Avrupa
AB’den, savunma kabiliyetlerini yeniden inşa etme hamlesi

POLITICO’nun elde ettiği savunmaya ilişkin “Beyaz Kitap” olarak adlandırılan taslağa göre AB, ABD kıtadan çekilirken “Rusya’yı caydırmak” ve “Ukrayna’yı desteklemek” amacıyla savunma sanayisini inşa etmek için büyük bir proje başlatmayı hedefliyor.
Taslakta, “Avrupa savunmasının yeniden inşası uzun bir dönem boyunca büyük bir yatırım gerektiriyor,” deniyor.
AB Savunma Komiseri Andrius Kubilius ve AB’nin baş diplomatı Kaja Kallas tarafından hazırlanan belgenin önümüzdeki hafta AB liderlerine sunulması bekleniyor. Taslak yayınlanmadan önce de değişikliğe uğrayabilir.
Yeni AB politikasının önemli unsurları arasında, blok içinde ve “benzer düşünen üçüncü ülke şirketlerinde” silah üretiminin desteklenmesi, ortak silah alımlarının teşvik edilmesi, savunma projelerinin finansmanının kolaylaştırılması, hava savunması ve askeri hareketlilik gibi bloğun kapasite açığı olduğu kilit alanlara odaklanılması ve savunma yatırımları üzerindeki bürokrasinin azaltılması yer alıyor.
Yeni politikanın arkasındaki itici güç olarak Rusya’nın eylemleri gösteriliyor. Taslakta, “Rusya Birlik için varoluşsal bir tehdittir ve komşularını işgal etme konusundaki geçmiş sicili ve mevcut yayılmacı politikaları göz önüne alındığında, Ukrayna ile adil ve kalıcı bir barış anlaşmasından sonra bile Rus silahlı saldırganlığından caydırma ihtiyacı devam edecektir,” deniyor.
Bu nedenle acil önceliğin, “Ukrayna’nın Rus saldırılarını savuşturmaya devam edebilmesini sağlamak” olduğu belirtiliyor.
Taslakta, “Özellikle ABD’nin desteğini askıya aldığı şu günlerde, önemli miktarda ilave askeri kaynak olmadan, Ukrayna’nın güçlü bir pozisyonda adil ve kalıcı bir barışı müzakere etmesi mümkün olmayacaktır,” deniyor.
ABD’nin Ukrayna, Avrupa ve NATO’ya yönelik politikasındaki değişim 20 sayfalık belgenin tamamına sirayet etmiş görünüyor. Taslakta, “Avrupa, ABD’nin güvenlik garantisine güvenemez ve NATO’yu korumak için katkısını önemli ölçüde artırmalıdır,” ifadelerine yer veriliyor.
Bununla birlikte, “NATO’nun Avrupa’da kolektif savunmanın temel taşı olmaya devam ettiği” vurgulanıyor.
Avrupa’nın Amerikan askeri yeteneklerine bağımlı hale geldiğini ve bunun da ABD’nin “yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi ve bu desteklerin kullanımını kısıtlamaya hatta durdurmaya karar vermesi” tehlikesini doğurduğunu belirtiyor.
AB’nin askeri-sanayi kompleksini yeniden inşa etmek, bloğun “stratejik savunma bağlantılı sektörler ve teknolojiler için kamu alımlarına Avrupa tercihini getirmeyi düşünmesi gerektiği” anlamına geliyor.
Ayrıca, bloğun parçalanmış savunma pazarının üstesinden gelmenin ve ülkelere avantajlı anlaşmalar yapmak için mali güç sağlamanın bir yolu olarak “işbirliğine dayalı tedarik” ihtiyacının da altını çiziyor. Avrupa Komisyonu’nun, üye ülkeler adına merkezi bir satın alma organı olarak da hareket edebileceği söyleniyor.
Belgede öncelikli yatırımlar için yedi temel alan belirleniyor: hava ve füze savunması; topçu sistemleri; mühimmat ve füzeler; insansız hava araçları ve drone karşıtı sistemler; askeri hareketlilik; yapay zeka, kuantum, siber ve elektronik savaş; ve stratejik etkinleştiriciler, savaş kabiliyetleri ve kritik altyapı koruması.
Belgede ayrıca, Brüksel’in ulusal egemenlik alanlarına müdahale etmesinden endişe eden başkentlerin geleneksel bir hassas noktası olan üye ülkelerin “sürücü koltuğunda” kalmaya devam edeceği güvence altına alınıyor.
Belgede, “Üye Devletler doktrin geliştirmeden konuşlandırmaya kadar kendi silahlı kuvvetlerinden sorumludur. Kökten değişen stratejik bağlam, Üye Devletlerin akut kabiliyet eksiklikleriyle birleştiğinde, savunmalarını yeniden inşa etmek için Üye Devletler arasında çok daha fazla işbirliği gerektiriyor,” deniyor.
İlk adımlar arasında üye ülkelerin şunları yapmaları yer alıyor: savunma harcamalarını artırmayı kolaylaştıracak şekilde bloğun mali kurallarında önerilen gevşemeyi onaylamak; savunma harcamalarının yüzde 35’inde işbirliği yapmayı kabul etmek; 1,5 milyar avroluk Avrupa Savunma Sanayi Programını onaylamak; ve NATO ile kritik yetenek alanları üzerinde anlaşmak.
Belgede ayrıca Ukrayna’ya yardım için 1,5 milyon top mermisi ve hava savunma sistemi sağlanması, Ukrayna birliklerinin eğitimine devam edilmesi, Ukrayna savunma sanayine sipariş verilmesi, Ukrayna’nın AB askeri finansman planlarına daha sıkı bağlanması ve bloğun askeri hareketlilik koridorlarının Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesi gibi bir dizi kilit tedbir de yer alıyor.
Avrupa
Pistorius, silah yardımını görüşmek için Kiev’de

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Ukrayna’nın başkenti Kiev’e siyasi ve askeri görüşmeler yapmak için gitti.
SPD’li siyasetçi, Ukrayna’daki durum hakkında bilgi almak ve ülkeye verilecek askeri yardımın devamı hakkında hükümet temsilcileriyle görüşmek istiyor.
Seyahati öncesinde yaptığı açıklamada Alman bakan, “Ukrayna’nın kendini savunabilmesi ve Rusya’nın ciddi müzakerelere hazır hale gelmesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz,” dedi.
SPD’li siyasetçi, “çok sayıda seyir füzesi ve insansız hava aracı saldırısıyla son derece şiddetli ve tehditkar” olan Rusya’nın ülkeye yönelik hava saldırılarının yoğunlaşmasını kınadı.
Pistorius, Kiev tren istasyonunda yaptığı açıklamada, “Bu, Moskova’dan açık bir mesajdır: Şu anda barışçıl bir çözüme ilgi yoktur, aksine Ukrayna’da sivil bölgelere yönelik saldırılar azalmadan ve özellikle de giderek artan bir şiddetle devam etmektedir,” dedi.
Pistorius, gezisinin yeni Alman hükümetinin de Ukrayna’nın yanında olduğunu gösterdiğini belirtti. Pistorius, “Elbette, Almanya’nın ve diğer Avrupalıların gelecekte nasıl bir destek sağlayacağı önemli olacak. Örneğin sanayi işbirliği alanında, ama aynı zamanda diğer alanlarda da ne yapabileceğimiz önemli olacak,” ifadelerini kullandı.
Avrupa
Polonya’da Tusk, hükümetini şimdilik kurtardı

Polonya Başbakanı Donald Tusk, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayının yenilgisinin ardından desteğini pekiştirmek için çağrıda bulunduğu güven oylamasından kurtuldu.
Çarşamba günü Tusk hükümeti, iktidar koalisyonundaki 242 milletvekilinin tamamı ve bir bağımsız milletvekilinin desteğini alırken, 210 milletvekili karşı oy kullandı.
Başbakan, muhalefeti hızla bastırmak ve parlamentoda hâlâ çoğunluğa sahip olduğunu göstermek için oylamaya gitmişti. Oylamanın ardından Tusk, sonucun “bu hükümetin devam edip etmeyeceği” konusundaki önceki spekülasyonları yalanladığını söyledi.
Oylamadan önce parlamentoda yaptığı konuşmada Tusk, iktidar koalisyonuna 2027’deki parlamento seçimlerini kazanmak için saflarını sıklaştırma ve “harekete geçme” çağrısında bulundu.
Tusk, “Bu odadaki her birimiz zaferin tadını ve yenilginin acısını biliriz, ama ben teslim olmak kelimesini bilmiyorum,” dedi.
Tusk, sağcı muhalefet adayı Karol Nawrocki’nin 1 Haziran’da cumhurbaşkanı seçilip iktidar koalisyonunun önde gelen adayı ve Varşova Belediye Başkanı Rafał Trzaskowski’yi yenince güven oylaması çağrısında bulundu.
Çarşamba günü, muhalefetteki Hukuk ve Adalet (PiS) milletvekilleri, Tusk’un konuşmasını es geçerek, parti kurucusu ve Tusk’un uzun süredir düşmanı olan Jarosław Kaczyński’nin parlamento binası önünde düzenlediği basın toplantısına katıldı.
Kaczyński, güven oylamasını “önemli ama önceden belirlenmiş” olarak nitelendirdi.
Polonya’nın “bir kez daha bağımsızlığını kaybetmesini” engellemek için Tusk’a karşı mücadelesini sürdüreceğini vaat eden Kaczyński, başbakanın yabancı güçlerin kuklası olduğu yönündeki eski iddialarını yineledi.
Kaczyński, “Bu siyasi gündemin tamamına katılmıyoruz ve onu iyi, Polonya’ya yakışan bir siyasetle değiştirmek için elimizden geleni yapacağız,” dedi.
İktidar koalisyonu, Polonya’nın 460 sandalyeli alt meclisi Sejm’de 242 sandalyeye sahip ve bir sonraki parlamento seçimleri 2027’de yapılacak. Erken seçimler ancak 307 milletvekilinin çoğunluğunun parlamentoyu feshetmeye karar vermesi halinde yapılabilir.
Başbakan, koalisyon milletvekillerine “takım oyununun ne anlama geldiğini anlamaları” çağrısında bulunurken, gelecek ay kabine değişikliği yapma sözü verdi.
Kaczyński ise, “Daha iyiye gitmeyecek koşullar altında 2,5 yıl çok zorlu bir dönem bizi bekliyor,” diye karşı çıktı.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde yenilginin ardından, çiftçi yanlısı Polonya Halk Partisi’nin (PSL) üst düzey milletvekili Marek Sawicki, Tusk’a istifa çağrısında bulunmuştu.
Tusk’un bir diğer ortağı merkezci Polonya 2050’nin lideri Szymon Hołownia, koalisyon anlaşmasının yeniden müzakere edilmesini isterken, partisinin çarşamba günü başbakanı destekleyeceğini açıkladı.
Nawrocki’nin zaferi, Tusk’un cumhurbaşkanlığı sarayındaki müttefiki ile reform gündemini sıfırlama planını suya düşürdü. Polonya’da cumhurbaşkanları yasa tasarılarını veto edebilir. Bu yetki, Nawrocki’den daha ılımlı olarak görülen ama Tusk’un yargı reformlarını engelleyen PiS adayı Andrzej Duda tarafından da kullanılmıştı.
Bu reformların vaadi, Avrupa Komisyonu’nun, önceki PiS liderliğindeki hükümetle hukukun üstünlüğü konusunda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle dondurulan milyarlarca avroluk AB fonunu serbest bırakma kararının da temelini oluşturmuştu.
Tusk çarşamba günü, Nawrocki’nin yasama gündemine muhalefet edeceğini, ama cumhurbaşkanıyla işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtti.
Tusk, “Ne pahasına olursa olsun çatışma aramayacağım. Hukuki kaosu sona erdirmek için kimse benim kadar istekli değil,” dedi.
Tusk, müttefiklerini kontrol altında tutmak için “siyasi hayatta kalma stratejisine” de güveniyor. Polonya seçim yasasına göre, partiler parlamentoya girebilmek için oyların en az yüzde 5’ini almak zorunda. Son anketler, bazı koalisyon üyelerinin bu eşiği aşmakta zorlanabileceğini gösteriyor.
Örneğin Hołownia cumhurbaşkanlığına aday oldu, fakat ilk turda yüzde 5’in biraz altında oy aldı.
Son anketler, PiS’in aşırı sağcı Konfederasyon’un desteğiyle erken seçimlerde iktidara dönebileceğini gösteriyor. Bu da Tusk’un ortaklarının onu terk etmemesi için bir başka motivasyon faktörü.
Asya
BYD, Avrupa’da elektrikli otomobillerdeki fiyat savaşını küçük otomobillere de taşıdı

BYD, Çinli otomobil üreticilerinin Avrupa’da fiyat savaşını kompakt otomobil segmentine taşırken, İngiltere’de en ucuz ve en küçük elektrikli aracını piyasaya sürdü.
Başlangıç fiyatı 18.650 sterlin olan Dolphin Surf, BYD’nin popüler Seagull hatchback modelinin İngiliz versiyonu. Bu model, dünyanın en büyük otomobil pazarında yaşanan fiyat savaşının ardından yapılan son indirimlerle Çin’de İngiltere fiyatının üçte birinden daha ucuza, 6.000 sterlinin altında satılıyor.
BYD’nin başkan yardımcısı Stella Li, Roma’da düzenlenen lansman etkinliğinde, elektrikli araçların Avrupa’da kompakt otomobillerde yaygınlaşacağını ve küçük otomobillerde elektrikli araçlara geçişin büyük spor araçlara göre daha yavaş olduğunu belirtti.
Önde gelen elektrikli araç üreticisi BYD, geçen ay Japon küçük otomobil pazarına giriş yapacağını duyurdu ve gelecek yıl düşük maliyetli, batarya ile çalışan bir kei otomobil piyasaya sürmeyi planladığını açıkladı. Kutu şeklindeki minik otomobil, Japonya’da 2,9 milyon yen (20.700 dolar) fiyatla satılan kompakt Dolphin modelinden daha ucuz olacak.
Dolphin Surf’ün birkaç hafta önce 23.000 avronun altında bir fiyatla Avrupa’da piyasaya sürülmesinden önce bile, Renault 5, Citroën ë-C3 ve Dacia Spring gibi rakip kompakt elektrikli araçlar benzer veya daha düşük fiyatlarla piyasaya çıkmıştı.
Çinli markalar, özellikle Brüksel’in geçen yıldan bu yana Çin yapımı elektrikli araçların ithalatına daha yüksek gümrük vergileri uygulamaya başlamasıyla, Avrupa’da kendi iç pazarlarına göre daha kısıtlı bir fiyatlandırma stratejisi benimsedi.
Yine de BYD’nin Avrupa’daki tüm otomobil segmentlerine yayılması, yurt dışı büyümesini hızlandıracak. Schmidt Automotive Research’e göre, BYD ve diğer Çinli markaların İngiltere ve Avrupa kıtasındaki pazar payı, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 2,9’dan 2025’in ilk dört ayında yüzde 4,8’e çıktı.
Çin elektrikli araçlarına daha yüksek gümrük vergileri uygulamayan İngiltere, şu anda Batı Avrupa’ya giren tüm Çin markalı modellerin neredeyse üçte birini oluşturuyor.
İngiltere’nin çevrimiçi pazar yeri Auto Trader’a göre, Ocak ve Nisan ayları arasında satışa sunulan Çin elektrikli araçların stokları bir önceki yıla göre on kat artarak 3.300’ü aştı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemindeki %0,2’ye kıyasla, pazardaki yeni araç stokunun yaklaşık %3’ünü oluşturdu.
Analistler, Batılı otomobil üreticilerinin, gümrük vergilerinden kaçınmak için Avrupa’da yerel üretimi artıran Çinli rakipleriyle rekabet edebilmek için daha ucuz lityum demir fosfat piller kullandıkları için, daha küçük elektrikli otomobillerin fiyatlarında daha fazla düşüş olabileceğini belirtiyor.
Renault ve Volkswagen, araç geliştirmeyi hızlandırmak ve gelecek yıl piyasaya sürülmesi planlanan kompakt elektrikli araçların maliyetlerini düşürmek için Çin’in mühendislik uzmanlığının yanı sıra Çin’de üretilen bileşenleri kullanıyor.
Otomotiv analisti Matthias Schmidt, “Bu araçlar piyasaya çıkmaya başladığında fiyatlarda düşüş göreceğiz” dedi.
Stellantis destekli Çinli otomobil üreticisi Leapmotor’un kıdemli başkan yardımcısı Cao Li Çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, elektrikli araçlar ile benzinli araçların fiyatlarının birbirine yaklaşmasının Avrupa pazarında genel bir eğilim olduğunu söyledi.
Bazı Çinli otomobil yöneticileri, kendi pazarlarında yaşanan şiddetli fiyat savaşının Avrupa’ya sıçrayabileceğinden korkuyor. Ancak Çin ile AB arasında tırmanan ticaret gerilimleri, Avrupa’daki fiyat dinamiklerini değiştireceği düşünülüyor.
Pekin ve otomobil üreticileri, AB tarifelerinin yerine gönüllü fiyat kontrol sistemi getirmeyi teklif etti, ancak Brüksel’in bu asgari fiyatlandırma yaklaşımını kabul edip etmeyeceği henüz belli değil.
Müzakerelere yakın kaynaklar, Pekin’in önceki görüşmelerde modelden bağımsız olarak 35.000 avroluk bir asgari fiyat teklif ettiğini söyledi. Bu seviyede, BYD ve Leapmotor gibi daha ucuz otomobiller piyasadan çıkarılacaktır.
Ancak analistler, fiyat indirimleri Avrupa’da daha sınırlı olsa bile, tüketicilerin Çinli üreticilerin yüksek kaliteli teknolojisi ve yazılımı nedeniyle bu araçlara yöneleceğini belirtiyor.
Örneğin BYD’nin Başkan Yardımcısı Li, Belçika basınına verdiği demeçte, Çinli grubun süper hızlı şarj teknolojisini önümüzdeki 12 ay içinde Avrupa’ya getirmeyi planladığını söyledi.
Çin’deki fiyat savaşı, yerli otomobil endüstrisi için yıkıcı olarak değerlendirilirken, İngiltere ve Avrupa’da artan rekabet, hala salgın öncesi seviyelerin altında olan araç talebini artırmaya yardımcı olabilir.
Auto Trader’ın ticari direktörü Ian Plummer, “Pazarımızda görülen artan rekabet ve bazı yeni öne çıkan oyuncular, kısa vadede otomobil alıcıları için olumlu olacak ve orta vadede de daha fazla inovasyon ve pazar büyümesini tetikleyecek daha geniş fiyat baskısı yaratacaktır” dedi.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’