Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB’de ‘içten yanmalı motor’ tartışması

Yayınlanma

Avrupa Birliğinin en önemli sektörlerinden otomotivin üzerinde dolaşan ‘içten yanmalı motor’ yasağı bulutları toplanmaya devam ediyor.

Geçen şubat ayında ‘sıfır karbon’ hedefleri kapsamında 2035 yılı itibariyle içten yanmalı dizel veya benzinli motorları yasaklama planını geçiren Avrupa Parlamentosu, karbondioksit emisyonlarını yüzde 100 oranında düşürmek istiyordu.

Yasada ayrıca 2030 yılında yeni otomobillerin karbondioksit emisyonunun, 2021 yılının yüzde 55’ine gerilemesi gerektiği şeklinde de bir hedef vardı. Daha önceki hedef, yüzde 37,5 azaltılmasıydı.

İtirazların geçmişi

Geçen haziran ayında, o zamanlar henüz tasarı aşamasında olan yasaya Bulgaristan, İtalya, Portekiz, Romanya ve Slovakya’nın itiraz ettiği kamuoyuna sızdırılmıştı.

Bu ülkelerin, diğer üye ülkelere 2035 için yüzde 90’lık, 2040 içinse yüzde 100’lük bir emisyon azaltılmasını önerdiği ortaya çıkmıştı. Bulgar bir yetkili, iklim siyasetinin ‘iktisadi ve sosyal faktörleri’ de göz önüne alması gerektiğini söylemiş, örnek olarak da AB üye ülkeleri içindeki ‘kayda değer alım gücü farklılıklarını’ göstermişti.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği de 2035 hedefine karşı çıkarak yeni düzenleme istemişti.

Otomotiv devleri lobi faaliyetini artırdı

Şimdi, AB’nin iki büyük otomotiv devi Almanya ile İtalya’nın da plana itiraz ettiği görülüyor. Volkswagen, Fiat ve Ferrari’nin ana yurdu olan bu ülkeler, ‘sentetik yakıt’ ile çalışan araçların içten yanmalı motor yasağından muaf tutulması gerektiğini söylüyor.

Bir kısmına Volkswagen’in sahip olduğu Porsche, içten yanmalı motorlu spor araçları için ‘temiz yakıt’ çağrısı yaparken, Ferrari de önüne yasak için kesin bir tarih konmasına itiraz ediyor.

Tüm dünyada otomotiv şirketlerine makine sistemleri satan ve batarya teknolojileri alanında biraz yavaş ilerlediği düşünülen Alman Bosch da sentetik yakıtların regülatörler tarafından ‘temiz’ teknoloji sayılması için lobi yapıyor.

Almanya ve İtalya bayrak açtı

Almanya’da trafik lambası koalisyonunun üyesi Hür Demokrat Parti (FDP) geçen hafta yaptığı açıklamada ‘e-yakıtlar’ için muafiyet getirilmemesi durumunda AB’nin içten yanmalı motor yasağını onaylamayacaklarını söylemişti.

Ulaştırma Bakanı Volker Wissing, e-metan ve e-kerosen gibi yakıtlarla çalışan motorların muafiyete dahil edilmesi gerektiğini kaydetti.

Şansölye Olaf Scholz’ün de Wissing’e destek vermesi AB içindeki dengeleri değiştirdi. Scholz, Wissing ile bu konuda hemfikir olduğunu söyledi.

Almanya’nın veto tehdidi ile birlikte başta İtalya olmak üzere birçok ülke planı desteklemeyeceğini duyurdu. Çekya ve Polonya bu ülkelerin başında gelirken, Bulgaristan da yarın yapılacak oylamada çekimser kalacağını açıkladı.

İtalya’daki iktidar koalisyonunun sağcı ortaklarından Lega’nın lideri ve Başbakan Yardımcısı ​​Matteo Salvini, “Çevresel sürdürülebilirliğe evet ama sağduyu ile birlikte, bütün sanayileri Çin’e verip yüz binlerce kişinin işini kaybetmesine engel olarak,” dedi.

Almanya ve İtalya’nın direnişi nedeniyle yarın (7 Mart Salı) yapılması planlanan oylama ertelendi. Planın ertelenmesini ‘zafer’ olarak sunan Salvini, “Milyonlarca İtalyan’ın sesi duyuldu,” dedi.

E-yakıt nedir?

Yenilenebilir hidrojen ve diğer gazlardan elde edilen elektrikle üretilen e-yakıtlar, genellikle ‘karbon nötr’ olarak değerlendiriliyor.

Bu yakıtların içten yanmalı motorlarda kullanılabilmesi, geleneksel otomotiv sanayisinin çok büyük iktisadi önem taşıdığı Almanya ve İtalya gibi ülkeler için bir yaşam borusu olabilir. Almanya’da imalat sanayisinin gelirlerinin beşte biri otomotiv sektöründen geliyor.

Volker Wissing de buna dikkat çekerek, “E-yakıtlara ihtiyacımız var çünkü var olan filomuzu iklim dostu bir şekilde çalıştırabilmemizin başka bir alternatifi yok,” demişti.

Almanlar, e-yakıtların kullanımına muafiyet getirilmesi durumunda iklim hedeflerinin de yer aldığı içten yanmalı motor yasağına destek vereceğini söyledi. Fakat trafik lambası koalisyonunun ‘yeşil’ partisi, oylamanın ertelenmesinin Almanya için ‘utanç verici’ olduğunu söylüyor.

FT’nin iddiasına göre Alman hükümeti, üç koalisyon ortağını da tatmin edecek yeni bir uzlaşma önerisi talep ediyor. Brüksel’deki yetkililer ise bunun Almanya’nın iç meselesi olduğunu, AB’nin iç sorunlar için bir ‘hakem’ olamayacağını vurguluyorlar.

AVRUPA

Elon Musk İtalya’yı karıştırdı, Meloni sessiz

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Elon Musk’ın İtalyan yargıçları Roma’nın Arnavutluk’la göçmen transferi politikasını yine engelledikleri için eleştiren son yorumlarına sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella milyardere yanıt vererek İtalya’nın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Pazartesi günü Roma Göçmenlik Mahkemesinin yedi göçmenin gözaltına alınmasını ve transferini iptal eden kararını yorumlayan Musk, şu anda Meloni hükümetiyle kavgalı olan Roma yargıçlarının “gitmesi gerektiğini” söyledi.

Çarşamba sabahı yaptığı açıklamada Musk’a yanıt veren Mattarella, “İtalya büyük bir demokratik ülkedir ve Anayasasına tam saygı göstererek kendi başının çaresine nasıl bakacağını bildiğini yinelemeliyim,” dedi.

Mattarella ayrıca diğer devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulunarak herkesin, “özellikle de açıklandığı üzere dost ve müttefik bir ülkede önemli bir rol üstlenmek üzereyse”, o ülkenin egemenliğine saygı göstermesini ve reçete vermeyi kendine görev edinmemesi gerektiğini kaydetti.

Musk ise daha önceki yorumundan geri adım atmayarak, “Bu kabul edilemez. İtalyan halkı bir demokraside mi yaşıyor, yoksa kararları seçimle gelmeyen bir otokrasi mi veriyor?” diye sordu.

İtalya’daki temsilcisi tarafından ANSA’ya yapılan açıklamada Elon Musk, “Başbakan Meloni ile bu öğleden sonra yaptığı samimi görüşmede de yinelediği üzere” İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’ya ve İtalyan Anayasasına saygı duyduğunu ifade etti.

İfade özgürlüğünün hem ABD Birinci Maddesi hem de İtalyan Anayasası tarafından korunan bir hak olduğunu kaydeden Musk, bir vatandaş olarak görüşlerini özgürce ifade etmeye devam edeceğini kaydetti.

Açıklamada Musk’ın “ABD ve İtalya arasındaki bağların giderek güçlenmesini umduğu ve Cumhurbaşkanı Mattarella ile gelecekte bir araya gelmeyi dört gözle beklediği” belirtildi.

Siyasi gerilimi yatıştırmaya yönelik son girişim ise Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Giovanbattista Fazzolari’nin ANSA‘ya verdiği bir mülakatta yaptığı açıklama oldu.

Fazzolari, “Yargının başı ve anayasanın koruyucusu olan cumhurbaşkanının sesini duyurması doğru ve gereklidir. İtalya kendi başının çaresine bakmasını bilir. Diğer hükümetlerin, STK’ların ya da büyük medya kuruluşlarının dış müdahalesine ihtiyacımız yok,” dedi.

Muhalefetin ve yargının saldırıları devam ederken, Ulusal Yargıçlar Birliği Başkanı Giuseppe Santalucia, Musk’ı “temelsiz ve insafsız yargılarda bulunarak İtalya’nın işlerine karışmakla” suçladı ve hükümetin Musk’ın müdahale etmeye hakkı olmadığı İtalya’nın iç meseleleri olduğunu belirterek yanıt vermesi gerektiğini söyledi.

Santalucia, “Özellikle yasadışı göç konusunda sık sık sınırların savunulmasına başvuruluyor. Bunlar da sınırdır. Egemen bir ülkenin içişlerine karışabileceklerini düşünenler tarafından ihlal edilemeyecek ideal sınırlar vardır,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransız savcı Le Pen için hapis cezası ve siyasi yasak talep etti

Yayınlanma

Fransa’da savcılar Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen’i, Fransa’daki parti faaliyetlerini finanse etmek için Avrupa Birliği fonlarını zimmetine geçirmekle suçladı ve Fransız siyasetçinin derhal beş yıl süreyle kamu görevlerinden men edilmesini tavsiye etti.

Bunun kesinleşmesi Le Pen’i, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yerine geçmek için favorilerden biri olarak gireceği 2027 yarışının dışında bırakacak.

Mahkeme geçici infaz ile kendisini suçlamalardan suçlu bulursa, Le Pen karara itiraz etse bile seçimlere katılamayacak.

Le Pen’in 24 kişiyle birlikte AB fonlarını zimmetine geçirmekle suçlandığı davada ayrıca beş yıl hapis cezası da istendi.

Duruşma 27 Kasım’a kadar sürecek ve bu tarihten sonra hakimler, savcının taleplerini de göz önünde bulundurarak kararlarını vermek ve ne tür bir ceza vereceklerini değerlendirmek üzere çekilecek. Kararın 2025 yılı başlarında açıklanması bekleniyor.

Le Pen, kendisinin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden men edilmesini isteyen Fransız savcıları “demokratik sürece müdahale etmekle” suçladı.

RN lideri çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, “Savcılık Fransız halkını istedikleri kişilere oy vermekten mahrum bırakmaya çalışıyor,” dedi.

Macron’un eski sağcı içişleri bakanı Gerald Darmanin X’te yaptığı açıklamada, “Marine Le Pen’in seçilme yeterliliğine sahip olmadığına karar verilmesi ve dolayısıyla Fransız halkının önüne çıkamaması son derece şok edici olur,” dedi.

“Madam Le Pen ile mücadele başka bir yerde değil, seçim sandığında yapılmalıdır,“ diyen Darmanin, Le Pen’in adaylığının engellenmesinin “elitler ile yurttaşların büyük çoğunluğu arasındaki uçurumu daha da derinleştireceğini” ileri sürdü.

Savcı Nicolas Barret, Le Pen sanık sıralarının ön sırasında otururken mahkemeye, “Kanun herkes için geçerlidir,” dedi ve yasağın “sanıkların gelecekteki yerel veya ulusal seçimlerde aday olmalarını yasaklayacağını” ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’da yeni “hava savunma üssü” kurdu

Yayınlanma

ABD çarşamba günü Polonya’nın kuzeyinde yeni bir hava savunma üssü açtı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda bunun, Ukrayna savaşı sürerken bile ülkesinin NATO üyesi olarak güvende olduğunu gösterdiğini savundu.

Baltık kıyısı yakınlarındaki Redzikowo kasabasında yer alan üs, 2000’li yıllardan beri üzerinde çalışılan bir projeydi.

Donald Trump’ın seçim zaferinin bazı NATO üyeleri arasında tedirginliğe yol açtığı bir dönemde Varşova, üs üzerinde birbirini izleyen ABD başkanları tarafından sürdürülen çalışmaların, Beyaz Saray’da kim olursa olsun Polonya’nın Washington ile askeri ittifakının sağlam kaldığını gösterdiğini söylüyor.

Duda, “ABD… Polonya’nın güvenliğinin garantörüdür,” derken, ABD askerlerinin üsteki daimi varlığının, 1989’a kadar sosyalist bir devlet olan Polonya’nın “Rusya’nın etki alanında olmadığını” gösterdiğini savundu.

Kremlin ise çarşamba günü yaptığı açıklamada üssü, Amerikan askeri altyapısını sınırlarına yaklaştırarak Rusya’yı çevreleme girişimi olarak nitelendirdi.

Redzikowo’daki ABD üssü, ittifakın kısa ve orta menzilli balistik füzeleri önleyebileceğini söylediği “Aegis Ashore” olarak adlandırılan daha geniş bir NATO füze kalkanının parçası.

Kalkanın diğer önemli unsurları arasında Romanya’daki bir üs, İspanya’nın Rota limanında konuşlu ABD donanmasına ait destroyerler ve Kürecik’te bulunan bir erken uyarı radarı yer alıyor.

Moskova üssü daha 2007 yılında, henüz planlanırken tehdit olarak nitelendirmişti. NATO kalkanın “tamamen savunma amaçlı” olduğunu söylüyor.

Reuters’a konuşan askeri kaynaklar Polonya’daki sistemin artık sadece Orta Doğu’dan ateşlenen füzelere karşı kullanılabileceğini ve Rusya’dan gelen mermileri engellemek için radarın yön değiştirmesi gerektiğini, bunun da politika değişikliğini gerektiren karmaşık bir prosedür olduğunu ileri sürdüler.

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz pazartesi günü yaptığı açıklamada kalkanın kapsamının genişletilmesi gerektiğini ve Varşova’nın bu konuyu NATO ve ABD ile görüşeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English