Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman sanayisine savaş dopingi: Rheinmetall gücünü artırıyor

Yayınlanma

Alman savunma şirketi Rheinmetall, İtalyan savunma grubu Leonardo ile ortak bir girişim kurarak İtalyan silahlı kuvvetlerine 23 milyar avro bedelle, binden fazla ana muharebe tankı ve piyade savaş aracı tedarik etmeyi planlıyor.

Şirketin salı günü açıkladığı üzere bu ortaklık KF51 Panther ana muharebe tankı ve Lynx piyade savaş aracını kapsıyor. Panther, İtalyan şirketleri ile Rheinmetall ve iştirakleri tarafından eşit parçalar halinde üretilecek.

Anlaşma, Alman şirketinin dünyanın en büyük savunma şirketlerinden biri olma yolunda attığı önemli bir adım. Rheinmetall kısa bir süre önce, dünyanın en büyük savunma pazarı olan ABD savunma pazarında daha büyük bir pay elde etmek amacıyla ABD’li araç uzmanı Loc Performance Products’ı 950 milyon ABD dolara satın almıştı.

Anlaşma, Rheinmetall’in ABD’deki üretim kapasitesini artırıyor ve grubun ABD silahlı kuvvetleri için 60 milyar ABD doları değerinde zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri kamyonlar inşa etme sözleşmelerini kazanmak için ihtiyaç duyduğu üretim yeteneklerini artırıyor.

Rheinmetall, dünyanın en büyük savunma pazarına açılıyor

German Foreign Policy’de yer alan habere göre Rheinmetall, dün (16 Ekim) sona eren ABD savunma ticaret fuarı AUSA’da silah sistemlerini yoğun bir şekilde tanıttı.

Bunun arka planında ABD’nin açık ara dünyanın en büyük “savunma” pazarı olması ve Alman şirketin küresel savunma sanayinde yükselmeye devam etmek ve baharda açıkladığı gibi “dünya çapında bir oyuncu” olmak istiyorsa buradaki pazar payını büyük ölçüde artırması gerektiği yatıyor.

Şirketin en büyük umudu, Bradley’in yerini alacak yeni bir ABD zırhlı piyade savaş aracının yapımı için açılan ihale. Rheinmetall, yaklaşık 45 milyar dolar maliyetle yaklaşık 4.000 piyade savaş aracının üretimi için nihai seçim aşamasında.

Grup ayrıca 16 milyar dolar maliyetle 40.000 kamyonun üretileceği Ortak Taktik Kamyon programı için de teklif verecek.

Yakın zamanda, 2025 yılına kadar “engebeli arazide muharebe operasyonlarını desteklemek için malzeme ve ekipmanı verimli bir şekilde taşıyabilen” mürettebatsız kara aracı için sekiz prototip üretme ihalesini de alan Alman şirket, ayrıca tekerlekli ve paletli araçlar için yeni görüş sistemleri ve yardımcı ünitelerin geliştirilmesinde ABD şirketi Honeywell ile işbirliği yapıyor.

Pentagon’a tedarik kritik

Ağustos ayında Rheinmetall, sektörde tanınmış bir araç uzmanı olan Loc Performance Products’ın tamamen devralınması için bir anlaşma imzalamayı başardığında, zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri kamyonların yapımına yönelik büyük sözleşmeler de dahil olmak üzere istenen siparişleri kazanma şansını önemli ölçüde artırmştı.

Bu devralma Alman grup için özellikle değerli çünkü sadece yeni yetenekler değil aynı zamanda yeni üretim kapasiteleri de kazandırıyor; özellikle zırhlı personel taşıyıcıların da askeri kamyonlar gibi tamamen ABD’de üretilmesi gerektiği göz önüne alındığında.

Şirkete göre bu devir Rheinmetall’e “ABD’de önemli kabiliyetler” kazandırıyor ve grup iştiraki American Rheinmetall Vehicles’ı “ABD Savunma Bakanlığına daha etkin ve kapsamlı tedarik sağlayabilecek bir konuma” getiriyor.

Alman ve Avrupa pazarındaki Rheinmetall tekeli yoğunlaşıyor

Rheinmetall son zamanlarda kendi ana pazarı olan Almanya ve Avrupa’daki konumunu güçlendirme çabalarında da ilerleme kaydetti.

Düsseldorf merkezli şirketin, sadece Bundeswehr için 100 milyar avroluk Alman bütçesinden 30 ila 40 milyar avro elde edebileceği belirtiliyor.

Diğer şeylerin yanı sıra, 8,5 milyar avroya topçu mühimmatı, 3,5 milyar avroya 6.500 askeri kamyon ve yaklaşık 2,7 milyar avroya da “ağır piyade silah taşıyıcıları” proje adıyla 123 araç tedarik ediyor.

Ayrıca, bazıları Ukrayna’daki savaşın doğrudan bir sonucu olan diğer AB ülkelerinden de siparişler var. Örneğin temmuz sonunda Rheinmetall, Ukrayna’ya silah veren Çek silahlı kuvvetlerine 14 Leopard 2A4 ana muharebe tankı ve 3 Büffel zırhlı kurtarma aracı tedarik etmeyi kabul etti.

Litvanya, Leopard 2A8’lere sahip olacak Alman “Litvanya Tugayı”nın konuşlandırılmasına paralel olarak, Rheinmetall’in üretiminde yer aldığı bu modelin pahalı ana muharebe tanklarını satın alacağını belirtti.

Son olarak Danimarka, hava savunma sistemi için Rheinmetall’den toplam 16 Skyranger 30 kulesi sipariş etti.

Alman Rheinmetall 23 milyar avroya İtalyan ordusuna zırhlı araç üretecek

Salı günü Rheinmetall, uluslararası tank pazarına daha fazla giriş yapmasını sağlayacak bir sonraki adımını açıkladı.

Şirket, hâlâ geliştirilme aşamasında olan yeni KF51 Panther modelinden savaş tankları üretmek üzere İtalyan savunma grubu Leonardo ile ortak bir girişim başlattı.

Amaç İtalyan ordusunu yeni tanklarla donatmak. Bu zırhlı araçlar arasında sadece Panther değil, aynı zamanda Rheinmetall Lynx piyade savaş aracı da var.

Toplamda binden fazla tankın İtalyan silahlı kuvvetlerine teslim edilmesi öngörülüyor ve 23 milyar avroya varan bir sipariş hacminden söz ediliyor.

Her iki taraf da ortak girişimde yüzde 50 hisseye sahip. Panther’in yüzde 60’ı İtalya’da, yüzde 40’ı ise Alman Rheinmetall fabrikalarında üretilecek; fakat İtalya’nın yüzde 60’lık payının 10’u İtalyan Rheinmetall şubeleri tarafından karşılanacak ve böylece satışlar açısından da eşitlik sağlanacak.

Yapay zeka iştirakine dev fon

Öte yandan yapay zeka kontrollü robotlar konusunda uzmanlaşmış Rheinmetall iştiraki YardStick Robotics ve Rheinmetall Waffe Munition, “RoX” isimli araştırma projesi için 1,4 milyon avro fon sağladı.

Fon, Berlin’de düzenlenen ‘Endüstriyel Veri Ekosistemlerinin Ölçeklendirilmesi’ etkinliğinde Federal Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck tarafından sunuldu.

Eylül 2020’de başlayan “RoX” projesi, toplam 52 milyon avro proje bütçesiyle Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı (BMWK) tarafından destekleniyor.

Rheinmetall’in projeye katılımı 3,5 milyon avro değerinde ve özel amacı, “ölçeklenebilir bir dijital ekosistemin geliştirilmesi yoluyla yapay zeka tabanlı robot teknolojilerini” ilerletmek.

Projenin 30 ay sürmesi ve imalat, lojistik ve hizmetler gibi sektörlerde yapay zeka kontrollü robotik için “yenilikçi, pratik çözümler yaratmaya” odaklanması planlanıyor.

YardStick Robotics, yapay zeka destekli robotik sistemlerin geliştirilmesini kolaylaştırmak için çalışıyor. YardStick, yapay zekadan (AI) yararlanarak küçük ve orta ölçekli şirketlerin özelleştirilmiş robotik sistemleri ve otomatik süreçleri benimsemesini sağlıyor ve çeşitli sektörlerde geleceğe yönelik otomasyonu artırıyor.

Bu yılın başlarında YardStick Robotics, “Robot-X” projesi için Manufacturing-X girişimi kapsamında 3,2 milyon avroluk finansman da sağlamıştı. BMWK tarafından sağlanan bu ek fon, Rheinmetall’in Pierburg ve Rheinmetall Electronics kuruluşlarıyla işbirliği içinde yapay zeka tabanlı otomasyon teknolojilerine yönelik daha fazla araştırmayı destekliyor.

Almanya içinde rekabet: Alman-Fransız ortaklığı suya düştü

Rheinmetall ve Leonardo arasındaki ortak girişim ile Roma’nın da rota değiştirdiği belirtiliyor.

İtalya başlangıçta Leopard muharebe tankları almayı planlıyordu. Bu tanklar Alman silah üreticisi Krauss-Maffei Wegmann (KMW) ile Fransız tank üreticisi Nexter’in birleşmesinden oluşan KNDS tarafından, yivsiz top da dahil olmak üzere Rheinmetall’in önemli parçaları kullanılarak üretiliyor.

KNDS, insansız kara araçları da dahil olmak üzere yeni nesil bir ana muharebe tankı geliştirmek üzere 2015 yılında kurulmuştu.

Fransız-Alman anlaşmazlıkları nedeniyle ciddi şekilde gecikmiş olan proje, en erken 2040 yılına kadar piyasaya sürülmeye hazır olmayaca.

Bununla birlikte, 132 adet Leopard 2A8 ve piyade savaş aracının KNDS tarafından İtalyan ordusuna teslim edilmesi planları, şirketin İtalyan savunma şirketlerine üretimden daha fazla pay vermeye hazır olmaması nedeniyle kısa süre önce suya düştü.

KNDS şimdi Almanya ve AB’den gelen yeni ve güçlü bir rekabetle karşı karşıya.

Rheinmetall NATO’daki rolünü pekiştiriyor

Rheinmetall, Avrupa zırh pazarındaki rolünü güçlendirerek ve aynı zamanda ABD’de on milyarlarca dolar değerindeki siparişler için çabalayarak sadece kendi yükselişini sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda transatlantik askeri ittifakının savunma sanayi üssünün temel dayanaklarından biri haline geliyor.

ABD savunma şirketlerinin de bunu dikkate aldığı görülüyor. Örneğin Rheinmetall gelecekte F-35 savaş uçağı üretimine katılacak ve F-35 gövde bileşenleri üretecek.

Grubun transatlantik rolü, Atlantik’in her iki yakasındaki hissedarların şirketin hisselerine sahip olmasından da anlaşılıyor.

Örneğin Fransız bankası Société Générale yüzde 10,97, ABD’li yatırımcı BlackRock yüzde 5,54, Amerikan bankaları Goldman Sachs ve Bank of America sırasıyla yüzde 4,69 ve 4,64 ve İsviçreli UBS yüzde 3,83 paya sahip.

ABD’li finansal hizmetler sağlayıcısı FMR’nin yüzde 4,99’luk payı, Rheinmetall için ABD işinin önemine paralel olarak toplam ABD payını yaklaşık beşte bire çıkarıyor.

AVRUPA

Yeni başbakan Bayrou, Le Pen ve Bardella ile görüştü

Yayınlanma

Fransa’da yeni Başbakan François Bayrou, parlamentodaki sağ ve sol grupların kendisine karşı birleşmesiyle azınlık hükümeti üç ay içinde çöken selefi Michel Barnier’in akıbetinden kurtulmayı umarken bugün siyasi liderlerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Sağcı Ulusal Birlik’in (RN) liderleri Marine Le Pen ve Jordan Bardella, başbakanlık konutu Matignon’da ilk karşılananlar oldu. Hükümetinin fişini beklenmedik bir şekilde çekmeden önce Barnier ile çalışmaya istekli olduğunu gösteren Le Pen, sesinin Bayrou tarafından “duyulduğunu” söyledi.

Barnier gibi Bayrou da Fransa’nın parçalı ulusal Meclisinde çoğunluk desteğinden yoksun. Bayrou’nun önündeki zorluk, istikrar adına güvensizlik önergelerini desteklemekten kaçınmaları için yeterli sayıda partiyi ikna etmek ve karşılığında bazı tavizler vermek.

Le Pen, “Prensip olarak siyasi partilerle düzenli görüşmeler yapmak istiyor. Bu yöntemin daha olumlu olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Le Pen, Bayrou ile yaptığı görüşmeden olumlu bir izlenimle ayrıldığını söyledi. 

RN lideri, “Nasıl gideceğini göreceğiz. Başbakan bize tüm parlamento üyelerine tamamen eşit davranılmasını, her siyasi gruba kulak verilmesini ve saygı gösterilmesini istediğini söyledi ki bu da bizim için memnuniyet kaynağıdır,” dedi.

Bayrou’nun ilk ve en önemli görevi, Fransa bütçe açığıyla boğuşurken bir bütçe taslağı hazırlamak olacak. Barnier, muhalefet partilerini sürece yeterince dahil edememekle eleştiriliyordu.

Ulusal Meclis’teki en büyük sol parti olan Jean-Luc Melenchon liderliğindeki Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), geçen yaz yapılan seçimlerde en çok sandalyeyi kazanan sol koalisyon Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) hükümeti kurmaya davet edilmemesi halinde merkezciler ya da muhafazakârlarla işbirliği yapmayacaklarını açıkladı.

Yeşiller, Sosyalistler ve Komünistler de dahil olmak üzere NFP’nin diğer üyeleri Bayrou’ya daha açık davrandılar ama her türlü zımni destek karşılığında önemli tavizler talep ediyorlar.

Bunlar arasında, hükümetlerin parlamento oylaması olmaksızın yasa çıkarmasına olanak tanıyan tartışmalı bir anayasal mekanizma olan 49.3 maddesini kullanmama taahhüdünün yanı sıra yeni bir göç yasa tasarısını rafa kaldırma ve asgari emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran tartışmalı emeklilik reformunu yeniden gözden geçirme taahhütleri de yer alıyor.

Öte yandan Sosyalist lider Olivier Faure, Bayrou ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Biz uzlaşmaya açık bir muhalefete mensubuz,” dedi ama henüz yeni başbakan ile anlaşmaya varmadıklarını kaydetti.

Bayrou, Le Pen’i yatıştırmayı ve aynı zamanda daha solda yer alan Boyun Eğmeyen Fransa’dan kopma sinyalleri veren Sosyalist Parti’nin desteğini kazanmayı hedefliyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

CDU’nun seçim manifestosu: İçeride vergi indirimi; dışarıda Ukrayna’ya tam destek ve askerileşme

Yayınlanma

Financial Times (FT) tarafından görülen taslak manifestoya göre Almanya’nın muhafazakâr ana muhalefet partisi CDU, 23 Şubat’ta yapılması planlanan erken seçimlerde vergi indirimleri ve yasadışı göçün daha sıkı kontrol edilmesini öngören bir platformda kampanya yürütecek.

79 sayfalık belgede, “Almanya’nın ilerlemesini sağlayacak yeni politikalar” vaat ediliyor.

Salı günü kamuoyuna resmen açıklanacak olan manifesto, özellikle Ukrayna’ya askeri destek sağlanması gibi konularda SPD’li Şansölye Olaf Scholz’un politikalarıyla devamlılığa işaret ediyor. 

Bununla birlikte CDU göç konusunda, giden hükümetten çok daha sert bir yaklaşım vaat ediyor. Manifestoda, “Bize kimin geleceğine ve kimin kalacağına bir kez daha kendimiz karar vermeliyiz,” deniliyor.

Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Bavyera’daki kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) anketlerde seçimi kazanma konusunda ilk sırada yer alıyor.

FDP’nin gidişiyle SPD-Yeşiller azınlık hükümetini yöneten Scholz, bugün Federal Meclis’te güven oylamasıyla karşı karşıya kalacak ve muhtemelen kaybedecek; ardından cumhurbaşkanı yasama organını feshedecek ve erken seçimleri planlayacak.

“Çalışanlar için bir gündem” vaat eden CDU/CSU’nun taslak seçim programı, düşük ve orta gelirliler için gelir vergisinde kesinti, sosyal güvenlik katkı paylarında indirim ve kurumlar vergisinin kademeli olarak yüzde 30’dan yüzde 25’e düşürülmesini öneriyor.

Partiler ayrıca 1990’larda Almanya’nın yeniden birleşmesi için gelir vergisine getirilen ek vergi olan “Soli”nin tamamen kaldırılmasının yanı sıra çiftçilere yönelik yakıt sübvansiyonlarının geri getirilmesini, konaklama sektöründeki katma değer vergisinin yüzde 7’ye düşürülmesini (şu anda yüzde 19) ve veraset vergisi için ödeneklerin artırılmasını istiyor.

CDU/CSU’nun vergi indirimlerini nasıl finanse etmeyi planladığı belli değil.

Partiler, Almanya’nın yeni borçlanma üzerindeki anayasal sınırı olan “borç frenine” bağlı kalmaya devam ediyor. Manifesto, “Bugünün borçları yarının vergileridir,” diyor.

CDU/CSU, Almanya’nın sosyal yardım kültürüne yönelik sık sık yaptığı ateşli eleştirilere rağmen, refah devletinde büyük bir değişiklik önermiyor.

CDU, devlet emeklilik maaşında kesinti yapılmasını ve emeklilik yaşının yükseltilmesini reddediyor fakat emeklilik yaşından sonra çalışan herkesin ayda 2.000 avroya kadar vergiden muaf olarak kazanmasını sağlayacak bir “aktif emekliliği” savunuyor.

Sağcıların “evrensel temel gelir”e benzettikleri yoksullara yapılan sosyal yardım ödemeleri sistemi olan Bürgergeld’i (‘vatandaş parası’) ise kaldırmak için harekete geçiyor. Bunun yerine, çalışma tekliflerini reddedenlerin faydalanamayacağı “yeni bir temel sigorta” getirmek istiyor.

Yeşiller ve SPD’nin aksine CDU/CSU, nükleer enerjinin Almanya için bir “seçenek” olması gerektiğini söylüyor ve küçük modüler reaktörler ve nükleer füzyon araştırmalarını destekliyor. Ayrıca benzinli ve dizel araçlara getirilen yasağın geri alınmasını öneriyorlar.

Dış politika konusunda ise “diplomatik, mali ve insani araçların yanı sıra silah tedariki” ile desteklenmesi gereken Ukrayna’nın savunulmasına ve “Fransa ve Polonya ile ilişkilerin yeniden canlandırılmasına” bağlı olduklarını söylüyorlar.

Partiler, Almanya’nın GSYİH’sinin en az %2’sini orduya harcaması, gençler için zorunlu bir yıl askerlik hizmeti getirmesi (zorunlu askerliğe geri dönülmesi değil) ve şansölyelik merkezli bir ulusal güvenlik konseyi oluşturması gerektiğini söylüyorlar.

CDU/CSU ayrıca iktidara gelmesi halinde “yasadışı göçü durdurmak” amacıyla kolluk kuvvetlerine göçmenleri sınırdan geri çevirme yetkisi vereceğini ve yabancıların Alman topraklarından sınır dışı edilmesini artıracağını söylüyor.

Muhafazakârlar ayrıca AB’de mültecilerin iltica başvurularının blok dışında değerlendirileceği ve orada koruma alacakları bir “üçüncü devlet modeli” uygulanmasını istiyorlar.

CDU/CSU, Scholz hükümeti tarafından çıkarılan ve yabancıların ülkede beş yıl yaşadıktan sonra vatandaşlığa kabul edilmesini sağlayan ve çifte vatandaşlığa izin veren bir yasayı da kaldıracak. Manifestoda, “Alman pasaportu entegrasyon sürecinin başında değil sonunda yer alır,” deniyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’dan yeni silahlanma stratejisi: “Ülkeyi savunma odaklı biçimde yeniden yapılandırmak”

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin, Avrupa’daki NATO ülkelerini “savaş zihniyetine” doğru ilerlemeye çağırmasına paralel olarak, Alman hükümeti de kapsamlı bir “savunma işbirliği” planı hazırladı.

Rutte geçen hafta NATO’nun halkla ilişkiler departmanı tarafından düzenlenen ve askeri ittifakın “mesajını” yaymak için gazeteciler de dahil olmak üzere aracıları kullanmayı amaçlayan bir etkinlikte, bugün bile artık “barış içinde” yaşamadığımızı açıkladı.

Avrupa’daki savunma sanayiinin “onlarca yıldır yapılan yetersiz yatırımlar” ve küçük ulusal çıkarlar nedeniyle “içinin boşaltıldığını” ileri süren Rutte, “savaş zihniyetine geçiş” çağrısı yapmıştı.

Almanya, Pasifik’teki askeri varlığını artırıyor

Berlin’de “Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayii Stratejisi”

Alman hükümeti de Rutte’nin talep ettiği büyük çaplı yeniden silahlanmayı uzun zamandır sürdürüyor ve bunu daha da güçlendirmek için ay başında bir Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayii Stratejisi belgesini kabul etti.

Belgede, Almanya’nın “mümkün olduğunca hızlı bir şekilde savunma odaklı hale gelmesi” gerektiği belirtiliyor. Bu amaçla, “askeri mallara, hizmetlere ve yeniliklere yönelik hızla artan talep” mümkün olduğunca çabuk karşılanacak.

Bunu sağlamak için Federal Hükümet, Alman savunma sanayii ile işbirliği içinde hazırlanan yeni bir strateji sundu ve Berlin, Avrupa’da yakın savunma sanayii işbirliğine güveniyor. Bu kapsamda, “sadece Avrupalı ortaklarımızla işbirliği içinde” istenen kapasitelerin oluşturulabileceği belirtiliyor.

Alman düşünce kuruluşu DGAP: Almanya ve Avrupa, Asya-Pasifik’te askeri gücünü artırmalı

Alman-Avrupa işbirliğine “ulusal savunma çıkarları” şartı

Bununla birlikte bu işbirliğinin sadece “uygun durumlarda” ve Alman şirketlerinin “eşit düzeyde” katılımıyla mümkün olabileceği de vurgulanıyor.

Çünkü “Federal Almanya Cumhuriyeti’nin stratejik egemenliğini ve [hareket] kabiliyetini korumak ve güçlendirmek için”, “belirli temel güvenlik ve savunma sanayi yetenek ve kapasitelerinin … ulusal düzeyde korunması” gerekiyor. 

Bu aynı zamanda Almanya’nın AB’deki savunma sanayii liderliğini de güvence altına alma hedefi güdüyor.

Almanya, savunma harcamaları hedefine ulaşabilecek mi?

Sivil Ar-Ge faaliyetlerine veda

Alman hükümeti spesifik olarak bir dizi önlem öneriyor.

Örneğin, “sivil ve güvenlik ve savunma ile ilgili araştırma ve geliştirmenin daha yakın […] bir şekilde birbirine bağlanması” incelenecek.

Bu aynı zamanda bazı üniversitelerde bir süredir yürürlükte olan “sivil hükümler hakkında açık uçlu bir tartışma” gerektirecek.

Buna ek olarak, cephaneliklerin inşası ve işletilmesi için mevcut gereklilikler azaltılacak; aynı zamanda Kreditanstalt für Wiederaufbau (KfW) ve Avrupa Yatırım Bankası silah finansmanı için giderek daha fazla kullanılacak.

Berlin ayrıca, pratikte başta Çin olmak üzere “hasım devletlerden” bağımsız olmak amacıyla “tedarik zincirlerini çeşitlendirmek ve esnekleştirmek” için önlemler almaya çalışıyor.

Bu durumun savunma ürünlerinin fiyatlarını daha da artırması muhtemel. Wall Street Journal (WSJ) gazetesi kısa bir süre önce, ABD savunma sanayiindeki bazı yeni girişimcilerin Çin hammaddeleri ve bileşenlerinden tamamen vazgeçme çabalarının, bunun büyük bir çabayla mümkün olduğunu, fakat pahalıya mal olduğunu gösterdiğini bildirmişti: Harcamaların “bazı durumlarda altı ila on kat” arttığı söyleniyordu.

Almanya ve Birleşik Krallık’tan “dönüm noktası” niteliğinde savunma anlaşması

Alman ordusuna küresel rol biçiliyor

Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayii Stratejisinin, Alman silahlı kuvvetleri için “askeri kabiliyet, teçhizat ve donanımın” “her durumda, boyutta, jeostratejik alanda ve iklim koşullarında konuşlandırılabilir ve operasyonel” olması gerektiğini açıkça belirtmesi, yeniden silahlanmanın sadece ulusal savunma ile ilgili olduğu iddiasını yalanlıyor.

Belge aynı zamanda, Alman hükümetinin Asya-Pasifik bölgesinde artan sayıda Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) operasyonunu pekiştirme niyetinde olduğunu da doğruluyor.

Alman birlikleri aslında Asya-Pasifik’te ve bu bölgeye giden karasularında ve kara parçalarında çok çeşitli “iklim koşullarında” ve “jeostratejik alanlarda” konuşlandırılmış durumda.

Bundeswehr’in aynı zamanda her yerde “konuşlandırılabilir” olması, Berlin’in Asya-Pasifik bölgesi de dahil olmak üzere tüm dünyadaki savaşlara Alman katılımı için kapıyı açıkça açık tuttuğunu gösteriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English