Bloomberg haber kuruluşu, Ukrayna’nın Rusya ile barış yapmak için toprak tavizi vermesi gerektiği fikrini destekleyen Ukraynalıların sayısının her geçen gün arttığını bildirdi.
Ajans, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in hala barış görüşmelerinde strateji düşünmediğini de göz ardı etmediğine, ancak kamuoyu yoklamalarına göre, Ukrayna toplumunda hala azınlıkta olmalarına rağmen, ‘Rusya’ya toprak tavizinin barış için kaçınılmaz bir bedel olabileceği fikrine yaklaşanların’ sayısının arttığına dikkat çekti.
Zelenskiy’in ismi belirtilmeyen en yakın yardımcılarından biri, ajansa yaptığı açıklamada bazı müttefiklerin Rusya’nın savunma hatlarının gücünü hafife alarak karşı taarruzu geciktirmesinin Ukrayna’yı hayal kırıklığına uğrattığını söyleyerek “Beklentiler çok yüksekti,” dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı, dün yaptığı açıklamada eski ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeye ve onun Ukrayna sorununu çözme planını görmeye hazır olduğunu yinelemişti. Aynı zamanda eski ABD Başkanı, daha önce Kiev’i ziyaret etme davetini reddetmişti.
NBC, 4 Kasım’da ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna ile Rusya ile olası barış görüşmelerini ve Kiev’in bir uzlaşmaya varmak için nelerden vazgeçmesi gerekebileceğini görüşmeye başladığını bildirdi. Kanalın haberine göre ABD’li ve Avrupalı yetkililer, Kiev ve Moskova ile barış görüşmelerinin çatışmanın sona ermesi açısından olası sonuçları hakkında ‘sakin bir şekilde konuşmaya başladı’.
Bu görüşmeler sırasında Ukrayna’nın ‘anlaşmaya varmak için bir şeylerden vazgeçmesi gerektiği’ yönünde sorular gündeme geldi. Haberde, bu tür birkaç görüşmenin geçen ayın başlarında gerçekleştiği kaydedildi.
Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi yasa dışı sınır geçişi suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Daha önceki mahkumiyetleri de göz önüne alındığında Saakaşvili’nin toplam hapis cezası 12,5 yıla çıktı ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor. Saakaşvili, 2021 yılında gizlice ülkesine dönmüş ve seçimler öncesinde siyasi kampanya başlatmaya çalışmıştı.
Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi sınır ihlali suçundan (Cumhuriyet Ceza Kanunu’nun 344. Maddesi) 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.
MTavari‘nin haberine göre, daha önceki mahkumiyetleri de hesaba katıldığında, politikacı toplamda 12,5 yıl hapis yatacak ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor.
Saakaşvili, sekiz yıl aradan sonra 29 Eylül 2021’de gizlice ülkesine dönmüştü. Bunun için Ukrayna’nın Çernomorsk kentinden Gürcistan’ın Poti limanına giden Vilnius adlı feribotta süt ürünleri taşıyan bir TIR’ın içinde saklanmıştı.
Politikacı, 2 Ekim’deki seçimler öncesinde Gürcü Rüyası’na karşı siyasi bir kampanya başlatmaya ve destekçilerini mitinge çağırmaya çalışmıştı.
Fakat 1 Ekim’de daha önce açılan davalar nedeniyle tutuklandı. Şu anda hakkında beş dava bulunuyor ve dördünde hüküm verildi.
12 Mart’ta 57 yaşındaki Saakaşvili, bütçeden 9 milyon lari (3,2 milyon Amerikan doları) çalmakla suçlanarak dokuz yıl hapis cezası almıştı.
Politikacı, 2021’den beri iki ayrı davadan hüküm giymiş durumda: Milletvekili Valeriy Gelaşvili’nin dövülmesi (6 yıl) ve Gürcistan Birleşik Bankası çalışanı Sandro Girgvliani’nin öldürülmesinden hüküm giyen dört güvenlik görevlisinin affedilmesi (3 yıl).
2007’de Tiflis’te düzenlenen bir gösterinin zorla dağıtılması ve bağımsız medya kuruluşu Imedi‘nin ele geçirilmesiyle ilgili dava hâlen devam ediyor.
Ayrıca Gürcü Rüyası, parlamento içinde Birleşik Ulusal Hareketin iktidarda olduğu dönemde işlenen suçları araştırmak için bir komisyon kurdu.
Saakaşvili, 2004-2013 yılları arasında Gürcistan’ı yönetmişti. Daha sonra birkaç yıl Odessa oblastında vali olarak görev yaptı.
2015 yılında Ukrayna pasaportu aldığı için Gürcistan vatandaşlığından çıkarıldı.
Tutuklanmasının ardından Saakaşvili sekiz kez açlık grevi yaptı. Bu durumun ardından Gürcistan’daki Vivamed kliniğine kaldırıldı.
Eski cumhurbaşkanının avukatı, politikacının ağır metallerle zehirlendiğini iddia etmiş ve Almanya’daki Charité kliniğine nakledilmesini talep etmişti, fakat mahkeme bu talebi reddetti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, açlık grevleriyle bitkin düşen Saakaşvili’nin gerekli tedavi ve bakım için Kiev’e gönderilmesini talep etmişti.
Alman milletvekilleri, askeri harcamaları finanse etmek için ülkenin katı borçlanma kurallarını gevşetip gevşetmeyeceğini oylayacak.
Ülke savunma harcamalarını artırma konusunda artan bir baskıyla karşı karşıya ve Avrupa’nın güvenliği ve Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD desteğinin geleceği konusunda gerilimler artıyor.
Geçtiğimiz ay Almanya’da yapılan seçimleri kazanan ve görevden ayrılan Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokratları ile koalisyon kurmaya çalışan muhafazakâr CDU’nun lideri Friedrich Merz acil eylem çağrısında bulundu.
Bu hafta parlamentoda yaptığı konuşmada Merz, milletvekillerini bazı savunma harcamalarını, yeni borçlanmayı yıllık GSYİH’nin sadece yüzde 0,35’i ile sınırlayan ülkenin katı “borç freninden” muaf tutmaya çağırdı.
Merz milletvekillerine, “Savunma kabiliyetimizi önemli ölçüde artırmak için şimdi bir şeyler yapmalıyız ve bunu hızlı bir şekilde ve dış ve güvenlik politikasında büyük bir birlik içinde yapmalıyız,” dedi.
Önerilen plan, önümüzdeki on yıl içinde hem savunma hem de altyapıya yatırım yapmak için borçlanma yoluyla finanse edilen 500 milyar avroluk bir fon içeriyor.
Ekonomistler, onaylanması halinde bu önlemin aynı dönemde bir trilyon avroya kadar yeni harcamanın önünü açabileceğini tahmin ediyor.
Fakat borç freninde yapılacak değişiklikler için anayasada belirtildiği üzere parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Merz ve Scholz’un partileri, yeni parlamento 25 Mart’ta toplanmadan önce tedbiri geçirmek için harekete geçti.
Aralarında sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) de bulunduğu muhalefet partileri ise seçmen iradesini daha iyi yansıtmak için tartışmanın yeni parlamentonun toplanmasından sonraya ertelenmesi gerektiğini savunuyor.
Seçimleri ikinci sırada tamamlayan AfD’nin yeni parlamentoda mevcut parlamentodan daha fazla sandalyeye sahip olması bekleniyor.
AfD eş başkanı Alice Weidel, Merz’i borç freni konusundaki tutumunu tersine çevirmekle suçladı. Weidel, “Başka hiçbir şansölye adayı sizin kadar kısa sürede bu kadar çok seçim vaadini yerine getirmedi, Sayın Merz. Tarihe borç freninin mezar kazıcısı olarak geçeceksiniz,” dedi.
Merz’in partisi CDU daha önce borçlanma limitinin değiştirilmesine karşı çıkmıştı, fakat o zamandan beri Avrupa’da artan belirsizlik ortamında daha güçlü savunma harcamalarına duyulan ihtiyacı gerekçe göstererek müzakere etmeye istekli olduğunun sinyalini verdi.
Yeşiller Partisi eş lideri Katharina Droge da Merz’i daha önce iktisadi ve iklimle ilgili yatırımlar için borç freninde reform önerilerini reddettiği için eleştirdi.
Tepkilere rağmen Merz, Almanya’nın ordusunu güçlendirmek ve NATO taahhütlerini yerine getirmek için hızla harekete geçmesi gerektiğini savundu.
Merz, “Almanya kendini savunabilecek hale gelmeli ve Avrupa’da, NATO’da ve dünyada yetenekli bir ortak olarak uluslararası sahneye geri dönmeli,” dedi.
Tartışma 18 Mart Salı günü parlamentoda devam edecek ve çıkacak sonuç muhtemelen Almanya’nın önümüzdeki yıllardaki mali ve savunma politikalarını şekillendirecek.
AB, Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz alımına yönelik yaptırımları şimdilik askıya aldı. Politico‘nun ulaştığı kaynaklara göre, AB bu kararı, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma ve ABD ile daha kapsamlı bir enerji işbirliği kurma stratejisinin bir parçası olarak aldı.
Avrupa Birliği’nin (AB), Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımına yönelik yaptırımları şimdilik askıya almasının ardında, ABD’den LNG tedariki konusunda anlaşmaya varma hedefi yatıyor.
Politico‘nun ulaştığı kaynaklara göre Brüksel, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri müdahalesinin başlamasının üçüncü yıl dönümünde 16’ncı yaptırım paketini yürürlüğe koymasına rağmen, bu kararı aldı.
Brüksel, söz konusu paketin “geniş kapsamlı” olduğunu ve “Rusya ekonomisinin hayati sektörlerini” hedef aldığını belirtiyor.
Alüminyum ithalatına yasak getirilmesi ve “gölge filoya” yönelik kısıtlamalar getirilmesi gibi önlemler içerse de Rusya’dan LNG tedarikine herhangi bir sınırlama getirilmedi.
Politico‘ya konuşan kaynaklar, AB’nin yaptırım politikasının ABD ile doğalgaz anlaşması yapma arzusuyla sınırlandırıldığını belirtiyor.
Aynı nedenle, AB henüz Rusya’nın enerji kaynaklarına olan bağımlılığı sona erdirme konusunda bir “yol haritası” sunmadı.
Bu yol haritasının doğalgaz ihracatının yanı sıra petrol ve nükleer teknolojileri de etkilemesi bekleniyor.
Avrupa Komisyonu’ndan isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, Politico‘ya yaptığı açıklamada, “Hâlâ ‘yol haritası’ üzerinde çalışıyoruz, hazırlık aşamasında, ancak son jeopolitik gelişmeler ışığında zaman çizelgesi değişti,” ifadesini kullandı.
Habere göre, ABD yaptırımları ve Amerikan enerji kaynaklarına erişim, uzun yıllardır Rusya’nın gelirlerini kısıtlamaya çalışan AB ülkeleri tarafından destekleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump göreve başlamadan önce, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’dan yapılan tedariki azaltmak için daha fazla Amerikan LNG’si satın alınmasını önermişti.
Trump da Avrupa’ya daha fazla doğalgaz satmak istediğini dile getirmişti. Ocak ayında Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’na video konferans yoluyla katılan Trump, bu konunun en kısa sürede çözülmesini “sağlayacağını” belirtmiş ve “Eğer anlaşırsak, anlaşmayı yaparız, siz de alırsınız,” demişti.
Politico, Trump’ın AB ülkelerine LNG tedariki konusundaki kararının “Avrupa’nın enerji rotasını belirlemeye yardımcı olacağını” yazdı.
Fakat, Amerikan LNG’sinin Avrupa’ya tedariki konusundaki görüşmeler yavaş ilerliyor. ABD Başkanı’nın kararlı bir şekilde hareket etmesi, AB’nin “yol haritasının” önünü açabilir ve Rus LNG’sinden aşamalı olarak vazgeçme konusundaki tartışmaları yeniden başlatabilir.
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, ABD yüzde 46’lık payla Avrupa’nın ana LNG tedarikçisi konumunda bulunuyor.
Rusya yüzde 21 ile ikinci, Katar ise yüzde 11 ile üçüncü sırada yer alıyor.