Bizi Takip Edin

AVRUPA

AfD’nin gençler arasındaki popülaritesi artıyor

Yayınlanma

Almanya’da geçen ay yapılan bir araştırmaya göre 14-29 yaş dilimindeki gençler arasında Almanya için Alternatif’in (AfD) etkisi artıyor.

Zeit tarafından yapılan habere göre, bugün federal seçimler yapılsa, AfD 14-29 yaş arası gençler arasında en fazla oyu alacak.

Çalışma, gençlik araştırmacısı Simon Schnetzer yönetiminde 2020 yılından bu yana düzenli aralıklarla tekrarlanıyor ve Berlin Hertie School’dan araştırmacı Klaus Hurrelmann ve Konstanz Üniversitesinden Kilian Hampel tarafından destekleniyor.

Sonuçlar, 14-29 yaşları arasındaki 2.042 kişinin katıldığı temsili bir çevrimiçi ankete dayanıyor.

Bir önceki yıla kıyasla, oy vermeyeceğini belirten gençlerin sayısı daha az: 2023’teki yüzde 15’e kıyasla yüzde 10. Bununla birlikte, katılımcıların yaklaşık dörtte biri, hangi partiye oy vereceği konusunda kararsı.

Oy vermek isteyenlerin önemli bölmesi (yüzde 22) ise AfD’ye oy vereceğini belirtti. Bunu yüzde 20 ile CDU/CSU ve yüzde 18 ile Yeşiller takip ediyor. 

SPD, FDP, Sol Parti ve Yeşiller gençlik arasında bariz bir içimde oy kaybederken, AfD 2022 yılında yüzde 10’un altında görünüyordu. İki yıl önceki ankette 14-29 yaş arası gençler arasında Yeşiller yüzde 27, FDP yüzde 19 ile en popüler partilerdi.

Sol Parti’den ayrılanların kurduğu Sahra Wagneknecht İttifakı (BSW) ise gençler arasında yüzde 5’lik bir desteğe sahip.

Önceki yılların aksine, bu yılki gençlik araştırmasına göre, Almanya’daki gençlerin kaygıları artık koronavirüs tarafından karakterize edilmiyor. Gençler arasındaki ruhsal stres düzeyi yüksek kalmaya devam etse de pandemi büyük ölçüde unutulmuş görünüyor. Katılımcılara göre stres, yalnızlık ve kaygı bir önceki yıla kıyasla daha da artmış durumda. 

Her şeyden önce 14-29 yaş arası gençler, artık mevcut ve gelecekteki mali durumlarını etkileyen enflasyon, Avrupa ve Ortadoğu’daki savaşlar, pahalı ve zor bulunan konutlar gibi konularla ilgileniyor.

Araştırmanın yazarlarına göre, giderek daha fazla sayıda genç konut piyasasının ne kadar dar olduğunun ve yüksek kiraların kendilerini ne kadar kısıtladığının farkına varıyor.

Hayatın bu evresinde yaşanan pek çok çalkantı nedeniyle, özellikle gençler düzenli olarak yeni bir daire ya da ortak bir dairede oda arıyor. Gençler, düşük kiralı eski sözleşmelerden pek faydalanamıyor. 

Gençlerin yüzde 70’e yakını en önemli mesele olarak enflasyonu görüyor. 

Önceki yıllarla karşılaştırıldığında, gençlerin endişeleri arasında özellikle bir konudan bahsediliyor: Almanya’ya mülteci hareketlerindeki artış.

Almanya’ya çok fazla mültecinin gelebileceği ve bunun da yaşam alanı sıkıntısı ve sosyal bölünme nedeniyle olumsuz bir etki yaratabileceği korkusu giderek artıyor gibi görünüyor.

Araştırmanın yazarları gençlere oy verme nedenlerini de sordu. Araştırmaya göre AfD desteği için farklı motivasyonlar mevcut. Bazıları mevcut hükümetin politikalarını protesto etmek için bu partiye oy vereceğini söylüyor.

Bu durum, “Çünkü trafik ışıkları [mevcut hükümet] iyi değil” ya da “Sağcı olduğum için değil, Almanya’da bir şeylerin değişmesi gerektiği için,” gibi ifadelerde görülüyor.

Diğerleri ise inançları nedeniyle partiye oy vermek istiyor. AfD’nin Almanya’ya göçü kısıtlama vaatleri burada özellikle önemli bir rol oynuyor.

AfD ve Yeşiller’in potansiyel seçmenleri arasındaki farklar özellikle cinsiyet açısından belirgin: AfD sempatizanlarının yüzde 64’ü erkek iken Yeşiller’in çoğunluğu (yüzde 54) kadın.

Dile getirilen endişelerdeki farklılıklar da dikkat çekici. İltica ve göç konusunun AfD ile yakından ilişkili olduğu açık. Parti sempatizanları arasında bu konu yüzde 74 ile ilk sırada yer alırken, Yeşillerin sadece yüzde 16’sı bu endişeyi paylaşıyor.

Ankete katılan 14-29 yaş arası gençlerin çoğunluğu haberleri ve siyasi gelişmeleri öğrenmek için sosyal medyayı kullanıyor. AfD’nin sosyal medyadaki güçlü varlığının, görünürlüğü açısından kritik olduğu anlaşılıyor.

Diğer pek çok partinin aksine AfD uzun zamandır özellikle gençler için önemli olan sosyal platformlara yöneliyor. TikTok’ta en başarılı beş siyasetçiden dördü AfD’den ve partinin milletvekillerinin 17 milyondan fazla beğenisi var.

SPD, Yeşiller, FDP, CDU/CSU ve Sol Parti’nin toplam beğeni sayısı ise 9 milyonun biraz üzerinde.

AVRUPA

Almanya, Suriyelilerin iltica başvurularına ilişkin tüm kararları askıya aldı

Yayınlanma

Almanya Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi ikinci bir duyuruya kadar Suriyelilerin iltica başvurularını işleme koymayacağını söyledi.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin cihatçı HTŞ önderliğindeki örgütler tarafından devrilmesi nedeniyle Federal Göç ve Mülteciler Dairesi pazartesi günü Suriyelilerin iltica başvurularını derhal dondurdu.

Konuyla ilgili olarak SPIEGEL’e konuşan bir yetkili, Suriye’deki durumun belirsiz olduğunu ve orada siyasi gelişmelerin nasıl seyredeceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyledi.

Bu nedenle şu anda ciddi bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını savunan daire, her türlü kararın “ayakları yere basan” bir karar olması gerektiğini belirtti.

Yetkiliye göre, yaklaşık 46.000’i ilk başvuru olmak üzere Suriyelilerden gelen 47.270 sığınma başvurusu henüz karara bağlanmadı. Fakat Suriye’deki yeni durumun şu anda halihazırda alınmış kararlar üzerinde bir etkisi yok.

Alman siyasetinde Suriyeli sığınmacılar tartışması başladı

Almanya’daki Suriyelilerin akıbetine ilişkin siyasi tartışma şimdiden başlamış durumda. CDU/CSU’lu bazı politikacılar Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinden yana görüş bildirdi. Yeşiller ve SPD’li politikacılar ise Suriye’deki belirsiz durum karşısında itidal çağrısında bulundu.

CSU’nun içişleri konusundaki önde gelen milletvekili Andrea Lindholz pazar günü Rheinische Post’a verdiği demeçte, Suriye’de kalıcı bir barış sağlandığında pek çok Suriyelinin “artık korunmaya ihtiyaç duymayacağını ve dolayısıyla Almanya’da kalma hakkına sahip olmayacağını” söyledi.

Şansölye Olaf Scholz’un artık Almanya’nın daha fazla Suriyeli mülteci kabul etmeyeceğini kamuoyuna açıklaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Lindholz, partinin daha önceki taleplerini de yineledi.

Dış ilişkilerden sorumlu partili meslektaşı Jürgen Hardt ise “İşlerin nereye gittiğini görmek için henüz çok erken. Almanya’daki Suriyeli mültecilerin istikrar sağlandığında ülkelerine dönmelerini bekliyoruz,” dedi.

SPD’den seçim öncesi “popülist” söylem endişesi

Alman parlamentosunun dış ilişkiler komisyonuna başkanlık eden SPD milletvekili Michael Roth SPIEGEL’e verdiği demeçte, Suriye’ye barışın geri gelmesi halinde, “burada kendilerini hiçbir zaman evlerinde hissetmeyen insanların geri dönmelerini engelleyecek hiçbir şey olmadığını” söyledi.

Bununla birlikte Roth, Suriyelilerin çoğunun topluma ve iş piyasasına iyi entegre olduğunu da sözlerine ekledi.

Roth, “‘Şimdi herkes hemen geri dönmek zorunda’ gibi popülist bir tartışmaya karşı uyarıyorum,” dedi.

SPD’li siyasetçi, AfD ve BSW’nin yanı sıra bazı CDU/CSU’luların da “seçim kampanyası sırasında bunu talep etmesinden” korktuğunu ve bunun da kendisini “endişelendirdiğini” söyled. korkuyorum

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupalılar Esad’ın düşüşünden memnun

Yayınlanma

Avrupalı yetkililer, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın iktidardan devrilişini memnuniyetle karşılayarak devrik liderin uluslararası destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığına işaret ettiler.

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı gruplar 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra Esad’ı devirdiklerini ilan ettiler.

AB’nin yeni diplomasi şefi Kaja Kallas’a göre “Esad’ın diktatörlüğünün sona ermesi olumlu ve uzun zamandır beklenen bir gelişme” idi.

Bu durumun aynı zamanda Esad’ın destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığını da gösterdiğini öne süren Kallas, “Önceliğimiz bölgede güvenliği sağlamaktır,” dedi, bölgedeki bakanlarla ‘yakın temas’ halinde olduğunu da sözlerine ekledi.

AB yetkilisi, “Suriye’nin yeniden inşası süreci uzun ve karmaşık olacaktır ve tüm taraflar yapıcı bir şekilde angaje olmaya hazır olmalıdır,” diye ekledi.

Leyen: Suriye’nin yeniden inşasını destekeleyeceğiz

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa da Esad yönetiminin sona ermesiyle birlikte “tüm Suriye halkı için özgürlük ve barış adına yeni bir fırsatın ortaya çıktığını” ve bunun “bölgenin daha geniş çaplı istikrarı için hayati önem taşıdığını” savundu.

Costa, “AB daha iyi bir gelecek için Suriye halkıyla birlikte çalışmaya hazırdır,” dedi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa, ulusal birliğin korunmasını ve tüm azınlıkları koruyan bir Suriye devletinin yeniden inşasını desteklemeye hazırdır,” dedi.

Avrupalı ve bölgesel liderlerle temas halinde olduklarını ve gelişmeleri izlediklerini belirten Leyen, bölgedeki tarihi değişimin fırsatlar sunduğunu fakat “risklerin de bulunduğunu” söyledi.

Berlin ve Paris’tan “aşırıcılık” uyarısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, “Barbar devlet yıkıldı. Nihayet. (…) Fransa Orta Doğu’daki herkesin güvenliğine bağlı kalacaktır,” ifadelerini kullandı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı da Suriyelilere “aşırıcılığın her türlüsünü reddetmeleri” çağrısında bulundu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Esad’ın düşmesini milyonlarca Suriyeli için “büyük bir rahatlama” olarak nitelendirdi ama ülkenin artık “diğer radikallerin” eline geçmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares RTVE’ye yaptığı açıklamada Suriye’nin “Balkanlaşmamasını” umduğunu, farklı bölgelerin farklı radikal gruplar tarafından yönetilebileceğini söyledi.

Albares, “Suriye halkının gelecekte nasıl ve kim tarafından yönetileceklerine karar verebilmelerini sağlamalıyız ve tabii ki Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını da sağlamalıyız,” dedi.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, Suriye’de sivillerin korunmasının “her şeyden önemli” olduğunu söyledi ve “barışçıl bir geçişin yanı sıra özgür ve adil seçimler” çağrısında bulundu.

İsveç Dışişleri Bakanı Maria Stenergard, “Bunun uzun vadede hem Suriye hem de bölge için ne anlama geleceği konusunda kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken,” uyarısında bulundu.

“Suriye’de iktidarın düzenli bir şekilde el değiştirmesi artık önem kazanıyor,” diyen Stenergard, sivil nüfusun, sivil altyapının korunması ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca engelsiz insani erişimin sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

“Rusya ve İran’a yaslanan kaybediyor” mesajı

Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis ise Suriye örneğinin Rusya’nın “kovulabileceğini ve evine döneceğini” göstereceğini söyledi.

Litvanyalı, “Baltıklar haklıydı: Batı kazanacak kadar güçlü. Ukrayna’da ya da kaosa neden olduğu başka bir yerde ‘Ayı’dan korkmamıza gerek yok,” diye ekledi.

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala da benzer bir açıklama yaparak, Beşar Esad’ın Rusya’ya olan güveninin “nihayetinde başarısız olduğunu” söyledi ve Suriye’de istikrar çağrısında bulundu.

Çek Dışişleri Bakanı Jan Lipavský de pazar günü yaptığı basın açıklamasında, “Esad rejimi uzun süredir Rusya ve İran’ın desteğine güveniyordu, fakat bunun bir çıkmaz sokak olduğu kanıtlandı. Geçici yönetim organının yapısı Suriye’deki yeni gelişmeleri gösterecektir,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya Başbakan Yardımcısı Salvini’den “iktisadi intihar” uyarısı

Yayınlanma

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Altyapı Bakanı Matteo Salvini, Avrupa Birliği’nin 2035 yılına kadar içten yanmalı motorlu araçların satışını yasaklama planını şiddetle eleştirerek, bunun “sadece Çin’e yardımcı olacak iktisadi bir intihar” olduğunu öne sürdü.

Perşembe günü Brüksel’de düzenlenen AB Ulaştırma Konseyinde AB’nin planladığı içten yanmalı motorların kullanımdan kaldırılma tarihini gözden geçirme planlarını tartışan Salvini, bunun Avrupa ekonomisi, sanayisi ve sosyal dokusu için “intihara” yol açacağını ve “Çin’e inanılmaz bir hediye” olacağını söyledi.

Bakan ayrıca bu fırsatı Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i eleştirmek için kullandı ve görevdeki ilk döneminde “yıkıcı hatalardan” onun liderliğinin sorumlu olduğunu iddia etti.

Lega lideri, Leyen’in rotasını değiştireceğini ve politikalarının Avrupa endüstrisi üzerindeki etkisini kabul edeceğini umduğunu ifade etti.

İtalyan lider yeni ulaştırma komiserine güveniyor

Salvini, çarşamba akşamı bir araya geldiği yeni Avrupa Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas’a Leyen’den daha fazla güvendiğini ifade etti.

Salvini, Tzitzikostas’ın eldeki riskleri, özellikle de otomotiv sektöründe “risk altındaki 14 milyon işin” yol açacağı potansiyel sosyal huzursuzluğu net bir şekilde anladığını söyledi.

Salvini, “Yeni Komisyon üyesi ilk 100 gününde otomotiv sektörü için bir destek paketi sunmayı taahhüt etti. İtalya bu çabada onun yanında yer alacaktır,” diye ekledi.

Salvini, başta Komisyonun Adil, Temiz ve Rekabetçi Geçişten sorumlu yeni Başkan Yardımcısı Teresa Ribera olmak üzere diğer AB yetkililerini de eleştirdi.

Ribera 2035 emisyon hedefini güçlü bir şekilde savunurken Salvini Ribera’nın tutumunu “gerçeklikten kopuk” olarak nitelendirdi.

Salvini, “Yorumları bir Marslıya ait; gerçeklikten tamamen kopuk. Fabrikalar kapanırken ve istihdam kaybedilirken her şey yolundaymış gibi davranmak sorumsuzluktur,” dedi.

Fransa’ya sert sözler, Almanya’ya övgü

Benzinli ve dizel motorların yasaklanmasını savunmaya devam edenleri “ya cahil, ya yanlış yönlendirilmiş ya da Avrupa’nın ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan dış çıkarlara sahip” olmakla suçlayan Salvini, “Fransa listenin ilk sırasında yer alıyor,” diye ekledi.

Lega lideri ayrıca, “Şu anda kargaşa içinde olan Fransız hükümetinin sonuçlarını düşünmeden bu yolda devam ettiğini görmek utanç verici ve inanılmaz,” dedi.

Öte yandan Salvini, üretimlerini dönüştürmeyen şirketlerin cezalandırılmaması için “yavaş yavaş daha mantıklı bir tutum benimseyen” Almanya’yı övdü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English