Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Bolton: Batı’nın İran’a saldırmaktan başka seçeneği olmayabilir

Yayınlanma

ABD’nin, özellikle Orta Doğu’daki sorunların çözümünde askeri müdahale seçeneğini öne çıkaran “şahin kanadı” temsil eden isimlerden biri olan ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, The Telegraph için “Batı’nın artık İran’a saldırmaktan başka seçeneği kalmayabilir” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Batı’nın İsrail, Gazze saldırılarında frenlenmemesi gerektiğini öne süren yazıda Bolton, “Tahran, yanlış hesap yaptığını ancak son saldırganlık eylemlerinin ciddi bedellerini ödemek zorunda kalırsa kabul edecektir” dedi.

Trump döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan ancak İran karşıtı aşırı görüşleri nedeniyle görevden alındığı iddia edilen Bolton yazısında Pentagon’un 23 Aralık’ta Hint Okyanusu’nda İsrail’le bağlantılı bir ticari geminin doğrudan İran tarafından fırlatılan bir insansız hava aracıyla vurulduğuna dair açıklamasına atıf yaptı ve “Bu, 7 Ekim’den bu yana Washington’un İran’ı ilk kez doğrudan suçlamasıydı” dedi.

“Tahran artık silahlı düşmanlık çizgisini aşmıştır” ifadelerini kullanan Bolton, hem Husi hem de Şii milislerin saldırılarının şimdiye kadar Batı’nın zayıf ve etkisiz tepkileriyle karşılaştığını söyledi.

Tahran’ın “harcanabilir vekillerini” dizginlemek için yeterince baskı hissetmediğini savunan Bolton, “Beyaz Saray ve medya stenografları mevcut düşmanlıkların yayılmasını istemediklerini durmadan tekrarlıyorlar ancak Biden’ın umuda dayalı stratejisizliği başarılı olamayacak” dedi.

Bolton yazısını özetle şöyle tamamladı:

“İsrail, Amerika, İngiltere ve diğerleri ancak İran’a saldırganlığının cezası olarak ciddi bedeller ödetme kararlılığı ve kabiliyetine sahip olduklarını gösterirlerse, Ayetullahları daha fazla ilerlemenin kendilerine dayanılmaz acılar getireceğine ikna edebilirler. Büyük olasılıkla, yalnızca İran içindeki kritik hedeflere karşı uygulanan doğrudan askeri güç bu tür maliyetlere yol açacak ve Tahran’ın yalnızca İsrail konusunda değil, Başkan Biden ve daha genel olarak Batı hakkında da yanlış hesap yaptığını kanıtlayacak.”

“Mollaların devrilmesi ve yerlerine İran vatandaşlarının desteğine sahip başka bir yönetim biçiminin getirilmesinin Orta Doğu güvenliği için merkezi önemde olduğu yıllardır biliniyor. Özellikle de Kudüs (Batı Kudüs) ile tam ve açık diplomatik ilişkiler genişlemeye devam ederken, İsrail’e karşı terör eylemlerine Arap finansmanı bulmak zor. İran’ın Hamas, Hizbullah, Husiler ve diğer barbarlara verdiği kredi ortadan kalkarsa, bu teröristlerin uzak Afgan kampları dışında hayatta kalma kabiliyetleri gözle görülür bir şekilde azalacaktır.”

“Washington ve Londra’nın araması gereken sonuç budur. İsrail’i daha fazla ‘duraklama’, ‘ateşkes’ ya da benzeri şeyler için zorlamak yerine, Kudüs’ün Hamas’ı askeri ve siyasi bir güç olarak ortadan kaldırma meşru hedefine ulaşmasına izin verin. Bu, Ayetullahları oyunlarının başarısız olduğuna ve kendi sonlarının yakın olabileceğine ikna etmenin kesin yoludur.”

ORTADOĞU

Netanyahu’nun ofisi, askeri istihbarat belgelerini manipüle edip basına sızdırmış

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyanmin Netanyahu’nun ofisinde görevli Eli Feldstein isimli danışman “casusluk” gerekçesi ile gözaltına alındı.

İsrail Mahkemesi, Gazze’de ateşkes girişimlerini engellemek amacıyla ‘gizli istihbarat sızdırıldığı’ iddiaları üzerine düzenlenen operasyonda gözaltına alınan dört kişiden birinin Netanyahu’nun ofisinde görevli Eli Feldstein olduğunu duyurdu. Gözaltına alınan ancak isimleri açıklanmayan diğer üç kişinin de güvenlik teşkilatından olduğu belirtildi.

Mahkeme, İsrail ordusundan Başbakanlık Ofisi’ne ve oradan yabancı medya kuruluşlarına sızan askeri istihbaratın, Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılması için yapılacak girişimlere zarar verdiğini veya vereceğini değerlendiriyor.

Haaretz’a göre davadaki ana şüphe, Feldstein’in güvenlik kurumu üyelerinden yasadışı bir şekilde çok gizli belgeler alması ve bu belgelerin daha sonra Netanyahu’nun ofisinin söylemiyle uyumlu manipüle edilmiş bir yorumla uluslararası medyada sızdırılması.

Bir duruşma sırasında, şüphelilerden birinin avukatı, müvekkilinin rehinelerle ilgili bilgileri Başbakan’ın haberdar olması gerektiğine inanarak Feldstein’a ilettiğini belirtti.

Hangi haberler neden sızdırıldı?

ABD Başkanı Joe Biden, mayıs ayında İsrailli yetkililerin onayını aldıktan sonra Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması için öneri sundu. Ancak Netanyahu, Hamas’ın yeniden silahlanması ve İsrailli rehinelerin ‘kaçırılmasının’ engellenmesi gerekçeleriyle İsrail askerlerinin Gazze Şeridi ve Mısır arasındaki Philadelphia Koridoru’nda kalmaya devam etmesi gerektiğini söyledi. İsrailli savunma yetkilileri, bu talebin güvenlik açısından gerekli olmadığını belirterek ve bu talebi öne süren Netanyahu’yu ateşkesi baltalamakla itham etti.

İsrail’de Philadelphia bölünmesi

Ardından, Avrupa basınında, Netanyahu’nun ateşkes için öne sürdüğü yeni şartın gerekliliğini destekleyen belgelere dayandırılan haberler yayınlandı.

Alman Bild gazetesi, Hamas’ın rehine müzakerelerini “İsrail’e karşı psikolojik bir savaş” olarak kullandığı ileri sürerken Londra merkezli Jewish Chronicle ise Hamas’ın İsrailli rehineleri Mısır üzerinden Gazze’den çıkarmayı planladığını yazdı.

Her iki haberin de mercek altına alınmasıyla başlatılan soruşturmada şüphelilere ‘gizli belgeleri sızdırma’ suçlaması yöneltildi.

Ancak yayın yasağı nedeniyle soruşturma ile ilgili detaylar bugüne kadar açığa çıkmadı. Mahkemenin dün yasağı kısmen kaldırmasıyla gizli belgeleri sızdırmakla suçlanan kişinin Netanyahu’nun ofisinin sözcülerinden Eli Feldstein olduğu ortaya çıktı.

İddiaya göre, Feldstein, resmi olarak sözcü görevine gelebilmesi şart koşulan güvenlik soruşturmasını geçemediği için “sözcü” değil “danışman” sıfatıyla Netanyahu’nun ofisinde çalışmaya dahil edildi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Suriye’de “nokta operasyon” düzenlemiş

Yayınlanma

İSRAİL ORDUSU

İsrail ordusu, geçen aylarda düzenlediği nokta operasyonunda, İran adına İsrail ordusunu Suriye’den takip ettiği iddiasıyla Suriye vatandaşı Dürzi azınlıktan Ali Süleyman el-Assi’yi alıkoyduğunu duyurdu.

İsrail ordu sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre, İsrail özel kuvvetleri, geçen aylarda Suriye’nin güneyindeki Dera’ya bağlı Sayda beldesine düzenlediği nokta operasyonunda, Suriye vatandaşı el-Assi’yi alıkoydu.

Dürzi azınlığa mensup olduğu ifade edilen Assi’nin, sınır bölgesinde “Suriye askeri istihbaratı görünümü altında” İsrail ordusunu gözetlediği ve İran’a bilgi aktardığı öne sürüldü.

İsrail ordu sözcülüğü, Assi’nin sorgu görüntülerini de paylaştı.

Lübnan vatandaşını kaçırmıştı

Lübnan basını ve sosyal medyada paylaşılan görüntülere göre, İsrail güçleri, sahil kenti Batrun’da çıkarma yaparak Lübnanlı İmad Ehmez’i alıkoymuştu.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, kaçırılma olayıyla ilgili Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib’e, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine şikâyette bulunma talimatı vermişti.

İsrail, kaçırılan İmad Ehmez “Hizbullah’ta silah sevkiyatından sorumlu askeri yetkili ve Lübnan ordusunda donanma subayı” olduğunu iddia ederken, Hizbullah konuya ilişkin açıklama yapmadı.

Lübnanlı yetkililer, kaçırılan kişinin “subay” olduğu iddialarını reddederek, söz konusu kişinin sivil bir denizci ve kaptan olduğunu vurguladı.

İsrail ordusu tarafından kaçırılan Lübnanlı İmad Emhez’in babası Fadıl Emhez, oğlunun siyasi gruplarla hiçbir bağlantısının olmadığını belirterek, Uluslararası Kızılhaç ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü’nden (UNIFIL), güvenli bir şekilde geri getirilmesi için yardım istemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Batı Şeria’da uluslararası dayanışma aktivistlerine baskıyı artırıyor

Yayınlanma

İsrailli online dergi 972+, İsrail’in son haftalarda işgal altındaki Batı Şeria’da, özellikle zeytin hasat mevsiminde Filistinlilere destek veren uluslararası dayanışma aktivistlerinin faaliyetlerini engelleme çabalarını yoğunlaştırdığını belirtti.

Ekim ayının başından bu yana İsrail’in 8 yabancı aktivisti gözaltına aldığı, bunlardan 5’ini sınır dışı ettiği veya ülkeyi terk etmeleri için baskı yaptığı, diğerlerinin ise belirli süreler boyunca Batı Şeria’ya girişlerinin engellendiği bildirildi.

Dergiye göre, bu gözaltılar İsrail’in işgal altındaki topraklara uluslararası erişime getirdiği kısıtlamaların artışını temsil ediyor.

Nisan ayında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir tarafından kurulan özel bir “görev gücü” bu politikanın yürütülmesini sağlıyor.

Aktivistler, Ben-Gvir’in yeni kurduğu polis birimi tarafından tehditkâr sorgulamalara, asılsız suçlamalara ve hızlı sınır dışı emirlerine maruz kaldıklarını aktardılar.

Görev gücü, özellikle Batı Şeria’daki yabancı aktivistleri hedef alıyor; İsrail’in Batı Şeria polis birimi ile koordineli olarak çalışıyor ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmak için Nüfus ve Göç İdaresi ile işbirliği yapıyor.

Görev gücünün, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin ve diğer yabancı hükümetlerin, şiddete başvuran İsrailli yerleşimcilere ve yerleşimci örgütlerine yaptırım uygulamaya başlamasından kısa bir süre sonra kurulduğu bildirildi.

İnsan Hakları Savunucuları Fonu’nun verilerine göre, bugüne kadar 15 yabancı insan hakları aktivisti görev gücünün yetkisi altında gözaltına alındı, sınır dışı edildi veya ülkeyi terk etmeye zorlandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English