Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Ateşkes müzakereleri çıkmaza girdi: İran misillemede el yükseltti

Yayınlanma

ABD’li ve İsrailli yetkililer, İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve esir takası anlaşması için yürütülen dolaylı müzakerelerin “çöküşün eşiğinde” olduğunu ve alternatif bir anlaşmanın bulunmadığını söylüyor. İran, ateşkes müzakereleri gerekçesiyle askıya aldığı İsrail’e yönelik misillemede kara saldırısı ihtimalini gündeme getirerek el yükseltti.

ABD’de yayın yapan Politico’ya göre, isimleri açıklanmayan iki Amerikanlı ve iki İsrailli yetkili; ABD, Katar ve Mısır arabuluculuğunda yürütülen müzakere görüşmelerinin çıkmaza girdiğini söyledi.

Yetkililer, mevcut önerinin hem Hamas’ın hem de İsrail’in talepleri çerçevesinde uyarlanan “bugüne kadarki en güçlü anlaşma teklifi” olduğunu dile getirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin “sadece birkaç hafta önce” anlaşma konusunda daha iyimser olduğunu kaydeden yetkililer, Amerikan tarafının, Hamas ve İsrail’in anlaşmazlığı nedeniyle mevcut teklifin de öncekiler gibi başarısızlığa uğrayacağından “giderek daha fazla endişelendiğini” ifade etti.

“Mevcut tabloda anlaşma mümkün değil”; Hizbullah’ın misillemesi kaçınılmaz

New York Times (NYT) gazetesi de bazı yetkililerin, ABD’nin Gazze’de ateşkes sağlanması adına yaptığı girişimlerin kilit noktalarda yetersiz kaldığını söylediğini yazdı.

Gazetenin haberine göre, ABD’nin ateşkes için yaptığı “teklifler” ve görüşmeler hakkında bilgi sahibi “İsrailli ve Hamaslı yetkililer”, NYT’ye konuştu. İsrail’e gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun anlaşma teklifini kabul ettiğini öne sürmesine rağmen yetkililer, Hamas ve İsrail arasındaki önemli anlaşmazlıkların çözümsüz kaldığını belirtti.

Yetkililer, ABD’nin girişimlerinin kilit noktalarda yetersiz kaldığını bildirerek, ABD’nin teklifinin, İsrail ordusunun Gazze’nin Mısır sınırında kalmasını içerdiğini aktardı.

ABD’nin yeni teklifine göre İsrail askerlerinin sayıları azalsa da bu sınır bölgesinin bir kısmında devriye atmaya devam edebileceğini ifade eden yetkililer, Katar’ın başkenti Doha’da yapılan müzakerelerde ABD’li yetkililerin, İsrail’in, Gazze’nin kuzeyine dönen, yerlerinden edilmiş Filistinlilerin “silah taramasından geçirilmesi” talebine ilişkin müzakerelerin ertelenmesini istediğini kaydetti.

İsrail ile Hamas arasında esir takası ve Gazze Şeridi’nde ateşkese varılması amacıyla Katar’ın başkenti Doha’da 15-16 Ağustos’ta müzakereler yapılmıştı.

Gazze Şeridi’nde ateşkes ve esir takası müzakerelerini görüşmek üzere 19 Ağustos’ta İsrail’e gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, düzenlediği basın toplantısında, “İsrail’in masadaki ateşkes teklifini kabul ettiğini” söylemiş ancak taslaktaki şartları açıklamaktan kaçınmıştı.

Blinken, anlaşma için ön şartlar konusunda ısrarcı olacağını açıklayan Netanyahu’nun “boşlukları kapatan yeni teklifi kabul ettiğini” ileri sürmüştü.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

“Anlaşma olmazsa İran’ın saldırma ihtimali bulunuyor”

Netanyahu’nun, 27 Mayıs’ta ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı ateşkes taslağının İsrail’in hazırladığı tekliften farklı olduğunu ileri sürerek yeni şartlar eklenmesindeki ısrarının anlaşmayı zora soktuğu dile getiriliyor.

Haziran ayına kadar ABD Dışişleri Bakanlığının İsrail-Filistin İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Andrew Miller, Politico’ya “(Anlaşma) Çıkmaza girmiş gibi görünüyor, ancak anlaşmaya varma olasılığı düşük olsa da daha iyi bir strateji düşünmenin zor olduğu anlardan biri” dedi.

İsrailli bir yetkili de Hamas’ın anlaşma konusundaki yaklaşımını henüz bilmediklerini ifade ederek, “Ancak anlaşmayı elde edemezsek İran’ın saldırma ve bunun tam anlamıyla bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Gazze’de anlaşma, Hizbullah ile çatışmada çıkış yolu”

Andrew Miller, nihai bir anlaşmaya varmak için “hem Hamas hem de İsrail tarafından ilave çabasına ihtiyaç” olduğunu savundu. Biden yönetiminin, ayrıca Gazze’de sağlanacak anlaşmanın İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmanın çözümünde de “çıkış yolu” olacağına inandığı belirtiliyor. Yetkililer, mevcut anlaşma müzakerelerinin başarısız olmasının hem Gazze’de hem de Hizbullah ile çatışmayı tırmandıracağını kaydediyor.

İran: Ateşkes ile misilleme farklı konular

İran: İsrail’e cevabımız karadan da olabilir

Öte yandan İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği, Hamas lideri İsmail Heniyye suikastına ilişkin Tahran’ın İsrail’e vereceği cevabın karadan da olabileceğini, “beklenmedik” ve “pişman edici” olacağını belirtti.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’na (ISNA) göre, İran’ın BM Daimi Temsilciliği “İran, İsrail’e tepkisini Gazze’deki ateşkes görüşmelerinin sonucu belli olana kadar kasıtlı olarak mı erteledi” sorusunu yanıtladı.

Temsilcilik tarafından yapılan açıklamada, “İran’ın cevabının 2 belirgin sonucu olmalı. Birincisi, saldırganı, ‘terör’ ve ‘İran’ın ulusal egemenliğini ihlal’ nedeniyle cezalandırmalı. İkincisi, İran’ın caydırıcılık gücünü güçlendirmeli ve gelecekte herhangi bir saldırıyı önlemek için İsrail’i pişman etmeli” ifadeleri kullanıldı.

İran’ın tepkisinin olası bir ateşkesi olumsuz yönde etkilemekten kaçınmayı da içerdiği belirtilen açıklamada, “Muhtemelen İran’ın cevabı, İsrail’in en az ihtimal vereceği zaman ve koşullarda olacaktır. Belki, kara saldırısını göz ardı ettikleri, gözlerinin gökyüzünde ve radar ekranında olduğu bir sırada veya her ikisinden müteşekkil bir saldırı” ifadelerine yer verildi.

İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Ali Fedevi, dün yaptığı açıklamada, “Şehit Heniyye’nin intikamının ne zaman ve ne şekilde alınacağını biz belirleyeceğiz ve mutlaka gerçekleşecektir.” ifadelerini kullanırken, Devrim Muhafızları Ordusu Sözcüsü Ali Muhammed Naini de “Zaman bizim lehimize. Düşman vurulacağı zamanı beklesin” demişti.

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English