Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Brezilya, Venezuela’nın BRICS üyeliğine destek vermiyor

Yayınlanma

Rusya’nın Kazan kentinde, 2006’daki kuruluşundan bu yana on altıncısı gerçekleştirilen BRICS ülkeleri yıllık zirvesi yapıldı. Zirveye, aralarında Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro Moros’un da bulunduğu 22 devlet başkanı ve altı uluslararası organizasyon dahil toplam 36 devlet katıldı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in temsil ettiği BM de katılımcılar arasındaydı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Dışişleri Bakanı Iván Gil, Başkan Yardımcısı Delcy Rodríguez ve İletişim Bakanı Freddy Ñáñez gibi üst düzey yetkililerle birlikte Kazan’a geldi.

Maduro, BRICS gibi yükselen ülkelerin oluşturduğu ittifakın ortaya çıkışını överek, “Bu ittifak, yeni dünyanın, çok kutuplu dünyanın, geleceğin dünyasının merkezi haline geldi,” dedi. Ayrıca, BRICS ülkelerine BM’yi reformdan geçirme çağrısında bulundu. Maduro’ya göre BRICS, “yeni bir uluslararası düzen inşa etmek için sürekli bir arayış alanı.” Maduro, Venezuela’nın mütevazı katkılarını sunmak üzere birkaç öneriyle geldiğini belirterek şunları söyledi:

  • “BRICS, yeni süper güçlerin ortaya çıktığı ve bir çağ değişiminin yaşandığı bir dönemde kuruldu.

  • Uluslararası ticaret için daha cesur ve pratik çözümler içeren bir ekonomik gündem oluşturmalıyız; yeni bir küresel para sistemine ihtiyacımız var.

  • Birleşmiş Milletler Sistemi’ni yeniden yapılandırmak acil bir gereklilik haline geldi. BM, her Arap ve Müslüman halkın üzerine düşen bombalarla adeta ölüyor. Adalet Divanı sadece açıklamalar için var olmamalı, katliamları durduracak adımlar atılmalı.”

Maduro, “Komutan Chávez bize ‘yeni, çok kutuplu, çok merkezli bir dünyanın zamanı geldi’ demişti. Bu yüzden BRICS’in, tarihi projemiz için Venezuela’ya ve Bolivarcı güce güvenebileceğini garanti ediyorum,” ifadelerini kullandı.

Venezuela Devlet Başkanı, BRICS+ formatlarının ilk genel oturumuna da katılarak yeni bir küresel finans sistemi önerisinde bulundu ve BRICS Bankası’nın güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Maduro, basına yaptığı açıklamalarda, Venezuelalı heyetin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce ve İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan gibi liderlerle de dahil olmak üzere, 200’den fazla görüşme gerçekleştirdiğini belirtti.

“#İran ve #Venezuela, her zaman bu sarsılmaz birliği korudu, dünyaya dev adımlarla #ÇokKutupluDünya’nın inşasını sürdüğümüzü gösteriyoruz. Koloniyalizmin ve hegemonik güçlerin olmadığı bir jeopolitik düzen için birlikte hareket eden bir ittifakız!”

Bu görüşmelerde, Venezuela Devlet Başkanı hakkında olumlu değerlendirmeler de yapıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Venezuela’yı “Latin Amerika ve genel olarak dünya çapında Rusya’nın eski ve güvenilir ortaklarından biri,” olarak tanıdı. Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko ise Maduro’nun liderliğine duyduğu hayranlığı dile getirerek, Venezuela’nın uluslararası alanda başarı elde etme kapasitesine güvendiğini belirtti. BRICS’e yeni üye seçilecek ülkelerde aranan bu özellikler, Venezuela için olumlu bir referans olarak öne çıktı.

Başlangıçta sadece Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu bu ittifak, bu yıl İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla genişletildi ve artık “BRICS+” olarak anılıyor. Her ne kadar yeni üyelerin örgüte dahil edilmesi zirve gündeminde yer almasa da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2024 eylül ayında yaptığı açıklamada, Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan (eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleri) bazı ülkeler, Afrika, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’dan toplam otuz dört (34) devletin çeşitli iş birliği şekillerinde BRICS’e katılmak istediğini belirtmişti. Bu ülkeler arasında Venezuela da vardı ve diğer üye olmayan ülkeler gibi zirveye davetli olarak katıldı.

Dar formatlı toplantının sona ermesinin ardından, BRICS üyesi ülkeler davetli ülkelerle bir araya geldi.

Zirvenin sonuç bildirgesi

BRICS Zirvesi, aşağıdaki hususların öne çıktığı 134 maddelik bir deklarasyonla toplantısını tamamladı:

  • Birleşmiş Milletler (BM) Reformu. BRICS grubu ülkeleri BM’de kapsamlı bir reform yapılması yönündeki kararlılıklarını bir kez daha teyit etti.

  • Ulusal para birimlerinin kullanımının teşvik edilmesi.

  • Küresel ekonomide bir iyileşme arayışıyla bu alanda kalıcı, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir iyileşme sağlamak üzere ekonomik işbirliğini derinleştirme kararlılıklarını bir kez daha teyit ettiler.

  • Yeni BRICS Kalkınma Bankası’nın (NBD) mevcut kurumsal altyapısının BRICS ülkelerine ve küresel Güney mekanizmalarına yatırım akışını arttırmak üzere daha etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacak yeni bir yatırım platformu oluşturulması.

  • Yaptırımlar ve bunların ekonomi ve küresel ticaret üzerindeki olumsuz etkileri konusunda endişelerin dile getirilmesi.

  • Uluslararası hukuka dayalı iki devletin bir arada yaşaması konsepti temelinde Filistin’in BM’ye kabulünün teşvik edilmesi.

  • Gazze Şeridi’nde ateşkesin teşvik edilmesi ve “acilen ve önkoşulsuz olarak her iki taraftaki tüm rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması ve Gazze Şeridi’ne sınırsız, sürdürülebilir ve geniş çaplı insani yardım ulaştırılmasının sağlanması” bildirgede ifade edildi.

  • Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki çatışmalarla ilgili olarak, bu bölgelerde barış ve güvenliğin uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı’na tam saygı gösterilerek sağlanması ve sürdürülmesi gerektiği idealine dayanan kararlılığın yeniden teyit edilmesi.

  • Diyalog ve diplomasi yoluyla barışçıl bir çözüm arayışıyla Ukrayna ihtilafında arabuluculuğun garanti altına alınması.

  • Yayılmanın önlenmesi ve silahsızlanma rejimini, küresel istikrarın korunmasındaki rolünün kabul edilerek güçlendirilmesi.

  • Uzayda silah konuşlandırılması, uzayda bulunan hedeflere karşı güç tehdidinde bulunulması veya kullanılmasının önlenmesi.

Yeni üye yok ve Brezilya’nın vetosu

XVI. BRICS Zirvesi, ittifaka katılmak isteyen yeni aday ülkelerin izlemeleri gereken yolu da belirledi. BRICS liderleri, belirli kriterleri karşılayan ülkelere yalnızca “ortak” statüsü verileceğine, ancak “üye” statüsü verilmeyeceğine karar verdiler. Ayrıca, bu yeni partnerlerin oy hakkı olmayacak; oy hakkı sadece üyeler için geçerli olacak. BRICS’te resmi bir veto hakkı bulunmamakla birlikte, kararların alınabilmesi için tüm kurucu üyeler arasında oybirliği sağlanması gerekiyor.

Bu zirvede yeni üyelerin BRICS’e katılımı resmi olarak gündeme gelmedi ve toplantının sonuç bildirisinde BRICS’e katılacak yeni ülkelerin bir listesi yer almadı. Fakat ikili görüşmeler ve basın toplantılarından, özellikle Rusya Devlet Başkanı’nın açıklamalarından, Brezilya hükümetinin şu anda Venezuela’nın gelecekteki potansiyel partner ülkeler listesine dahil edilmesine karşı olduğu anlaşıldı.

Üye ülkeler (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ve mevcut Partner Devletler (İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan), genişleme yolunda ilk adım olarak bir dizi yeni potansiyel partner ülke belirlemek konusunda zaten anlaşmaya vardılar. Putin, “İlk aşamada genişleme ihtimalini göz önünde bulundurarak, partner ülkeler konusunda bir liste üzerinde mutabık kaldık. Bu liste halihazırda belirlendi,” diye belirtti.

Zirvede yapılan müzakereler ve oy hakkına sahip üye devletlerin desteği sonrasında, BRICS’in genişleme kriterlerini karşılayan ve “BRICS ortağı” olma ihtimali bulunan ülkeler şunlar: Cezayir, Belarus, Bolivya, Küba, Kazakistan, Endonezya, Malezya, Nijerya, Tayland, Türkiye, Uganda, Özbekistan ve Vietnam. Ancak Afganistan, Nikaragua ve Venezuela’nın bu listeye dahil edilmesi için Brezilya’dan destek alamadığı bildirildi.

Brezilya’nın tutumu üzerindeki tartışmalar

Venezuela’nın BRICS’in potansiyel yeni partnerler listesinde yer almamasından Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın sorumlu olduğunu açıklama görevi Putin’e düştü.

Putin, Maduro’yu Venezuela’nın meşru lideri olarak tanıdığı için Lula ile bu konuda farklı düşündüğünü belirtse de BRICS kararlarının oybirliğiyle alındığını ve bu nedenle Venezuela ile Brezilya’nın aralarındaki farklılıkları çözebilmesini dilediğini ifade etti.

Brezilya’nın bu tutumunun arkasındaki nedenler arasında, Brezilya Dışişleri Bakanlığı’nın, Caracas’taki Arjantin Büyükelçiliği’ne sığınan 6 Venezuelalı muhalife güvenli geçiş hakkı tanınması talebi de yer alıyor. Hatırlatmak gerekirse Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Venezuela ile diplomatik ilişkilerini kopardıktan sonra, Arjantin büyükelçilik binasının güvenliğini Lula’nın sorumluluğuna bırakmıştı. Ancak Venezuela hükümeti, Maduro ve Başkan Yardımcısı Delcy Rodríguez’e suikast planları yapan darbeciler tespit edilince bu olasılığı geri çekti.

Ayrıca, Venezuela Başsavcısı Tarek William Saab’ın Şili ve Brezilya liderlerini CIA’in işbirlikçisi olmakla suçlayan açıklamaları, Caracas ile Brasilia arasındaki hassas ilişkiyi daha da zorlaştıran düşük yoğunluklu bir gerilim ve çatışma ortamı yarattı. Buna rağmen, Venezuela Dışişleri Bakanlığı bu açıklamalardan mesafe koyarak ilişkileri yatıştırma çabasında bulundu.

Fakat Brezilya’nın bu tutumunun temelinde yatan en önemli unsur, Lula’nın Venezuela’nın içişlerine doğrudan müdahale eden bir tavır takınması. Lula, 28 Temmuz’da yapılacak olan Venezuelalı devlet başkanlığı seçimlerinin sonuçlarını, hükümet ya da muhalefet seçim tutanaklarını göstermediği sürece tanımayacağını açıkladı. Bu müdahaleci tutum, iki ülke arasındaki güvenin büyük ölçüde kaybolduğunun ve Venezuela-Brezilya ilişkilerinin en kötü dönemini yaşadığının göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Brezilya’nın fiili vetosu karşısında, Venezuela Dışişleri Bakanı Yván Gil, Venezuela’nın BRICS ve Küresel Güney için önemine dikkat çeken bir açıklama yaptı ve aynı zamanda Lula’nın sorgulanan adımlarını gözler önüne serdi.

Caracas ile Brasilia arasındaki bu ikili krize rağmen, Venezuela’nın BRICS’e katılımı uzun vadeli bir hedef olarak görülmeli; bu süreç, farklı bir diplomasi yaklaşımı ve ittifakların daha da güçlendirilmesini gerektirecek. Venezuela’nın BRICS’e girişi bir ütopya değildir; er ya da geç bu hedefin gerçekleşeceği öngörülüyor.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English