Bizi Takip Edin

Avrupa

Avrupa sağı Milano’da ‘tersine göç’ için buluşacak

Yayınlanma

Avrupa’nın dört bir yanından aşırı sağcı liderler, vatandaşlık, doğum yeri veya yasal statüye bakılmaksızın beyaz olmayan göçmenleri ve onların torunlarını sınır dışı etmeyi amaçlayan sert bir plan olan “tersine göç”ü desteklemek için önümüzdeki hafta Milano yakınlarında bir araya gelecek.

Gizlilik içinde düzenlenen zirvenin amacı, “kavramı tanımlamak, anlamak ve Batı siyasi sistemlerinde tersine göçü uygulamak” olarak belirtiliyor.

Zirveyi düzenleyenler, kitlesel sınır dışı etmelerin “kaçınılmaz” olduğunu savunan Avrupa’nın dört bir yanından aşırı sağcı isimlerin oluşturduğu bir şebeke.

Başlıca konuşmacılar arasında, 2022’de Alman haber sitesi Correctiv’in, Almanya için Alternatif (AfD) üyeleri ve diğer aşırılık yanlılarına tersine göç planını sunduğu gizli bir toplantıyı ifşa etmesiyle ün kazanan Avusturyalı sağcı aktivist Martin Sellner yer alıyor.

Sızıntı, Almanya’nın son zamanlarda gördüğü en büyük protesto dalgalarından birini tetiklemiş ve yüz binlerce kişi AfD’yi kınamak için ülke çapında şehirlerde toplanmıştı.

‘VIP’ biletlerin fiyatı 250 avrodan başlıyor

Sellner’e, Reconquête! partisiyle bağlantılı eski Fransız milletvekili Jean-Yves Le Gallou ve Portekizli milliyetçi aktivist Afonso Gonçalves eşlik edecek.

Birkaç yıl önce Politico’nun sahibinin doğum günü partisinde Elon Musk’ın partneri olan Hollandalı aşırı sağcı influencer Eva Vlaardingerbroek’in de buluşmada önemli bir rol oynaması bekleniyor.

Geçen yıl “ırkçı, nefret dolu, Nazi ve inkârcı konuşma” yaptığı gerekçesiyle mahkum edilen ve on yıl boyunca kamu görevinden men edilen Belçikalı eski milletvekili Dries Van Langenhove de konuk listesinde yer alıyor.

Organizatörler, VIP erişim için 250 avroya kadar çıkan biletlerin şimdiden tükendiğini açıkladı. Etkinliğe yaklaşık 400 kişinin katılması bekleniyor.

AfD’ye yeni ‘radikal sağ toplantı’ suçlaması: Eski CDU senatörünün evinde görüşme

Geleneksel sağı ‘fazla liberal’ buluyorlar

Bir zamanlar yalnızca fısıltıyla konuşulan bir terim olan “tersine göç”, yavaş yavaş Avrupa’nın siyasi sözlüğüne girmiş bulunuyor.

Organizatörler, X’te yaptıkları çevrimiçi sohbette, bu toplantının terimi “ana akım” haline getirmek için çok önemli olduğunu söylediler.

Yetkililer, hedeflerinin “bu politikanın arkasında bir politika ve uygulama oluşturmak” olduğunu da eklediler.

Diğer organizatörler, zirvenin daha geleneksel sağcı toplantıların bıraktığı boşluğu doldurduğunu söyleyerek, “O etkinlikler çok liberal. Bizim ihtiyacımız olan şey, tersine göçü siyasi bir proje olarak tanımlamak için kimlikçi sağın, ‘saf’ sağın bir yuvası,” dediler.

Etkinliği ‘barışçıl’ olarak nitelendiren organizatörler, bunu ‘demokratik bir tartışma ve ifade özgürlüğünün kullanılması’ olarak tanımladılar.

Organizatörler, Avrupa siyasi partilerinin temsilcilerinin katılacağı “teknik sunumlar” ve yuvarlak masa toplantıları vaat ettiler, ama henüz resmi bir gündem açıklanmadı, bu da gizlilik havasını artırmış görünüyor.

Bir organizatör, “Yasaklamayacaklar” diyerek kendinden emin bir şekilde konuştu ve etkinliğin “güvenli olacağını ve güvenlik önlemlerinin alınacağını” garanti etti.

Alman medyası: AfD, göçmenleri gönderme toplantısının katılımcısına para ödüyordu

İtalya’da Salvini’nin Lega partisi ne yapacak?

İtalya’nın “aşırı sağcı” liderleri etkinlikten uzak duruyor fakat etkinliği reddetmiyor.

Lega lideri ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, zirveyle ilgili endişeleri “Herkesin ifade özgürlüğüne inanıyorum,” diyerek geçiştirdi.

Fakat Salvini’nin Lega partisinin üyeleri daha da ileri gitti. Lega’nın Milano bölge meclisi grup başkanı Alessandro Corbetta, büyük çaplı sınır dışı etme fikrini açıkça destekledi.

Corbetta, “Entegrasyon sağlayamayanlar, suçlular ve belgesiz göçmenler için toplu geri gönderme organize etme” çabalarının “İtalya ve Avrupa genelinde daha fazla güvenlik ve daha iyi bir yaşam kalitesi” sağlayacağını öne sürdü.

Etkinlikle ilgili tekrar sorulan bir soruya Salvini, “Bu ne tür bir konferans bilmiyorum. Ama aşırı solun mitingleri yasaklanmıyorsa, diğerlerinin neden yasaklanmasını gerektirdiğini anlamıyorum,” diye yanıt verdi.

Salvini’nin kayıtsız tavrına rağmen, Lega partisi son zamanlarda “tersine göç” terimini giderek daha fazla benimsemeye başladı. Zirvenin organizatörlerinden biri de buna işaret ederek, “Bu terimi giderek daha fazla kullanıyorlar, bu da bu kelimenin ana akım siyasi söylemde ne kadar merkezi bir yer edindiğini gösteriyor,” dedi.

Scholz’dan AfD’ye ‘gizli toplantı’ tepkisi: Yasaklama çağrıları artıyor

Etkinliğin yeri şimdilik gizli tutuluyor

Milano’da düzenleneceği duyurulmasına rağmen, bazı unsurlar bunun aksini gösteriyor.

Organizatörler henüz kesin yeri açıklamadı ve X’te yayınlanan canlı yayında konuşmacılar, katılımcıların otel rezervasyonlarını nerede yapmaları gerektiği konusunda belirsiz ipuçları verdi; bunların hiçbiri Milano’da değildi.

Milano’da düzenleneceği iddia edilen yer, yerel STK’lar ve antifaşist gruplardan sert tepkiler aldı. Bu gruplar, bunun şehrin direniş tarihine bir hakaret olduğunu söylüyor.

Milano’nun sosyal demokrat belediye başkanı Beppe Sala, geçen ay polis ve şehir valisine etkinliği tamamen engellemeleri için çağrıda bulunduğunu doğruladı.

Sala, bir STK’ya yazdığı mektupta, “Göç gibi karmaşık konuların bu zirvenin tonu ve formatıyla ele alınamayacağına ve alınmaması gerektiğine inanıyorum. Bu tür etkinlikler sadece nefreti ve insanlık dışı muameleyi körükler,” dedi.

Etkinliğin organizatörlerinden biri, X’te Sala’ya alaycı bir şekilde teşekkür ederek, “Bunu mümkün kıldığın için teşekkürler, Beppe Sala,” dedi.

Bu arada, Milano’dan yaklaşık bir saat uzaklıktaki Varese Valiliği’nden yapılan açıklamada, zirvenin gerçek yeri ima edildi ve “etkinliğin medya ilgisi” nedeniyle “kapsamlı bir güvenlik ve gözetim planı” duyuruldu.

Şu anda, etkinlik mekanı resmi olarak açıklanmadı. Fakat protesto grupları, aşırı sağın gelip gelmemesine bakılmaksızın Milano sokaklarına dökülmek için hazırlık yapıyor.

AfD, gizli toplantıya katılan danışman Hartwig’in görevine son verdi

Avrupa

Almanya, Kuzey Akım’ı yeniden başlatma girişimlerini engellemek için harekete geçti

Yayınlanma

Friedrich Merz hükümeti, Almanya ile Rusya’yı birbirine bağlayan Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik her türlü girişimi engellemek için yollar arıyor.

Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen yazışmalara göre, Berlin, boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini mümkün kılacak her türlü sahiplik değişikliğini tespit edebilmek için yatırım inceleme yasalarını güçlendirmeyi düşünüyor.

Financial Times‘ın gördüğü, Yeşiller milletvekillerinin boru hatlarıyla ilgili sorularına yazılı yanıtında, bakanlık “yatırım taramasına ilişkin yasal bir değişiklik olup olmayacağını şu anda tartıştığını” belirtti.

2022’de sabotaj sonucu hasar gören boru hatları, Berlin’in enerji konusunda Moskova’ya aşırı bağımlılığının sembolü haline geldi. Geçmişte gaz arzının yüzde 50’sinden fazlasını Rusya’dan sağlayan Almanya, Ukrayna müdahalesi sonrası rotayı değiştirdi.

Alman hükümeti, mart ayında Financial Times’ta yer alan, Kremlin bağlantılı Rus ve ABD’li işadamlarının boru hatlarını yeniden faaliyete geçirmek için girişimlerde bulunduğu yönündeki haberler üzerine alarma geçti ve Merz, boru hatlarının kapatılmasının devamı için Berlin ve Brüksel’deki yetkililerle görüşmelere başladı.

Konuyla ilgili bilgisi olan kişilere göre, Berlin dört Kuzey Akım boru hattının hiçbirinde devlet kontrolü bulunmuyor ve mevcut mevzuat uyarınca, boru hatlarının sahibi olan İsviçre merkezli şirketin sahipliğinde herhangi bir değişiklik yapılmasını engellemek için çok az şey yapabilir.

Boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesi için teknik sertifika verilmesi gerekecek, ancak kurallar değiştirilmedikçe bunu durdurma yetkisi yok.

Almanya başbakanı, AB’nin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımlar kapsamında boru hatlarının yasaklanmasını istedi.

Ancak, Slovakya’nın muhalefeti nedeniyle AB liderleri bu hafta yeni yaptırım paketini onaylayamadı.

Görüşmelere doğrudan bilgi sahibi bir kişiye göre, boru hatlarının yeniden kullanıma açılmasını isteyenlerden biri olan ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, 6 Mayıs’ta planlarını görüşmek üzere Alman ekonomi bakanlığına davet edildi. Toplantı ilk olarak Die Zeit tarafından haberleştirildi.

Yeşiller milletvekillerinin Lynch ile yapılan toplantı hakkında soruları üzerine ekonomi bakanlığı, üst düzeyde herhangi bir toplantı yapılmadığını, ancak yetkililerin uzmanlık alanlarıyla ilgili kurum ve kişilerle sık sık bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.

Lynch’in düşüncelerini yakından bilen bir kişiye göre, ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, Avrupa’nın bir gün tekrar Rus gazını satın almaya hazır olacağına inanıyor. ABD’li yatırımcı, hasarlı boru hatlarının onarımının maliyetli bir iş olduğunu ve Avrupa’nın talebini karşılamak için bir tanesinin yeterli olacağını savunarak, bu onarımın gerekli olmayacağına inanıyor.

Lynch, FT’nin yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Almanya yasalarına göre, Berlin, işlem “Almanya’nın kamu düzeni veya güvenliği için bir tehdit” olarak değerlendirilirse, kritik altyapı ile ilgili AB dışı yatırımcıların mülkiyet değişikliklerini engelleyebilir.

Kuzey Akım boru hatlarını işleten şirketin merkezi, Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne üye olan İsviçre’de bulunduğu için, devralma işlemi mevcut kurallara göre yatırım incelemesine tabi olmayacak.

Kuzey Akım projesi, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yakın ilişkileri olan eski Şansölye Gerhard Schröder tarafından başlatılmıştı.

İlk Trump yönetimi, dönemin Şansölyesi Angela Merkel’e projeden çekilmesi için baskı yapmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un sözcüsü perşembe günü yaptığı açıklamada, boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesini engelleme çabalarının, Rusya’nın bağımsız politikasına karşı Avrupa’nın “öfkesini” gösterdiğini ve Rusya’nın “ne pahasına olursa olsun” bu politikayı izleyeceğini söyledi.

Son aktivasyon planları, Almanya’da ucuz Rus gazı konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Almanya için Alternatif partisi (AfD) boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini isterken, bazı önde gelen CDU ve SPD politikacıları da yüksek enerji fiyatlarını hafifletmek ve Almanya’nın zor durumdaki sanayisine yardımcı olmak için bu çağrıları destekledi.

Ancak Alman hükümeti Yeşiller milletvekillerine, AB Komisyonu’nun “Rusya’dan AB’ye enerji ithalatını kademeli olarak sona erdirme” çabalarını desteklediğini söyledi.

“Bu, AB’nin enerji bağımsızlığını ve güvenliğini artırmaya önemli bir katkı sağlayacaktır” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

İngiliz yargısı: İsrail’e silah satışı yargının konusu değil

Yayınlanma

Yüksek Mahkeme, İsrail’e silah satışı kararının mahkemelerin değil, yürütmenin yetki alanına girdiğine hükmetti. Kararda, İsrail’e silah satışı konusunun anayasal olarak son derece siyasi bir mesele olduğu vurgulandı.

Filistin merkezli insan hakları örgütü Al-Haq ile İngiltere merkezli Küresel Hukuki Eylem Ağının (GLAN) İsrail’e silah satışını sürdüren İngiltere hükümeti aleyhine açtıkları davada Yüksek Mahkeme, konunun yargının meselesi olmadığına hükmetti.

İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Al-Haq ile GLAN’ın, İsrail’e askeri teçhizat ihracatı konusunda İngiliz hükümetine karşı açtıkları davaya ilişkin kararını yazılı açıkladı.

Yargıçlar Stephen Males ve Karen Steyn, 72 sayfalık karar metninde davanın yalnızca muafiyet düzenlemesiyle ilgili genel tartışmadan ibaret olmadığını, bunun ötesinde “çok daha dar ve odaklanmış mesele”ye ilişkin olduğunu belirtti.

Karar metninde şu ifadelere yer verildi:

“Bu mesele, İngiltere’de üretilen bazı bileşenlerin İsrail’e tedarik edileceği ya da edilebileceği ve Gazze’deki çatışmada uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceği ihtimali nedeniyle, sorumlu bakanlar tarafından makul şekilde İngiltere’nin savunması ve uluslararası barış ve güvenlik için hayati önem taşıdığı düşünülen belirli birçok taraflı savunma işbirliğinden çekilmesi gerektiğine karar vermenin mahkemeye açık olup olmadığıdır.”

Yargıçlar, bu konunun Anayasa’ya göre son derece hassas ve siyasi olduğunun, mahkemelerin meselesi olmadığının, buna karşın demokratik açıdan parlamentoya ve seçmenlere karşı sorumlu bulunan yürütmenin sorunu olduğunun altını çizdi.

İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti

Al-Haq ve GLAN, İsrail’e yönelik silah satışlarının askıya alınmasına ilişkin yazılı taleplerinin sürekli görmezden gelinmesi üzerine geçen yıl Yüksek Mahkemeye İngiltere aleyhine başvuru yapmıştı. İngiltere hükümetinden, F-35 savaş uçaklarının parçaları dahil İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti.

Başvuruda, İsrail’in sivillere, sivil altyapıya, sivillerin sığındığı hastane, fırın, okul gibi yapılara, gıda depolarına, su rezervlerine saldırıları ile zorla yerinden etme ve açlığa mahkûm etme gibi politikalarına ilişkin detaylar paylaşılmıştı.

Davanın duruşmaları, 18 Kasım 2024’te ve 13 Mayıs 2025’te yapılmıştı.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da İngiltere’nin silah satışlarını sürdürerek uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki kanıtları mahkemeye sunmuştu.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’

Yayınlanma

Nakliye ve lojistik şirketleri uyardı: Donald Trump’ın düzensiz gümrük vergisi politikaları ve nehir seviyelerinin düşmesi, koronavirüs pandemisinden bu yana Avrupa’nın en kötü tedarik zinciri tıkanıklığına neden oluyor. Avrupa limanları “taşıyor”.

Financial Times’a göre, Mavnalar, malları almak için günlerce beklemek zorunda kalırken, konteyner gemileri de uzun bekleme süreleriyle karşı karşıya kaldı. En kötü durumun Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarında yaşandığı belirtilirken, sorunların en az birkaç ay daha devam etmesi bekleniyor.

“Hollanda merkezli nakliye şirketi WEC Lines’ın genel müdürü Caesar Luikenaar, “Tüm büyük merkezler dolup taşıyor” dedi. FT’ye konuşan Luikenaar, Avrupa’daki bir dizi önemli limanın maksimum kapasiteyle çalıştığını söyledi.

Hollanda merkezli lojistik şirketi Euro-Rijn Group’un CEO’su Albert van Ommen, kargo akışının beklenmedik bir şekilde dirençli kalması ve personel sıkıntısı çeken limanları zorlaması nedeniyle, bu tıkanıklığın pandemiden bu yana en kötüsü olduğunu düşündüğünü söyledi.

Bu sorunlar, yakın zamana kadar birçok şirketin, planlı nakliye hizmetlerinin sabit bir takvime göre düzenli olarak stokları yenileyeceği bilgisiyle minimum stok seviyelerini korumasını sağlayan küresel lojistik sistemine son darbe oldu.

Alman lojistik şirketi Contargo, müşterilerine Antwerp’te mavnaların konteyner yüklemek için ortalama 66 saat, Rotterdam’da ise 77 saat beklediğini bildirdi. Mavnalara normalde konteyner terminallerinde yükleme için sabit zaman dilimleri verilir, böylece konteynerleri hızlı ve verimli bir şekilde boşaltabilmeleri sağlanır.

Almanya’nın DHL şirketinde üst düzey yönetici olan Casper Ellerbaek, gecikmelerin henüz hiçbir müşterisini bileşen kıtlığı nedeniyle üretimi durdurmaya zorlamadığını, ancak bu tür “dramların” risk olmaya devam ettiğini söyledi.

Van Ommen, Avrupa’nın en yoğun ikinci konteyner limanı olan Antwerp’te gemilerin planlanan programın üç ila beş gün gerisinde yük boşaltma yaptığını söyledi.

Van Ommen, “Mavnalarla konteynerleri topladığımızda, deniz araçları zamanında gelmediği için konteynerleri zamanında yükleyemiyoruz” dedi ve ekledi: “Sonunda, müşteri veya nihai kullanıcı mallarını geç alıyor.”

Lojistik şirketleri, krizi ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD gümrük vergisi politikasında yaptığı keskin değişiklikler gibi sorunlara bağladı. Bu değişiklikler, konteyner nakliye şirketlerini, hızla değişen küresel ticaret akışlarına uyum sağlamak için ağlarını yeniden düzenlemeye zorladı.

Kuru bir bahar mevsiminin ardından Ren Nehri’nde su seviyesinin olağanüstü derecede alçalması nedeniyle mavnaların yükleme kısıtlamaları getirilmesi, sorunları daha da ağırlaştırdı.

Bu arada, Avrupa limanları da ABD’nin yüksek gümrük vergileri nedeniyle malların başka yerlere yönlendirilmesinden kaynaklanan Asya’dan gelen ithalat hacminin artmasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bu durum, malların başka yerlere yönlendirilmesine neden oluyor.

DHL’den Ellerbaek, Asya’dan Avrupa’ya konteyner hacmindeki keskin artışı (yıllık yaklaşık %7 olarak tahmin ediyor) Asyalı ihracatçıların strateji değişikliklerine bağladı.

Ellerbaek, “Farklı ticaret hacimlerindeki büyüme seviyelerine bakıldığında, Avrupa’nın tarihsel olarak ABD pazarına ait olan büyük bir payı aldığından şüphe yok” dedi.

Sektör yetkilileri, çoğunluğu kamuya ait liman idarelerinden rıhtım alanı kiralayan özel şirketlerden oluşan terminal işletmecilerinin, bu sıkıntıları hafifletmek için yeni personel alımı ve yeni ekipman satın almaya koştuğunu belirtti.

Luikenaar, Avrupa’daki yerel pazara hizmet veren bazı nakliye şirketlerinin, bölgedeki limanlara dağıtım için Rotterdam’daki farklı terminallerden konteynerleri toplamak için normalde en fazla üç gün süren işlemi bir hafta boyunca yapmak zorunda kaldığını söyledi.

Kapasiteye yapılacak yatırımların tüm sorunları çözmesinin yıllar alacağını belirtti. “Bu kolayca çözülecek bir sorun değil” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English