Avrupa Birliği (AB), Ukrayna’daki ihtilafın çözümünde daha aktif bir rol oynamak amacıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un girişimiyle bir araya geldi. Zirvede, olası bir Avrupa barış gücü konuşlandırılması ve AB’nin müzakerelerdeki konumu ele alındı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Suudi Arabistan’da düzenlenen ABD-Rusya görüşmeleri öncesinde, 17 Şubat akşamı Paris’te Ukrayna konusunda “acil” bir Avrupa Birliği (AB) zirvesi düzenledi. Zirvenin amacı, çatışmanın çözümüne yönelik bir tutum belirlemekti.
Macron’un yanı sıra Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka hükümet başkanları, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Elysee Sarayı’nda bir araya geldi.
BFMTV‘ye göre Macron, toplantıdan önce ABD Başkanı Donald Trump’ı arayarak “yaklaşık 20 dakika” süren bir görüşme yaptı.
Ursula von der Leyen, X hesabından Avrupa’nın güvenliğinin “bir dönüm noktasında” olduğunu belirterek, “Bu Ukrayna ile ilgili ama bizi de ilgilendiriyor. Kendimize acilen çeki düzen vermemiz gerekiyor. Savunmamızda bir sıçramaya ihtiyacımız var,” ifadelerini kullandı.
Avrupa Konseyi Başkanı Costa ise Paris’teki zirveyi, AB’nin “merkezi bir rol” oynayacağı “bir sürecin başlangıcı” olarak nitelendirdi.
Costa, “Avrupa’da barış ve güvenliğe kendini adamış” tüm ortakların Fransa’nın başkentinde olacağını da sözlerine ekledi.
Financial Times‘a göre Costa, AB üyelerinin Rusya ile güvenlik mimarisinin hatlarını tartışmaları gerektiğini ve “yeni mimarinin geliştirilmesinde kilit oyuncular olmaları gerektiğini” söyledi.
Costa, Rusya’dan gelen tehdidin özellikle Baltık ülkelerini ilgilendirdiğini vurguladı.
Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 17 Şubat öğleden sonra yaptığı açıklamada, Ukrayna konusunda müzakere masasında Avrupa’nın “ne yapması gerektiğinin” kendisi için net olmadığını ifade etti.
Lavrov, “Eğer çatışmanın bu şekilde dondurulması konusunda bazı sinsi fikirler ortaya atacaklarsa ve kendileri de geleneklerine, ahlaklarına ve alışkanlıklarına göre savaşın devamını düşünüyorlarsa, o zaman neden onları oraya davet edelim?” şeklinde konuştu.
Lavrov ayrıca, Avrupalıların 2014 yılında eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ile Maydan liderleri arasında arabuluculuk yaparak olumlu bir rol oynama “şansına” sahip olduklarını hatırlattı.
Paris’teki zirvenin katılımcılarının ilk açıklamaları, Washington Post gazetesinin haberiyle aynı zamana denk geldi. Haberde, Avrupalıların Ukrayna’daki “barış gücü birliği” planının son versiyonunun 30 bin asker anlamına geldiği belirtiliyordu.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kiev’e NATO’nun yerine “barış gücü” gönderilmesini bizzat talep etti: 22 Ocak’ta Davos forumunda 200 bin ve 13 Şubat’ta Münih konferansından önce 100 bin.
Zelenskiy, 17 Şubat’ta Ukrayna’da böyle bir birliğin “tekrarlanan saldırganlık durumunda Rusya ile savaşacak” “birleşik bir Avrupa ordusu yaratmanın ilk adımı olabileceğini” söyledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise 16 Şubat’ta LCI‘ye verdiği demeçte, “kalıcı barışı” sağlamak için “üç büyük Avrupa ordusu” olan Fransız, İngiliz ve Polonya birliklerinin konuşlandırılmasına ilişkin görüşmelerin halihazırda devam ettiğini ifade etti.
Ancak sadece İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ukrayna’ya asker göndermeye hazır olduğunu söyledi. Starmer’ın önümüzdeki hafta Trump ile görüşmeyi planladığı da belirtildi.
Bununla beraber Polonya Başbakanı Donald Tusk, Varşova’nın Ukrayna’ya “asker göndermeyi düşünmediğini” söylerken, Slovakya Başbakanı Robert Fico da aynı görüşü paylaştı. Alman hükümeti konuyu “erken” bulurken, Başbakan Olaf Scholz, Ukrayna’nın “barış yapıldığı takdirde tekrar saldırıya uğramaması için çok güçlü bir orduya ihtiyacı olduğunu” dile getirdi.
Riyad’daki ABD-Rusya müzakerelerinden ilk sonuçlar
ABD’den AB’ye asker gönderme çağrısı
Reuters‘ın 16 Şubat’taki haberine göre, Washington, AB ülkelerine Ukrayna’ya asker gönderme istekleri konusunda bir anket yaptı.
Bloomberg ise Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg’un şubat ayında bu ülkelerden Kiev’e hangi garantileri vermeye hazır olduklarını ve Rusya’nın askerlere “saldırması” halinde nasıl tepki vereceklerini açıklamalarını isteyeceğini yazdı.
Zelenskiy, Kellogg’un 20 Şubat’ta Ukrayna’yı ziyaret edeceğini de duyurdu. Avrupa Komisyonu üyelerinin de 24 Şubat’ta Kiev’i ziyaret edeceği belirtildi.
NATO Askeri Komitesi Başkanı Giuseppe Cavo Dragone, Bloomberg‘e Avrupa’daki ABD birliklerinin azaltılmasını kabul ettiğini söyledi.
Dragone’ye göre bu, Amerika’nın NATO taahhütlerinden vazgeçmesi anlamına gelmiyor, ancak 100 bin ABD askerinin bir kısmının geri çekilmesi “Pasifik’teki taahhütleri” nedeniyle mümkün.
Rusya, Batı’nın 1997’den sonra NATO’ya katılan Doğu Avrupa ülkelerindeki askerlerini 2021-2022 kışında geri çekmesini talep etmişti. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, o dönemde ittifaka “toparlanıp 1997 sınırlarına geri dönmelerini” tavsiye etmişti.
AB, enerji fiyatlarını düşürmek için uzun vadeli LNG sözleşmelerine yöneliyor
‘Jeopolitik uyanış’
Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde kıdemli araştırmacı olan Yegor Sergeyev, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte AB’nin Ukrayna’da askeri bir misyon için yeterli kaynağa sahip olmadığını belirtti.
Ancak analist, mevcut koşullarda, Avrupa kurumlarına AB’nin “jeopolitik uyanışı” ile ilgili duygular hakim olduğu için bu tür adımların potansiyelini küçümsememek gerektiği konusunda uyardı.
Sergeyev, Paris’teki zirvenin AB için gerekli olduğunu düşünüyor: AB, üyelerinin kamuoylarının gözünde Ukrayna’daki çözümden kopmuş gibi görünüyor.
Uzmana göre toplantı, Brüksel’in bu durumdan memnun olmadığını göstermeli. Sergeyev, etkinliğin ortak adımlar atmak gibi pratik hedefleri olabileceğini ancak potansiyelinin az olduğunu söyledi.
Sergeyev, Ukrayna’daki çatışmanın AB’nin entegrasyon girişimlerine ilave öznellik ve teşvikler kazandırdığını ve ülkelerin iç siyasetinde bir faktör haline geldiğini anımsattı.
Ukrayna’yı desteklemeyi reddetmenin, birliğin politikasının bütünlüğünü ihlal edeceğini ve zayıflığı olarak algılanabileceğini kaydeden Sergeyev, “AB, Ukrayna’nın varlığından vazgeçmek için çok şeyi tehlikeye attı,” diye konuştu.
Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu Merkez Komitesi’nin önde gelen uzmanlarından Yuliya Semke ise Münih Güvenlik Konferansı’nın sonuçlarını ve ABD’nin oradaki eleştirilerini izleyen Avrupalıların, güvenliklerinin kendi güçleri tarafından sağlanacağını anlamaları gerektiğini söyledi.
Semke, Macron’un kendisini “Avrupa’nın lideri” olarak kanıtlamaya çalıştığını belirtti.
Semke’ye göre Macron, kendisini Trump’ın konuşabileceği bir kişi olarak gösteriyor ve toplantıyı AB’yi müzakerelerden dışlamanın mümkün olmadığının bir işareti olarak tanıtıyor.
Semke, müzakerelerin Avrupalılar olmadan gerçekleşmesinin pek mümkün olmadığını ancak onlara somut adımlar önerilmesi gerektiğini vurguladı.
Semke, “Avrupa’nın Ukrayna’yı yardım etmek veya etmemek gibi bir seçeneği yok. Tek sorun bunun hacmi,” diyerek sözlerini tamamladı.
Batı basını, ABD-Rusya müzakerelerini nasıl değerlendirdi?