Bizi Takip Edin

Avrupa

Avrupa 500 milyar avroluk savunma fonu kurma peşinde

Yayınlanma

AB ülkeleri, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü öncesinde harcamaları artırmak için tahvil piyasalarından yararlanarak ortak savunma projeleri ve silah tedariki için 500 milyar avroluk ortak bir fon oluşturmayı tartışıyor.

Trump’ın ABD’nin az harcama yapan NATO müttefiklerinden güvenlik garantilerini geri çekme tehdidi, Avrupa başkentlerini, Almanya, Hollanda ve Danimarka’daki “mali şahinler” tarafından geleneksel olarak reddedilen ortak borçlanma da dahil olmak üzere daha radikal savunma finansmanı seçeneklerini araştırmaya teşvik etti.

Financial Times’a göre (FT) planı tartışan üst düzey Avrupalı yetkililer şu anda savunma için bir finansman aracı oluşturmaya odaklanmış durumdalar; bu araç AB’nin tamamı yerine katılımcı ülkelerin ulusal garantileriyle desteklenen tahviller ihraç edecek.

Görüşmelerde yer alan kişilerin FT’ye yaptıkları açıklamada, Birleşik Krallık ve Norveç gibi AB üyesi olmayan ülkelere de açık olacak bu finansman modelinin AB üyesi ülkelerden oluşan kilit bir grup arasında ilgi gördüğünü söyledi.

“Hükümetler arası fon” oluşturulacak

Kesin borçlanma hedefi henüz kararlaştırılmamış olsa da, müzakerelere katılanlar bunun 500 milyar avrodan fazla olması gerektiğini söyledi.

AB, şimdiye kadar ek projeleri finanse etmenin sayısız yolunu araştırdı ve hükümetler arası fon, değerlendirilmekte olan en iddialı seçenek olarak ortaya çıktı.

Görüşmelerde yer alan Avrupalı yetkililere göre planlar Londra’ya da iletildi fakat İngilizler henüz herhangi bir katılım taahhüdünde bulunmadı.

Girişimden haberdar olan üst düzey bir İngiliz yetkili bu kararlılığı “cesaret verici” bir işaret olarak değerlendirdi.

Katılım gönüllü ve AB dışı ülkelere de açık

Avrupa Yatırım Bankasından (EIB) teknik bir rol oynaması, özel amaçlı aracın (SPV) idaresine yardımcı olması ve hazine işlevlerini yönetmesi istenecek.

Geçmişte savunma için “Eurobond” çıkarılması önerilerinin aksine fona katılım gönüllü olacak ve AB üyesi olmayan devletlere de açık olacak.

Dolayısıyla ortak fonların askeri amaçlarla kullanılmasına ilişkin AB kısıtlamaları geçerli olmayacak ve Avusturya, Malta, İrlanda ve Kıbrıs gibi “askeri açıdan tarafsız” üye devletler planı veto etmeden katılmaktan vazgeçebilecekler.

Mitsotakis: Avrupa artık bir aciliyet duygusu hissediyor

Bu yılın başlarında savunma için Eurobond’ları savunan Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis FT’ye yaptığı açıklamada AB liderleri arasında bir “duygu değişimi” olduğunu ileri sürdü.

Önerileri başlangıçta “soğuk bir tepkiyle” karşılanan Mitsotakis, Avrupa’nın güvenlik sorunları ve Trump’ın iktidara dönüşü göz önüne alındığında artık “yenilenmiş bir aciliyet duygusu” hissediyor.

Yunan lider, “Savunmaya daha fazla harcama yapmamız gerektiği konusunda giderek artan bir fikir birliği var ve belki de ortak çıkar projelerini finanse etmek için ortak bir Avrupa mekanizması kurmanın zamanı gelmiştir,” dedi.

Mitsotakis, Almanya ve Fransa’nın da Avrupa’nın savunmaya daha fazla harcama yapmasından fayda sağlayacağının açık olduğunu savundu ve İtalya ve İspanya’nın da bu girişimden kazançlı çıkabilecek sektördeki “büyük oyuncular” olduğunu sözlerine ekledi.

Polonya Maliye Bakan Yardımcısı Pawel Karbownik de “Avrupa’nın savunma yatırımlarını arttırmaktan başka çaresi olmadığını” savundu.

Yetkili FT’ye verdiği demeçte “En kötü senaryoda kendimizi savunabilmemiz gerekiyor,” dedi.

Hollanda yeşil ışık yaktı, Almanya seçimleri bekliyor

Görüşmelere katılan kişiler, yeni planlara göre EIB’nin SPV’yi destekleyen ulusal garantilerin yönetilmesine yardımcı olacağını ve sermaye piyasalarında idari bir rol oynayacağını söyledi. 

EIB’nin mevcut kredi politikası uyarınca silah yatırımlarını doğrudan finanse etmesi yasak. Bankadan bir sözcü böyle bir planın henüz kendilerine ulaşmadığını kaydetti.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Hollanda, Finlandiya ve Danimarka’nın bu fikri genel olarak desteklediğini söyledi. Almanya’nın tutumu ise belirsiz ve Şubat ayında yapılacak federal seçimlere bağlı.

500 milyar avro “minimum” meblağ

Görüşmelerde yer alan üst düzey bir AB diplomatı, “Çok ileri düzeyde görüşmeler yapıyoruz. Fakat Berlin’in bunu nasıl gördüğü hâlâ tam olarak belli değil,” dedi.

Fonun büyüklüğü konusunda görüşmelerin devam ediyor fakat hedef “en az 500 milyar avro.”

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in liderlere önümüzdeki on yıl içinde kıtanın güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için gereken minimum rakamın bu olduğunu söylediği belirtiliyor.

Herkes aynı fikirde değil

AB Savunma Komiseri Andrius Kubilius’a göre bu para, Polonya ve Yunanistan’ın önerdiği ve tek başına 500 milyar avroya mal olacak ortak hava savunma sistemleri gibi ortak savunma projelerini desteklemek için kullanılabilir.

Brüksel, ortak silah alımları için fon sağlanmasının savunma şirketlerini uzun vadeli yatırımlar yapmaya teşvik edeceğini umuyor. 

Fakat fonların nasıl kullanılacağı konusunda çözülmesi gereken çok şey var. Görüşmelere katılan üst düzey bir yetkili, “Savunma için daha fazla para sağlanmasına karşı değiliz. Fakat öncelik bunun tam olarak neye harcanacağını tanımlamak olmalı,” dedi.

Avrupa

Danimarka, 40 yıllık nükleer enerji yasağını gözden geçiriyor

Yayınlanma

Danimarka, yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık veren ülkede önemli bir politika değişikliği yaparak 40 yıldır süren nükleer enerji yasağını yeniden gözden geçiriyor.

Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Lars Aagaard, 1985 yılında geleneksel nükleer reaktörleri yasaklamalarından 40 yıl sonra, yeni nesil nükleer enerji teknolojilerinin potansiyel faydalarını analiz edeceklerini söyledi.

İskandinav ülkesi, Avrupa’nın yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin enerji pazarlarından biri ve dünyanın en büyük açık deniz rüzgar enerjisi şirketi Ørsted’in merkezine ev sahipliği yapıyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, ülkenin elektriğinin %80’inden fazlası rüzgar, biyoyakıt ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor.

Fakat Danimarka, modüler nükleer reaktörlere de yatırım yapmaya başlayabilir.

Aagaard, Danimarka gazetesi Politiken’e verdiği demeçte, “Yeni nükleer enerji teknolojileriyle, yani küçük, modüler reaktörlerle bir gelişme olduğunu görüyoruz. Ama potansiyelinin olması yeterli değil. Bu teknolojileri kullanmaya başlarsak bunun Danimarka toplumu için ne anlama geleceğini de bilmemiz gerekiyor,” dedi.

Ülkenin nükleer enerjiyi yeniden değerlendirme kararı, Avrupa’da yeni nükleer reaktör tasarımlarına olan ilginin artması ve kıtadaki mevcut reaktörlerin ömrünün uzatılması planlarının ortaya çıkmasıyla birlikte başladı.

Eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen çarşamba günü Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, nükleer enerjiye getirilen “saçma” yasağın kaldırılmasını desteklediğini söyledi.

Rasmussen, “Rüzgar ve güneş enerjisi, rüzgar ve güneş olduğu sürece iyi ama fosil olmayan bir baz enerji kaynağına sahip olmanız gerekir ve nükleer enerjiyi önceden dışlamak saçmadır. Benim tahminim, bu [hükümetin] yasağı kaldırmaya yönelik bir süreç olduğu yönünde,” dedi.

Avrupa’nın nükleer enerjiye olan ilgisinin yeniden canlanması, önümüzdeki on yıllarda ulaşım, sanayi ve ev ısıtmasında karbon salımını azaltmak için düşük karbonlu elektriğe olan talebin artması beklentisinden kaynaklanıyor.

Fabrikalarda üretilip yerinde monte edilebilen küçük modüler reaktör tasarımlarının geliştiricileri, geleneksel büyük ölçekli reaktörlere göre daha düşük maliyet ve daha kısa inşaat süreleri vaat ediyor.

Nükleer enerji, enerji tüketimleri yüksek veri merkezlerine 24 saat kesintisiz elektrik sağlamak için küçük modüler nükleer reaktörler kullanmak isteyen Google gibi teknoloji şirketlerinin de desteğini kazandı.

Genel olarak nükleer karşıtı olarak bilinen İspanya’nın, geçen ay İber Yarımadasında meydana gelen büyük çaplı elektrik kesintisinin ardından önümüzdeki on yıl içinde yedi nükleer reaktörünü kapatma planlarını yeniden gözden geçirdiği anlaşılıyor.

2022 yılında nükleer enerjiyi yasaklayan Almanya’da, o yıl Rusya’nın gaz ithalatını durdurmasıyla gaz santrallerine olan bağımlılığının altını çizmesi üzerine, reaktörlerin yeniden başlatılıp başlatılmayacağına dair tartışmalar yeniden alevlendi.

Bu arada, Birleşik Krallık, Fransa ve Belçika, ekonomilerini karbonsuzlaştırmak için artan düşük karbonlu elektrik talebini karşılamak amacıyla mevcut nükleer reaktörlerin ömrünü uzatma konusunda anlaştı.

Fransa, eskimiş reaktörlerini yenilemek için altı reaktör daha inşa etmeyi planlıyor ve geçen yılın sonunda, 25 yıl sonra nükleer enerji ağına ilk ekleme olan Flamanville 3 nükleer reaktörünü şebekeye bağladı.

Britanya, Somerset’te Hinkley Point C nükleer santralini inşa ediyor ve önümüzdeki aylarda küçük modüler reaktörler geliştirme planlarını açıklamayı ve sorunlu Sizewell C nükleer projesine yatırım yapıp yapmayacağına karar vermeyi planlıyor.

Danimarka’da Ørsted, yüksek enflasyon, tedarik zinciri kesintileri ve yüksek faiz oranları nedeniyle zorluklar yaşadı ve işten çıkarmalar yapıp projeleri ertelemek veya iptal etmek zorunda kaldı.

Geçen hafta, İngiltere’nin en büyük açık deniz rüzgar santrallerinden biri olan Yorkshire kıyılarındaki Hornsea 4’ü, artan maliyetler nedeniyle iktisadi olarak artık mantıklı olmadığını gerekçe göstererek iptal etti.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Grönland buzlarının altında ABD’ye ait gizli askeri üs bulundu

Yayınlanma

Grönland’da buzların yaklaşık 30 metre altında ABD’ye ait Soğuk Savaş döneminden kalma gizli bir askeri üs olan Camp Century bulundu. The Wall Street Journal’ın haberine göre, 600 orta menzilli balistik füze depolamak üzere tasarlanan üs, Nisan 2024’te NASA bilim insanlarınca keşfedildi.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Grönland buzullarının altında 2024 baharında keşfedilen ABD’ye ait gizli yeraltı askeri üssü Camp Century’nin, 600 orta menzilli balistik füze depolamak üzere tasarlandığını ve kapsamlı bir tesis olduğunu yazdı.

NASA bilim insanları, Soğuk Savaş döneminden kalma bu terk edilmiş Amerikan askeri üssünü Nisan 2024’te Grönland buzullarının altında bulmuştu.

Geçmişte nükleer reaktörle çalışan Camp Century, 1967 yılında terk edilmiş ve o zamandan beri kar ve buzla kaplanmıştı.

Tesis şu anda yaklaşık 30 metre derinlikte bulunuyor. Üs, Grönland’ın kuzeybatısında, yine bir Amerikan üssü olan Pituffik Uzay Üssü yakınlarında yer alıyor.

WSJ‘nin yayımladığı üs planına göre, komplekste bir tiyatro, şapel, spor salonu, kütüphane, yemekhane, komuta heyetinin toplandığı özel bir oda ve teknik bölümler bulunuyordu.

Bu teknik bölümler arasında nükleer reaktörün bulunduğu ve radyoaktif atıkların saklandığı bir oda, yedek güç kaynağı ünitesi, hava soğutucularının olduğu bir bölüm ve diğer tesisler yer alıyordu.

Ayrıca, yakıt depolama tankı ve özel araştırma odaları da mevcuttu. Tüm odaları birbirine bağlayan ve yüzeye çıkışı sağlayan uzun bir koridor bulunuyordu.

Gazetenin paylaştığı fotoğraflarda, karla kaplı iç mekanlar görülüyor.

Bazı odaların duvarları fiilen buzdan oluşuyor. Üssün yüzeyden girişi, alçak bir kar tepesinde yer alıyor.

Camp Century, 1959 yılında inşa edilmişti. Soğuk Savaş sırasında Arktik’te nükleer füze konuşlandırma kabiliyetlerini test etmek için çok gizli bir poligon görevi görüyordu.

Proje, Grönland’ın buz tabakası boyunca bir tünel ağı oluşturulmasını içeriyordu. Ancak, buzulların sürekli hareket etmesi nedeniyle proje uygulanamaz bulunarak terk edildi.

Amerikalı uzmanlar reaktörü sökmüş ve nükleer reaksiyonları inceleme odasını yanlarında götürmüş olsalar da, radyoaktif olanlar da dahil olmak üzere binlerce ton atığı geride bıraktılar.

ABD, bu atıkların buzların altında gömülü kalacağını hesaplamıştı; ancak küresel ısınma nedeniyle buzulların erime süreci önemli ölçüde hızlandı.

Politico‘nun 2016 yılında yapılan bir araştırmaya atıfta bulunarak yazdığına göre, araştırma sonuçları kompleksin kalıntılarının 21. yüzyılın sonuna kadar tamamen yüzeye çıkacağını gösteriyordu.

Daha sonra, 2021’de bu bulgular yeniden gözden geçirildi ve bilim insanları üssün 2100 yılına kadar yüzeye çıkma olasılığını dışladı.

ABD, tarihinde hangi toprakları satın aldı?

Okumaya Devam Et

Avrupa

Merz, Avrupa’nın en güçlü ordusunu kurma sözü verdi

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, göreve geldikten sonra parlamentoda yaptığı ilk konuşmada, Alman ordusunu Avrupa’nın en güçlü ordusu haline getirmek için “gerekli tüm mali kaynakları sağlayacağını” taahhüt etti.

Merz, Federal Meclis’te (Bundestag) yaptığı konuşmada, “Güç, saldırganlığı caydırır, zayıflık saldırganlığı davet eder,” dedi.

Şansölye, “Rusya’dan gelen tehditlerin arttığı” iddiasıyla, Almanya’nın kıtanın savunmasında daha fazla sorumluluk alması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Merz, “Federal hükümet, Alman Silahlı Kuvvetlerinin konvansiyonel anlamda Avrupa’nın en güçlü ordusu haline gelmesi için gerekli tüm mali kaynakları sağlayacak,” dedi.

Merz’in siyah-kırmızı (CDU-SPD) koalisyon hükümeti, yıllarca süren yetersiz yatırımların ardından ordusunu güçlendirmek için göreve gelmeden önce ülkenin katı borç kurallarının reformunu kabul etmişti.

Bu adım, savunma harcamalarının GSYİH’nin %1’ini aşan kısmını Almanya’nın uzun süredir uygulanan anayasal bütçe açığı sınırlaması olan borç freninden muaf tutuyor.

Borç freni, Almanya’nın önceki hükümetinin ülkenin güvenliğini güçlendirme ve NATO’nun GSYİH’nin %2’sini savunmaya ayırma hedefine ulaşma çabalarını defalarca sekteye uğratmıştı.

Savunma Bakanı Pistorius’tan ‘zorunlu askerlik’ çıkışı

Öte yandan para tek başına yeterli olmayacak. Savunma Bakanı Boris Pistorius, Merz’in konuşmasından birkaç saat sonra Bundestag’da yaptığı konuşmada, Almanya’nın “silahlı kuvvetlerinin yapması gerekenler için hâlâ yeterli personele sahip olmadığını” söyledi.

Alman asker sayısının 2031 yılına kadar 203.000’e çıkması planlanıyor. Fakat, Alman silahlı kuvvetler ombudsmanının yıllık raporuna göre, geçen yılın sonunda bu sayı 181.000 civarında kalarak durgun seyretti.

Pistorius, yeni hükümetin askerlik hizmetinin cazibesini artırmayı ve yeni bir gönüllü askerlik hizmeti modeli ile yedek güçleri büyütmeyi hedeflediğini belirtti.

Bununla birlikte Pistorius, gerekirse, yeterli gönüllü bulamazlarsa, Almanya’nın zorunlu askerlik hizmetine geri dönebileceğini söyledi.

Almanya, zorunlu askerlik hizmetini 2011 yılında askıya almıştı, ama askere alma ile ilgili yasal hükümler hâlâ yürürlükte.

Pistorius, gençlerin askere gitmeye istekli olduğu konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik gösterdi. Orduda geçen yıl başvuru sayısında belirgin bir artış görüldüğünü ve ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre işe alımların %20’’den fazla arttığını söyledi.

Almanya’nın yeni askeri hizmet sistemi, İsveç’teki sistemi örnek alıyor. Genç Almanlar, askerlik yapma isteği ve yeteneği hakkında bir anket doldurmaları istenecek ve potansiyel adaylar, verdikleri cevaplara göre değerlendirilecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English