amerikan müdahalesinin bir bedeli olduğu yönündeki açık mesajının ABD müttefiklerini kendi güvenlikleri ve savunmaları için daha fazla sorumluluk almaya ittiğini söylüyor.

Öte yandan POLITICO’da yer alan habere göre, Trump’ın iş dünyasına yönelik olumlu sinyallerine karşı, Biden’ın ekibi münazarada daha “popülist” söylemleri ön plana çıkararak Başkan’a “milyarderlere ve büyük sermayaye” vurmasını öneriyor.

Trump’ın ise ana hücum noktasının göç meselesi olması bekleniyor. New York Times, Trump’ın Biden’ın geçen haftalarda yayınladığı Meksika sınırına ilişkin başkanlık emrine de yüklenmesinin beklendiğini yazıyor.

Biden’ın ise, Trump’ın son haftalarda yalpaladığı ve sağcı-muhafazakâr Cumhuriyetçilerin de tepkisini çektiği federal kürtaj yasağı ile rakibini vurmak isteyeceği konuşuluyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Küresel birleşme ve satın almalarda toparlanmayı ABD yönlendiriyor

Yayınlanma

Küresel birleşme ve satın alma anlaşmaları, ABD’deki devralma işlemlerindeki artış ve mega birleşmelerdeki yükselişin azalan satın alma sayısını dengelemesiyle 2024 yılının ilk yarısında 1,5 milyar dolara ulaştı.

Financial Times’ın Londra Menkul Kıymetler Borsası Grubu tarafından derlenen yıl ortası verilerinden aktardığına göre, 10 milyar doların üzerindeki büyük anlaşmalardaki yüzde 70’lik artışın etkisiyle, yapılan anlaşmaların değeri bir önceki yıla göre yüzde 22 daha yüksek oldu.

Fakat toplam anlaşma sayısı yüzde 25 azalarak son dört yılın en düşük seviyesine gerilerken, anlaşma piyasasının bel kemiğini oluşturan 500 milyon dolar ve altındaki satın almalar değer bazında yüzde 13 düştü.

JPMorgan’da birleşme ve satın almalar küresel başkanı olan Anu Aiyengar, “Bu yıl birleşme ve satın almalar geçen yıla göre çok daha iyi. Fakat bu düşük bir çıta, çünkü geçen yıl zor bir yıldı,” dedi.

Geçici toparlanma, faiz oranlarının pandemi dönemi anlaşma patlamasını tetikleyen ultra düşük seviyelerden yükselmesiyle 2023’te birleşme ve satın alma faaliyetlerinin son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından geldi.

Fakat durum kırılganlığını koruyor. Üst düzey bir Avrupalı bankacı, “Tüketici ile ilgili endişeler var, seçimlerle ilgili endişeler var, faizler insanların umduğu kadar hızlı düşmedi. Tüm bunlar daha fazla dalgalanma getiriyor,” ifadelerini kullandı.

ABD bu yılın ilk yarısında birleşme ve satın alma faaliyetlerinin lokomotifi oldu ve anlaşma değeri yüzde 43 artışla 796 milyar dolara ulaştı. Bu rakam küresel toplamın yarısından fazlası ve ülkenin 2019’dan bu yana küresel pazardaki en büyük payı.

Avrupa’daki anlaşma sayısı değer bazında yüzde 43 artarken, Asya-Pasifik bölgesi yüzde 21 geriledi.

İkinci çeyrekte öne çıkan anlaşmalar arasında ABD’li petrol ve gaz üreticisi ConocoPhillips’in küçük rakibi Marathon Oil’i 22,5 milyar dolara satın alma hamlesi yer alırken, bu hamle ExxonMobil’in rakibi Hess’i satın almasıyla Permian Havzası’nda yaşanan bir dizi birleşmenin sonuncusu oldu.

Bu arada Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi, bu ay önerdiği teklifi artırmasının ardından Alman kimya grubu Covestro’yu devralmak için 14,4 milyar avroluk bir anlaşmaya yaklaşıyor.

Rapora göre, enerji alanındaki anlaşmalar bu yıl yüzde 27 artarak 254 milyar dolara ulaştı ve teknolojinin ardından en iyi sektör oldu.

Yine de büyük anlaşmalardaki artış birleşme ve satın almaları Covid-19 sonrası durgunluktan tamamen kurtarmaya yetmedi ve Haziran sonuna kadarki üç aylık dönemde anlaşma hacmi art arda sekizinci çeyrekte de 1 trilyon doların altında kalmaya devam etti.

Orta piyasa işlemleri daha yavaş bir hızda devam ederken, finansal hizmetler, Capital One’ın Şubat ayında rakibi Discover Financial’ı 35,3 milyar dolara satın almak için yaptığı anlaşmayla desteklenen sektördeki işlem hacminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 artmasıyla işlemler için parlak bir nokta olduğunu kanıtladı.

Goldman Sachs, JPMorgan ve Morgan Stanley gibi büyük bankalar birleşme ve satın alma danışmanlık ücretleri pazarındaki paylarını küresel toplamın yaklaşık yüzde 35’ine yükseltse de bu oran New York’lu Centerview Partners’ın başını çektiği “butik bankaların” biraz altında kaldı.

Goldman Sachs yılın ilk yarısında ABD ve Avrupa’da şirket birleşmelerinde en çok danışmanlık yapan şirket oldu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Yayınlanma

Bolivya’da çarşamba günü zırhlı araçlar hükümet sarayının kapılarını kırarak Devlet Başkanı Luis Arce’ye karşı bir darbe girişiminde bulundu. 

Arce’nin destekçileri ve sendikalar darbeye karşı sokağa çıkma çağrısı yapıp Arce de teslim olmayı reddedince, darbe girişimi sönümlenmeye başladı.

Devlet Başkanın destekçileri ellerinde Bolivya bayrakları ile meydanlara dökülürken askerler başkanlık sarayından geri çekildi. Aynı zamanda Arce askerlere geri çekilme emri veren yeni bir ordu komutanı atadı.

Bolivya lideri, “İşte buradayız, Casa Grande’de herhangi bir darbe girişimine karşı koymak için sağlam duruyoruz. Bolivya halkının örgütlenmesine ihtiyacımız var,” açıklamasında bulundu.

Bolivya televizyonunda yayınlanan videoda görüldüğü üzere Arce, saray koridorunda isyana liderlik ettiği anlaşılan ordu genel komutanı Juan José Zúñiga ile karşı karşıya geldi. Arce, “Ben sizin liderinizim ve size askerlerinizi geri çekmenizi emrediyorum ve bu itaatsizliğe izin vermeyeceğim,” derken görüldü.

Darbeci Zúñiga’nın tereddüdü yenilgi getirdi

Hükümet binasına girmeden önce Zúñiga meydanda gazetecilere demeç verdi ve “Elbette yakında yeni bir bakanlar kurulu olacak; ülkemiz, devletimiz bu şekilde devam edemez,” dedi fakat “şimdilik” Arce’yi başkomutan olarak tanıdığını söyledi.

Zúñiga açıkça bir darbeye liderlik ettiğini söylemedi, fakat sarayda, ordunun “demokrasiyi geri getirmeye ve siyasi mahkumları serbest bırakmaya” çalıştığını söyledi.

Arce ise, X hesabından yayınladığı bir mesajda “demokrasiye saygı gösterilmesi” çağrısında bulundu. Haber kaynaklarına gönderdiği video mesajında Arce, hükümet yetkilileriyle çevrili sarayın içinden, “Bolivyalıların canını almaya yönelik darbe girişimlerine bir kez daha izin veremeyiz,” dedi.

Bir saat sonra Arce, destekçilerinin tezahüratları arasında ordu, donanma ve hava kuvvetlerinin yeni başkanlarını açıkladı. Videoda askerlerin hükümet sarayının dışında barikatlar kurduğu görüldü.

Yeni atanan ordu komutanı José Wilson Sánchez, “Seferber olan herkese birliklerine dönmelerini emrediyorum. Kimse sokaklarda gördüğümüz görüntüleri istemiyor,” açıklamasında bulundu.

Darbeci general, Arce’yi “darbeyi kurgulamakla” suçladı

Bolivya Başsavcılığının General Zúñiga hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Zúñiga gözaltına alındı.

Subay tutuklandığı sırada Luis Arce’yi “popülaritesini artırmak” için darbe girişimi düzenlemekle suçladı.

Zúñiga gözaltına alınırken, “Pazar günü La Salle okulunda başkanla görüştüm ve başkan bana ‘Durum çok berbat, bu hafta kritik olacak. Bu yüzden popülaritemi arttırmak için bir şeyler hazırlamam gerekiyor’ dedi,” iddiasında bulundu.

Arce ile yaptığı iddia edilen konuşmayı anlatmaya devam eden general, Arce’ye “zırhlı araçları çıkarmaları gerekip gerekmediğini” sorunca Arc’nin olumlu yanıt verdiğini öne sürdü. Zúñiga’ya göre, aynı gece askeri araçlar seferber edilerek hazırlıklara başlandı.

Gözaltına alınmadan önce Zúñiga bunun bir “kendi kendine darbe” olduğunu iddia etti.

Yerel basın, generalin terörizm ve devletin güvenliğine ve egemenliğine karşı silahlı ayaklanma suçlarından yargılanacağını iddia ediyor.

Daha sonra yetkililer çarşamba günkü olaylara adı karışan ikinci bir kişinin, Bolivya donanmasının eski komutanı Juan Arnez Salvador’un tutuklandığını duyurdu.

ABD “durumu yakın izliyor”

Darbe girişiminin ardından Brezilya, Küba, Kolombiya, Meksika, Venezuela, Şili ve Honduras gibi Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri de Arce’ye desteklerini açıkladılar.

ABD ise yalnızca “durumu yakından izledikleri” yönünde bir açıklama yaptı.

Hafta başında Bolivya’da iktidar çevreleri, ABD destekli bir darbe girişiminin hazırlandığına ilişkin uyarılarda bulunmuşlardı.

İktidar partisi MAS’ta Morales-Arce çekişmesi mi?

Bolivya, ekonomik sorunların yanı sıra bir süredir iktidar partisinin en üst kademelerinde yaşanan çatlaklarla da sarsılıyordu.

Arce ve bir zamanlar müttefiki olan eski Devlet Başkanı Evo Morales, 2025’teki seçimler öncesinde Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) geleceği için mücadele ediyor.

Zuniga, pazartesi günü televizyona çıkıp gelecek yıl yeniden aday olması halinde Morales’i tutuklayacağını söylemesinin ardından görevden alınmıştı.

Başkanlık görev dönemini sınırlayan yasalar, Morales’in yeniden aday olmasına izin vermiyor.

Arce, kamuoyuna yaptığı çeşitli açıklamalarda, “görev süresini kısaltmayı” amaçlayan “yumuşak bir darbenin” hedefi olduğunu ve bunun arkasında Morales’in takipçilerinin bulunduğunu ileri sürmüştü.

Eski başkan ise Arce’nin MAS liderliğini ele geçirerek yeniden başkanlık adaylığı isteğini baltalamaya çalıştığını söyledi.

Bolivya aynı zamanda yakıt ve döviz kıtlığı nedeniyle ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya. Buna karşı sendikaların sokağa çıkması nedeniyle Arce, Morales’i suçluyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English