Bizi Takip Edin

Avrupa

Avrupa silah sanayisinde Çin rahatsızlığı

Yayınlanma

Avrupa’daki askeri uzmanlar, Avrupa savaş uçaklarının Çin modellerine göre yetersiz kalabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Hindistan ve Pakistan arasındaki kısa çatışmanın analizlerinde, Pakistan Hava Kuvvetleri’nin Çin yapımı J-10C tipi bir jet ve PL-15 tipi bir füzeyle bir veya daha fazla Rafale tipi Hint jetini düşürdüğü belirtiliyor.

Rafale, Fransız yapımı. Manevralarda ise J-10C’nin daha önce Eurofighter jetlerine karşı çok net bir üstünlük sağladığı bildiriliyor.

Böylece Çin’in hızlı teknolojik atılımı, Çin silah üretiminde de bir atılım sağlıyor. Geçtiğimiz yıllarda, Çin Halk Cumhuriyeti ilk olarak güneş panelleri, elektrikli otomobil aküleri ve gemi üretiminde teknoloji alanında dünya liderliğine yükselmeyi başardı ve bu alanlarda dünya pazarını ele geçirdi. Şu anda Çinli şirketler, yapay zeka (AI) ve en modern yarı iletkenlerin üretiminde önde gelen Batılı şirketlere yetişmeye çalışıyor.

Bir Alman otomotiv tedarikçisi, Çin ile işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor ve inovasyon gücü açısından bu ülkeye ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Batarya ve gemi yapımında dünya pazarları Çin’in egemenliğinde

German Foreign Policy’de yer alan analize göre Çin, son yirmi yılda giderek artan sayıda teknolojide sadece arayı kapatmakla kalmadı, aynı zamanda küresel liderlik konumuna da ulaştı.

Bunun ilk örneklerinden biri, Çinli şirketlerin Alman rakiplerini geride bıraktığı güneş pilleriydi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2022 yılında Çin’in güneş paneli üretimi için tüm tedarik zincirlerinde dünya pazar payının yüzde 80’in üzerine çıktığını açıklamıştı.

Elektrikli otomobiller için batarya üretiminde de durum benzer. IEA’ya göre, şimdiye kadar üretilen tüm elektrikli otomobil bataryalarının yüzde 70’inden fazlası Çin’de üretildi; Çinli şirketler bu sayede muazzam bir know-how birikimi elde etti ve ayrıca güçlü entegre tedarik zincirlerinden faydalandı.

Çinli şirketlerin bu avantajları bugün Kuzey Amerika’daki üretim fiyatlarının yüzde 20, Avrupa’daki üretim fiyatlarının ise yüzde 30 altında fiyatlar elde etmelerini sağlıyor.

Bir başka örnek de gemi inşası. Washington Center for Strategic & International Studies’e göre, Çin Halk Cumhuriyeti bu alanda dünya pazarının yüzde 53,1’ine sahip ve Güney Kore (yüzde 29,1) ile Japonya’yı (yüzde 13,1) açık ara geride bırakmış durumda.

Peki, yapay zekada da atılım yapıyor

Çin’in zirveye doğru olan hızlı yükselişi, en gelişmiş yüksek teknoloji sektörlerine de ulaştı.

Ocak ayında, Çinli DeepSeek şirketinin, Batının lideri OpenAI’ın ChatGPT modeline eşdeğer, fakat çok daha düşük maliyetli bir yapay zeka modeli geliştirdiği açıklandı.

Eski Google CEO’su Eric Schmidt, kısa süre önce bu modelin en son sürümünün şu anda dünyadaki en iyisi olduğunu kabul etti.

Çin, endüstriyel robotların kurulumunda da uzun süredir önde. Uluslararası Robotik Federasyonu (IFR) verilerine göre, 2023 yılında Çin’de toplam 276.288 endüstriyel robot kuruldu ki bu, dünya toplamının yüzde 51’ini oluşturuyor ve bunların neredeyse yarısı Çin’de üretildi.

Japonya 46.106 adetle açık ara ikinci sırada yer alırken, onu ABD (37.587), Güney Kore (31.444) ve Almanya (28.355) izledi. Avrupa’nın tamamı bile 92.393 adetle Çin’in üçte birine bile ulaşamadı.

Pekin, şimdiye kadar en büyük zayıf noktası olarak görülen yarı iletkenlerde bile arayı kapatıyor. Huawei, daha önce rakipsiz olarak kabul edilen ABD’li Nvidia’nın yarı iletkenlerini değiştirebilecek AI çipleri geliştirdi. Bu çiplerin şimdi seri üretime geçmesi planlanıyor.

Almanya yeşil dönüşümde geride kalıyor

Benzer bir gelişme, enerji kaynağı olarak yeşil hidrojen kullanımına geçişte de görülmektedir.

Yenilenebilir enerjiden yeşil hidrojen üretmek için gerekli olan elektrolizörlerin üretiminde, ThyssenKrupp Nucera ve Sunfire gibi Alman şirketleri güçlü bir dünya pazarı konumu elde etmeyi umuyor. 

Fakat son zamanlarda, yeşil hidrojenin kullanımı sadece Almanya’da değil, tüm AB’de neredeyse hiç ilerleme kaydetmemesi nedeniyle bu beklentiler kötüleşti; hatta Norveçli Statkraft gibi bazı enerji şirketleri ilgili projeleri şimdiden durdurdu.

Alman endüstrisi, kısa bir süre öncesine kadar Suudi Arabistan’ın 10 milyar dolarlık yeni hidrojen projelerinde lider konuma gelmeyi hedefliyordu. Riyad, petrol sonrası döneme yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor ve bu kaynaklardan çok büyük miktarlarda sahip.

Fakat şimdi, hidrojen işinin büyük kısmının Çinli rakiplere gideceği anlaşılıyor. Pekin, hidrojen sektörünü hızlı bir şekilde geliştiriyor ve bu da yerli şirketlere ölçek avantajları sağlıyor

 Bu nedenle, tekliflerinin “rakip firmalardan yüzde 15’e kadar daha ucuz” olduğu belirtiliyor; Alman firmalarının Suudi Arabistan’da “birkaç küçük sipariş” ile yetinmesi gerekecek gibi görünüyor.

Alman otomotiv sanayisinden Çin ile işbirliği çağrısı

Alman sanayi temsilcileri, Çin’in hızlı teknolojik gelişimi göz önüne alındığında, Çin ile işbirliğini sadece sürdürmekle kalmayıp, mümkünse daha da genişletmek gerektiğini savunuyor.

Otomotiv tedarikçisi ZF Friedrichshafen’in CEO’su Holger Klein, kısa süre önce yaptığı açıklamada, Çin’in sadece büyüklüğü nedeniyle değil, aynı zamanda “inovasyon gücü” nedeniyle de “önemli bir pazar” olduğunu belirtti.

Çin’in hızlı teknolojik gelişimi göz önüne alındığında Klein, pazarının “son derece rekabetçi ve zorlu” olduğunu, fakat aynı zamanda Almanya için bir “spor salonu” olduğunu belirtti ve orada “formu iyi” olanların “diğer pazarlarda da rekabetçi” olacağını söyledi.

Çin ile işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu savunan CEO, AB’nin Çin elektrikli otomobillerine karşı kapılarını kapatsa bile, Çin’de yeni rakipler ortaya çıkacağını ve bunların dünyanın başka yerlerinde, belki Avrupa’da değil ama Brezilya, Meksika veya Tayland’da karşılarına çıkacağını savundu.

Bu nedenle ZF Friedrichshafen, Çin’de geri kalmamak, aksine büyümeye devam etmek için çaba gösteriyor. Şu anda Asya-Pasifik’in payı yaklaşık yüzde 23, Çin’in payı ise yüzde 20’nin biraz altında, fakat her ikisi de artış eğiliminde.

Klein, “Çin’deki payımızı çok bilinçli bir şekilde artırıyoruz,” dedi.

Çin silah sistemleri ilk kez Avrupa’nın önüne geçti

Çin’in teknolojik atılımı, Çin silah sistemlerinin ilk kez Avrupa ürünlerinden üstün hale gelmesine yol açtı.

Askeri uzmanların doğruladığı üzere, Hindistan ve Pakistan arasında son silahlı çatışmada Pakistan hava kuvvetleri en az iki, belki de daha fazla Hint savaş uçağını düşürdü.

Bu, uzmanlar tarafından önceden Pakistan silahlı kuvvetlerinin yetersiz olduğu değerlendirildiği için sürpriz oldu. Uçakları, Çin’de üretilen bir J-10C savaş uçağı düşürdü.

Bu uçak, yine Çin’de üretilen bir PL-15 füzesi ile en az bir, belki de birkaç Rafale tipi Hint savaş uçağını vurdu. Rafale, Fransız üretimi olup, Fransız Meteor füzeleriyle donatılıyor. Bu füzeler, Pakistan uçağını düşürmeyi başaramadı

t-online’da yer alan habere göre, J-10C, geçen yıl Pakistan pilotlarının Katar Hava Kuvvetlerine ait Eurofighter uçaklarıyla savaştığı bir manevrada, “hem yakın hem de uzak mesafeli savaşta” Avrupa uçağından üstün olduğunu kanıtlamıştı.

Avrupa ülkelerinden oluşan bir konsorsiyum tarafından üretilen Eurofighter, J-10C ile yapılan tatbikat savaşını “sıfır-dokuz” ile kaybetti. Bir uzman, “Çin daha iyi ve daha ucuz sistemler üretiyor,” diyor.

Endonezya, Rafale siparişlerini iptal etmeyi düşünüyor

Bu durum, Batılı şirketlerin sadece çok para kazanmakla kalmayıp, üçüncü ülkelerin silahlı kuvvetlerini Batı’ya belirli bir bağımlılık içine sokan silah ihracatını etkileyebilir. 

SCMP’de yer alan habere göre Endonezya, Rafale siparişlerini iptal etmeyi şimdiden değerlendiriyor.

Fakat her şeyden önce, J-10C’nin Avrupa savaş uçaklarından üstün olduğu değerlendirmesi, Çin ile tırmanan çatışmanın silahlı bir çatışmaya dönüşmesi halinde Batının, yükselen büyük güce karşı savaşta üstün silah sistemleriyle değil, yetersiz silah sistemleriyle savaşacağı ihtimali ilk kez gündeme geliyor.

Avrupa

TotalEnergies CEO’su: Avrupa, Rus gazını sorunsuz bir şekilde ikame edecek

Yayınlanma

Fransız enerji devi TotalEnergies’nin CEO’su Patrick Pouyanne, küresel sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) pazarındaki arz artışı sayesinde Avrupa’nın 2027 sonuna kadar Rus gazını kolayca ikame edebileceğini belirtti. ABD ve Katar’ın üretim kapasitelerini artırdığını vurgulayan Pouyanne, Rusya’nın enerjiyi silah olarak kullanması nedeniyle güven kaybı yaşandığını ve alternatif arayışının Avrupa için temel bir görev olduğunu söyledi.

Rusya’nın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatçılarından biri olan Fransız enerji şirketi TotalEnergies’nin CEO’su Patrick Pouyanne, Avrupa Birliği’nin (AB) önümüzdeki yıllarda Rus gazını sorunsuz bir şekilde ikame edebileceğini açıkladı.

Pouyanne, küresel piyasada oluşacak arz fazlasının, Avrupa Komisyonu’nun 2027 sonuna kadar Rus gazı ithalatını tamamen sonlandırma planını destekleyeceğini belirtti.

Tokyo’da düzenlenen bir enerji konferansında konuşan Pouyanne, “İyi haber şu ki, küresel LNG piyasası 2027, 2028 ve 2029’dan itibaren iyi bir şekilde arz sağlayacak. 2022 krizinden dolayı ABD ve Katar’da çok sayıda yeni kapasite inşa ediliyor,” ifadelerini kullandı.

Pouyanne’a göre, LNG ithalat kapasitesi genel olarak yüzde 30 artacak ve bu nedenle ne şirketinin ne de Avrupa’nın Rus gazına alternatif bulma konusunda bir endişesi bulunmuyor.

ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin (EIA) tahminlerine göre, ABD’nin LNG ihracatı bu yıl yüzde 19, 2026’da ise iki yeni gaz sıvılaştırma terminalinin faaliyete geçmesiyle yüzde 15 daha artacak.

‘Rusya’ya olan güveni kaybettik’

Pouyanne, Avrupa’nın Rus gazından neden vazgeçtiğini ise şu sözlerle açıkladı:

“Rusya’ya bir tedarikçi olarak güvenimizi kaybettik. Enerji sektöründe, ulusal güvenlikten bahsettiğimizde, tedarikçi ve alıcı arasındaki güven çok önemli bir faktördür. Rusya’nın savaşında ise enerji bir silah olarak kullanıldı, bu nedenle Avrupa için alternatifler bulmak temel bir görevdir.”

Şu anda Kuzey Amerika’da beşi ABD’de, üçü Kanada’da ve ikisi Meksika’da olmak üzere 10 terminal inşa ediliyor.

EIA’nın tahminlerine göre, projelerin zamanında tamamlanması halinde kıtadaki ihracat kapasitesi 2023’e kıyasla 2028’e kadar iki kattan fazla artarak günde 323 milyon metreküpten 691 milyon metreküpe çıkacak.

Sadece ABD’de bu rakam günde 320 milyon metreküpten 595 milyon metreküpe yükselecek. Bloomberg ajansı, Katar’ın da yurt dışı tedarikini genişletmek için büyük bir plan yürüttüğünü belirtiyor.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, AB verilerine göre Rusya’nın AB ülkelerine toplam gaz tedariki 2024 yılında 51,7 milyar metreküp, yani günde 142 milyon metreküp olarak gerçekleşti.

Bunun 31,6 milyar metreküpü boru hattı gazı (AB’nin toplam gaz ithalatının yüzde 11,6’sı), 20,1 milyar metreküpü ise LNG (yüzde 7,3) oldu.

TotalEnergies’nin Rusya’daki konumu

Rusya’nın 2021’de neredeyse tamamı Gazprom boru hatlarıyla sağlanan ve AB’nin toplam ithalatının yüzde 44,9’unu oluşturan 150,2 milyar metreküplük sevkiyatı çökmüş olsa da savaş yıllarında LNG alımları önemli ölçüde arttı.

Rusya’daki madencilik projelerine katılmaya devam eden tek Batılı şirket olan TotalEnergies, Novatek’in yürüttüğü Yamal LNG projesinde hissedar konumunda ve kontrat gereği 2040 yılına kadar gaz alımı yapma yükümlülüğü bulunuyor.

Pouyanne, “Rusya’daki işimize ilişkin taahhütlerimiz uyarınca kesinlikle sadece bu [uzun vadeli sözleşmedeki] hacimleri satın alıyoruz, artık ek spot alımlar yapmıyoruz,” değerlendirmesini yaptı.

Pouyanne, AB’nin yaptırımları olmaması nedeniyle TotalEnergies’nin büyük cezalar ödemeden sözleşmeyi feshedemeyeceğini ve bu şekilde Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamaya yardımcı olduğunu belirtti.

CEO, “Avrupalı liderler gaz arz güvenliğinin LNG’ye bağlı olduğunu anlıyor ve 2027’den önce Avrupa’da yeni bir fiyat krizi görmek istemiyorlar,” diye ekledi.

Avrupa Komisyonu’ndan yaptırımsız çözüm planı

Avrupa Komisyonu, salı günü Rus gazından 2,5 yıl içinde tamamen vazgeçilmesine yönelik bir plan sundu. Tedarikin azaltılması, önce kısa vadeli sözleşmelerden vazgeçilmesi, ardından da uzun vadeli sözleşmelerin feshedilmesiyle kademeli olarak gerçekleştirilecek.

Avrupa Komisyonu hukukçularına göre, anlaşmaların feshedilmesinin gerekçesi olarak ticaret mevzuatı kullanılacak.

Bu yaklaşımın, Avrupalı şirketlerin Rusya ile işbirliğini cezasız bir şekilde sonlandırmasına olanak tanıyacağı ve Macaristan ile Slovakya’nın Rus gazına yönelik olası bir yaptırım durumunda kullanabileceği potansiyel vetoyu aşacağı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Slovak polisi, Ukrayna’ya yardım eden eski savunma bakanının peşine düştü

Yayınlanma

Slovakya’da polis, bir önceki hükümetin Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımlar nedeniyle aralarında eski Savunma Bakanı Yaroslav Naď’ın da bulunduğu üst düzey yetkilileri gözaltına almaya çalıştı. Yurt dışında bulunan Naď suçlamaları reddederken, mevcut Robert Fico hükümeti eski yönetimi Ukrayna’ya savaş uçağı tedariki nedeniyle vatana ihanetle suçluyor.

Slovakya polisi, bir önceki hükümet tarafından Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlarla bağlantılı soruşturma kapsamında, aralarında eski Savunma Bakanı Yaroslav Naď’ın da bulunduğu eski üst düzey devlet yetkililerini gözaltına almaya çalıştı.

Reuters ve yerel basında yer alan haberlere göre, operasyonlar mevcut Fico hükümetinin eski yönetime yönelik suçlamalarının ardından geldi.

Polis teşkilatı operasyonları doğrularken, soruşturmanın Avrupa Savcılığı tarafından başlatıldığını belirtmekle yetindi ve daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı.

Slovakya İçişleri Bakanı Matus Sutaj Estok ise Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya’nın 2022’deki askeri müdahalesinin ardından Ukrayna’ya yapılan mühimmat sevkiyatını soruşturan özel bir operasyonel grubun sürece dahil olduğunu bildirdi.

Gözaltı girişimi sırasında yurt dışındaydı

Yerel haber portalı Denník N‘in haberine göre, polis şu anda ülke dışında tatilde olan Yaroslav Naď ve Savunma Bakanlığı’ndan bir başka eski yetkiliyi gözaltına almaya çalıştı.

Haberde ayrıca, Slovak emniyet güçlerinin devlete ait bir savunma şirketinin eski yöneticisini ise gözaltına aldığı belirtildi.

Naď: Yine olsa yine yapardım

Hakkındaki suçlamaları reddeden eski bakan Naď ise sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklamada, Ukrayna’yı desteklemedeki rolüyle gurur duyduğunu savundu.

Şu anda Kanada’da olduğunu belirten Naď, Facebook sayfasında, “Bugünkü tiyatro, dürüst olmak gerekirse, beni şaşırtmadı veya endişelendirmedi. Ukrayna’ya nasıl yardım ettiğimizi gururla hatırlıyorum. Bunu tekrar yapardım. Ve yine,” ifadelerini kullandı.

Fico hükümetiyle rota değişti

2023’te iktidara gelen Robert Fico liderliğindeki sol-milliyetçi hükümet, Slovakya’nın dış politikasında radikal bir değişikliğe gitmişti.

Fico kabinesi, Ukrayna’ya askeri yardımı durdurmuş ve ülkenin ana petrol ve doğalgaz tedarikçisi olan Rusya ile daha yakın ilişkiler kurma yolunu seçmişti.

2024 yılında Slovak yetkililer, Kiev’e MiG-29 savaş uçakları ve bir hava savunma sistemi tedarik etmesi nedeniyle eski yönetimi “vatana ihanet” ve bir dizi başka suçla itham etmişti.

Geçen yılın kasım ayında, devredilen silahların verilerindeki tutarsızlıklara ilişkin bir soruşturma başlatılmıştı.

Başbakan Robert Fico, Avrupa Birliği’nin Ukrayna politikasını açıkça eleştirerek silah sevkiyatının çatışmayı yalnızca uzattığını savunuyor.

Fico, 17 Haziran’da NATO’nun savunma harcamalarını artırma planlarını da sert bir dille eleştirmiş ve ülkeye tarafsız bir statünün daha uygun olacağını söyleyerek ilk kez Slovakya’nın ittifak üyeliğinin uygunluğunu sorgulamıştı.

Avrupa, Rusya’nın nükleer yakıtından vazgeçemiyor

Okumaya Devam Et

Avrupa

İngiliz mahkemesinden emsal karar: Rus ve Çinlileri işe almamak ırkçılık değil

Yayınlanma

Birleşik Krallık’taki bir iş mahkemesi, hassas bilgilerle çalışan şirketlerin güvenlik gerekçesiyle Rusya ve Çin vatandaşlarını işe almayı reddedebileceğine ve bunun ırkçılık sayılmayacağına hükmetti. Karar, İngiltere ve ABD savunma bakanlıklarıyla bağlantılı bir şirkete dava açan Çinli yapay zeka uzmanının başvurusunun reddedilmesinin ardından geldi.

Birleşik Krallık’taki bir iş mahkemesi, gizli bilgilerle çalışan şirketlerin güvenlik gerekçesiyle Rus ve Çin vatandaşlarını işe almayı reddetmesinin ırkçılık olarak kabul edilmeyeceğine karar verdi.

The Guardian‘ın haberine göre bu emsal niteliğindeki karar, İngiliz bir yapay zeka şirketine dava açan Çinli bir programcının başvurusunun ardından geldi.

‘Vatandaşlığınız nedeniyle başvurunuzu değerlendirmeme kararı aldım’

Yapay zeka alanında uzman olan Çinli programcı Tianlin Xu, İngiltere ve ABD savunma bakanlıklarıyla bağlantıları olan İngiliz yapay zeka şirketi Binary AI’ı, güvenlik gerekçesiyle kendisini işe almayı reddettiği için ırkçılıkla suçlayarak mahkemeye başvurdu.

Xu’nun iş başvurusunu reddeden şirket kurucusu James Patrick-Evans, onun yerine bir İngiliz vatandaşını işe aldı.

Patrick-Evans, Xu’ya gönderdiği e-postada, “Maalesef, vatandaşlığınıza dayanarak başvurunuzu değerlendirmeme kararı aldım,” ifadelerini kullandı.

Şirketinin “hükümetlerle yakın çalıştığını” ve bu işbirliğini sürdürmek istediğini öne süren Patrick-Evans, küçük bir şirket olduklarını ve “sizin milliyetinizdeki” çalışanlarla çalışırken yeterli güvenliği sağlayamayacaklarını savundu.

Duruşma sırasında Patrick-Evans’ın güvenlik yetkililerinden “bir Çin vatandaşını işe almaması yönünde güçlü bir tavsiye” aldığı ortaya çıktı.

Yargıç: Karar kökene dayalı ırk ayrımcılığı gibi görünüyor

Davaya bakan Yargıç Beattie, Patrick-Evans’ın gönderdiği e-postayı “talihsiz” olarak nitelendirerek, “Bağlamdan koparıldığında, bu e-posta ulusal kökene dayalı doğrudan bir ırk ayrımcılığının itirafı gibi görünüyor,” dedi. Ancak Yargıç Beattie, Xu’nun vatandaşlığı nedeniyle güvenlik izni alamayacağı için reddedildiğini ekledi.

Mahkeme, bu ret kararının sadece Çin vatandaşları için değil, güvenlik izni alması mümkün olmayan Rusya, Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerin vatandaşları da dahil olmak üzere her milliyetten insan için geçerli olduğunu kaydetti.

‘Şirketin orduyla gizli bir sözleşmesi var’

Binary AI şirketinin, İngiliz ordusunun gizli bir birimi olan Savunma Bilim ve Teknoloji Laboratuvarı ve Savunma Bakanlığı ile yapay zeka geliştirme üzerine devam eden bir sözleşmesi bulunuyor.

Bu sözleşmenin, yazılımlardaki gizli “boşlukları” tespit etmeyi içerdiği ve hassas konuları kapsadığı belirtildi.

Yargıç Beattie, kararının gerekçesinde, yazılımların siyasi kararları etkilemeye veya gizli bilgileri ele geçirmeye çalışan kötü niyetli aktörlerin ve devlet yapılarının saldırılarından korunmasının önemine dikkat çekti.

Mahkeme kararında, savunma sektöründe İngiliz güvenliğine yönelik bir risk nedeniyle işe alımın reddedilmesinin ayrımcılık olmadığı belirtilerek Xu’nun davası reddedildi.

Rusya’dan ayrılan Yandex kurucusu, İngiltere’de yapay zeka fabrikası kuracak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English