Avrupa
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı

Yeni MI6 başkanının dedesinin, Alman işgali altındaki Çernihov’da “Kasap” olarak bilinen bir Nazi casusu olduğu ortaya çıktı.
Blaise Metreweli, bu ayın başlarında, Gizli İstihbarat Servisinin (MI6) 116 yıllık tarihinde ilk kadın casus şefi olarak atanmıştı.
Daily Mail’in aktardığı belgelere göre, Metreweli’nin dedesi Constantine Dobrowolski, Yahudileri öldürmesi övünen bir Nazi işbirlikçisiydi.
Gazeteye göre, Ukraynalı Dobrowolski, Kızıl Ordu’dan kaçarak Nazilerin ve Adolf Hitler’in Çernihov bölgesindeki baş muhbiri oldu.
47 yaşındaki Metreweli, büyükbabasını hiç tanımadı. Ailesi 1943’te Kızıl Ordu’nun bölgeyi kurtarmasıyla kaçarken, o Nazi işgali altındaki Ukrayna’da kaldı.
Alman arşivlerinde bulunan belgelere göre, Dobrowolski Naziler tarafından “Ajan No 30” olarak biliniyordu.
Sovyetler Birliği bir ara Dobrowolski’nin başına 50.000 ruble (bugün yaklaşık 200.000 sterlin) ödül koydu ve onu “Ukrayna halkının en büyük düşmanı” olarak nitelendirdi.
Gazeteye göre Dobrowolski, 1917 devriminde ailesini öldürüp mülklerine el koyan Rusya’dan intikam almak istiyordu.
Bir dosyada Dobrowolski’nin Nazi üstlerine yazdığı ve “Heil Hitler” imzalı el yazısı bir mektup bulunduğu bildirildi.
Başka bir dosyada ise “Yahudilerin yok edilmesine bizzat katıldığını” ve yüzlerce Ukraynalı askeri öldürdüğünü övünerek anlatıyor.
Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Bakanlığı sözcüsü iddia üzerine yaptığı açıklamada, “Blaise Metreweli, babasının babasını tanımıyordu ve hiç görüşmemişti. Blaise’in ataları çatışma ve bölünmeyle karakterize edilmiş ve Doğu Avrupa kökenli birçok kişi gibi, sadece kısmen anlaşılmış bir geçmişe sahiptir,” dedi.
Sözcü, Blaise’in MI6’in bir sonraki başkanı olarak “çatışmaları önleme ve İngiliz halkını günümüzün düşman devletlerinin modern tehditlerinden koruma konusundaki kararlılığına katkıda bulunan” şeyin de “tam olarak bu karmaşık miras” olduğunu öne sürdü.
Metreweli, Cambridge’de antropoloji okumadan önce yurtdışında büyüdü ve 1997’de Boat Race’te kazanan takımda yer aldı.
1999’da MI6’e katılan Metreweli yirmi yıl boyunca Avrupa ve Orta Doğu’da görev yaptı.
Metreweli şu anda James Bond filmleriyle ünlü olan MI6’in teknik bölümünün başkanı “Q” pozisyonunda görev yapıyor.
Avrupa
Alman hükümeti, yüksek mahkeme adaylığı nedeniyle ilk krizini yaşadı

Alman iktidar koalisyonu, muhafazakâr milletvekillerinin Sosyal Demokratların desteklediği bir yüksek mahkeme adayı aleyhine isyan etmesinin ardından ilk büyük krizine girdi.
Friedrich Merz’in koalisyonu, adayların Şansölyenin CDU/CSU grubundaki muhalifler nedeniyle Bundestag’da gerekli olan üçte iki çoğunluğu alamayacağının anlaşılması üzerine, cuma günü üç yargıcın atanmasına ilişkin oylamayı ertelemeye zorlandı.
Kriz, Merz’in Alman ekonomisini canlandırmak için savunma ve altyapı harcamalarını finanse etmek üzere yüz milyarlarca avroluk kamu borcu almaya çalışırken, muhafazakâr parti tabanındaki memnuniyetsizliğin ne kadar sorunlu olabileceğini de ortaya koyuyor.
Cuma günü CDU/CSU grubu, koalisyon ortağı SPD’ye hukuk profesörü Frauke Brosius-Gersdorf’un adaylığını desteklemeyeceğini bildirdi. Son dakika kararının resmi nedeni, bir gecede ortaya çıkan olası intihal iddialarının incelenmesi gerektiğiydi.
İddiaların sahibi, bir blog yazarı ve kendini “intihal avcısı” olarak tanımlayan kişi, perşembe günü Brosius-Gersdorf ve eşinin tezlerinin dipnotları arasında benzerlikler olduğunu öne sürdü.
Brosius-Gersdorf’un adaylığı, iddialar ortaya çıkmadan önce de tartışmalıydı. Bazı Hıristiyan Demokratlar, özellikle kürtaj konusundaki görüşlerini çok “solcu” buluyordu.
Financial Times’a (FT) konuşan Hertie School’da siyaset bilimci Andrea Römmele, “Yargıtay hakimlerinin adaylığının siyasallaştırılmasına yönelik bu girişim Almanya’da eşi görülmemiş bir olay,” dedi.
SPD ise bunu “karalama kampanyası” olarak nitelendirdi. SPD milletvekili Dirk Wiese parlamentoda yaptığı açıklamada, “ABD Yüce Mahkemesi yargıçlarının atanmasıyla ilgili tartışmaları anımsatan tartışmaların yaşanacağını hiç tahmin etmemiştim. Son günlerde, mesleki açıdan hiç şüphe duyulmayan, çok saygın bir medeni hukuk öğretmeni ve avukata karşı bir karalama kampanyası yürütüldü,” dedi.
Yeşiller grup başkanvekili Britta Haßelmann, “Bugün parlamentonun felaket günü,” dedi.
Koalisyon içinde son zamanlarda, tüketiciler için elektrik vergisi indirimlerinin ertelenmesi kararı nedeniyle de gerginlikler yaşandı. CSU lideri Markus Söder, SPD’li Maliye Bakanı Lars Klingbeil’i, Merz’in de desteklediği ve yıllık maliyeti yaklaşık 5,4 milyar avro olacak indirimleri ilk bütçesinde uygulamadığı için eleştirdi.
Avrupa
Almanya, Ukrayna’ya silah sevkiyatında frene bastı

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Ukrayna’ya daha fazla Taurus füzesi ve Patriot hava savunma sistemi göndermeyeceklerini açıkladı. Pistorius, Almanya’nın elinde yeterli sayıda Patriot kalmadığını belirtirken, bu karar ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa ülkelerinin ödemesiyle Kiev’e yeni silahlar gönderme planıyla tezat oluşturuyor.
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Financial Times‘a (FT) verdiği mülakatta, ülkesinin Ukrayna’ya daha fazla Taurus uzun menzilli füzesi ve Patriot hava savunma sistemi göndermeyi planlamadığını açıkladı.
Pistorius, Rusya’nın rekor seviyedeki hava saldırılarına ve Kiev’in yinelenen taleplerine rağmen Berlin’in, Moskova’yı vurma kabiliyetine sahip füzelerle Ukrayna ordusunu silahlandırmaya hazır olmadığını belirtti.
‘Daha fazlasını veremeyiz’
Pistorius, Almanya’nın sahip olduğu 12 Patriot sisteminden üçünü halihazırda Kiev’e, ikisini de Polonya’ya verdiğini kaydetti.
Bakan, bir sistemin sürekli eğitim amaçlı kullanıldığını ve bu nedenle Alman ordusunun envanterinde sadece altı Patriot kaldığını ifade etti.
Pistorius, “Bu gerçekten çok az, özellikle de yerine getirmemiz gereken NATO kabiliyet geliştirme hedefleri göz önüne alındığında. Kesinlikle daha fazlasını veremeyiz,” diye konuştu.
Bununla birlikte Pistorius, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ile Ukrayna için ABD’den iki Patriot sistemi daha satın alma ihtimalini görüşmeyi planladığını da sözlerine ekledi.
Trump’tan Ukrayna’ya yeni silah planı
Almanya’nın bu tutumuna karşın, ABD Başkanı Donald Trump Ukrayna’ya hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere ek silahlar gönderme niyetinde olduğunu açıkladı.
Trump, “Onlara çaresizce ihtiyaç duydukları Patriotları göndereceğiz, çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gerçekten pek çok kişiyi şaşırttı. Güzel konuşuyor, sonra akşam herkesi bombalıyor. Ama burada küçük bir sorun var. Bu hoşuma gitmiyor,” dedi.
Axios haber portalına konuşan kaynaklara göre Trump, bugün Ukrayna’ya yönelik sadece savunma değil, aynı zamanda taarruz silahlarını da içerecek yeni bir silah sevkiyatı planı açıklayacak.
Bu kapsamda Trump’ın, Kiev’e Rusya topraklarının derinliklerindeki hedefleri vurabilecek uzun menzilli füzelerin gönderilmesini onaylayabileceği belirtiliyor.
Senatör Lindsey Graham, Axios‘a yaptığı açıklamada, “Trump, Putin’e çok öfkeli. Açıklaması çok sert olacak,” ifadelerini kullandı.
Ödemeyi Avrupa Birliği yapacak
Silah sevkiyatlarının, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin son NATO zirvesinde Trump’a teklif ettiği yeni bir şemaya göre yapılacağı bildirildi. Bu plana göre, Kiev’e gönderilecek Amerika’nın silahlarının bedelini Avrupa ülkeleri ödemeye başlayacak.
“Onların (Ukrayna’nın) korunmaya ihtiyacı var ama bunun bedelini Avrupa Birliği ödeyecek, biz bunun için hiçbir şey ödemiyoruz, bizim için bu sadece bir iş,” diyen Trump, konuyu yakında NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile de görüşeceğini eklemişti.
Avrupa
Almanya’da bir eyalet, AfD üyelerine kamu kapısını kapattı

Almanya’nın en kalabalık altıncı eyaleti olan Rheinland-Pfalz’ın yerel hükümeti, Almanya için Alternatif (AfD) partisi üyelerinin kamu sektöründe görev almasını yasakladı. Yeni politika, adayların anayasaya bağlılık beyanında bulunmasını ve son beş yıldır aşırılıkçı bir örgüte üye olmadıklarını belirtmelerini zorunlu kılıyor. AfD eş başkanı Alice Weidel kararı ‘siyasi görüşe karşı ayrımcılık’ olarak nitelendirirken, eyaletin İçişleri Bakanı Michael Ebling partinin radikalleştiğini savundu.
Almanya’nın en kalabalık altıncı eyaleti olan Rheinland-Pfalz’ın yerel hükümeti, Almanya için Alternatif (AfD) partisi üyelerinin kamu sektöründe görev almasını yasaklayan yeni bir düzenlemeyi hayata geçirdi.
Yeni politika uyarınca, kamu görevlerine aday olanların anayasaya bağlılıklarını yazılı olarak beyan etmeleri ve son beş yıl içinde aşırılıkçı bir örgüte üye olmadıklarını bildirmeleri gerekiyor.
Bu testi geçemeyen hiç kimsenin bölgede kamu sektöründe görev almasına izin verilmeyecek.
Rheinland-Pfalz’da AfD’nin aşırılıkçı bir grup olarak listelenmesi, yeni süreç kapsamında parti üyelerinin memurluk, polislik ve öğretmenlik gibi kamu görevlerinden men edilmesi anlamına geliyor.
Weidel’den sert tepki: ‘Demokratik ilkeler çiğneniyor’
Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi eyalet İçişleri Bakanı Michael Ebling tarafından sunulan değişiklikler, AfD eş başkanı Alice Weidel’in sert eleştirileriyle karşılaştı.
Alman Bild gazetesine konuşan Weidel, “Siyasi görüşe karşı böylesi bir ayrımcılığın yapılması dehşet verici,” dedi.
Weidel ayrıca, “Temel demokratik ilkeler burada ayaklar altına alınıyor,” iddiasında bulundu.
Bakan Ebling ise eylemlerini savunarak sağcı partinin radikalleştiğini ve artık ılımlı bir kanadının kalmadığını öne sürdü.
Federal daire ‘aşırılıkçı’ ilan etmişti
Bu davada belirleyici olan Anayasayı Koruma Federal Dairesi’nin partiyi aşırılıkçı ilan etmesi, kurumun mayıs ayında bu kararı almasından bu yana gerilim kaynağı olmuştu.
Federal daire, kararını “parti içinde hakim olan etnik kökene ve soya dayalı halk anlayışının özgür demokratik düzenle bağdaşmadığı” gerekçesiyle açıklamıştı.
Bu karar, AfD’nin açtığı bir dava sonrasında yetkililer tarafından “durdurulmuş” ve parti daha sonra yalnızca “şüpheli vakalar” listesine alınmıştı.
Yeni durumda ise Rheinland-Pfalz’daki yerel hükümet, AfD’yi bizzat aşırılıkçı bir örgüt olarak listeledi ve bu nedenle parti üyeleri başvuru sürecine aykırı hareket etmiş sayılacak.
Mevcut çalışanlar için ‘disiplin suçu’ teşkil edebilir
Bu uygulama sadece yeni işe alınacaklarla sınırlı kalmıyor. Yerel yetkililer, mevcut çalışanlar için sağcı partiye üye olmanın “disiplin suçu teşkil edebileceğini” belirtiyor.
Ebling, kararını “Bu devlet için çalışan herkesin anayasamızı inançla savunduğuna dair hiçbir şüphe olmamalıdır,” sözleriyle savundu.
Geçen ay, bu yılki federal seçimlerde ikinci sırada yer almasına rağmen AfD’nin yasaklanması yönündeki spekülasyonlar arttı.
Akademisyen Till Holterhus, CNN‘e yaptığı açıklamada, partinin büyüklüğünün, AfD’nin Alman demokrasisine yönelik oluşturduğu tehlikeyi artırdığı için yasaklama gerekçesini daha da güçlendirdiğini söyledi.
Federal düzeydeki önceki kararda olduğu gibi, AfD’nin bu son hamleye de mahkemelerde itiraz etmesi bekleniyor.
Kararlı bir duruş sergileyen Weidel, “Seçmenlerimiz bu durumdan yılmayacak,” diye konuştu.
-
Görüş2 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Ortadoğu2 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım
-
Görüş2 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma
-
Amerika2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
-
Avrupa2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’
-
Ortadoğu4 gün önce
Trump’ın Ankara ve Şam’daki jokeri: Thomas Barrack kimdir?
-
Görüş1 hafta önce
Küresel savaş ekonomisinin aleni beyanı: Lahey’deki NATO Zirvesi Sonuç Bildirgesi