Bizi Takip Edin

AMERİKA

Bolsonaro gitse de fikirleri Kongre’de hala baskın

Yayınlanma

Brezilya’da eski Başkan Bolsonaro’nun taraftarlarının Kongre, Başkanlık Sarayı ve Yüksek Mahkemeyi bastığı görüntüler tüm dünyada gündem oldu. Siyaset Bilimci Hüsamettin Aslan, Brezilya’yı bu krize götüren süreci, ülkedeki kutuplaşmayı ve Lula da Silva’nın krizi yönetme şeklini Harici’ye değerlendirdi.

Hüsamettin Aslan

‘Bolsonaro’nun otoriter yönetim tarzı birçok sınıfı ötekileştirdi’

  • Brezilya’yı Kongre baskınına götüren süreci anlatabilir misiniz? Böyle bir olay bekleniyor muydu? Bu siyasi ve toplumsal kutuplaşma nasıl oluştu?

2022 yılında Brezilya genel seçimlerinden zaferle ayrılan Lula da Silva üçüncü dönem başkanlık görevini yerine getirmek için 1 Ocak 2023’te devir teslimin ardından Brezilya’da resmen görevine başladı.

Seçim öncesi genel durum şöyle: Brezilya’da özellikle Covid-19’un getirmiş olduğu ekonomik yıkım ve bu ekonomik yıkımla birlikte aşırı sağcı Bolsonaro’nun getirdiği otoriter ve milliyetçi yönetim tarzı Brezilya’da birçok sınıfı ötekileştirmişti. Bu bağlamda Bolsonaro’yu başta evanjelik toplum, dindar kesim, sağ cumhuriyetçi ve milliyetçiler, silahlı kuvvetler, sermaye sınıfı ve kırsal kesimde yaşayan çiftlik sahipleri desteklemekteydi. Lula da Silva’yı ise özellikle şehir hayatında dışlanmış kesimler, yoksullar, işçiler, öğrenciler, Z kuşağı, Latin Amerika’nın ve Brezilya’nın en güçlü sivil toplum kolektifleri olan LGBTİ hareketleri desteklemekteydi. Brezilya seçimleri öncesi anket şirketlerine göre Lula da Silva’nın Bolsonaro’nun 10 ila 15 puan önünde bitirmesi beklenirken, özellikle Bolsonaro seçim stratejisini, aile değerleri, vatan ve tanrı gibi muhafazakar değerler üzerine inşa edip beklenenden fazla oy olarak seçimi ikinci tura taşıdı ve Lula da Silva’nın 1.8 puan gerisinde bir oy alarak seçimi kaybetti. Lula da Silva’nın kısa marjla seçimi kazanması belki hukuken değil ama siyaseten ülkede tartışıldı. Hatta Dünya Kupasına katılan Brezilya futbol takımının başarıları bile ülkede kutuplaşmayı giderememişti. Binlerce Bolsonaro taraftarı otoyolları kapattı ve askeri kışlalar önünde darbeye davet mitingleri yaparak ordunun yönetimi ele geçirmesi ve solcu Lula da Silva ve onların destekçilerine bırakmaması için aylarca gösterilerde bulundular. Ancak Bolsonaro hukuken seçim sürecini kabul ederek geçiş sürecini başlattı ve 1 Ocak 2023’te görevin Lula da Silva’ya teslim edilmesi noktasında denetim kurumlarını harekete geçirdi.

ABD Kongre baskını ile benzerlikler

Bolsonaro’nun başta Covid-19 döneminde aldığı ve almadığı kararlarla ilgili ve otoriter yönetimi ile ilgili hakkında açılmış birçok dava bulunmaktaydı. Bu bağlamda hem avukatlarının vermiş olduğu telkinle hakkında olası bir tutuklama kararına karşı önlem almak için ve hem de rakibi Lula da Silva’yı tebrik etmemek ve devir teslim törenine katılmamak için ülkeyi terk ederek önceki ABD Başkanı Trump’ın yaşadığı Miami’ye gitti. Tabii hem seçim öncesinde hem de seçim sonrasında gerek Brezilya’da gerekse uluslararası ilişkilerde Latin Amerika’yı takip eden tüm uzmanlar, Bolsonaro’nun Trump ailesiyle yakın olan ilişkisini göz önünde bulundurarak ve aynı zamanda Bolsonaro’yu destekleyen sosyolojinin de aynı networkten yani evanjelik networkten beslenmesinden ötürü 6 Ocak 2021 yılında Amerikan Kongresi’ndekine benzer bir baskının Brezilya’da da olabileceğini bekliyordu.

Ancak Brezilya’da 1 Ocak 2023’te benzer bir girişim gerçekleşmedi. Hiç kimsenin beklemediği bir anda sürpriz bir şekilde devir teslimden bir hafta sonra aşırı sağcı Bolsonaro taraftarları Brezilya Kongresini, Başkanlık Sarayını ve Yüksek Mahkeme binasını işgal ederek ortalığı talan ettiler. Brezilya kamu kurumlarının işgale uğraması hem Brezilya’da hem de dünyada şok etkisi yarattı. Binlerce kişinin Brezilya kamu kurumlarını ele geçirerek, yakıp yıkması dünya medyasının ana gündemi oldu. Bu bağlamda gözler Lula da Silva’yı aradı. Ancak Lula da Silva, São Paulo şehrinde afetten dolayı yaşanan durumu incelemek için başkent dışındaydı. Sao Paulo belediyesi de aynı zamanda sağ kökenli bir belediye tarafından idare edilmektedir. Lula da Silva bunun dışında bir ilçe belediyesinde de konuşma yaparak, yapılanları faşist bir eylem olarak nitelendirmiş ve sorumluların yakalanarak gerekli cezaları alacağı yönüne bir açıklama yapmış ve dik bir duruş sergilemiştir. Nitekim olaydan hemen sonra özellikle asker devreye girerek, göstericileri kamu binalarından uzaklaştırdı. Ancak bu süre içerisinde özellikle polisin ideolojik formasyonundan ötürü milliyetçi bir reaksiyon gösterip Bolsonaro taraftarı göstericilere toleranslı davranması hem Lula da Silva’nın hem de konuyu takip eden otoritelerin dikkatini çekmiştir. Lula da Silva eyalet valisi Rocha’yı ve güvenlik istihbarat şefini görevden alarak eyalette olağanüstü durum ilan etti.

‘Bolsonaro döneminde ülke askeri vesayetle yönetildi’

Bolsonaro’nun görev süresi içerisinde muvazzaf ve emekli 10 bin ila 11 bin civarında asker sivil kadrolara atandı. Bu bağlamda Brezilya, Bolsonaro yönetimi döneminde her ne kadar bir askeri darbe olmamış olsa da, bir vesayet altında yönetildi. Nitekim Lula da görevi devralmadan önce 8 bin askerin görevden alınacağı yönünde bir açıklama yaptı. Bu bağlamda son kongre baskını aynı zamanda bürokrasinin militarizasyonu açısından önemli bir çıktı olarak değerlendirilebilir. Zira Bolsonaro’ya yakın ilgisi olan sivil bürokratların, askeri kadroların ve polis kadrolarının bu gösterilere engel olmaması ideolojik bir formasyondan ileri geldiği gibi aynı zamanda bürokratik bir motivasyondan da kaynaklanmaktadır. Nitekim Lula da Silva da gösterilerden sorumlu olarak eyalet ve güvenlikten sorumlu bakanı ve eyalet valisini görevden aldı. Bu anlamda yaşanan bu durum Brezilya iç siyasetinde bir rövanşizmin çıktısı olarak değerlendirildiği gibi, Lula’yı destekleyen kitlelerin de kendi içerisinde Bolsonaro taraftarlarına duyacağı bir öfkenin temel taşını oluşturmaktadır.

Askerlerin göstericilere müdahalesiyle Başkanlık Sarayı, Yüksek Yargı binası ve Kongrenin göstericilerden temizlenmesinin akabinde başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere, Latin Amerika ve Kıta Avrupası’ndan birçok lider Brezilya ve Lula da Silva’ya geçmiş olsun dileklerini ileterek demokratik kamu kurumlarına olan saygılarını yenilediler. Bu bağlamda Latin Amerika ve Brezilya’da 2015 yılında başlayan sağ ve milliyetçi hükümetlerin 2023’ün ilk günleri ile birlikte büyük oradan tasfiye edildiğini görüyoruz. Özellikle kıtanın ekonomik, askeri ve siyasi anlamda ilk 5 ülkesi olan Brezilya, Arjantin, Meksika, Şili ve Kolombiya’nın tamamı sol ve solcu hükümetler tarafından yönetilmektedir. Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletleri de otoriter bir söylemi geliştiren Trump gibi bir liderden arındırılarak, aslında  küresel sistemle benzer refleksleri geliştiren bir hükümetler silsilesi geliştirilmektedir.

‘Hem Temsilciler Meclis’inde hem de Senato’da muhafazakarlar baskın’

  • Lula yönetimi kısa sürede kontrolü sağlasa da ülkede gerginlik devam ediyor. Sizce olayların devamı gelecek mi? Lula hükümeti ne gibi adımlar atacak?

Brezilya’da yaşanan bu durum yakın bir gelecekte de kutuplaşma ve gerginliğin devam edeceğini göstermektedir. Lula da Silva her ne kadar seçimleri kazanmış olsa da Kongre’de üstünlüğü sağlayamadı. Bu bağlamda hem Temsilciler Meclis’inde hem Senato’da Bolsonaro’yu destekleyen siyasi grupların üstünlüğü bulunmakta. Hem sağ partiler hem de muhafazakar evanjelikler Temsilciler Meclisi’nde ve Senato’da  bir üstünlüğe sahip. Bolsonaro her ne kadar seçimleri kaybetmiş olsa da Bolsonaro’yu destekleyen fikir ve düşünce akımları Brezilya Kongresi’nde üstünlüğü sağlamaktadır. Dolayısıyla Lula da Silva ya Kongre’de uzlaşmacı bir tutum izleyecektir – ki sağ partiler ve evanjelik parlamenterler oldukça agresif ve uzlaşma konusunda katı bir tutum sergilemektedir – ya da ülkeyi kararnamelerle yönetecektir. Her hâlükârda Lula da Silva’nın ülkenin kritik konularında karar almasına ciddi bir engel teşkil etmektedir.

Sonuç olarak Brezilya’da yaşanan bu gerilimin yakın bir zamanda da devam etmesi beklenmektedir. Nitekim Brezilya’da Kongre ve silahlı kuvvetler noktasında bir üstünlüğe sahip olan sağ siyasi gruplar Lula da Silva’nın karar alma mekanizmasına sık sık müdahalede bulunacaklardır. Ancak yargı ve medya gücünü elinde bulunduran Lula, uluslararası konjonktürde Bolsonaro karşıtlığı üzerinden kendisine alan açmaktadır. Ancak Brezilya’nın öncelikle sakinleşmeye ihtiyacı var. Aşırı kutuplaşma öncelikle hem kamu kurumlarına hem de topluma ciddi zararlar vermektedir. Lula ilk iki başkanlığında proaktif bir dış politika stratejisi izlemiş, Asya’da, Afrika’da ve Avrupa başkentlerinde saygıdeğer bir lider olmuştur. Bu bağlamda Lula da Silva’nın dış politikadaki bu proaktif yönetimi Brezilya ekonomisine olumlu katkılar sağlamış, Brezilya dünyanın beş ekonomisi arasına yerleşmiştir. Özellikle Covid-19 ve Bolsonaro’nun devlet tecrübesinin az olması nedeniyle Brezilya ekonomisi ciddi bir resesyona girmiş ve dünyada 9. ekonomi olmaya kadar gerilemiştir. Covid-19’un getirmiş olduğu ekonomik yıkım siyasetle birleşince ülke ciddi bir kutuplaşmayla karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda Lula da Silva’nın proaktif dış politika stratejisi hem ülke ekonomisine hem de toplumsal kutuplaşmayı gidermeye ciddi bir kazanım getireceğinden, Brezilya siyaseti içerisinde Lula da Silva olumlu katkı yapacak yegane aktör olarak görünmektedir.

‘Lula kutuplaşmayı gidermeye odaklanacak’

Lula da Silva ülkedeki bu kutuplaşmayı gidermek için hem Brezilya statükosuna selam göndererek cumhurbaşkanı yardımcısını sağ kökenli bir siyasetçi – aynı zamanda eski cumhurbaşkanlığı seçimi rakibi – yapmış hem de savunma bakanlığına yine asker kökenli bir siyasetçi getirmiştir. Ayrıca Lula, kendi tabanıyla çelişmeyen görüntüler ve sözler vermekten geri durmadı. Özellikle başkanlık devir tesliminin yapıldığı 1 Ocak 2023 günü Brezilya kamuoyuna bütüncül bir mesaj vermek için yanına yerli hareketinden bir kişi, LGBT hareketinden bir kişi, Youtuber, siyahi bir kadın, hayvan aktivisti ve evanjelik bir kadın siyasetçiyi alarak toplumun dışlanmış kesimlerini bir arada tutmaya çalışan ve seçkin zümreyi de yönetim içerisinde gösteren korporatist bir yönetim kurmuştur. Ancak Kongre baskınından anlaşıldığı üzere bu mesaj yerine ulaşmamıştır.

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Fed faiz indirdi, dolar fırladı

Yayınlanma

ABD Merkez Bankası Fed’in faiz oranlarını çeyrek puan düşürmesi fakat gelecek yıl daha yavaş bir gevşeme sinyali vermesi, doların son iki yılın en yüksek seviyesine çıkmasına neden olurken ABD ve uluslararası hisse senetlerinde satışları tetikledi.

Federal Açık Piyasa Komitesi çarşamba günü yaptığı oylamada gösterge faiz oranını yüzde 4,25-4,5 aralığına indirerek üst üste üçüncü kez indirime gitti.

Yalnızca Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack, faizlerin sabit tutulmasını tercih ederek karşı oy kullandı.

Yetkililerin 2025’teki faiz oranlarına ilişkin tahminleri, daha önce tahmin edilenden daha az indirime işaret ederek, süregelen enflasyona ilişkin endişelerinin altını çizdi. Bu endişelerin bir işareti olarak, politika yapıcılar gelecek yıl için enflasyon tahminlerini de yükseltti.

Çarşamba günkü hamlenin ardından Fed Başkanı Jay Powell, merkez bankasının politika ayarlarının “önemli ölçüde daha az kısıtlayıcı” olduğunu ve politika yapıcıların ek gevşemeyi değerlendirirken “daha temkinli” olabileceklerini söyledi.

Powell, aralık ayındaki kararın önceki toplantılara kıyasla “daha yakın bir karar” olduğunu söyledi. Powell, enflasyonun “yatay” hareket ettiğini ve işgücü piyasasına yönelik risklerin “azaldığını” da sözlerine ekledi.

Bank of America’nın kıdemli ABD ekonomisti Aditya Bhave Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, “Bu, Fed’den gelen küstahça şahin bir mesajdı,” dedi ve yetkililerin 2025’te bazı ekonomistlerin beklediği üç yerine iki çeyrek puanlık faiz indirimi tahmininin “toptan bir değişimi” temsil ettiğini sözlerine ekledi.

ABD tahvil piyasalarının en büyük yatırımcılarından JPMorgan Chase, para piyasalarının 2025 yılında sadece 0,31 puanlık kesintiye işaret ettiğini belirtti. Banka, bunun 0,75 puanlık tahmininden “önemli ölçüde daha şahin” olduğunu ve değişimin ölçeğini vurguladığını söyledi.

Kararın ardından Wall Street hisseleri keskin bir düşüş yaşarken, S&P 500 endeksi yaklaşık yüzde 3, teknoloji ağırlıklı Nasdaq Composite ise yüzde 3,6 değer kaybetti.

Güçlü 2024 hisse senedi rallisinin en büyük kazananlarının çoğu geri çekildi. Elon Musk’ın şirketi Tesla yüzde 8,3, Facebook’un ana şirketi Meta yüzde 3,6 ve Amazon yüzde 4,6 değer kaybetti.

ABD ekonomisindeki dalgalanmalara karşı özellikle hassas olduğu düşünülen halka açık daha küçük şirketlerin hisseleri ağır bir darbe alarak Russell 2000 endeksini yüzde 4,4 aşağı çekti.

Asya borsaları perşembe günü erken işlemlerde düşerken, Güney Kore ve Tayvan’ın gösterge endeksleri sırasıyla yüzde 1,8 ve yüzde 1,6 geriledi.

ABD devlet tahvillerinin fiyatı da düştü ve politikaya duyarlı iki yıllık Hazine tahvillerinin getirisi 0,11 puan artarak yüzde 4,35’e yükseldi.

Dolar ise, altı para biriminden oluşan bir sepet karşısında yüzde 1,2 artarak Kasım 2022’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Wells Fargo kıdemli ekonomisti Mike Pugliese, ABD para biriminin Donald Trump’ın geçen ayki seçim zaferinden bu yana gümrük tarifelerinin yeni bir enflasyon sarsıntısına neden olacağı beklentisiyle yükseldiğini, fakat çarşamba günkü Fed kararının “ateşe daha fazla benzin döktüğünü” söyledi.

Güney Kore wonu da dolar karşısında 15 yılın en düşük seviyesine gerilerken, Japon yeni yüzde 0,5 zayıfladı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English