Bizi Takip Edin

AMERİKA

Bilgisayar korsanları “neredeyse tüm” AT&T müşterilerinin metin ve arama kayıtlarını çaldı

Yayınlanma

AT&T cuma günü erken saatlerde yaptığı açıklamada, bilgisayar korsanlarının AT&T tarafından kullanılan bir bulut platformuna girdiğini ve AT&T’nin hücresel müşterilerinin “neredeyse tamamının” arama ve metin kayıtlarını birkaç aylık bir süre boyunca indirdiğini duyurdu.

Çoğunlukla Mayıs 2022 ile Ekim 2022 arasında yapılan aramaları ve metinleri etkileyen çalıntı veriler, AT&T ve daha geniş anlamda telekom endüstrisi için son derece önemli ve benzeri görülmemiş bir veri ihlali teşkil ediyor.

Bir müşterinin hangi numaralarla etkileşime girdiğini gösteren meta veriler, genellikle yalnızca yasal süreç kapsamında hedefli bir şekilde kolluk kuvvetlerine sunuluyor. Burada, sisteme dışarıdan giriş yapan bilgisayar korsanları verileri kendileri çalmayı başardı.

AT&T yaptığı duyuruda, yetkililerin ihlale karışan kişilerden birini çoktan yakaladığına inandığını söyledi.

Açıklamada, “Nisan ayında AT&T, müşteri verilerinin üçüncü taraf bir bulut platformundaki çalışma alanımızdan yasadışı olarak indirildiğini öğrendi. Bir soruşturma başlattık ve suç faaliyetinin niteliğini ve kapsamını anlamak için önde gelen siber güvenlik uzmanlarını görevlendirdik. Yasadışı erişim noktasını kapatmak için gerekli adımları attık,” deniyor.

AT&T, araştırmaları neticesinde, ele geçirilen verilerin, AT&T’nin neredeyse tüm hücresel müşterilerinin ve AT&T’nin ağındaki mobil sanal ağ operatörlerinin (MVNO’lar) müşterilerinin yanı sıra, şirketin 1 Mayıs 2022-31 Ekim 2022 tarihleri arasında bu hücresel numaralarla etkileşimde bulunan sabit hat müşterilerinin arama ve metin kayıtlarını barındıran dosyaları içerdiğini tespit etti.

MVNO, kendi hizmet ve ürünlerini sunmak için esasen başka bir şirketin altyapısını kullanan diğer telekomünikasyon şirketlerine verilen isim.

AT&T, çalınan verilerin bir kısmının “çok az sayıda müşterinin” 2 Ocak 2023 tarihli kayıtlarını da etkilediğini söyledi.

Bu durumda AT&T, çalınan meta verilerin aramaların veya mesajların zaman damgalarını içermediğini, yani bilgisayar korsanlarının bir AT&T müşterisinin belirli bir numarayı ne zaman aradığını göremediklerini söyledi. 

Fakat yine de hangi numaranın arandığını ya da mesaj atıldığını görebiliyorlar ki bu bilgiler hala son derece hassas ve kişisel.

AT&T’nin de belirttiği gibi, bazen kamuya açık araçları kullanarak belirli bir telefon numarasına sahip olan bir kişinin kimliğini keşfetmek mümkün.

AT&T, verilerin kamuya açık olduğuna inanmadığını söyledi.

AT&T 404 Media’ya yaptığı açıklamada hedef alınan üçüncü taraf bulut hizmetinin bir veri depolama aracı olan Snowflake olduğunu söyledi.

Snowflake, Ticketmaster ve Santander de dahil olmak üzere giderek artan sayıda ciddi ve yüksek profilli ihlalin merkezinde yer alıyor.

Haziran ayında siber güvenlik şirketi Mandiant, 2020’den bu yana yüzlerce Snowflake müşterisinin kimlik bilgilerinin bilgi hırsızı kötü amaçlı yazılım tarafından ifşa edildiğini tespit ettiğini açıkladı.

Bilgi hırsızları genellikle virüs bulaşmış makinelerden kullanıcı adları ve parolaların yanı sıra kimlik doğrulama belirteçleri ve çerezler de dahil olmak üzere kimlik bilgilerini topluyorlar. Bu kimlik bilgilerinin çoğu daha sonra her gün Telegram’da serbestçe dağıtılıyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English