Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD, Ukrayna’nın ‘hızlandırılmış NATO üyeliği’ talebine soğuk bakıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’nın NATO’ya hızlandırılmış üyelik talebini yakın gelecekte mümkün görmediğini açıkladı. İttifakın Ukrayna ile üyelik görüşmelerini sürdürmeye devam edeceği belirtilirken, Batı silahlarının Rusya sınırları içindeki hedeflere yönelik saldırılarda kullanılmasına izin verilmemesi yönündeki Amerikan tutumu değişmedi.

ABD’nin NATO Daimî Temsilcisi Julianne Smith, Ukrayna’nın yakın gelecekte ittifaka katılamayacağını duyurdu. RBC Ukrayna‘nın aktardığına göre Smith, “Şu anda ittifakın kısa vadede bir davet göndermeyi değerlendirdiği bir aşamada değiliz,” dedi.

Ancak Smith, NATO’nun geçen yaz Ukrayna’ya ittifaka katılım sözü verdiğini de hatırlatarak “NATO’nun bu konudaki tutumunun çok net olduğunu düşünüyorum,” ifadesini kullandı.

İttifakın Kiev ile üyelik görüşmelerini sürdüreceğini de vurgulayan yetkili, ayrıca, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardım sağlamaya devam edeceğini, ancak Batı silahlarının Rusya’nın derinliklerine dönük saldırılarda kullanılmasına izin verilmesi konusundaki tutumun değişmediğini belirtti.

Ukrayna, Eylül 2022’de hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu. O dönemde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın tüm üyelerinin, savaş devam ederken Kiev’in ittifaka katılmasının imkânsız olduğunu düşündüğünü söylemişti.

Haziran ayında Washington’da düzenlenen zirvenin ana bildirisinde, “Ukrayna’nın geleceğinin NATO’da” olduğu belirtilmiş ve ülkenin ittifakla siyasi olarak giderek daha fazla bütünleştiği ifade edilmişti.

Fakat Kiev’in resmi bir davet alabilmesi için “müttefikler anlaştığında ve gerekli tüm koşullar yerine getirildiğinde” bu davetin gerçekleşeceği vurgulanmıştı.

Ekim ayı başında NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın ittifaka katılmasının gerektiğini, zira NATO olmadan Avrupa’da kalıcı güvenliğin sağlanamayacağını ifade etti.

Rutte, “Önceliklerimiz aynı kalmaya devam ediyor. Özellikle Ukrayna’nın bağımsız ve demokratik bir devlet olarak varlığını sürdürmesini sağlamalıyız,” diye konuştu.

Rutte ayrıca, Washington’daki yaz zirvesinde Kiev’e vaat edilen yardım paketini uygulama taahhüdünde bulundu. Yeni genel sekreter, “Bu, bir komutanlık kurulmasını, mali yardımı ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine geri dönülmez şekilde ilerlemesini içeriyor, çünkü Ukrayna’nın yeri NATO’dur,” diye ekledi.

Dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, parlamentoda Kiev’in Ekim-Aralık 2024 arasında ilk dört maddesini uygulamayı planladığı bir “zafer planı” sundu.

Plan, beş maddeden ve üç gizli ekten oluşuyor. Zelenskiy’e göre, öncelikli olarak Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesi gerekiyor.

DİPLOMASİ

Xi Jinping, Brüksel’in davetini reddetti

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Avrupa Birliği ile ilişkilerin 50. yıldönümü münasebetiyle düzenlenecek bir zirve için Brüksel’i ziyaret etmesi yönündeki ilk daveti geri çevirdiği bildirildi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi iki kişinin Financial Times’a verdiği bilgiye göre Pekin, AB yetkililerine Çin’in ikinci sıradaki lideri Başbakan Li Qiang’ın zirve için Brüksel’de Xi yerine Avrupa Konseyi ve Komisyon başkanlarıyla görüşeceğini söyledi.

AB-Çin zirvelerinin ev sahipliği geleneksel olarak Brüksel ve Pekin arasında değişiyor. Brüksel’deki zirveye genellikle başbakan katılır, Xi ise Pekin’de ev sahipliği yapar; ancak AB, diplomatik ilişkilerin yarım yüzyılını anmak üzere düzenlenen bu toplantının önemine binaen Çin Devlet Başkanı’nın katılması gerektiğine inanıyor.

Her iki taraf da görüşmelerin devam ettiğini söyledi, ancak Xi’nin daveti reddetmesi Brüksel’deki pek çok kişide soru işaretleri bıraktı.

Bu yılki zirve AB-Çin ilişkileri açısından özellikle hassas bir döneme denk geliyor.

Rusya’nın 2022’de Ukrayna müdahalesinden bu yana Brüksel ve Pekin arasındaki gerilim artmış, AB Çin’i Kremlin’i desteklemekle suçlamıştı. AB ayrıca Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara sübvanse edildikleri gerekçesiyle gümrük vergisi uyguluyor.

AB yetkilileri, geçen yıl blokla 304.5 milyar Avro ticaret fazlası veren Çin’in, endüstrilerine yönelik sübvansiyonları azaltarak ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde iş yapan yabancı şirketler için ticaret engellerini düşürerek ticareti yeniden dengelemek için yeterince çaba göstermediğini iddia ediyor.

Üst düzey bir AB diplomatı Financial Times’a yaptığı değerlendirmede, “ilişkiler buz gibi” dedi.

Çin’in Fransa’daki eski büyükelçisi ve şu anda Pekin’in Avrupa işlerinden sorumlu özel temsilcisi olan Lu Shaye, Çin’in Avrupa’ya yönelik politikasının her zaman “barış, dostluk, işbirliği ve karşılıklı yararı savunduğunu” söyledi.

“Bu hiçbir zaman değişmedi. Sadece ABD’nin Avrupa’ya yönelik mevcut politikasıyla olan tezat, Çin’in Avrupa’ya yönelik politikasının daha da vizyoner, adil ve makul görünmesini sağlıyor. Umarım bu [Avrupa için] bir uyandırma çağrısı olur” dedi.

Diplomat, “Çin, Avrupa’nın [Ukrayna barış görüşmelerinde] müzakere masasında bir koltuğa sahip olmasını beklediklerini bile söyledi” diye ekledi.

AB’nin ticaret şefi Maroš Šefčovič bu ayın sonunda Çin’i ziyaret edecek. İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares geçen ay Financial Times’a verdiği demeçte AB’nin de potansiyel fırsatları görmesi gerektiğini söyledi. Albares, Çin “bir ortak olabiliyorsa, bundan faydalanalım” dedi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şubat ayında yaptığı açıklamada AB’nin sanayisini koruyarak “riskleri azaltmaya” devam edeceğini belirtirken “ticaret ve yatırım bağlarımızı daha da genişletebilecek anlaşmalar bulabiliriz” dedi.

Trump’ın çelik ve alüminyuma getirdiği yüzde 25’lik gümrük vergisi, sanayi grupları bunun yol açacağı zararlar konusunda uyarıda bulunsa da AB’yi karşılık vermeye zorladı. Ancak üst düzey bir AB yetkilisi, Çin söz konusu olduğunda kritik bir odak noktasının, tarifeler nedeniyle ABD pazarından çıkarılan Çin ürünlerinin “dalgasını” dışarıda tutacak savunma tedbirleri olduğunu söyledi.

Cuma günü AB, naylon ve diğer pek çok ürünün üretiminde kullanılan adipik asitin Çin’e ihracatına karşı bir anti-damping soruşturması başlattı. Bu, ekim ayından bu yana tatlı mısır, metal vidalar ve mumlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere 11. dava.

Bir AB yetkilisi “Hem bu yılki AB-Çin zirvesinin tarihinin belirlenmesi hem de temsil düzeyi konusunda gayrı resmi görüşmeler devam ediyor” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili olarak “sağlayabilecekleri herhangi bir bilgi” olmadığını söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kiev, görüşmeler sonrası Odessa’nın statüsü konusunda endişeli

Yayınlanma

The New York Times’ın haberine göre, ABD Başkanı Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’i toprak konularında destekleyebileceği ve Odessa limanını müzakere masasına getirebileceği yönündeki endişeler Kiev’i tedirgin ediyor. Trump yönetiminin Ukrayna’nın Kırım dahil toprak kayıplarını kabul etmesini beklediği belirtilirken, Putin’in Odessa’yı ‘Rus şehri’ olarak nitelendirmesi ve olası bir ihtilaf veya çözüm sembolü olarak görmesi, Ukrayna’daki kaygıları artırdı.

The New York Times (NYT) gazetesi, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin yardımcılarına dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i toprak konusunda destekleyebileceği ve kritik öneme sahip Odessa limanını müzakere gündemine dahil edebileceği yönündeki endişeler Kiev’i tedirgin ediyor.

Gazete, Trump yönetiminin Ukrayna’nın Kırım dahil toprak kayıplarını kabul etmesini beklediğini belirtiyor.

ABD Başkanı Trump ise bu konudaki görüşmelerin detaylarını ve gelecekteki çözüm planlarını henüz açıklamadı.

Odessa, Ukrayna’nın güneybatısında, Karadeniz’in kuzeyinde yer alan bir şehir ve Odessa oblastının idari merkezi. 2021 yılı itibarıyla şehrin nüfusu 1 milyonu aşıyordu.

Odessa’nın resmi kuruluş tarihi, Rus İmparatoriçesi II. Katerina’nın Hacıbey Limanı’nın (1795’te Odessa olarak değiştirilmeden önce şehrin adı Hacıbey’di) genişletilmesi yönünde karar aldığı 2 Eylül 1794 olarak kabul ediliyor.

Putin, ateşkes için Ukrayna ordusunun Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye oblastlarından çekilmesini, bu dört bölgenin ve Kırım’ın Rusya’nın parçası olarak tanınmasını, Ukrayna’nın tarafsız ve nükleer silahsız statüsünü kabul etmesini ve uluslararası yaptırımların kaldırılmasını şart koşmuştu.

Rusya Devlet Başkanı ayrıca Odessa’yı “Rus şehri” olarak nitelendirmiş ve şehrin “ihtilaf veya çözüm sembolü” olabileceğini belirtmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ukrayna’nın herhangi bir barış anlaşmasında toprak tavizleri vermek zorunda kalacağını iddia etmişti.

Zelenskiy ise Putin’in şartlarını ültimatom olarak nitelendirmiş, kaybedilen bölgelerin Rusya’ya ait olduğunu kabul etmeyi defalarca reddetmiş ve çatışma sona erdikten sonra bu bölgelerin diplomatik yollarla geri alınabileceğini belirtmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kremlin’den Batı’nın Ukrayna’ya asker konuşlandırma planlarına tepki

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu belirtti. Peskov, Moskova’nın Ukrayna ile ilgili temel sorunların çözümüyle mümkün olabilecek bir uzlaşmayı desteklediğini vurgularken, Batı’nın bu tür adımlarının yeni sorunlara yol açabileceğini ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Mayak Radyosu’na yaptığı açıklamada, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu söyledi.

Peskov, “Avrupalılar neyden bahsediyor? NATO birliklerinin Ukrayna topraklarına konuşlandırılmasından. Biz ise sürdürülebilir bir çözümün ancak Ukrayna ile ilgili temel sorunların dikkate alınması ve çözülmesiyle mümkün olabileceğini söylüyoruz. Onlar ise ek sorunlar yaratmaya hazırlanıyorlar. Bundan ne çıkar? Hiçbir şey çıkmaz,” ifadesini kullandı.

Bu ayın başlarında Londra ve Paris, Ukrayna’da ateşkes sağlanmasına yönelik bir plan sundu.

Söz konusu plan, bir ay boyunca “havada, denizde ve enerji altyapısına yönelik saldırılarda ateşkesi” içeriyor ve ikinci aşamada Batılı birliklerin Ukrayna’ya konuşlandırılmasına izin veriyor.

Kiev, 11 Mart’ta 30 günlük bir ateşkes için hazır olduğunu açıkladı.

Moskova henüz bu konuda nihai kararını açıklamadı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu fikri desteklediğini ancak anlaşmaya varılmadan önce netleştirilmesi gereken bazı nüanslara işaret etti.

Diğer yandan The Times gazetesinin haberinde, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Ukrayna’da barışı sağlama konusunda “gönüllüler koalisyonu” ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerde, bölgeye 10 binden fazla askerden oluşan bir birlik gönderme planlarından bahsettiğini aktardı. Bu ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise 100 bin barış gücüne ihtiyaç olduğunu söylemişti.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, taraflar arasında bir anlaşmaya varıldıktan sonra barış anlaşmalarına herhangi bir yabancı eşliğin tartışılmasının mümkün olabileceğini belirtti.

Gruşko, “Taraflar, ‘barış paketinin’ uluslararası bir eşliğe ihtiyaç duyduğu konusunda bir anlayışa varırlarsa, o zaman bir tartışma konusu ortaya çıkar. Söz konusu olan, bu anlaşmanın belirli yönlerinin uygulanmasını izleyecek silahsız gözlemciler, sivil bir misyon veya garanti mekanizmaları olabilir. Şimdilik bunlar sadece laf kalabalığı,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English