Bizi Takip Edin

ASYA

Afganistan ve Pakistan’ın karmaşık ilişkisi

Yayınlanma

Araları karmaşık iki komşu olan Afgan Taliban’ı ve Pakistan yöneticileri arasındaki güvensizlik bunaltıcı bir şekilde artarken, iki taraf da büyük bir krizin eşiğinde yalpalıyor. Taliban, Ağustos 2021’de iktidara geldiğinden beri Pakistan’a, Afganistan-Pakistan sınırında meydan okuyarak ve Pakistan Talibanı’na (Tehrik-i Taliban Pakistan- TTP) sığınaklar sağlayarak, baş kaldırıyor.

Sürekli artan bir şiddetle karşı karşıya kalan Pakistan, Afganistan Taliban yöneticilerine TTP’ye karşı sıkı önlem almaları için baskı yapmasına rağmen Taliban bu baskılara cevapsız kalıyor. Pakistan İçişleri Bakanı Rana Sanaulllah, TTP’nin terör faaliyetlerindeki artışın bölge barışı için bir tehdit olmasının yanı sıra Afgan Talibanı için de bir tehdit olduğunu belirtiyor.

Sanaulllah, Quetta’da biri polis olmak üzere dört kişinin ölümüne ve çoğu polis olmak üzere 30 kişinin yaralanmasına neden olan bir intihar saldırısına atıfta bulunarak, TTP’nin terör faaliyetlerinin Belucistan ve Hayber-Pakhtunkhwa’da yükselişte olduğunu belirtti. TTP, Haziran ayında Pakistan hükümetiyle üzerinde anlaşmaya vardığı sallantılı bir ateşkesi iptal etmesinden sadece bir gün sonra saldırının sorumluluğunu hemen üstlendi. TTP, saldırıyı eski sözcüleri Abdul Wali namı diğer Omar Khalid Horasani’nin intikamını almak için başlattığını söyledi. Wali, Ağustos ayında  Afganistan’ın Paktika şehrinde yol kenarına yerleştirilen bombalı saldırada hayatını kaybetmişti.

Bu yılın ilk dokuz ayında, Pakistan genelinde çoğu güvenlik güçleri olmak üzere en az 450 kişi öldürüldü. İslamabad, isyandaki artışı, TTP’nin sığındığı ve oradan sınır ötesi saldırıları yönetmeye devam ettiği Afganistan’ın Taliban tarafından ele geçirilmesine bağladı.

Afgan Talibanı ise başkent Kabil de dahil olmak üzere bir çok Afganistan ilini kasıp kavuran ve yüzlerce insanın ölümüne, yaralanmasına sebep olan saldırılardan sonra, Afganistan’da barışı tekrar kurmak için çabalıyor. Afganistan’daki  en son terör saldırısı Samangan iline bağlı bir dini okulda düzenlenmiş, bu saldırı sonucu en az 19 öğrenci ölmüş, ve yaklaşık 30 kişi yaralanmıştır.

Pakistan, Afgan Talibanı ve TTP ilişkileri 

Afgan Talibanı ve TTP’nin arasındaki ilişki sarsılmaz gibi görünüyor. TTP, yabancı güçlere karşı Afgan Talibanı ile birlikte savaştağını açıklamış, bir çok intihar saldırganının Taliban’a bağlılığını kanıtlamak için Afganistan’daki savaşta öldürüldüğünü belirtmişti. Aynı zamanda TTP ayrıca, 15 Ağustos 2022’de uluslararası güçlerin Afganistan’dan geri çekilmesinin birinci yıldönümününde Talibanı kutladı.

Söylendiğine göre, Afgan Talibanı iktidara geldiğinden beri TTP’yi desteklemek için Pakistan’ın güvenliğini tehdit eden dört şüpheli adım attı.

1- Taliban’ın önceki Afgan hükümeti tarafından Afgan hapishanelerinde hapsedilen iki binden fazla TTP üyesini serbest bırakması TTP’ye Afganistan’da serbest bir alan sağlayan önemli bir adımdı. Pakistan’daki  altı yıllık dengenin ardından, TTP’nin üstlendiği saldırıların yeniden başlamasının ve 2021’de yüzde 56 artmasının sebebi bu olabilir.

2- Afgan Taliban’ı TTP ile savaşmaya açıkça karşı çıktı ve onun yerine TTP ile Islamabad arasında barış müzakereleri teklif etti. Afgan Talibanı’nın arabuluculuğu altında TTP komutanları Kabil’de Pakistanlı yetkililerle bir çok kez barış görüşmesi yaptı ve Taliban her iki tarafı da ateşkese varmaya teşvik etti. Mayıs ayında ateşkes sağlandı ve ateşkes TTP tarafından tek taraflı olarak sonlandırılana kadar her iki taraf da birbirini şartları ihlal etmekle suçladı.

3- Pakistanlılara göre en önemli nokta, Taliban’ın ısrarla Durand Hattı’nı tanımaması. Taliban, 1966’da ilk iktidara geldiği günden bu yana iki ülke arasındaki Durand Hattı olarak bilinen 2 bin 640 kilometrelik sınırı yerleşik olarak tanımadı.

Taliban üst düzey yetkilisi Zabihullah Mücahid, Durand Hattı sorununun hala çözülmemiş olduğunu ve sınır hattına çit inşa etmenin “iki ülkeye de yayılmış bir milletin içinde çatlaklar yarattığını” söylemişti.

4- Pakistan için bir diğer önemli nokta ise, Taliban’ın Pakistan’ın bölgedeki muhalifi olan Hindistan’a angajmana açık olmasıdır. Taliban Savunma Bakanı Molla Yakub, Hindistan’nın Afgan birliklerine askeri eğitim sağlaması konusunda istekli olduklarını belirtmişti. Aynı zamanda,  Taliban’nın iktidara gelmesinin ardından Kabil’deki diplomatik misyonunu askıya alan Hindistan, Afganistan’da yarım kalan kalkınma projelerini tamamlamak istediğini açıklamıştı.

Taliban Savunma Bakanı Molla Yakub, sıradan bir Taliban üyesi ve siyasetçi değil aynı zamanda Taliban’ın kurucusu ve dini lideri Molla Ömer’in en büyük oğludur. Yakub’un Hindistan’dan destek çağrısı, Pakistan’ın Afganistan’da on yıllardır sürdürdüğü komşu rejimi politikasına büyük bir darbe olmuştur. Bu, Islamabad’ın uzun vadeli hedefi olan Afganistan’ı bölgesel olarak kullanma, özellikle de Hindistan’a karşı, gündemine uymuyor.

Üst düzey Pakistan temsilcileri Kabil’e gitti

Bu arada Pakistan Dışişleri Bakanı Hina Rabbani Khar, Kabil’e gitti ve Afganistan Dışişleri Bakanı Emirhan Mutakki ile iki ülkeyi de alakadar eden önemli konuları görüşmek üzere bir araya geldi. Taraflar, eğitim, sağlık, ticaret ve yatırım, bölgesel bağlantı, bölgesel güvenlik ve sosyoekonomik projelerde işbirliği dahil olmak ortak çıkarları olan bir çok konuyu tartıştı.

Bu, ABD kuvvetlerinin geri çekilmesinin ardından ve Taliban’nın iktidara gelmesinden bu yana bir kadın bakanın Afganistan’a yaptığı ilk ziyaret oldu. Bu ziyaret aynı zamanda, TTP’nin Islamabad ile ateşkesi iptal etmesi sonrasındaki gerilim devam ederken gerçekleşti.

Nisan ayında Kabil ve İslamabad arasında, Pakistan’ın TTP’yi suçladığı sınır ötesi saldırıların ardından Afganistan içinde hava saldırıları düzenleyeceğini açıklamasından sonra gerilim daha da arttı.

Pakistan İçişleri Bakanı Sanaullah, Taliban’ı TTP’ye güvenli sığınaklar sağlamakla suçladı, Taliban bu suçlamayı şiddetle reddetti. Taliban Savunma Bakanlığı Sözcüsü İnayetullah Harezmi, Taliban’ın tüm bölge ülkelerine ve dünyaya “Afganistan topraklarının asla başka ülkelere karşı kullanılmayacağını bir kez daha temin ettiğini” söyledi. Ancak Pakistan, yaklaşık 5 bin TTP üyesinin aileleriyle birlikte Afganistan’da saklandığını iddia ediyor.

Aynı zamanda, Khar ve Mutakki arasındaki görüşmede güvenlik sorunlarının görüşülüp görüşülmediği netlik kazanmadı. Dahası, Kabil’deki Pakistan büyükelçiliğinin aralarında güvenlik meselelerini ve ikili ilişkileri tartışmak için bir görüşme ayarlamaya çalışmasına rağmen Molla Yakub’un Khar ile görüşmeyi reddettiğine dair haberler var.

Molla Yakub’un Pakistan ile ana anlaşmazlığı sebebi net olmamakla birlikte, Taliban’ın geçen yıl iktidara gelmesinden bu yana Taliban ile Pakistan güvenlik güçleri arasında birkaç sınır çatışması yaşandı. Yakub ayrıca ABD insansız hava araçlarının Pakistan’dan Afganistan hava sahasına girdiğini söylemiş ve İslamabad’ı bunu durdurmaya çağırmıştı.

Ayrıca bu ay, Belucistan’ı Afganistan’ın Kandahar şehrine bağlayan büyük bir geçit olan Çaman’da Taliban ile Pakistan güvenlik güçleri arasında kısa bir çatışma yaşandı. Çaman ve kuzeybatı Torkhan sınır kapıları, Afganistan’ı Pakistan’a bağlıyor ve iki komşu ülke arasındaki ana ticaret ve geçiş yolları olarak hizmet veriyor.

Pakistan sıkıntı içinde

Pakistan tarihsel olarak,  Afganistan’a karşı siyasi ve ekonomik bir araç olarak kontrol etmeye çalıştığı “stratejik derinlikli bir politika” izlemiştir. Ancak Pakistan’ın uzun süredir devam eden bu politikası, başarılı olmadı. Sınır ötesi sorunlar, TTP ve Taliban’ın politikasındaki diğer değişiklikler bu başarısızlığın örnekleridir.

Pakistan ve Afgan Talibanı’nın birbirlerine yönelik politikalarını gözden geçirmeleri önemli, çünkü savaşa girmenin hiçbir tarafa faydası yok. TTP sorunu da bu bağlamda ülkeler arasında konuşularak çözülmelidir.

ASYA

Honda ve Nissan birleşme görüşmelerine başladı

Yayınlanma

Konu hakkında bilgi sahibi kişiler, Nissan ve Honda’nın 52 milyar dolarlık bir Japon devi yaratacak iki otomobil üreticisinin birleşmesi konusunda başlangıç görüşmeleri yaptığını söyledi.

Financial Times’ın (FT) haberine göre iki şirket, geleneksel otomobil üreticilerinin hızla büyüyen Çinli elektrikli araç üreticileriyle ve elektrikli araçlara yönelik beklenenden daha yavaş tüketici talebiyle boğuştuğu bir dönemde daha iyi rekabet etmelerine yardımcı olacak bir birleşme yolu üzerinde çalışıyor.

Nissan hisseleri, anlaşmanın şirkete sağlıklı bir prim getireceği beklentisiyle Çarşamba günü Tokyo’da yüzde 23,7 artışla kapandı. Honda’nın hisseleri ise yüzde 3’ün biraz üzerinde düşüşle kapandı.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, görüşmelerin henüz erken bir aşamada olduğunu ve ülkenin en köklü iki otomobil markasının birleşmesinin önemli işten çıkarmalarla sonuçlanabileceği için Japonya’da olası bir siyasi tepkiden endişe edildiğini söyledi.

Nissan ve Honda mart ayında elektrikli araçlar geliştirmek üzere bir araya geleceklerini açıklamış ve Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının otomobil endüstrisi için ne anlama geleceğine dair belirsizlik ortamında görüşmelerini derinleştirmişlerdi.

Çarşamba gününden önce Renault ile çapraz ortaklık yapısına sahip olan Nissan’ın hisseleri bu yıl yüzde 40 düşerek piyasa değerini 8,2 milyar dolara indirmişti. Honda’nın piyasa değeri ise 44 milyar dolar.,

Birleşik şirket, geçen yılki satış hacmine göre Toyota ve Volkswagen’in ardından dünyanın en büyük üçüncü otomobil üreticisi konumuna gelecek ve Tesla ve Çinli BYD ile rekabet edebilmek için yatırım yapabilecek ölçeğe sahip olacak.

Nissan Kasım ayında 9.000 kişinin işten çıkarılmasını içeren acil bir plan açıkladı ve küresel üretim kapasitesini yüzde 20 oranında azaltacağını söyledi. Şirket, Temmuz-Eylül çeyreğinde zarar ettikten sonra bu yıl ikinci kez kâr beklentisini düşürdü.

Nissan birkaç aydır bir yatırımcı arayışında ve FT geçen ay Honda ile birleşme de dahil olmak üzere “tüm seçeneklerin” değerlendirildiğini bildirdi.

Tokyo’daki fon yöneticileri, Nissan ve Honda’nın işlerinin örtüşmesi ve büyük işten çıkarma ve zarar etme olasılığı nedeniyle herhangi bir birleşmeye oldukça şüpheyle yaklaşacaklarını söyledi.

Büyük, uzun vadeli bir fonun başkanı, “Honda’nın Japon hükümetinden bir tür sübvansiyon ya da garanti almadan bunu yapacağını hayal etmek zor, çünkü Honda’nın Nissan’ın hangi parçalarını gerçekten isteyeceğini belirlemek zor,” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore Anayasa Mahkemesi Yoon’un görevden alınmasını inceliyor

Yayınlanma

Güney Kore Anayasa Mahkemesi pazartesi günü Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un görevden alınmasına ilişkin incelemesini başlattı.

Altı mahkeme hakimi, Ulusal Meclis’in cumartesi gecesi 300 üyeli yasama meclisinin 200’ünün üçte iki çoğunluğu olan 204 oyla azil önergesini kabul etmesinin ardından ilk toplantılarını yaptıktan sonra 27 Aralık’ta davanın ilk duruşmasının yapılmasına karar verdi.

Mahkeme, Ulusal Meclis ve Yoon’dan temsilcilerin davanın karara bağlanması için prosedürleri belirlemek üzere duruşmaya katılacağını söyledi. Mahkeme ayrıca konuyu incelemek üzere bir görev gücü oluşturmaya karar verdi.

Yargıç Kim Hyung-du toplantı başlamadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bunu hızlı ve adil bir şekilde yapacağız. Hazırlık işlemlerini nasıl organize edeceğimizi tartışacağız” dedi.

Kim, mahkemenin ay sonuna kadar boşalan üç koltuğu doldurarak dokuz üyeye ulaşmasını beklediğini söyledi. Ulusal Meclis geçen hafta üç yargıcın seçilmesi için önergeler sundu ve bu hafta içinde bu yargıçlar için onay oturumları düzenlemeyi planlıyor.

Azil kararının onaylanması için altı yargıcın azil lehinde oy kullanması gerekiyor.

Mahkeme toplantısı, Yoon’un savcıların çağrısına uymayı reddetmesinden bir gün sonra, yetkililerin kendisini bu ayın başlarında sıkıyönetim ilan etmesiyle ilgili bir ayaklanma davasında şüpheli olarak adlandırmasının ardından gerçekleşti. Yonhap Haber Ajansı’nın haberine göre, pazartesi günü savcılar Yoon’u tekrar çağırdı ancak ne zaman geleceği belli değildi.

Pazartesi günü ayrıca polis, Yoon’u çarşamba günü ayaklanma ve görevi kötüye kullanma iddialarıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere çağıracağını söyledi. Yoon daha önceki bu tür taleplere henüz yanıt vermedi.

İktidar partisinde çalkantı

Yoon, Anayasa Mahkemesi’nde bir görevden alma davası ve kolluk kuvvetlerinin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalırken, Halkın Gücü Partisi (PPP) de görevden alma oylamasının yol açtığı sert bir çekişme içinde .

PPP lideri Han Dong-hoon, azli destekleyerek ve yeterli sayıda PPP milletvekilini tedbir lehinde oy kullanmaya ikna ederek parti üyelerinin çoğunluğuna karşı geldikten sonra pazartesi günü istifa etti.

Han düzenlediği basın toplantısında “Yönetim kurulu üyelerinin istifalarının ardından işimi yapamadığım için Halkın Gücü Partisi liderliğinden istifa ediyorum” dedi. Kurulun dokuz üyesinden beşi, Han’ın azil meselesini ele alış biçiminden duyulan memnuniyetsizlik de dahil olmak üzere çeşitli gerekçeler öne sürerek istifa etti.

Milletvekili olmayan Han, partideki milletvekillerinden görevden almayı desteklemelerini istediği için istifa baskısı altında kaldı. Oylama gizli oyla yapıldığından, 192 muhalif ve bağımsız milletvekilinin tamamının lehte oy kullanması, parti içinde aleyhte oy kullanma yönünde bir mutabakat olmasına rağmen PPP’den 12 milletvekilinin de lehte oy kullandığı anlamına geliyor.

Azil için bastıran ana muhalefet Demokrat Parti, mahkeme Yoon’un akıbeti hakkında karar verene kadar siyasi inisiyatifi ele geçirmeye çalışıyor. Demokrat lider Lee Jae-myung, başbakan ve şu anda cumhurbaşkanı vekili olan Han Duck-soo’dan ülke için kilit gündemleri tartışacak bir organ kurmasını istedi.

Lee pazar günü düzenlediği basın toplantısında “Ulusal Meclis’in Kore Cumhuriyeti’nin ulusal işlerini aktif bir şekilde yönetmesinin zamanı geldi” dedi. “Halkın Gücü Partisi artık iktidar partisi değil. İktidar partisi artık yok” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin’de zayıf perakende satışlar Pekin üzerindeki ekonomiyi canlandırma baskısını artırıyor

Yayınlanma

Çin’de perakende satışlar kasım ayında beklentilerin altında kalarak, Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta dünyanın en büyük ikinci ekonomisini canlandırmak için hane halkı tüketimini teşvik etmek istediğinin sinyalini vermesinin ardından politika yapıcılar üzerindeki baskıyı artırdı.

Tüketim ölçütü, Reuters anketindeki yüzde 4,6’lık tahminin ve geçen ayki yüzde 4,8’lik artışın altında, yıllık yüzde 3 arttı. Sanayi üretimi yüzde 5,4 ile tahminlerin biraz üzerinde arttı.

Beklenmedik bir şekilde zayıflayan büyüme, Komünist Parti liderliğinin geçen hafta düzenlenen yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı’nda tüketimi ve iç talebi artırmak için “güçlü” çabalar gösterilmesi çağrısında bulunmasından günler sonra geldi.

ING’nin büyük Çin baş ekonomisti Lynn Song bir araştırma notunda, “perakende satışlar hem fikir birliğinden hem de tahminlerimizden çok daha düşük geldi” dedi.

Pekin, şu anda dördüncü yılına giren emlak yavaşlaması ve deflasyon nöbetleri karşısında güveni artırmak için mücadele etti. Hükümet eylül ayı sonunda hisse senedi piyasalarını canlandırmak ve geçen ay yerel yönetim borçlarını yeniden finanse etmek için bir dizi önlem açıkladı.

Çin hisse senetleri pazartesi günü düştü. Mavi çipli anakara şirketlerinden oluşan CSI 300 endeksi yüzde 0,5 düşüşle kapanırken Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 0,9 düştü.

Çin’in 10 yıllık devlet tahvili getirisi 0,06 puanlık düşüşle yüzde 1,73’e gerilerken 30 yıllık getirisi de ilk kez yüzde 2’nin altına düştü.

Konferansın geçen haftaki çalışma raporunda tüketim, Xi’nin yaklaşımının temel direği olarak ortaya çıkan “yeni üretici güçlerin” önünde, 2025 yılı için dokuz ekonomik öncelikten ilki olarak sıralandı.

Bu vurgu, geçen hafta on yılı aşkın bir süredir ilk kez para politikası duruşunun “ihtiyatlı”dan “ılımlı gevşek”e kaydırılması da dahil olmak üzere, hükümetin artan aciliyetinin birkaç işaretinden biri olarak değerlendirildi.

Kasım ayında tüketici fiyatları %0,2 artarak son beş ayın en düşük seviyesine geriledi. Fiyatlar ocak ayından bu yana her ay artış gösterdi, ancak büyüme deflasyonist bölgeye yakın kaldı ve iç talebin gücüne ilişkin endişeleri artırdı.

Tüketici harcamaları, hükümetin virüsün yayılmasını önlemek için sıkı karantina uyguladığı Covid-19 salgını sırasında Çin’de ekonomik bir endişe kaynağı oldu ve neredeyse iki yıl önce yeniden açılmasından bu yana tam olarak geri dönemedi.

Ancak Goldman ve diğer ekonomistler, genel olarak göstergelerin bu yıl yıllık büyümenin hükümetin resmi hedefi olan yüzde 5’e yakın bir seviyede gerçekleşeceğini gösterdiğini söyledi.

Xi geçen hafta Çin’in “dünyanın en büyük ekonomik büyüme motoru olarak rolünü oynamaya” devam edeceğini söyleyerek hedefe ulaşma sözü verdi.

Çin 2025 için düzenlenen ekonomi konferansında iç talebi genişletme sözü verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English