Bizi Takip Edin

AVRUPA

ABD’li ve Avrupalı şirketlerden Berlin’e ‘gaz kazanı’ yasağı uyarısı

Yayınlanma

ABD’li ve Avrupalı mühendislik şirketleri, Almanya’da gaz kazanlarının ısı pompalarıyla değiştirilmesini öngören yasa tasarısının AB tek pazar ilkelerini ihlal eden hükümler içerdiği konusunda uyarıda bulundu.

Şirketler, hükümetin ısı pompası sistemlerinde bir soğutucu gaz olan hidrofloro-olefinlerin (HFO) kullanımını yasaklamasına izin veren yasa taslağındaki bir maddeden endişe duyuyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre Honeywell Advanced Materials’ın üst düzey yöneticilerinden Julien Soulet, Almanya’nın en iddialı iklim mevzuatlarından biri olarak lanse edilen bu hükmün ‘verimsiz’ olduğunu ve ‘AB iç pazarının ilkelerini ihlal ettiğini’ savundu.

Soulet, “Almanya’da HFO’ların piyasadan kaldırılmasının istenmeyen sonuçları, enerji verimliliği, enerji güvenliği ve vatandaşlar için mali maliyet üzerindeki olumsuz etkiler açısından geniş kapsamlı olacaktır,” dedi.

Popüler olmayan kazan yasağından sorumlu Almanya Ekonomi Bakanlığı sözcüsü, ısı pompalarında HFO’lardan ‘daha düşük sera gazı potansiyeline’ sahip propan veya karbondioksit gibi ‘doğal soğutucu akışkanlara’ geçilmesinin önemli olduğunu söyledi fakat ‘iklim politikası açısından çok daha önemli olanın ısıtmada fosil yakıtların kullanımına son vermek olduğunu’ da sözlerine ekledi.

Kazan yasağı Almanya’da son yılların en çok tartışılan yasalarından biri haline geldi ve Olaf Scholz’un koalisyon hükümetinin popülaritesine büyük zarar verdi. Sonbaharda Federal Meclis’ten geçmesi beklenen Binalarda Enerji Yasası, önümüzdeki yıldan itibaren Almanya’daki yeni binalarda kurulan tüm ısıtma sistemlerinin en az yüzde 65 oranında yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenmesini öngörüyor.

Fakat tasarı, hükümete ısı pompalarında sadece doğal soğutucu akışkanların kullanılabileceğini şart koşma yetkisi veren bir hüküm içeriyor. Bu, cihazlarda ısı transferini sağlamak için geliştirilen hidrojen, flor ve karbon bileşikleri olan HFO’ları hariç tutacak.

Hükümet, ısı pompalarının şu anda doğal olarak oluşmayan ve iklim değişikliğine katkıda bulunan f-gazlar olarak adlandırılan florlu gazları kullandığını söyledi. Tasarı, bu gazların ‘CO₂’den önemli ölçüde daha büyük olabilen güçlü bir sera gazı etkisine’ sahip olduklarını savunuyor. Hükümet, ısı pompalarında yalnızca propan veya CO₂ gibi daha az kirletici doğal soğutucu akışkanlara izin verilmesine yönelik bir gereklilik öngördüğünü de ekliyor. Hükümet, Brüksel’de görüşülmekte olan yeni bir AB direktifinin, HFO’lar gibi f-gazları kullanan yeni kurulmuş ısı pompalarını muhtemelen yasaklayacağını söyledi.

Fakat endüstri grupları, Almanya’da satılan pompaların çoğunun HFO kullanması nedeniyle hükmün sektör üzerinde caydırıcı bir etkisi olabileceğini söylüyor. Bir Alman soğutma ve iklimlendirme ticaret grubu olan VDKF’ye göre propan bazlı ısı pompaları pazarın yüzde 5’inden azını oluşturuyor.

Alman Isı Pompası Birliği (BWP), AB tek pazarının tamamı için tek tip kurallar oluşturacak olan Avrupa f-gaz direktifinin güncellenmesine yönelik adımları desteklediğini açıkladı. Fakat Berlin’in ısınma yasa tasarısında yer alan hüküm, Almanya’nın hangi gazların kullanılabileceğine dair AB kurallarından farklı olabilecek son tarihler ve kısıtlamalarla ‘ulusal bir çözüm’ peşinde olduğuna dair korkuları artırdı.

BWP, “Hangi soğutucu akışkanlara izin verileceği konusundaki belirsizlik, bina sahiplerinin gazlı veya biyokütleli ısıtma sistemi kurmaya karar vermesi gibi bir duruma yol açabilir ki bu da çok daha fazla emisyona neden olur,” dedi.

Almanya’nın önde gelen ısı pompası üreticilerinden Stiebel Eltron’un CEO’su Kai Schiefelbein, hangi soğutucu akışkanların kullanılabileceği konusunu ele almak için ‘daha liberal’ bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu söyledi.

Schiefelbein, “Politikacılar, şirketler ve esnaf, ısı pompalarının kurulumunu gerçekten artırmamız gerektiği konusunda hemfikir. Ancak bunu yapmak için tüm ısı pompası segmentlerini dikkate almamız gerekiyor,” dedi.

CEO, Avrupa pazarındaki ısı pompası ürünlerinin yüzde 40’ına kadarının hâlâ ‘doğal soğutucu akışkanlara dayalı güvenli ve ölçeklenebilir çözümlere sahip olmadığını’ söyledi.

AVRUPA

Avrupa kamuoyu, Ukrayna’nın savaşı kazanacağına inanmıyor

Yayınlanma

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Ukraynalıların çoğunluğu Kiev’in Moskova ile savaşında galip geleceğine inanırken, Avrupalılar daha şüpheci.

9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO zirvesine günler kala yayınlanan araştırma, Ukrayna ve 14 AB ülkesindeki çatışmaya yönelik tutumları haritalandırdı. Saha çalışması mayıs ayında gerçekleştirildi.

Avrupalıların Ukrayna’nın Rusya’yı savaş alanında yenemeyeceğine inanma eğiliminde olduğu, ankete katılanların yaklaşık üçte biri ila yarısının savaşın müzakere edilmiş bir çözümle sona ereceğine inandığı ve yüzde 31’e kadarının (Yunanistan) bir Rus zaferini en olası gördüğü ortaya çıktı. Ankete katılan AB ülkeleri arasında sadece Estonya’da Ukrayna’nın zafer kazanacağı görüşü hakim (yüzde 38).

Bunun tersine, Ukraynalıların çoğunluğu (yüzde 58) birliklerinin kazanabileceğinden ve uluslararası müttefiklerinin desteğine güvenmeye devam edebileceklerinden emin. Ukraynalıların sadece yüzde 1’i Rusya’nın savaşı kazanacağına inanırken, yüzde 30’u müzakere edilmiş bir çözümü en olası sonuç olarak görüyor.

Bulgular, NATO liderlerinin üye ülke halkları arasında “asker konuşlandırılması için yerel destek bulmalarının pek olası olmadığını” ortaya koyuyor. Ülke sonuçları yüzde 4 ile yüzde 22 arasında değişiyor.

Savunma harcamaları konusunda, veriler çoğu ülkenin katkılarının artırılmasına karşı olduğunu gösterdi. İstisnalar Polonya (yüzde 53’ü savunma harcamalarının artırılmasını destekliyor), Estonya (yüzde 45), İsveç (yüzde 41) ve Almanya (yüzde 40).

Bununla birlikte, Avrupalıların çoğu savaşa teknik yardım sağlamak ve silah ve mühimmat tedarikini artırmak gibi başka şekillerde dahil olmayı destekliyor.

Sadece Bulgaristan, Yunanistan ve İtalya’da nüfusun çoğunluğu (sırasıyla yüzde 63, yüzde 54 ve yüzde 53) Ukrayna’ya mühimmat ve silah tedarikini artırmanın “kötü bir fikir” olduğunu düşünüyor.

Avrupalılar Ukrayna’yı AB’ye kabul etmenin faydaları konusunda da bölünmüş durumda. En fazla destek veren ülkeler Portekiz, Estonya, İsveç, İspanya ve Polonya iken en şüpheci ülkeler Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa.

Ukraynalıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) AB üyeliğinin ülkelerinin geleceği için NATO üyeliği kadar önemli olduğuna inanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da kim, kime oy verdi?

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AP seçimlerindeki yenilginin ardından çağrısını yaptığı erken Ulusal Meclis seçimlerinin ilk turu Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisibnin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Fransa’daki 49,5 milyon seçmenin yaklaşık %67’si oy kullanınca seçimlere katılım oranı 1990’ların sonundan bu yana görülmemiş bir seviyeye ulaştı.

RN oyların %33’ünü alırken, ikinci sırada %29 oy ile Yeni Halk Cephesi (NFP) yer aldı. Macron’un Ensemble ittifakı %22, muhafazakâr Les Républicains (LR) %10 ile üçüncü ve dördüncü sıralarda yer aldı. 

İlk turun öncesinde ve sonrasında yapılan kamuoyu araştırmaları, Fransa’da hangi toplumsal grupların hangi partilere oy verdiğine dair bazı ipuçları sunuyor.

Örneğin ilk turdan önceki günlerde 10.200’den fazla seçmenle anket yaparak oy pusulasının demografik yapısını ortaya koyan Ipsos’a göre RN, 34 yaş altı ve 70 yaş üstü hariç tüm yaş gruplarında en fazla oyu aldı.

Yaşlıların en yüksek oyu (%32) Macron’un Ensemble koalisyonuna gitti. Gençler arasında ise NFP önde görünüyor: Ipsos anketine göre 18-24 yaş arası oyların %48’i sol koalisyona gitti. NFP, 25-34 yaş grubunda da %38 ile birinci sırada yer alıyor.

35-49, 50-59 ve 60-69 yaş gruplarında ise Le Pen’in partisi en çok oy kazanan grup olarak öne çıkıyor. RN ayrıca hem 18-24 hem de 25-34 yaş gruplarında oyların yaklaşık üçte birini elde ederek gençlerin oylarında ikinci oldu.

RN Başkanı Jordan Bardella’nın sosyal medyada, özellikle de TikTok’ta güçlü bir takipçi kitlesi var.

Sınıfsal konum: RN ile NFP yoksul ve mavi yakalılar arasında yaygın

Ipsos’a göre, kendini “dezavantajlı” olarak tanımlayan kişilerin çoğunluğu (%54) ezici bir çoğunlukla RN’yi destekledi. Sağcı parti aynı zamanda “halk” sınıfları arasında en yüksek oranı (%38) alarak sol koalisyonun üç puan önünde yer aldı.

Ay sonunu zor getirdiğini ya da geçinmek için tasarruf ve/veya krediye güvendiğini söyleyen seçmenlerin çoğu da RN’yi solcu rakiplerinin önünde (sırasıyla %46 ve %41) destekledi.

Ayda 1.250 avronun altında kazanan seçimenlerin %35’i NFP’ye, %38’i RN’ye oy verirken, ayda 1.250 ila 2.000 avro arasında kazanan seçimenlerin %33’ü sol ittifaka, %36’sı RN’ye evet dedi.

Anketteki daha ilginç noktalardan biri, RN’nin üst segment gelir gruplarında da birinci parti olması. Aylık hanehalkı geliri 2.000 ila 3.000 arasında olan Fransızların %35’i, 3.000 avronun üzerinde olanların da %32’si RN’ye oy verdi.

Partinin uzun zamandır varlıklı kesimler, üniversite ve üzeri eğitim almış olanlar ve 60 yaş üstü kişiler arasında düşük bir performans sergilediği görülüyordu. Ayrıca daha az kadın seçmenin ilgisini çekerek cinsiyet ayrımından da muzdaripti.

İlk tur sonuçları bu verilerin artık doğru olmadığını gösteriyor. RN’nin tabanı şu anda Fransa’nın tüm ana partileri arasında en geniş tabanlardan biri haline gelmiş görünüyor.

Protesto oylarının dağılımı

Ipsos anketine göre, Macron’dan memnun veya çok memnun olduğunu beyan eden seçmenlerin çoğunluğunun Ensemble’ye oy vermeye devam etti.

Fakat Macron’dan memnun olmadığını söyleyenlerin üçte biri NFP’yi tercih ederken, hiç memnun olmayanların çoğunluğu (%53) RN’yi seçti.

Hem sağdan hem de soldan gelen “Macronizmin öldüğüne” dair tespitler şimdilik doğru görünüyor.

Hangi bölgelerde, kim üstün? Göçmenler Halk Cephesi dedi

RN’nin en güçlü kaleleri, Le Pen ve müttefiklerinin on yılı aşkın bir süredir yerleştiği endüstriyel kuzeyde ve güney sahillerinde bulunuyor. Le Pen pazar günü Hénin-Beaumont’ta %50’nin üzerinde oy alarak yeniden seçildi.

Fakat RN, Bordeaux yakınlarındaki Gironde ve Burgundy’deki Haute-Saône gibi seçmenlerin kamu hizmetlerinin gerilediğini düşündüğü kırsal alanlarda ve küçük kasabalarda da gücünü pekiştirdi.

NFP, Paris’in doğu bölgelerinde ve Seine St-Denis gibi Paris çevresindeki yoksul, göçmen banliyölerinde kendi kalelerine sahip. Aynı zamanda benzer demografik özelliklere sahip Rennes ve Nantes gibi küçük şehirlerin dışındaki düşük gelirli bölgelerde ve Marsilya’nın kuzeyinde de Halk Cephesi büyük bir zafer kazandı.

Bunun bir nedeni, başta Müslüman toplum olmak üzere göçmen kökenli Fransız vatandaşlarının, son yıllarda tek savunucuları olarak gördükleri La France Insoumise’e (Boyun Eğmeyen Fransa – LFI) kitlesel olarak oy vermeye başlamaları.

Örneğin LFI liderlerinden Mathilde Panot, Paris’in güneyindeki Val-de-Marne’de kolayca yeniden seçildi.

76 bölgede adaylar, kayıtlı seçmenlerin en az %25’i ile mutlak çoğunluğu sağlayarak ikinci tura kalmaktan kurtuldular. Bu zaferler 39 seçim bölgesi ile RN ve 31 seçim bölgesi ile NFP arasında neredeyse eşit olarak paylaşıldı.

Macron’un Ensemble’ı sadece iki, çok zayıflamış olan muhafazakâr Les Républicains ise bir seçim bölgesine sahip oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna’dan göçmen işçi hamlesi

Yayınlanma

1 milyondan fazla aboneye sahip Telegram kanalı Rezident, Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresinden bir kaynağa dayandırdığı haberinde Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy yönetiminin cepheye gönderilen Ukraynalı erkeklerin yerine üçüncü dünya ülkelerinden göçmen işçi getirmeyi planladığını bildirdi.

Kanalın haberinde, yönetimin seferberliğin aksamaması adına Ukraynalıların yerine Asya ve Afrika ülkelerinden işçi getirmek üzere büyük şirketlerle koordinasyon kurduğu belirtildi.

Haberde, “Şu anda Genelkurmay Başkanlığı açısından ordunun rezervlerini yenilemek önemli ve işletmelerin çekinceleri, şu anda ayda 30 ila 40 bin kişi olarak belirlenen planın hızlı bir şekilde yerine getirilmesine izin vermiyor,” ifadelerine yer verildi.

Yine yaklaşık 1 milyon takipçili Legitimnıy Telegram kanalı ise göçmen işçilerin ülkenin yeniden inşasında yer alacağını belirtti.

Kanal, “Ukrayna’nın hayatta kalmasına yardımcı olacaklar. Yüzde 95’i Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu sakinleri olacak. Görünen o ki Ukraynalı erkekler, ulusötesi şirketler tarafından topraklarında yaşamaları için getirilecek göçmenler uğruna ölüyorlar,” değerlendirmesini yaptı.

CNN: Tüm Ukraynalı erkekler ya cephede savaşacak ya da ülkeden kaçacak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English