Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Batıdan İran misillemesine ihtiyatlı tepkiler

Yayınlanma

İran’ın, Şam’daki elçilik binasına yönelik İsrail saldırısına verdiği cevap, batılı hükümetler tarafından tepkiyle karşılansa da, savaşın genişlememesi düşüncesi ağır basıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, ülkesinin İran misillemesine karşı İsrail’e askeri destek vermiş olmasına rağmen, İsrail’e ‘itidal’ çağrısı yaptı. New York Times’ın iddiasına göre, Tel Aviv Tahran’a askeri bir yanıt vermeye hazırlanırken, Biden’ın Netanyahu’ya telefonu ile birlikte şimdilik geri adım attı.

“Başkan açık konuştu. Bu işin tırmandığını görmek istemiyoruz,” diyen ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby, İran ile daha geniş çaplı bir savaş arayışında olmadıklarını savundu.

Financial Times’a (FT) konuşan üst düzey bir ABD’li yetkili, İran’ın saldırısının ardından Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde Biden’ın İsrailli mevkidaşına Tel Aviv’in Tahran’dan ‘çok daha önde’ olduğunu söylediğini aktardı. Yetkili, Biden’ın İsrail’in ‘askeri üstünlüğünü açıkça gösterdiğini’ söylediğini de sözlerine ekledi.

Biden’dan Netanyahu’ya: Galibiyeti kabul et

Axios’a konuşan üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisine göre ise Biden cumartesi günü Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde ABD’nin İsrail’in İran’a yönelik herhangi bir karşı saldırısını desteklemeyeceğini söyledi.

Yetkiliye göre Biden Netanyahu’ya, “Bir galibiyetin var. Galibiyeti kabul et,” dedi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in cumartesi günü İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile görüştüğünü ve İsrail’in İran’a karşı herhangi bir karşılık vermeden önce ABD’yi bilgilendirmesini istediğini söyledi.

POLITICO’ya konuşan ABD’li bir yetkili, “Onlara yanıt vermeden önce bir nefes almalarını tavsiye ediyoruz,” dedi ve İsrail’in olası karşılığının ‘orantılı olmasını ve bu döngüyü sona erdirmesini’ istedi.

Trump: Ben olsam İran’ın saldırıları yaşanmazdı

Eski ABD Başkanı ve bu seneki başkanlık yarışında Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump da İran’ın misillemesine yönelik açıklamalarda bulundu.

Trump cumartesi günü yaptığı mitingde destekçilerine İran’ın hafta sonu İsrail’e yaptığı saldırının, kendisi görevde olsaydı gerçekleşmeyeceğini ileri sürdü.

Schnecksville, Pennsylvania’daki mitingde Trump, hem Hamas’ın 7 Ekim saldırısının hem de İran’ın İsrail’e yönelik misillemelerinde hatayı Başkan Joe Biden’ın yurtdışındaki ‘zayıflığında’ buldu.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da, 2018 yılında dönemin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi tehdit ettiği bir tweetinin ekran görüntüsünü de paylaştı. Trump bu tweetinde, “İran Cumhurbaşkanı Ruhani’ye: BİR DAHA ASLA AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’Nİ TEHDİT ETMEYİN YOKSA TARİH BOYUNCA DAHA ÖNCE ÇOK AZ KİŞİNİN YAŞADIĞI SONUÇLARA KATLANIRSINIZ. BİZ ARTIK SİZİN ŞİDDET VE ÖLÜM SÖZLERİNİZE KATLANACAK BİR ÜLKE DEĞİLİZ. DİKKATLİ OLUN!” yazmıştı.

Trump, misillemeden hemen sonra yaptığı açıklamada da, “İSRAİL SALDIRI ALTINDA! Bunun olmasına asla izin verilmemeliydi – Ben Başkan olsaydım bu ASLA gerçekleşmezdi!” diye yazmıştı.

Londra, Paris ve Berlin de okyanus ötesine uydu

Pazartesi günü Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Lord David Cameron da, Biden’ın ‘kazançlı çıkma’ ve krizi daha fazla tırmandırmama çağrısını yineledi.

Cameron BBC’nin Today programına verdiği demeçte, “Çok açık bir şekilde misilleme saldırısını desteklemediğimizi söylüyoruz. Onların [İsraillilerin] da böyle bir şey yapması gerektiğini düşünmüyoruz,” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Fransa’nın ‘bölgede bir yangından kaçınmak için her şeyi yapacağını’ söyledi.

Macron X’te yaptığı açıklamada, saldırıyı ‘en güçlü şekilde’ kınadığını söylerken, “Fransa ortaklarıyla birlikte gerilimin azaltılması için çalışıyor ve itidal çağrısında bulunuyor. İsrail halkıyla dayanışma içinde olduğumu ve Fransa’nın İsrail’in güvenliğine, ortaklarımıza ve bölgesel istikrara olan bağlılığını ifade ediyorum,” diye ekledi.

Şu anda Çin’de bulunan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da cumartesi gecesi saldırıyı şiddetle kınadı ve İran’ı ‘daha fazla tırmanmaya’ karşı uyardı.

‘Bu yolda devam etmemek gerektiğini’ savunan Alman lider, daha fazla tırmanma olmaması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını kaydetti.

Scholz İran misillemesini ‘haksız’ olarak nitelendirdi ve “Başta İran olmak üzere herkesi bu şekilde devam etmemeleri konusunda uyarabiliriz,” dedi.

Borrell’den ‘Gazze’nin unutulmasına izin vermeyin’ mesajı

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, G7 liderlerinin pazar günü gerçekleştirdikleri kriz toplantısında ‘İran’ın İsrail’e yönelik benzeri görülmemiş saldırısının oybirliğiyle kınandığını’ söyledi ama “Tüm taraflar itidalli davranmalıdır. Gerilimi azaltmaya yönelik tüm çabalarımızı sürdüreceğiz,” diye ekledi.

FT’ye konuyla ilgili bilgi veren bir kişi, G7 liderlerinin saldırıya cevaben İran’a yönelik olası ek yaptırımları görüştüğünü fakat bunların nasıl uygulanacağı konusunda fikir birliğine varılamadığını söyledi.

AB’nin Dış İlişkilerden sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de pazar günü İspanyol Antena 3 televizyonuna verdiği mülakatta, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısına verilecek tepkinin Gazze’de yaşanan acıları unutturacak geniş çaplı bir bölgesel çatışmaya yol açmaması gerektiğini söyledi.

Borrell’e göre batı ne pahasına olursa olsun bölgesel bir tırmanıştan kaçınmalı. Borrell Gazze’deki kıtlığa ve binlerce çocuğun yetersiz beslenmeden dolayı ölme riski altında olduğuna, 1,8 milyon kişinin evlerinin yıkıldığına ve yardımlarla yaşadıklarına dikkat çekti.

AB diplomasi şefi, “Çabalarımız Gazze’deki savaşı sona erdirmeye ve (savaşın) sonuçlarını ödeyen insanlara yardım sağlamaya odaklanmalıdır. Bunun için de savaşın yayılmasına ve Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’i de içine almasına izin veremeyiz,” diye ekledi.

DİPLOMASİ

ABD, Arap ve İsrailli bakanları NATO zirvesine davet etti

Yayınlanma

ABD’nin İsrail ve bazı Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarını önümüzdeki ay Washington’da yapılacak NATO zirvesine davet etmesi, Gazze’deki savaşla ilgili gerilimi zirveye taşıdı.

75. kuruluş yıldönümü zirvesi ABD Başkanı Joe Biden’a Washington’un uluslararası ortaklıklarını ve ittifaklarını güçlendirme politikasını sergileme fırsatı sunuyor. Fakat Financial Times’a göre aynı zamanda birçok diplomatın Washington’un Ukrayna ve Gazze savaşı konusundaki tutumunda çelişkiler olduğunu düşündüğü noktaların da altını çizecek.

Üye devletler Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’yı destekleme konusunda hemfikirken, NATO’nun pek çok üyesi ve ortağı İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş konusunda derin görüş ayrılıkları yaşıyor.

NATO genellikle yıllık toplantılarına ortaklarından en azından bazılarını davet ediyor fakat yıldönümü zirvesinin ev sahibi olarak ABD, kısmen İsrail’e yaptığı davetle ilgili olası gerilimleri önlemek amacıyla, aralarında Japonya, Avustralya ve Güney Kore’nin de bulunduğu ittifakla ortaklığı olan 31 kadar ülkenin dışişleri bakanlarını davet etti.

Arap davetliler arasında Mısır, Ürdün, Katar, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn bulunuyor.

Geçen yıl Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde Ukrayna’dan temsilciler ve Asya-Pasifik bölgesinden ortaklar da yer almıştı. Madrid’deki 2022 zirvesi biraz daha geniş bir grubu içeriyordu. 

Ortak ülkelerin dışişleri bakanları resmi NATO toplantılarına katılmayacak ve 75. yıldönümü yemeği gibi zirve dışındaki etkinliklere katılacaklar.

Bir NATO yetkilisi yaptığı açıklamada, “Genel Sekreter Stoltenberg 32 müttefikin tamamının devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Hint-Pasifik ortaklarımızın (Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore) liderlerini de davet etti,” dedi.

Yetkili, diğer NATO ortaklarının temsilcileriyle bakanlar düzeyinde toplantıların ABD yetkilileri tarafından organize edildiğine işaret etti.

Analistler, bazı Arap devletleri ve İsrail’in zirveye dahil edilmesinin ABD’nin bir araya getirici güç olarak değerini ve çok taraflı ittifaklarının faydalarını göstermesinin bir yolu olduğunu söylüyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bolivya Savunma Bakanı, darbe girişimini Devlet Başkanı Arce’nin Rusya ziyaretine bağladı

Yayınlanma

Bolivya Savunma Bakanı Edmundo Novillo, engellenen darbe girişiminin gerekçesinin Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce’nin bu ayın başında Rusya’ya yaptığı ziyaret olabileceğini söyledi.

Novillo, Bolivya ve Rusya’nın özellikle lityum üretimi alanındaki yakınlığı diğer ülkelerin olumsuz tepkisine neden olabileceğine işaret etti.

Sürece ilişkin RİA Novosti ajansına demeç veren Novillo, “Devlet Başkanı Luis Arce’nin Rusya’ya yaptığı bu ziyaretin BRICS’e muhalif ülkelerde bir tepki yarattığını ve Bolivya devletine uzun zaman hakim olan bu ülkelerin siyasi kontrolü ele geçirmek ve kaynaklarımızı yeniden yağmalamak için darbe hazırlamış olabileceklerini göz ardı etmiyoruz,” ifadelerini kullandı.

Arce, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIEF) için 5 Haziran’da Rusya’yı ziyaret etmişti.

Ziyaretinde Arce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkiler, ortak lityum madenciliği projeleri ve diğer ortak projelerin hayata geçirilmesi konularını ele alan görüşmelerde bulunmuştu. Bu, liderler arasındaki ilk yüz yüze görüşmeydi.

Hafta başında Bolivya ordusu, kısa bir süre önce görevden alınan General Juan José Zúñiga liderliğinde, devlet binalarının çoğunun bulunduğu La Paz’ın merkez meydanını işgal etmişti.

Başkanlık sarayını basma girişiminde bulunan darbeciler, hükümetin istifasını talep etmiş, ancak arkasından gelen ordu sarayı terk etmeye başlamıştı.

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB ülkeleri Ursula von der Leyen’in ikinci dönemine yeşil ışık yaktı

Yayınlanma

AB liderleri perşembe günü, önümüzdeki beş yıl boyunca AB’nin üç büyük kurumuna liderlik etmek üzere Ursula von der Leyen, Antonio Costa ve Kaja Kallas’tan oluşan üç isme siyasi onay verdi.

Bazı AB diplomatlarının da teyit ettiği üzere, AB’nin en üst düzeydeki “paket anlaşması”, merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) görevdeki Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ikinci dönemini, Portekiz’in eski Sosyalist başbakanı Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi başkanlığını ve Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın AB’nin yeni dış politika şefi olmasını içeriyor.

Euractiv’e konuşan müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Leyen ve Kallas’ın odadan ayrılmasının ardından AB liderlerinin bir anlaşma üzerinde uzlaşmasının yaklaşık bir saat sürdüğünü söyledi.

Meloni ve Orbán’ın tutumu ne oldu?

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Leyen konusunda çekimser kalırken Costa ve Kallas’a karşı oy kullandı.

Diplomatik bir kaynağa göre Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ise Leyen’e karşı oy kullanırken, Costa’nın lehine oy verdi; Kallas için ise çekimser kaldı. 

Tartışmalar hakkında bilgi sahibi olan kişiler, paketteki adaylardan biri olduğu için toplantı salonunu terk eden Kallas’ın oyunu Finlandiyalı mevkidaşı Petteri Orpo’ya devrettiğini söyledi.

Leyen atanmasına cevaben, ikinci bir görev için adaylığını onayladıkları için AB liderlerine minnettar olduğunu söyledi.

Costa ise “Avrupa kurumları arasında sadık bir işbirliği ruhu içinde onlarla yakın çalışmayı dört gözle beklediğini” söyledi ve “Güveniniz çok şey ifade ediyor. Avrupa’nın vatandaşlarımızı özgür, güvenli ve müreffeh tutmak için etkili bir küresel ortak olmasını sağlamak üzere birlikte çalışmaya devam etmeliyiz,” dedi.

Liderlerin kararı, merkez partilerin (Sosyalistler, merkez sağ EPP ve Liberaller), sağcı Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ile sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) partilerinin büyük zaferlerine rağmen çoğunluğu elde ettiği Avrupa seçimlerinden üç hafta sonra geldi.

Leyen AP’de çoğunluğu sağlayamayabilir

Leyen’in adaylığının 19 Temmuz Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak oylamada salt çoğunluk tarafından onaylanması gerekiyor. Leyen’in onaylanması için gerekli olan 362 oyu toplamakta zorlanabileceğine işaret ediliyor.

EPP, Sosyalistler ve liberal Renew siyasi gruplarından Avrupa Parlamentosu üyeleriyle birlikte 399 oya ulaşabilir, fakat sadece hiçbir vekil anlaşmaya karşı çıkmazsa. Üstelik bu grupların tüm ulusal delegasyonlarının onu destekleyeceği garanti değil.

Leyen, yeniden seçilmesini garanti altına almak için Yeşiller’i ve muhtemelen daha “ılımlı” olarak kabul edilen Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri’nin (ECR) bazı bölümlerini ikna etmesi gerekebilir.

Leyen önümüzdeki ay parlamentodan onay alamazsa, AB liderlerinin başka bir aday seçmek ve süreci yeniden başlatmak için bir ay süreleri olacak.

Kallas ve Costa kendilerini ispat edecek

AB’nin bir sonraki baş diplomatı olarak Kallas’ın, Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi (AFET) ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi’ndeki (SEDE) milletvekillerinin politika vizyonu konusunda kendisini sorgulayabilecekleri eylül ayı sonunda başlayacak bir dizi halka açık oturumla yüzleşmesi gerekiyor.

Nihayetinde, Kallas da dahil olmak üzere tüm Komisyon Üyeleri Heyetinin tek bir oylamayla onaylanması gerekiyor.

AB parlamentosundaki siyasi gruplar ve Komisyon Üyeleri arasında yapılan uzun müzakerelerin ardından önümüzdeki beş yıl için AB’ye özgü bir çalışma programı üzerinde anlaşmaya varılmıştı.

Costa artık seçilmiş başkan olarak kabul ediliyor ve görevdeki Konsey başkanı Charles Michel’in kasım ayı sonunda görevi bırakmasının ardından 1 Aralık’ta görevi devralacak.

AB anlaşmalarına göre Costa’nın bu görevde 2,5 yıl kalması bekleniyor. Bir centilmenlik anlaşması temelinde, daha sonra muhtemelen bir dönem için yeniden seçilecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English