Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’li senatörlerden Pentagon’a: Musk’ın Putin ile ilişkileri soruşturulsun

Yayınlanma

ABD’li Demokrat Senatörler Shaheen ve Reed, Elon Musk’ın Putin ve diğer Rus yetkililerle temaslarının ulusal güvenlik açısından incelenmesi gerektiğini öne sürerek Pentagon ve Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu.

Reuters’ın haberine göre, ABD’li Demokrat Senatörler Jeanne Shaheen ve Jack Reed, Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Adalet Bakanlığı’ndan milyarder Elon Musk’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dahil Rus yetkililerle temaslarını incelemesini talep etti.

Bu talep, Adalet Bakanı Merrick Garland ve Pentagon Genel Müfettişi Robert Storch’a gönderilen dilekçede iletildi.

Dilekçede, SpaceX CEO’su olan Musk’ın milyarlarca dolar değerinde savunma ve istihbarat sözleşmelerini elinde tuttuğu vurgulandı.

Senatörler, Musk’ın Putin ile temaslarının ulusal güvenliğe zarar verebileceğini öne sürdü.

Senatörler, “ABD’nin tanınmış bir düşmanı ile, hükümetten milyarlarca dolarlık fon alan Musk arasındaki bu ilişki, Musk’ın bir hükümet yüklenicisi ve güvenlik izni sahibi olarak güvenilirliği hakkında ciddi soru işaretleri yaratıyor,” ifadelerini kullandı.

Shaheen ve Reed, iddiaların doğrulanması halinde iş insanının devlet ihalelerinden menedilmesini talep etmeyi planladıklarını belirtti.

Bu iddialara karşılık Musk, senatörleri “kukla” ve “moron” olarak nitelendirdi. Musk, “Bu suçlamaların kaynağını bulup onları yok edeceğim,” ifadesini kullandı.

The Wall Street Journal’ın ekim ayında yayımladığı habere göre, ismi belirtilmeyen Rus ve Batılı yetkililer Musk’ın son iki yılda Putin ve Moskova’daki diğer üst düzey yetkililerle birkaç kez görüştüğünü iddia etmişti.

Öte yandan Kremlin, Putin ile Musk arasında düzenli temas olduğu iddialarını yalanladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Putin ve Amerikalı milyarderin 2022’den önce yalnızca bir kez telefonla görüştüğünü, bu görüşmenin “tanışma” niteliğinde olduğunu ve konusunun “gelecekteki teknolojik çözümler” olduğunu ifade etti.

Kremlin, WSJ’nin haberini seçim kampanyasının bir parçası olarak “yeni bir atraksiyon” şeklinde nitelendirdi. Musk ise bu habere iki gülme ifadesi ile tepki gösterdi ve Amerikan medyasının “solcu propagandanın” sözcüsüne dönüştüğünü savundu.

Yeniden yapılanma başlıyor: Trump ve yandaşları milyarlar kazanacak

AMERİKA

Trump’ın danışmanı Claver-Carone: Çin’in Peru limanından gelen mallara da vergi uygulanmalı

Yayınlanma

Donald Trump’ın üst düzey danışmanlarından Mauricio Claver-Carone, seçilmiş başkanın Çin mallarına uygulayacağına söz verdiği %60 oranındaki gümrük vergilerinin, Pekin’in Peru’da inşa ettiği yeni bir limandan geçen herhangi bir ülkeden gelen mallar için de geçerli olmasını öneriyor.

Trump’ın ilk yönetiminde Ulusal Güvenlik Konseyinde Batı Yarımküreden sorumlu kıdemli direktör olarak görev yapan ve Trump’ın geçiş ekibinde yer alan danışman Claver-Carone, vergilerin Lima’nın 60 kilometre kuzeyindeki yeni derin su limanı Chancay’den geçen Çin veya Güney Amerika ülkelerinden gelen mallara da uygulanması gerektiğini söyledi.

Bloomberg’de yer alan habere göre Claver-Carone, “Chancay’den ya da bölgedeki Çin’e ait ya da kontrolündeki herhangi bir limandan geçen herhangi bir ürün, sanki Çin’den geliyormuş gibi %60 gümrük vergisine tabi tutulmalıdır,” dedi.

Claver-Carone, verginin tük aktarmaya (transshipment) karşı korunmaya yardımcı olacağını söyledi. Yük aktarma, bir ülkeden (bu durumda Çin’den) gelen malların başka bir ülkeye girmesi ve daha sonra nihai hedef pazarlarına (bu durumda ABD) doğrudan sevkiyatlardan daha düşük tarife oranlarıyla yeniden ihraç edilmesi süreci.

Latin Amerika’daki yük aktarması, Trump’ın Pekin’le ticaret savaşının ardından Amerika’nın en büyük ticaret ortağı olarak Çin’i geride bırakan Meksika’daki limanlarla ilgili olarak ABD için özellikle endişe verici olageldi.

Danışman bu tür tarifelerin, Pekin’in kendi topraklarında bir liman inşa etmesine izin verme konusunda ülkeleri iki kez düşündürmesi gerektiğini söyledi.

Claver-Carone, Meksika da dahil olmak üzere Çin’le denizcilik altyapısı konusunda ortaklık yapan tüm ülkelere “bunun bir uyarı olacağını” savundu.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping 14 Kasım’da Perulu mevkidaşıyla birlikte yeni Chancay limanının açılışını özenli bir törenle gerçekleştirdi. Xi, tesisin Chancay’den Şanghay’a doğrudan bir hat kurarak nakliye sürelerini kısaltacağını ve lojistik maliyetlerini düşüreceğini söylemişti.

Peru ve Çin’in Güney Amerika’dan Asya’ya mal götürmek ve Peru ve komşuları için tüketim malları ithal etmek istedikleri göz önüne alındığında, limandan yapılacak sevkiyatların ne kadarının ABD’ye yönelik olacağı belirsiz.

Eski bir Çin Ticaret Bakanlığı yetkilisi olan Ren Hongbin, 15 Kasım’da katıldığı bir iş dünyası etkinliğinde, limanın Çin ile ABD arasındaki ticareti kolaylaştırmaya yardımcı olabileceğini düşündüğünü söyledi.

Xi, cumartesi günü Lima’da düzenlenen bir toplantıda görevden ayrılan ABD Başkanı Joe Biden’a, dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki ilişkiyi geliştirmek için Trump’la birlikte çalışmaya hazır olduğunu söyledi. İkili Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği liderler zirvesi için Peru’da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Dünyanın en büyük lityum üreticisi, batının kritik minerallerde Çin’e bağımlılığına son veremeyeceğini söyledi

Yayınlanma

Dünyanın en büyük lityum üreticisi Albemarle, Kuzey Amerika ve Avrupa’da kritik minerallerin kontrolünü Çin’den alabilecek bir tedarik zinciri kurmanın ekonomik olarak uygun olmadığını savunuyor.

ABD merkezli grubun CEO’su Kent Masters Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, elektrikli araç endüstrisi için hayati önem taşıyan emtianın tedarikini düşük lityum fiyatları ve yüksek işletme maliyetleri nedeniyle batıya kaydırmanın “getirisinin olmadığını” söyledi.

Masters, “Batıya yönelmeye çalışıyorduk… piyasada gördüğümüz fiyatlar bunu yapmamıza gerçekten izin vermiyor,” dedi ve ABD’nin lityum konusunda Çin ile rekabet etme yarışını kaybetme riskiyle “kesinlikle” karşı karşıya olduğunu sözlerine ekledi.

Elektrikli araç satışlarındaki küresel yavaşlama ve zorlu makroekonomik koşullar metale olan talebi azaltırken arzın artmaya devam etmesi nedeniyle lityum fiyatları geçen yılın başından bu yana yüzde 80’den fazla düştü. Benchmark Mineral Intelligence’ın analisti Adam Megginson, “Mevcut fiyat seviyesinde, piyasaya yeni girenler teşvik edilmiyor,” dedi.

Lityum piyasasındaki gerileme, batının enerji dönüşümü için hayati önem taşıyan metaller için yerel bir tedarik zinciri oluşturma ve dünyanın rafine kapasitesinin çoğuna ve en büyük madencilik şirketlerinden bazılarına ev sahipliği yapan Çin’e bağımlılığı azaltma çabalarının altını oyuyor.

Albemarle bu ayın başlarında düşük lityum fiyatları nedeniyle 1,1 milyar dolarlık çeyrek zararı bildirdi ve maliyet tasarruf planının bir parçası olarak işgücünü yüzde 6-7 oranında azalttı.

Bu yılın başlarında şirket Güney Carolina’da 1,3 milyar dolarlık bir rafineri inşa etme planlarını durdurmuş ve Avustralya’nın Kemerton kentindeki genişlemesini de kısmen durdurmuştu.

Şirket ABD’de faaliyette olan tek lityum madenine (Nevada) sahip ve Kuzey Carolina’da bir maden için izinler alıyor. Masters FT’ye verdiği demeçte bu madenin geliştirilmesinin “o sırada ekonominin nasıl göründüğüne” bağlı olduğunu söyledi.

Masters, “İzinleri aldıktan sonra bunu yapıp yapmayacağımıza karar vermemiz gerekecek,” dedi.

Şirket önümüzdeki yıl dünya çapında 800 milyon ila 900 milyon dolar arasında sermaye harcaması yapmayı planlıyor, bu da bu yılki harcamaların yaklaşık yarısı demek.

Albemarle’den gelen yavaşlama, üreticilerin daha düşük kârlar bildirdiği ve genişleme planlarını geri çektiği bir dönemde geldi. Ağustos ayında Piedmont Lithium, Tennessee’de 800 milyon dolarlık bir rafineri inşa etme planlarını rafa kaldırdı. Eylül ayında International Battery Metals, Utah’taki lityum tesisinin faaliyetlerini üretime başladıktan iki ay sonra askıya aldı.

Eurasia Group’ta ticaret ve tedarik zincirleri analisti olan Oliver Montique, “Çin ile aradaki fark kapanmak yerine açılıyor gibi görünüyor,” dedi. Uluslararası Enerji Ajansına göre Çin geçen yıl dünya lityum rafine kapasitesinin yüzde 65’ini oluşturdu ve 2040 yılına kadar dünya arzının yarısından fazlasını üretmesi bekleniyor.

Bazı şirketler ise ilerleme kaydediyor. Geçtiğimiz ay Rio Tinto, Arcadium Lithium’u 6,7 milyar dolara satın alarak kayıtlara geçen en büyük lityum satın alımını gerçekleştirdi.

Fiyatların 2027 yılına kadar toparlanmasını beklemeyen Macquarie’ye göre, küresel maden arzının bu yıl yaklaşık yüzde 24, gelecek yıl ise yüzde 21 artması bekleniyor.

ABD Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA), Çin kaynaklı olmayan malzemelerin tedarikini ve yerli üretimi teşvik etmek için vergi indirimleri içeriyor olsa da Albemarle, yasanın mineral sektörüne kadar bir tedarik zincirinin oluşturulmasını hızlandırmadığını söylüyor.

Ulusal Madencilik Derneği Başkanı Rich Nolan, yerli üretimi artırmak için “stoklar, geri alım engelleri [ve] önceden pazar taahhütleri” dahil olmak üzere “daha agresif ve bütünsel bir yaklaşım” çağrısında bulundu.

Düşük fiyatlara ek olarak, lityum üreticileri uzun izin süreleri, işgücü sıkıntısı ve politika belirsizliği ile karşı karşıya. Analistler, yeni başkan Donald Trump’ın ABD’deki “çılgın elektrikli araç zorunluluğunu sona erdirme” ve IRA’yı geri alma vaatlerinin elektrikli araçların benimsenmesini daha da yavaşlatabileceğini ve lityum fiyatlarını düşürebileceğini söylüyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden’dan Ukrayna’ya kritik hamle: ATACMS füzeleri için onay çıktı

Yayınlanma

The New York Times gazetesinin konuya aşina yetkililere dayandırdığı haberine göre Joe Biden yönetimi, aylarca süren görüşmelerin ardından Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzeleriyle Rusya toprakları içindeki hedefleri vurma yetkisi verdi.

Yetkililerin aktardığına göre, ilk saldırıların hedefinde Kursk oblastındaki Rusya ordusu birlikleri yer alacak.

Ukrayna ordusunun ağustos başından bu yana bölgenin bir kısmını kontrolünde tutması üzerine Rusya, yaklaşık 50 bin kişilik bir güç oluşturarak bin kilometrekarelik alanı elinde tutan Ukrayna birliklerini bölgeden çıkarmaya çalışıyor.

Gazetenin kaynaklarına göre, ATACMS saldırılarının kapsamı ilerleyen dönemde genişleyebilir.

Reuters haber ajansının kaynaklarının aktardığına göre, Rusya’ya yönelik ilk ATACMS saldırıları önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek.

300 kilometre menzilli füzelerin özel bir versiyonunun kullanılması planlanıyor.

Kiev yönetimi, eylül ayında Washington’a sunduğu hedef listesinde, sınırdan yüzlerce kilometre içerideki depolar, yakıt üsleri ve askeri havaalanlarını içeren stratejik noktaları belirlemişti.

Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) verilerine göre, 300 kilometre menzile sahip ATACMS füzeleri, Rusya’nın toplam nüfusu 4,7 milyon olan dokuz büyük şehrini hedef alabilme kapasitesine sahip.

Bu şehirler arasında Rostov-na-Donu (1,14 milyon nüfus), Voronej (1,046 milyon nüfus) gibi metropoller ile Kursk (436 bin), Orel (296 bin), Bryansk (373 bin), Lipetsk (486 bin), Smolensk (312 bin) ve Kaluga (329 bin) gibi oblastlar da bulunuyor.

ISW’nin analizine göre, Batı’nın uzun menzilli silahlarının etki alanında en az 245 Rus askeri tesisi yer alıyor. Bu tesisler arasında Rusya’nın askeri havacılığına ait 16 havaalanının yanı sıra birlik üsleri, karargahlar, komuta merkezleri ve yakıt depoları da bulunuyor.

Fransa ve İngiltere’den de izin geldi

Öte yandan Le Figaro gazetesi, Fransa ve İngiltere’nin Ukrayna’ya uzun menzilli SCALP/Storm Shadow füzeleri ile Rus topraklarına saldırı izni verdiğini bildirdi.

Hedefler arasında, “Kursk oblastındaki Ukrayna güçlerini tehdit eden” Rus birliklerinin yer alabileceği belirtiliyor. Ancak Biden, Kiev’e başka bölgelerde de uzun menzilli silahlar kullanma yetkisi verebilir.

Trump yönetimi, kararı yeniden değerlendirebilir

Bunun yanı sıra ekibinden bir temsilci, TASS’a yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın, Biden’ın söz konusu kararını yeniden gözden geçirebileceğini belirtti.

İsmi belirtilmeyen temsilci, “Hemen hemen her şey yeniden değerlendirilecek. Ancak ABD’de her zaman yalnızca bir başkan vardır ve bu kişi, 20 Ocak 2025 günü öğlene kadar (Trump’ın yemin törenine kadar) Joe Biden’dır. Bu füzelerin kullanım kararı ona aittir,” dedi.

Bu arada, Trump’ın geçiş ekibinin bir temsilcisi olan İletişim Direktörü Stephen Cheung, Biden’ın kararını doğrudan yorumlamadı.

CNN’e yaptığı açıklamada Cheung, Trump’ın Moskova ile Kiev arasında müzakereler düzenlenmesine yönelik çağrılarını bir kez daha hatırlattı.

Cheung, “Başkan Trump’ın kampanya sırasında söylediği gibi, iki tarafı bir araya getirip barışı müzakere edebilecek, savaşı ve ölümleri sona erdirmek için çalışabilecek tek kişi kendisidir,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Cheung, Trump’ın veya danışmanlarının Biden yönetiminden bu konuda bir bilgilendirme alıp almadığına dair soruyu yanıtlamaktan kaçındı.

Trump’ın ekibindeki önemli isimlerden milyarder Elon Musk, Ukrayna’nın Batı silahlarını Rusya topraklarına karşı kullanmasının Batı açısından risk oluşturacağını söylemişti. Musk’a göre Moskova, bu tür saldırılara “ayni karşılık verecek.”

Trump’ın zaferinden sonra: Ukrayna’da savaş sona mı eriyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English