Bizi Takip Edin

AVRUPA

Britanya yaz aylarında seçime gidiyor

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak dün (22 Mayıs) yaptığı açıklamada, partisi 14 yıldır hükümette olmasına rağmen 4 Temmuz’da sandık başına gideceklerini duyurdu.

Başbakanlığın önünde yapılan özel basın açıklamasında Sunak, ekonomik istikrarı yeniden tesis etmek için göreve geldiğini, başardıklarından gurur duyduğunu ve her oy için mücadele edeceğini vurguladı.

Aylardır süren yeni bir seçim çağrısı yapacağı yönündeki spekülasyonlara son veren Sunak, basın toplantısını yaptığı yerin hemen yakınında protestocular tarafından çalınan ve İşçi Partisi ile özdeşleşmiş “Things Can Only Get Better” şarkısına karşı neredeyse bağırarak sesini duyurmaya çalışan Sunak, sadece başbakan olarak değil aynı zamanda eski bir maliye bakanı olarak hükümetteki başarılarını sıraladı.

“Şimdi Britanya’nın geleceğini seçme zamanıdır,” diyen Sunak, bu seçimi kendisi ve istikrar ile İşçi Partisi lideri Keir Starmer ve bilinmezlik arasında bir seçim olarak tanımladı.

“Atanmış Başbakan” olarak Sunak’ın kariyeri

Başbakan, “Önümüzdeki birkaç hafta boyunca her bir oy için mücadele edeceğim, güveninizi kazanacağım ve size sadece benim liderliğimdeki bir Muhafazakâr hükümetin zor kazanılmış ekonomik istikrarımızı riske atmayacağını kanıtlayacağım,” dedi.

Starmer’ın her zaman “kolay yolu” seçtiğini ve hiçbir planı olmadığını ileri süren Sunak, “Sonuç olarak, gelecek onlarla sadece belirsiz olabilir,” dedi.

Sunak seçimlere anketlerde İşçi Partisi’nin çok gerisinde girecek gibi görünüyor. Aynı zamanda partisinin içinde de tecrit edilmiş durumda olan Sunak’ın bu süreçte kendisini yönlendirecek küçük bir danışman ekibine giderek daha fazla bağımlı hale gediği öne sürülüyor.

Bununla birlikte enflasyonun kısmen düşmesi ve ekonominin neredeyse son üç yılın en hızlı büyüme oranını yakalaması gibi bazı kazanımlarla birlikte risk almanın zamanı olduğuna karar vermiş gibi görünüyor.

Eski yatırım bankacısı ve maliye bakanı iki yıldan kısa bir süre önce Liz Truss yerine göreve gelmiş ve “seçilmemiş başbakan” olarak eleştirilmişti.

Seçim kampanyasına ekonomi damga vuracak

Hem Muhafazakârlar hem de İşçi Partisi şimdiden ekonomi ve savunma konularındaki hücum hatlarının çoktan kesin olarak çizildiği bir seçim kampanyası başlattı.

Sunak ve hükümeti, İşçi Partisi’ni hükümette olması halinde vergileri artırmak istemekle suçluyor ve partinin bir planı olmadığı için giderek daha tehlikeli hale gelen dünyada Birleşik Krallık için “güvenli bir çift el” olamayacağını söylüyor.

Muhalefet ise bu suçlamaları reddediyor. İşçi Partisi, hükümeti 14 yıldır ekonomiyi kötü yönetmekle, insanları daha kötü duruma düşürmekle ve iktisadi büyümeyi teşvik etmek için işletmelerin arzuladığı istikrarı sağlayamayan bir dizi kaotik politika ile suçluyor.

İşçi Partisi, Muhafazakârların ekonomiyi yönetme konusunda güvenilirliklerini kaybettiklerinin bir işareti olarak, piyasalarda çalkantılara ve mortgage fiyatlarında artışa neden olan Truss’un görev süresine odaklanmak istiyor.

Gölge Maliye Bakanı Rachel Reeves sık sık eski bir İngiltere Merkez Bankası ekonomisti olmasıyla övünürken, parti büyük harcama vaatlerinde bulunma konusunda isteksiz davranıyor.

Ukrayna’da ortaklaşan partiler Gazze’de ayrışıyor

İki parti Ukrayna’yı destekleme konusunda hemfikir olsa da Muhafazakârlar 2020’lerin sonuna kadar GSYİH’nin yüzde 2,5’ini savunmaya harcama sözü verdi. İşçi Partisi ise bu konuda bir tarih vermedi, bunun yerine “kaynaklar elverir elvermez” bunu yapmayı hedefliyor.

İşçi Partisi ayrıca İsrail-Gazze savaşında ateşkesi destekleme yönünde hareket etti ve Rishi Sunak’ın “son derece yararsız” olarak nitelendirdiği Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarma kararını desteklemek için Britanya’nın “yasal bir yükümlülüğü” olduğunu söyledi.

Sunak’ın geçen yılın başında açıkladığı beş önceliği arasında Manş Denizi’ndeki küçük tekne geçişlerinin durdurulması ve Ruanda’nın sınır dışı etme ve caydırıcılık için üçüncü bir ülke olarak kullanılması yer alıyor.

Bu arada İşçi Partisi’nin ilk vaatlerinden biri Ruanda planını iptal etmek ve yerine bir Sınır Güvenliği Komutanlığı kurmaktı. Muhafazakârlar bu ayrımı vurgulamak ve göç konusunda güçlü bir yaklaşım sergilemek isteyecek.

İşçi Partisi: Seçime hazırız

İşçi Partisi Sunak’ın açıklamasından önce seçime fazlasıyla hazır olduğunu söyledi. İşçi Partisi lideri Starmer’ın sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Başbakan ne zaman seçim çağrısı yaparsa yapmaya tamamen hazırız. Tamamen organize ve operasyonel bir kampanyamız var ve ülkenin bir genel seçim için ağladığını düşünüyoruz,” dedi.

İşçi Partisi lideri daha önce Britanya’nın en üst düzey savcısıydı ve partinin ikinci bir AB referandumunu destekleme eğiliminden sorumlu olan “gölge Brexit” bakanıydı.

Starmer, partiyi Brexit sonrası bir dünyada yönetmeye doğru yöneltirken yeni referandum seçeneği artık kesinlikle masadan kalkmış durumda.

AVRUPA

Handelsblatt: Şansölye Scholz, 2020’de ABD’ye Kuzey Akım-2 için gizli bir anlaşma teklif etti

Yayınlanma

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt, Şansölye Olaf Scholz’un 2020’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump yönetimine Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattına yaptırım uygulanmaması konusunda ‘gizli bir anlaşma’ teklif ettiğini yazdı.

Handelsblatt‘ın haberinde, Alman Şansölyesi Olaf Scholz’un, 2020 yılında maliye bakanı olarak görev yaparken ABD’nin o dönemde inşaatı devam eden Rus doğalgaz boru hattı Kuzey Akım-2’ye yönelik yaptırımları önlemek adına gizli bir anlaşma önerdiği iddia edildi.

Gazetenin eline geçen Ekonomi Bakanlığı’nın iç belgelerine göre Scholz’un yanı sıra Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti Başbakanı Manuela Schwesig de söz konusu anlaşmaya destek verdi.

Haberde, her üç ismin de şu anda Ukrayna’nın ateşli destekçileri olsalar da ‘sadece birkaç yıl önce bu ülkenin güvenlik çıkarlarına taban tabana zıt bir projeyi’ destekledikleri savunuldu.

Belgelere göre Scholz, Steinmeier ve Schwezig, Washington yönetiminin Kuzey Akım-2’yi hedef alan yaptırımlarını önlemek adına başta dönemin Hazine Bakanı Steven Mnuchin olmak üzere dönemin ABD Başkanı (2017-2021) Donald Trump yönetimine ısrarda bulundu.

Scholz’un 2020 yazında Mnuchin’e bir mektup göndererek Almanya’nın kuzey kıyısındaki sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alım terminallerine vergi indirimi karşılığında 1 milyar avroluk bir yatırım yapılması çağrısında bulunduğu iddia edildi.

Bunun karşılığında Scholz, ABD’nin boru hattına uyguladığı yaptırımları kaldırmasını talep etti, ancak Beyaz Saray bu öneriyi bütünüyle reddetti.

Trump, boru hattının inşasına şiddetle karşı çıkmış ve yaptırımlar uygulamıştı. Ancak Almanya Ekonomi Bakanlığı tarafından Süddeutsche Zeitung (SZ) gazetesine sunulan mahkeme tutanaklarına göre, görevdeki ABD Başkanı Joe Biden, Kuzey Akım-2’nin inşası konusunda Alman yetkililere ciddi tavizler verdi.

Gazete, Biden’in boru hattı projesine eleştirel yaklaştığını, fakat Alman yönetimiyle bir uzlaşı aradığını vurguladı.

Sonrasında Biden, Kuzey Akım-2’yi yaptırımlara tabi tuttu; 23 Şubat 2022’de, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin ardından boru hattının işletmecisi olan Nord Stream AG şirketi ve genel müdürü Matthias Warnig’e yaptırım uygulandı. O zamana kadar boru hattı çoktan inşa edilmişti, ancak Almanya sertifikasyonunu askıya aldı.

Eylül 2022’de Kuzey Akım 1 ve 2 havaya uçuruldu. Her ikisinin de dört kolonundan biri sağlam kaldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’yi boru hatlarını sabote etmekle suçladı.

Seymour Hersh: Kuzey Akım boru hatları ve çevreleme politikasının tehlikeleri

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya, Ukraynalı sığınmacılara yapılan sosyal yardımları iptal etti

Yayınlanma

Polonya makamları, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan Ukraynalı sığınmacılara yardım yasasında değişikliğe gitti.

Polskie Radio‘nun haberine göre, sığınmacılara konaklama ve temel giderler için verilen 300 zloti (74,5 dolar) tutarındaki toplu yardımın yanı sıra Ukraynalıları evlerinde barındıran Polonya vatandaşlarına verilen 40 zloti (9,9 dolar) tutarındaki yardım da iptal edilecek.

Polonya’daki Ukraynalılar Derneği’nin Przemysl şubesi başkanı İgor Gorkov, radyoya verdiği demeçte ülkedeki Ukraynalı sığınmacıların geleceğinin ‘son derece belirsiz göründüğünü’ söyledi.

Gorkov, Przemysl kentine Harkov, Odessa ve Suma oblastlarından her gün 2 bin ila 5 bin arasında sığınmacının gelmeye devam ettiğini belirtti.

Haberde, Polonya makamlarının kararı ‘sistemin güvenilirliğini sağlamadaki güçlükler’ nedeniyle aldıkları kaydedildi.

Polonya’daki Ukraynalılara yardıma ilişkin yasa 2022’nin mart ayında kabul edilmişti. BM Yüksek Komiserliği, ülkedeki Ukraynalı sığınmacı sayısının bu yılın sonuna kadar 1,1 milyona ulaşacağını tahmin ediyor.

Çekya, Ukraynalı sığınmacıların evlerine dönmeleri için para ödeyecek

Okumaya Devam Et

AVRUPA

NATO’nun genel sekreter adayı Mark Rutte kimdir?

Yayınlanma

Tüm NATO ülkeleri, dün itibariyle ittifakın genel sekreterliği için Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin adaylığı üzerinde anlaştı.

Bu gelişme Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in adaylığını geri çekmesinin ardından geldi. Yeni genel sekreterin temmuz ayında ittifakın Washington’da yapılacak zirvesinde resmen göreve başlaması bekleniyor.

Rutte’nin kökeni, eğitimi, mesleki faaliyetleri

Rutte, 14 Şubat 1967’de Lahey’de büyük bir ticaret şirketinin yöneticisi olan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1992 yılında Leiden Devlet Üniversitesi Tarih Fakültesi’nden mezun oldu. Unilever şirketinde insan kaynakları yöneticisi olarak çalıştı.

2008 yılında Lahey’deki Jan de Witt Koleji’nde sosyal bilimler alanında öğretim görevlisi oldu.

Siyasi faaliyetleri

Rutte, öğrenciyken liberal Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin (PPFD) gençlik örgütünü yönetti. 1993-1997 yılları arasında partinin yürütme konseyinin bir üyesiydi.

2002-2004 yılları arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı ve 2006 yılına kadar NPSD’nin merkezci Hıristiyan Demokrat Temayül’ün (CDA) ortağı olarak katıldığı Jan Peter Balkenende hükümetinde Eğitim, Kültür ve Bilimden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptı.

Rutte, 2003 yılında ilk kez parlamentonun alt kanadına girdi. 31 Mayıs 2006 tarihinde NPD’nin lideri seçildi ve ardından partinin parlamento grubunun başkanı oldu.

Başbakanlık dönemi

2010 parlamento seçimlerinde Rutte, NPD’yi zafere taşımayı başararak 150 sandalyeli parlamentoda 31 sandalye elde etti. Uzun müzakerelerin ardından CDP ile bir koalisyon hükümeti kuruldu.

Rutte, 14 Ekim’de başbakan ve genel işlerden sorumlu bakan olarak görevi devraldı. Nisan 2012’de, bütçe konularında partiler arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle hükümeti istifa etti.

Aynı yılın kasım ayında düzenlenen erken seçimlerden sonra Rutte, bu kez NPD ve İşçi Partisi’nden oluşan yeni bir hükümet kurdu.

Mart 2017 seçimlerinin sonuçları Rutte’yi üçüncü kez başbakanlığa taşıdı (NPD 33 sandalye kazandı). Kabinede ayrıca CDP, Demokratlar 66 ve Hristiyan Birliği de yer aldı.

Söz konusu hükümet, 15 Ocak 2021’de vergi memurlarının binlerce ebeveyni yanlışlıkla dolandırıcılıkla suçladığı ve çocuk ödeneklerini geri ödemelerini emrederek pek çok aileyi borç batağına sürüklediği skandal nedeniyle istifa etmişti.

Mart 2021’de NPSD’nin parlamentoda 34 sandalye kazandığı seçimlerin ardından Rutte dördüncü kabinesini kurdu. Bu kabinede yine CDP, Demokratlar 66 ve Hristiyan Birliği yer aldı.

7 Temmuz 2023’te Rutte, göç politikası konusunda iktidar koalisyonundaki anlaşmazlıklar nedeniyle Kral Willem-Alexander’a istifasını sundu.

Rutte’nin o dönemde lideri olduğu NPD, mülteci akışını azaltma yönünde önlemler geliştirdi ve çeşitli sığınmacı kategorileri için aile birleşimi haklarını sınırladı.

Bu öneri Hıristiyan Birliği tarafından kabul edilemez bulundu. 14 Ağustos 2023 tarihinde Rutte, NPD liderliğini bıraktı. Daha önce partinin adayı olmayacağını ve görev süresi dolar dolmaz siyasetten çekileceğini açıklamıştı.

Rutte, Kasım 2023 seçimlerinin ardından yeni bir kabine kurma müzakereleri ertelendiği için başbakan olarak görev yapmaya devam etti.

Başbakanlığı sırasında ülke, krallığa yerleşen göçmenlerin çocuklarının aileleriyle yeniden bir araya gelmesini yasaklayan bir yasa gibi göç yasalarını sıkılaştırdı.

Hükümeti terörle mücadeleyle ilgili çeşitli yasa tasarılarını parlamentodan geçirdi. Bu tasarılar kapsamında yetkililere, aşırılık yanlısı ve radikal İslamcı olduğundan şüphelenilen şahıslar ile daha önce terör faaliyetlerine karışmış ve çifte vatandaşlığa sahip şahısların vatandaşlıklarını iptal etme yetkisi verildi.

Rutte yönetimindeki hükümet sürdürülebilir enerji gelişiminin yanı sıra konut, çocuk bakımı ve eğitim alanlarında büyük projeler hayata geçirdi.

Rutte, 2014 yılında Ukrayna krizi nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya karşı yaptırımlarının uygulanmasını destekledi ve daha sonra bu yaptırımların genişletilmesi ve sıkılaştırılması gerektiğini savundu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English