Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS’e katılmayı bekleyen Cezayir Cumhurbaşkanı Çin’de

Yayınlanma

Kuzey Afrika ülkesinin gaza daha az bağımlı hale gelmesi ve küresel profilini yükseltmesi için hem ekonomik hem de diplomatik önceliklerle Çin’e 5 günlük ziyaret gerçekleştiren Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, pazartesi sabahı Pekin’e geldi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Tebbun’a karşılama töreni düzenledi.

Tören sonrası heyetler arası yapılan görüşmede, Xi, “Çin-Cezayir kapsamlı stratejik ortaklığında istikrarlı ve sürekli ilerleme sağlamak ve uzun süredir devam eden dostluğu ilerletmek, stratejik iletişimi güçlendirmek ve alışveriş ve işbirliğini derinleştirmek için Cezayir ile çalışmaya hazır olduklarını” bildirdi.

Tebbun’un diplomasi trafiği

Bu ziyaret, Ukrayna savaşında tarafsız kalan Cezayir lideri Tebbun’un geçen ay uzun süredir askeri ortağı ve tedarikçisi olan Rusya’ya yaptığı geziyi takip ediyor. Tebbun Moskova’da çatışmada arabuluculuk yapmayı teklif etmişti.

Tebbun ayrıca, pazartesi günü Pekin’e inmeden önce Katar’da iki gün geçirdi. Katar’dan Çin’e geçerken kendisine büyük bir ekonomi heyeti eşlik etti.

Tebbun bu gezide, Cezayir’in önümüzdeki ay toplanacak olan BRICS’e üyeliği için somut destek arıyor.

Gezi, Cezayir liderinin 2019’da göreve gelmesinden bu yana Çin’e yaptığı ilk ziyaret olma niteliğinde.

Kuşak Yol’un Afrika’daki katkısını artıracak

Çinli uzmanlar, ziyaretin ikili ilişkileri daha yüksek bir seviyeye taşıyacağını ve Kuşak ve Yol Girişimi’nin Kuzey Afrika bölgesine daha kapsamlı işbirliği projeleri ile katkısını artıracağını söyledi.

Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü’nde profesör olan Liu Zhongmin ziyaretle ilgili Global Times’a verdiği demeçte, “Tebbun’un ziyareti yalnızca Çin-Cezayir ilişkileri için değil, aynı zamanda Çin’in tüm Arap dünyasıyla olan genel ilişkileri için de büyük önem taşıyor. Son yıllarda Çin ve Arap ülkeleri hakkında en dikkat çekici haberler normalde Orta Doğu ile ilgili olmuştur, bu nedenle Tebbun’un ziyareti, Çin’in Kuzey Afrika bölgesini de kapsayan tüm Arap dünyasına yönelik dengeli bir politikası olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin geçen perşembe günü düzenli basın brifinginde, “2014 yılında Cezayir ve Çin kapsamlı bir stratejik ortaklık kurdu ve bu Cezayir’i Çin ile böyle bir ortaklık kuran ilk Arap devleti yaptı” dedi.

Wang, “derinleşen siyasi karşılıklı güven ile iki tarafın Kuşak Yol çerçevesinde verimli pratik işbirliği yürüttüğünü, uluslararası ve bölgesel konularda yakın iletişim ve koordinasyonu sürdürdüğünü ve uluslararası eşitlik ve adaletin yanı sıra ortak çıkarları sıkı bir şekilde koruduğunu” söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesine göre, Çin, Cezayir’in geçici hükümetini tanıyan Arap olmayan ilk ülke.

Ayrıca, Cezayir’in resmi basın servisi APS de, Çin’in, Cezayir’in 1958’de Fransa ile giriştiği acımasız bağımsızlık savaşının ortasında kurulan geçici hükümetini tanıyan “ilk Arap olmayan ülke” rolünün altını çizdi.

Çinli uzmanlar, Batı tarafından kışkırtılan ve dayatılan “Arap Baharı”nın ardından yaşanan bir dizi kaotik olayın yarattığı tahribat nedeniyle, Cezayir ve diğer birçok Afrika ve Arap ülkesinin hâlâ ciddi ekonomik ve güvenlik sorunları yaşadığını söylüyor.

Zhejiang Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Akdeniz Kıyısı Araştırmaları Enstitüsü dekanı Ma Xiaolin, Global Times’a, Cezayir’in Afrika’da “Çin’in Kuşak ve Yol’u birlikte inşa ettiği önemli bir ortağı” olduğunu söyledi. 2022’deki Çin-Arap Zirvesi’nde Pekin, Kuşak ve Yol’un yüksek kaliteli inşaatını desteklemek için yatırımı ve girdiyi artırma kararı almıştı. Dekan, bu kararın özellikle de Çin-Cezayir ilişkilerinin geleceğine olumlu yansıyacağı görüşünde.

Kilit sektörlerde stratejik ortaklığı geliştirme hedefi

Cezayir-Çin Dostluk Derneği başkanı Smail Debeche Xinhua Haber Ajansı ile yaptığı röportajda Tebbun’un “tarım, gıda güvenliği, teknoloji, yenilenebilir enerji, yüksek öğretim, yollar, limanlar ve altyapı dahil olmak üzere çeşitli kilit sektörlerde mevcut stratejik ortaklığı geliştirmeye çalıştığını” söyledi.

Aynı zamanda Cezayir Üniversitesi’nde siyaset bilimleri ve uluslararası ilişkiler profesörü ve Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi Merkez Komitesi üyesi olan Debeche, Kuşak Yol’la ilgili de şunları söyledi:

“Bu girişim doğrudan ticareti kolaylaştırıyor… nihai olarak kazan-kazan ortaklıkları kurmayı ve altyapı geliştirmeyi teşvik etmeyi amaçlayarak, katılımcı ülkelerin ithalat bağımlılığından Çinli şirketlerle işbirliği içinde üretici konumuna geçmesini sağlıyor”

Örnek olarak, aralarında Cezayir’in de bulunduğu ülkelerin Çin mallarının ithalatçısı olmaktan çıkıp Çin’le işbirliği yaparak bu malları üretmeye başladıklarını kaydetti.

ŞİÖ ve BRICS üyeliği talebi

Prof. Liu ise, iki ülkenin aynı zamanda “daha iyi küresel yönetişim” konusunda da işbirliğini derinleştireceğini kaydetti. Liu, “Cezayir, Şangay İşbirliği Örgütü ve BRICS işbirliği mekanizmasına katılmaya büyük ilgi gösteriyor, bu nedenle küresel yönetişimi teşvik etme ve daha adil ve daha makul bir dünya düzeni inşa etme alanlarında Cezayir gibi Arap ülkeleri Çin’in kilit ortakları olacaktır” dedi.

2014’ten bu yana stratejik ortak olan Cezayir ve Çin, ekonomi, ticaret, enerji, uzay ve sağlık alanlarındaki işbirliklerini geliştirmeye kararlılar. Çin, başkentte büyük bir cami inşa etmekten bir dizi altyapı projesine kadar ülkede birçok projesinde yer alıyor.

Son yıllarda Çin, Fransa ve İtalya gibi geleneksel ortakların önüne geçerek, Cezayir ithalatının önde gelen kaynağı haline geldi.

DİPLOMASİ

Suudi Arabistan Sanayi Bakanı: Petroyuan ve Çin’le daha yakın ilişkilere açığız

Yayınlanma

Suudi Arabistan’dan üst düzey bir yetkili, petrol zengini Orta Doğu ülkesi ekonomisini çeşitlendirmeye çalışırken elektrikli araçlar (EVs), C919 yolcu uçağı ve yenilenebilir enerji altyapısı gibi Çin ürünlerini bünyesine katmaya ve ülkenin ham petrol anlaşmalarında yuan kullanımı da dahil olmak üzere “yeni fikirlere açık” olduğunu söyledi.

South China Morning Post’un haberine göre, Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bandar Al-khorayef, cumartesi günü Hong Kong’da verdiği bir röportajda “Petroyuan [bakanlık] için önemli değil, Suudi Arabistan’ın kendi çıkarına en uygun olanı yapacağına inanıyoruz … ancak Suudi Arabistan’ın her zaman yeni şeyler deneyeceğini ve yeni fikirlere açık olduğunu düşünüyorum ve siyaseti ticaretle karıştırmamaya çalışıyoruz” dedi.

Petroyuan’ın (Çin’in para biriminin sınır ötesi ham petrol anlaşmalarında kullanılmasının kısaltması) daha geniş çapta benimsenmesi, yuanın uluslararasılaşması için bir sonraki adım ve küresel emtia piyasalarında her zaman var olan ABD dolarına bir meydan okuma olarak görülüyor.

Para biriminin kullanımı – Çin’in en büyük ham petrol ithalat kaynağı olan Rusya ile ticaretin yanı sıra – Moskova’nın Şubat 2022’de Ukrayna müdahalesiyle ABD doları sisteminin dışında kalmasının ardından arttı.

Pekin aynı zamanda yuanın uluslararası ticaretteki erişimini daha da ilerletiyor. Kasım 2023’te Suudi Arabistan ile 50 milyar yuan (7,1 milyar ABD Doları) değerinde üç yıllık bir para birimi takas anlaşması imzaladı ve ticaret ortaklarıyla yerel para birimi üzerinden ödeme yapmayı tercih ettiğini gösterdi.

ABD dolarının petrodolar olarak bilinen petrol ticaretindeki yaygınlığı, küresel rezerv para birimi statüsünün önemli bir dayanağı.

Khorayef, “İzleme politikamız Suudi riyali ile [ABD] doları arasında dengeli bir döviz kuruna sahip olmaya dayanıyor,” dedi ve ekledi: “Bu bize planlama ve rekabet için büyük bir fırsat veriyor ama en önemlisi ülkemize yatırım yapacak yatırımcılarımıza döviz riskinden korunma olanağı sağlıyor.”

Suudi bakan ülkesinde petroyuan’ın işlemlerde kullanılmasına yönelik “olumlu” bir hava olduğunu ifade etse de bunun ne zaman gerçekleşeceğine dair bir takvim vermedi.

“Ticari açıdan bakıldığında, bir tedarikçi ile bir müşteri arasında, sahip oldukları özgürlükle böyle bir düzenlemenin yapılabileceğini düşünüyorum. Bu bizim politika açısından bakacağımız bir şey değil” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, Çin’in ikinci en büyük ham petrol ithalat kaynağı. Alımlar 2023’te yıllık %1,8 düşüşle 86 milyon tona gerileyerek Rusya’nın 107 milyon tonluk alımının önemli ölçüde altında kaldı.

S&P Global Ratings’ in ağustos ayında yayınladığı bir raporda, Çin ve Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkilerin derinleşmesinin petrol alımlarında yuan kullanımını artıracağı, ancak bu işlemlerin kârlı hale gelmesinin zaman alacağı belirtilmişti.

Riyad, Vizyon 2030 girişimi kapsamında ekonomisini çeşitlendirmek ve Orta Doğu’da bir sanayi merkezi haline gelmek isterken Çinli şirketler de ABD öncülüğündeki çevreleme çabalarının kapsamı genişledikçe alternatif pazarlar keşfetmeye istekli. Bu gelişmeler iki ülke arasında daha yakın ilişkileri beraberinde getirdi.

Khorayef, Singapur ve Guangzhou’yu da kapsayan bir haftalık Asya turunun son durağı olan Hong Kong ile birlikte Çin’i ziyaret eden en son üst düzey Suudi yetkili oldu.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning pazartesi günü yaptığı açıklamada Başbakan Li Qiang’ın Yüksek Düzeyli Çin-Suudi Ortak Komitesi’nin dördüncü toplantısına başkanlık etmek üzere Suudi Arabistan’a gideceğini ve 10-13 Eylül tarihleri arasında bu ülkenin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri’ni de ziyaret edeceğini duyurdu.

Bakan, metal, ilaç, akıllı şehirler, robotik ve yenilenebilir enerji gibi pek çok alanda, özellikle Çin yatırımı şeklinde, daha fazla işbirliği beklediğini söyledi.

Havacılık cephesinde ise Khorayef, Suudi Arabistan’ın geliştirilmiş alüminyumu için yüksek değerli uygulamalar ararken Çin’dekiler de dahil olmak üzere çok sayıda havacılık tedarikçisiyle görüştüğünü söyledi.

Suudi Arabistan’ın endüstri düzenleyicisi olan Sivil Havacılık Genel İdaresi, havacılık endüstrisinin yerelleştirilmesi ve yerel tedarik zincirinin geliştirilmesi amacıyla mayıs ayında Commercial Aircraft Corporation of China (Comac) ile bir mutabakat anlaşması imzaladı.

“Suudi Arabistan önümüzdeki 25 yıl boyunca uçak alıcısı olacak. Gördüğümüz büyümeye bakılırsa, kesinlikle birden fazla tedarikçiye bakacaklar” dedi.

Körfez ülkesi ayrıca ocak ayında 182 milyon ABD doları tutarında bir keşif teşvik programı oluşturarak geniş fosfat, altın, bakır ve boksit rezervlerinden yararlanarak madencilik sektörünü genişletmeye çalışıyor.

Khorayef, “Suudi Arabistan minerallerdeki doğal kaynaklarını yüksek değerli ürünlere dönüştürmek istiyor,” dedi.

“Titanyum üzerinde de çalışıyoruz ve titanyum üretimimizi genişlettik. Bu, çok az oyuncunun yer aldığı ve küresel çapta büyük bir talebin olduğu bir proje ve bu nedenle Suudi Arabistan’ın bu çok kritik sektörlere önemli bir katkıda bulunabileceğine inanıyoruz” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Venezuelalı muhalif, İspanya’ya sığınmadan önce haftalarca Hollanda elçiliğinde saklanmış

Yayınlanma

Hollanda’nın, Venezuela muhalefetinin seçimlerdeki başkan adayı Edmundo González’i pazar günü İspanya’ya kaçmadan önce altı hafta boyunca Caracas’taki Hollanda Büyükelçiliğinde gizlice barındırdığı ortaya çıktı.

González’e İspanya’da siyasi sığınma hakkı verildi. Venezuelalı yetkililer Nicolás Maduro’nun üçüncü dönem için yeniden seçildiğini ilan etmiş ve González’in gözaltına alınmasını emretmişti.

Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp pazar günü parlamentoya gönderdiği mektupta, “Seçimlerin ertesi günü acil talebi üzerine González’i Hollanda’nın Caracas’taki maslahatgüzarının konutunda gerektiği sürece misafir etmeye karar verdim,” dedi.

Veldkamp, bu ayın başlarında González’in konuttan ayrılmak ve “mücadelesine İspanya’dan devam etmek” istediğini de sözlerine ekledi.

Bakan, göstericilerin yanı sıra Venezuela muhalefetinin üyelerinin de güvenliklerinden endişe ettiğini savundu ve “Seçimlerden bu yana bir kısmı tutuklandı ve bazılarından o zamandan beri haber alınamıyor,” iddiasında bulundu.

RTL’nin aktardığına göre bakan, bakanlıktaki küçük bir memur grubuna danıştıktan sonra González’in sığınmasına yeşil ışık yaktı.

Veldkamp RTL’ye verdiği demeçte, “Hollanda Krallığı Venezuela’da insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesine olan bağlılığını sürdürmektedir,” dedi.

İspanya, González’in Madrid’e indiğini doğruladı

ABD ve diğer ülkeler González’in başkanlık oylamasını kazandığını iddia ediyor. Seçimlerin ardından Venezuela’da ülke çapında protestolar patlak vermiş, hükümet 2.400 protestocuyu gözaltına almış ve önde gelen dört muhalif siyasetçiyi tutuklamıştı.

İspanya, Edmundo González’in, temmuz ayındaki tartışmalı başkanlık seçimleriyle ilgili olarak kendisini “terörizm, komplo ve diğer suçlarla itham eden” bir tutuklama emriyle ülkesinden kaçtıktan sonra pazar günü öğleden sonra Madrid’e geldiğini söyledi.

İspanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre González, eşi ve İspanyol yetkililer Torrejon de Ardoz askeri hava üssüne iniş yaptı. CNN’in edindiği bilgiye göre González şu anda İspanya’dan sığınma talep ediyor.

Venezuela: González’in dosyasını kapatacağız

Venezuela Başsavcısı Tarek William Saab pazar günü CNN’e yaptığı açıklamada, yetkililerin González’in ülkeden ayrılmasının ardından aleyhindeki davayı kapatacaklarını söyledi.

Saab, “Edmundo González’in avukatıyla birlikte önümüzdeki günlerde bu davayı adli olarak kapatmak için şekil, zaman ve yer belirleyeceğiz,” dedi.

Bir gün önce Venezuela Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez yaptığı açıklamada González’in “ülkeyi terk ettiğini ve İspanya’dan siyasi sığınma talebinde bulunduğunu” söylemişti.

Başkan Yardımcısı, González’in İspanya’nın başkent Caracas’taki büyükelçiliğinde “gönüllü mülteci” olarak kaldığını ve Venezuela’nın “ülkenin huzuru ve siyasi barışı için” ayrılmasına izin verdiğini de sözlerine ekledi.

Blinken: González’in gidişi anti-demokratik tedbirlerin sonucu

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken pazar günü yaptığı açıklamada González’in ayrılışının “anti-demokratik tedbirlerin doğrudan sonucu” olduğunu ileri sürdü.

Blinken, “Seçim sonuçları ve halkın iradesi Maduro ve Venezuela seçim yetkilileri tarafından bir kenara atılamaz. González Urrutia’nın Venezuela’da özgürlük ve demokrasinin yeniden tesisi için mücadeleye devam etme çağrısının yanındayız,” dedi.

González pazar günü yaptığı açıklamada, ülkeden ayrılmasına izin verilmeyeceğine dair “baskı ve tehditlere” rağmen ülkeden ayrıldığını söyledi fakat bu tehditleri kimin yaptığını açıkça belirtmedi.

Basın ekibi tarafından CNN ile paylaşılan sesli bir notta Gonzalez, “çok yakında Venezuela’da özgürlük ve demokrasi için mücadeleye devam edeceğine” inandığını söyledi ve takipçilerine dayanışma mesajları için teşekkür etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB yetkililerinin alkol ve puro kaçakçılığı yaptığı ortaya çıktı

Yayınlanma

Avrupa Birliği diplomatlarından oluşan bir çetenin Güneydoğu Asya’daki bir ofisten puro ve alkol kaçakçılığı yaptığı ortaya çıkarıldı.

Bloğun dolandırıcılıkla mücadele birimi Olaf, adı açıklanmayan diplomatların bu ürünleri vergiden muaf olarak satın aldıktan sonra aynı diplomatik ayrıcalıklara sahip olmayan kişilere verdiklerini söyledi.

İzleme örgütünün 2023 yıllık raporunda, “Soruşturma, bu personelin ithalatta KDV ve özel tüketim vergilerinden kaçınmak için aktif olarak bir plana dahil olduklarını tespit etti,” denildi.

Raporda, AB delegasyonunun adı kullanılarak alkol ve puro sipariş edildiği ve daha sonra bu siparişlerin delegasyon dışından birkaç kişiye verildiği belirtildi.

Raporda, “Bu uygulama, diplomatik mallar için sipariş verilmesine ilişkin geçerli kural ve prosedürleri ihlal etmiş ve diplomatik ayrıcalıklara sahip olmayan kişilere haksız menfaat sağlamıştır,” denildi.

Siparişler başka isimlerle verilmiş

The Telegraph’ın aktardığına göre dolandırıcılığa karışanlar genellikle bulundukları ev sahibi ülkeden izin alarak alkol siparişi veriyorlardı.

Şüphe çekmemek için siparişleri verirken delegasyondaki meslektaşlarının ve hatta emekli bir personelin isimlerini kullanıyorlardı.

Diplomatlara, yabancı ülkelerde görev yaptıkları sırada kişisel kullanımları için viski ve puro gibi mallarda gümrüksüz özel vergi muafiyetleri tanınıyor.

Birçok büyükelçilik ve konsolosluğun, diplomatların yerel vergileri ödemeden alkol, tütün ve diğer malları satın alabilecekleri kendi gümrüksüz satış mağazaları var.

Ayrıca gümrük vergisi ödemeden kişisel kullanım için belirli miktarlarda içki ve sigara ithal etmelerine de izin veriliyor.

Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi kapsamında tanınan bu kurallar, diplomatların kendi ülkelerindekine benzer bir yaşam standardını sürdürebilmelerini sağlamayı amaçlıyor.

İzinsiz ikinci bir işte çalışan diplomat da ortaya çıktı

Asya’daki delegasyonla ilgili soruşturma, 13 yıldır izinsiz olarak ikinci bir işte çalışan bir personeli de ortaya çıkardı.

Olaf, bu diplomatın “mesai saatleri içinde yoğun bir şekilde öğretim faaliyetlerinde bulunduğunu”, çeşitli akademik yayınlar çıkardığını ve yayın kurullarında yer aldığını ve bunun da günlük işlerine müdahale ettiğini söyledi.

Raporda, “Kişi AB delegasyonundaki pozisyonunu, e-posta adresini ve delegasyonun ağını/hizmetlerini bu yetkisiz dış faaliyetlere yardımcı görevler için kötüye kullanmıştır,” denildi.

Bir başka personel üyesinin de “özel bir şirketin yöneticisi olarak benzer yetkisiz dış faaliyetlerde bulunduğu” tespit edildi.

Disiplin soruşturması talep edildi

Olaf, “AB kurumlarının imajına ve itibarına zarar verdiğini” söylediği dolandırıcılığa karışan personel hakkında disiplin prosedürlerinin başlatılması gerektiğini söyledi.

Geçen yıl Avrupa Komisyonu’na yönelik 16, Avrupa Parlamentosu’na yönelik 14 ve AB’nin dış ilişkiler kolu olan Dış Eylem Servisi’ne yönelik 13 soruşturma sonuçlandırıldı.

Birim, “Bu davalar Olaf’ın genel iş yükünün nispeten küçük bir bölümünü oluştursa da, AB’nin itibarının korunması açısından önemlidir,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English