Diplomasi
Çin Dışişleri Bakanı, Afrika turunun ardından Latin Amerika gezisine başladı

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 1991’de başlayan bir gelenekle 13 Ocak’ta dört Afrika ülkesine yaptığı 2024’ün ilk yurtdışı turunun ardından perşembe günü Brezilya ve Jamaika gezilerine başladı.
Analistler, Çinli üst düzey diplomatın Latin Amerika gezisinin, özellikle artan jeopolitik risklerin mevcut bağlamında, çeşitli alanlarda karşılıklı siyasi güven ve pratik işbirliğini daha da güçlendirmeye ve bu yıl yapılabilecek üst düzey toplantılar için plan ve düzenlemeler yapmaya odaklanmasının beklendiğini düşünüyor.
Wang Yi’nin hem Afrika hem de Latin Amerika ziyaretleriyle ilgili olarak analistler, Çin’in, Küresel Güney ülkeleriyle işbirliğine verdiği önemin göstergesi olduğu yorumunu yapıyor.
2024 yılı Çin ve Brezilya arasında diplomatik bağların kurulmasının 50. yıldönümü ve Çin-Jamaika stratejik ortaklığının beşinci yıldönümü. Wang’ın ayrılışından önce Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning Brezilya ve Jamaika’nın Çin’in Latin Amerika ve Karayipler’deki önemli işbirliği ortakları olduğunu söyledi.
Sözcü, “Derin bir geleneksel dostluğa sahibiz ve ticaret, halklar arası değişim ve diğer alanlarda verimli bir işbirliği içindeyiz. Birçok bölgesel ve uluslararası meselede aynı ya da benzer pozisyonları paylaşıyoruz” dedi.
Mao’ya göre Çin bu fırsatı [Wang’ın ziyaretlerini] siyasi karşılıklı güvenin temelini daha da sağlamlaştırmak, karşılıklı yarar sağlayan ve dostane işbirliğini derinleştirmek ve Çin’in Brezilya, Jamaika ve bir bütün olarak Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkilerinin sürekli ve esaslı bir şekilde büyümesi için önemli uluslararası ve bölgesel konularda iletişim ve koordinasyonu artırmak için kullanacak.
Yeni işbirlikleri imzalanacak
Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde Latin Amerika çalışmaları uzmanı olan Zhou Zhiwei Global Times’a verdiği demeçte Çin ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki işbirliğinin iyi bir hızda devam ettiğini ve Çin, Brezilya ve Jamaika’nın salgın sonrası toparlanma için işbirliğini geliştirmeye istekli olduğunu söyledi.
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın Nisan 2023’te Çin’e yaptığı devlet ziyareti sırasında iki taraf ticaret ve yatırım, dijital ekonomi, bilgi ve telekomünikasyonu kapsayan çeşitli ikili işbirliği belgeleri imzalamıştı.
Zhou, Wang’ın ziyareti sırasında bu ivmenin devam etmesinin beklendiğini ve hatta yeni işbirliklerine imza atılabileceğini söyledi.
Lula, Çin’e yaptığı son ziyarette, Çin’in finans merkezi Şanghay’daki Huawei tesisini ziyaret etti ve ayrıca gelişmekte olan ülkelere uluslararası ticarette kendi para birimlerini ve Çin’in RMB’sini kullanarak ABD dolarına olan bağımlılıklarını azaltmaları çağrısında bulundu.
Zhou, Çin ve Brezilya’nın döviz rezervlerinin çeşitlendirilmesi konusundaki pozisyonlarını da koordine edebileceğini ve bunun ABD dolarının hegemonyasının azaltılmasını da içerdiğini söyledi.
Zhou, iki tarafın 2024 yılında uygulama ölçeği ve kapsamı daha da genişleyecek olan yerel para birimleri ve RMB cinsinden ticaretin çözümünü görüşmesinin çok muhtemel olduğunu belirtti.
Zhou’ya göre ayrıca, iki taraf en son teknoloji alanındaki işbirliğini daha fazla araştırabilir: “Teknolojinin bağımsız gelişimi gelişmekte olan ülkeler için hayati önem taşımaktadır.”
Brezilya BRICS’in önemli bir üyesi ve 2024 yılında G20 başkanlığını da devralacak. Bu yıl kasım ayında Rio de Janeiro’da G20 Zirvesi düzenlenmesi planlanıyor. Analistler, Çin ve Brezilya arasındaki işbirliği ve koordinasyonun ikili kapsamın ötesine geçerek uluslararası bir boyut kazandığına inanıyor.
Zhou, ister G20 Zirvesi’nin gündemi ister BRICS işbirliği ile ilgili olsun, Çin ve Brezilya’nın pozisyonlarını doğrudan ileteceklerini söyledi. Diplomatik ilişkilerin 50. yıldönümüne denk gelen bu dönemde, iki taraf bu yıl gerçekleştirilebilecek üst düzey toplantılar için plan ve düzenlemeleri görüşebilir.
Zhou, gelişmekte olan iki büyük ülke olarak Çin ve Brezilya arasındaki etkileşimin, Küresel Güney ülkelerinin ortak konumunu ve ortak çıkarlarını korumak için çok önemli olduğunu belirtti.
‘Güney-Güney işbirliği’
Wang’ın 13-18 Ocak tarihleri arasında Afrika ülkeleri Mısır, Tunus, Togo ve Fildişi Sahili’ne yaptığı ziyaret sırasında küresel Güney dostluğu ve işbirliği de vurgulandı.
Çarşamba günü Togo Cumhurbaşkanı Faure Gnassingbe ile yaptığı görüşmede Wang, eski nesil liderler tarafından kurulan ve Güney-Güney işbirliğinin bir modeli haline gelen Çin-Togo dostluğunu selamladı.
Wang, Çin’in Togo ile kalkınma stratejilerinin sinerjisini artıracağını ve ülkeyi sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmada destekleyeceğini söyledi.
Çin Dışişleri Üniversitesi profesörlerinden Li Haidong Global Times’a verdiği demeçte Çin’in Afrika ve Latin Amerika ile derin dostluğu ve ortak çıkarları olduğunu söyledi.
Li’ye göre, en üst düzey diplomatın 2024’teki yurtdışı ziyaretlerinin ilk iki hedefinin Afrika ve Latin Amerika olması, Çin’in de bir parçası olduğu Küresel Güney ülkelerinin Çin diplomasisinde önemli bir konuma sahip olduğunu gösteriyor.
Li, Küresel Güney ülkelerinin uluslararası toplumda dinamik ve aktif bir güç olduğunu ve daha adil, dengeli ve sürdürülebilir bir dünya düzeni için güçlü bir istek duyduklarını söyledi.
Çin, 2024 yılında Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nun (FOCAC) 9. toplantısına ev sahipliği yapacak ve 2018’deki FOCAC-Pekin Zirvesi’nden sonra Çinli ve Afrikalı liderler ilk kez Çin’de bir araya gelecek.
Diplomasi
Almanya, Azerbaycan’dan ilk kez doğalgaz alımı için anlaşma imzaladı

Alman gaz ithalatçısı Sefe, Azerbaycan devlet şirketi Socar ile 10 yıllık tarihi bir doğalgaz tedarik anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında 2025’ten itibaren Almanya’ya yılda 1,5 milyar metreküpe kadar gaz sevk edilecek.
Berlin merkezli gaz ithalatçısı Sefe (eski adıyla Gazprom Germania), Azerbaycan devlet şirketi Socar ile uzun vadeli bir tedarik sözleşmesi imzalayarak Almanya için tarihi bir adım attı.
On yıllık anlaşma, 2025’ten itibaren Almanya’daki müşteriler için özel olarak yılda 1,5 milyar metreküpe kadar doğalgaz tedarikini öngörüyor.
Bu anlaşma, Azerbaycan’dan doğrudan Almanya pazarı için gaz tedarik edildiği ilk anlaşma olma özelliğini taşıyor.
Alman şirketlerine yönelik sevkiyat iki katına çıkıyor
Daha önce Alman enerji şirketi Uniper 2019’dan beri Azerbaycan’dan gaz alsa da, bu sevkiyatlar Almanya’daki müşterilere ulaşmadan ağırlıklı olarak İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi Güney Avrupa pazarlarına yönlendiriliyordu.
Yeni anlaşmayla birlikte, Uniper’e yapılan mevcut sevkiyatlar da dahil edildiğinde, Azerbaycan’ın Alman şirketlerine yönelik toplam gaz sevkiyat hacmi yılda yaklaşık 3 milyar metreküpe ulaşıyor.
Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçiliği, sosyal medya paylaşımlarında anlaşmayı Almanya ve Avrupa’nın enerji arzının çeşitlendirilmesine önemli bir katkı olarak nitelendirdi.
Fakat büyükelçiliğin belirttiğinin aksine, gazın tamamı doğrudan Almanya’ya değil, Alman şirketlerine tedarik edilecek.
‘Almanya ile Azerbaycan arasında güçlü bağların göstergesi’
Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçisi Nasimi Aghayev, Sefe ile yapılan sözleşmeyi “tarihi” olarak nitelendirerek Almanya ile derinleşen ikili ilişkilerin bir ifadesi olduğunu belirtti.
Sefe CEO’su Dr. Egbert Laege de, “Bu uzun vadeli sözleşme, Almanya ile Azerbaycan arasındaki güçlü bağların altını çiziyor,” dedi.
Şirketten yapılan açıklamada, bu ortaklıkla Avrupa’ya büyük miktarlarda gaz taşımak için yeni bir güzergah oluşturulduğu ifade edildi.
Güney Gaz Koridoru üzerinden Avrupa’ya ulaşacak
Gaz sevkiyatının, Uniper’e yapılan teslimatlarda olduğu gibi, Güney Gaz Koridoru ve özellikle Kuzey Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi’ni geçerek Güney İtalya’da sona eren Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) üzerinden yapılması planlanıyor.
Gazın daha sonra Avrupa gaz şebekesi aracılığıyla Almanya’ya ulaştırılması hedefleniyor. Sefe, anlaşmanın üretim ve altyapı yatırımları için önemli bir teşvik sağlayacağını düşünüyor.
Azerbaycan halihazırda dokuzu AB üyesi olmak üzere on bir Avrupa ülkesine doğalgaz sağlıyor. İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan en büyük alıcılar konumunda.
Ülkenin AB’ye ihracatının 2027 yılına kadar yıllık 20 milyar metreküpe çıkarılması hedefleniyor. Azerbaycan, AB dışında komşuları Türkiye ve Gürcistan’a da gaz tedarik ediyor.
Anlaşmanın sembolik önemi büyük
Azerbaycan gazının Almanya’ya maliyetinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor. Bu tür sözleşmeler genellikle AB gaz piyasası referans fiyatlarına (örneğin TTF) göre şekillenen esnek piyasa fiyat formüllerine dayanıyor.
Almanya’da hane halkı müşterileri şu anda kilovatsaat başına yaklaşık 10 ila 12 sent öderken, Azerbaycan’daki nihai tüketici tarifesi sadece 1,4 sent seviyesinde bulunuyor. Ancak bu rakam, ihracat fiyatlarını değil, yerel sübvansiyonları yansıtıyor.
Artışa rağmen, Azerbaycan gazının AB’deki toplam payı sınırlı kalıyor. 3 milyar metreküp gaz, AB’nin 2024 yılındaki gaz tüketiminin sadece yüzde birine denk geliyor.
Yine de bu sözleşme, Almanya ve Avrupa’nın arz güvenliği ve çeşitlendirme çabaları açısından büyük bir sembolik önem taşıyor.
Diplomasi
Cebelitarık sınır kontrolü AB’ye devredilecek

Birleşik Krallık ve Cebelitarık, Brexit sonrası anlaşma kapsamında bölgenin sınır kontrolünün AB’ye devredilmesini kararlaştırdı.
The Telegraph’ın haberine göre Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, salı gecesi (10 Haziran) Cebelitarık’ta, Cebelitarık’ın Schengen serbest dolaşım bölgesine katılmasını öngören anlaşmanın son ayrıntılarını görüşmek üzere görüşmelerde bulundu.
Bu, Cebelitarık’a gelen Birleşik Krallık vatandaşlarının havaalanına indiğinde İspanyol veya AB sınır görevlilerine pasaportlarını göstermeleri gerektiği anlamına geliyor.
Bu sistem, Londra’daki St Pancras istasyonunda uygulanan sisteme benzer olacak. Eurostar yolcuları önce İngiliz Sınır Gücü görevlilerinden geçtikten sonra, Fransız sınır muhafızları İngiliz topraklarında pasaportları kontrol ederek yolcuların varış noktasına sorunsuz bir şekilde ulaşmalarını sağlıyor.
İngiliz memurlar, yolcuların kontrol olmadan istasyondan ayrılabilmeleri için Fransa ve Belçika’da görevlendirildi.
Bu düzenleme, İspanyol veya AB sınır muhafızlarına, Cebelitarık sınır muhafızlarından geçseler bile, Cebelitarık’a kimin gireceğine dair son sözü verme yetkisi verebilir.
Cebelitarık Başbakanı Fabian Picardo ile bir anlaşmaya varan Lammy, bugün (11 Haziran) Brüksel’e giderek AB’nin Brexit müzakerecisi Maros Sefcovic ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ile anlaşmayı sonuçlandırmaya çalıştı.
Kaynaklar The Telegraph’a “şimdiye kadar en yakın noktaya geldiğimizi” söyledi. İspanya dışişleri bakanlığı kaynakları ise, “Her zaman olduğu gibi, amacımız mümkün olduğunca ilerlemek ve anlaşmayı bir an önce sonuçlandırmak,” dedi.
Beklenen anlaşma ile Cebelitarık, İspanya ile sınırlarını açık tutmak için Schengen bölgesine katılacak. Cebelitarık, 29 Avrupa ülkesini kapsayan pasaportsuz bölgeye ortak üye olacak ve Cebelitarık ile İspanya arasında serbest dolaşım sağlanacak.
Bu, yaklaşık 15.000 İspanyol işçinin her gün sınırı geçmeye devam etmesine ve Cebelitarık sakinlerinin Brexit öncesinde Avrupa vatandaşları olarak sahip oldukları seyahat özgürlüğünü yeniden kazanmasına olanak tanıyacak.
Fakat bu düzenleme, İngiliz topraklarına gelen İngiliz vatandaşlarının havaalanına vardıklarında İspanyol veya AB sınır muhafızlarına pasaportlarını göstermeleri gerekeceği anlamına geliyor.
Lammy, Sefcovic ve Albares arasındaki son müzakerelerde, hem Britanya hem de İspanya’daki Muhafazakâr muhalefet nedeniyle anlaşmanın yine bozulabileceğine dair bazı endişeler var.
Bir İngiliz yetkili, “Anlaşmayı onaylamak için Brüksel’’ gitmiyoruz. Önümüzde bir dizi zorlu müzakere var,” dedi.
Kaynaklar, üç tarafın geçen bahar eski dışişleri bakanı Lord Cameron’un da katıldığı ve anlaşmaya çok yaklaşılmasına rağmen sonuçsuz kalan toplantının tekrarlanmasını istemediğini belirterek anlaşmadan emin olduklarını belirtti.
İngiliz yetkililer, anlaşma tamamlanmadan önce medyada tanıtımını yapmayı umuyordu, fakat “şansını zorlamamak” için bu planlarından vazgeçti.
Öte yandan Muhafazakâr Parti milletvekili ve eski içişleri bakanı Suella Braverman, “Adı dışında her şeyiyle bir teslimiyet ve devredilme daha. Bu hükümet sürekli olarak İngiltere’yi zayıflatıyor ve bu kesinlikle affedilemez. Sırada Falkland Adaları var,” iddiasında bulundu.
Brüksel’deki toplantı öncesinde Picardo, “Cebelitarık ile AB/İspanya arasında güvenli, istikrarlı ve faydalı, halkımızı koruyan ve sınır işçilerine kesinlik sağlayan, bölgemizde herkes için daha fazla refah sağlamak amacıyla kalıcı bir ilişki için düzenlemeleri sonuçlandırmanın zamanı geldi,” diye yazdı.
Brexit’ten bu yana, sınır Cebelitarık yetkilileri tarafından yönetiliyor ve her iki tarafın kurallara göz yumması sayesinde açık kalıyor.
İspanya genellikle Cebelitarık sakinlerinin pasaport kontrolü olmadan ülkesine girişine izin veriyor fakat bunun “sonsuza kadar devam edemeyeceğini” belirtmişti. Buna karşılık, Cebelitarık İspanyol işçilerin pasaportlarına damga vurulmadan ülkesine girişine izin veriyor.
AB’nin, Cebelitarık sınırında da dahil olmak üzere, uzun süredir ertelenen elektronik Giriş Çıkış Sistemini bu yıl içinde uygulamaya koyması bekleniyor.
Diplomasi
NATO’dan Ukrayna’ya soğuk duş

NATO’nun 24-25 Haziran’da Lahey’de düzenlenecek zirvesinin bildiri taslağında, Ukrayna’nın üyeliği ve yıllık 40 milyar dolarlık yardım vaadi gibi önemli taahhütler çıkarıldı. Bloomberg’in gördüğü belgeye göre, tek sayfaya indirilen metnin ana odağı, üye ülkelerin savunma harcamalarını artırması oldu. Taslakta Rusya ‘tehdit’ olarak nitelendirilirken, önceki metinlerde yer alan ‘saldırgan’ ifadesine yer verilmediği dikkat çekti.
Bloomberg‘in haberine göre, 24-25 Haziran’da Lahey’de gerçekleştirilecek NATO zirvesinin bildiri taslağında, Ukrayna’ya ilişkin önemli taahhütlere yer verilmedi.
Taslak metinden hem Ukrayna’nın gelecekteki üyeliğine dair vaatler hem de yıllık 40 milyar dolar askeri yardım sözü çıkarılırken, ana vurgu savunma harcamalarının artırılmasına yapıldı.
Öncelik Ukrayna değil savunma harcamaları
Haberde, üzerinde hâlâ değişiklik yapılabilecek olmasına rağmen, mevcut tek sayfalık taslağın, geçen yılki on sayfadan uzun ve Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik yardımı vaat eden metinden çarpıcı biçimde farklı olduğu belirtildi.
Mevcut metin, neredeyse tamamen savunma harcamalarına odaklanıyor. Buna göre ittifak üyeleri, mevcut yüzde 2’lik savunma harcaması hedefini 2032 yılına kadar GSYİH’nin en az yüzde 3,5’ine çıkarmayı taahhüt edecek.
Ayrıca altyapının korunması, sınırlar ve sivil halkın krizlere hazırlanması gibi savunmayla ilgili diğer faaliyetler için de GSYİH’nin yüzde 1,5’i kadar ek harcama yapılması planlanıyor.
Üye ülkelerin, Ukrayna’ya yaptıkları yardımları bu genel savunma harcaması rakamına dahil etme konusunu da değerlendirecekleri ifade edildi.
Ramstein toplantısı Ukrayna için rekor askeri yardım kararlarıyla sona erdi
Geri çekilen vaatler
Bildiri taslağında, geçmiş deklarasyonlarda yer alan birkaç önemli ifadenin eksikliği dikkat çekiyor. Metinde, Ukrayna’nın uzun vadeli de olsa NATO’ya katılım beklentilerine dair hiçbir ifade bulunmuyor.
Ayrıca, Kiev’e yıllık 40 milyar dolar askeri yardım sağlama yönündeki geçen yılki vaat de taslakta yer almıyor.
Dönemin genel sekreteri Jens Stoltenberg, başlangıçta beş yıl için 100 milyar avro önermiş, ancak bazı ülkelerin direnciyle karşılaşınca bunu yıllık 40 milyar avroya (ittifakın savaşın başından beri Ukrayna’ya sağladığı yaklaşık miktar) çevirmişti.
Ancak bu teklif, bazı ülkelerin birkaç yıl sonrasına yönelik somut taahhütler vermeye hazır olmaması nedeniyle bir vaatten öteye gidememişti.
Bu yılın başlarında Avrupa Birliği de Avrupa diplomasisinin lideri Kaja Kallas tarafından önerilen 40 milyar avroluk kendi askeri yardım paketini kabul etmeye çalışmış, ancak bu plan İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz’in karşı çıkmasıyla başarısız olmuştu.
Rusya ‘tehdit’ ama ‘saldırgan’ değil
Bloomberg‘in haberine göre, birçok ülkenin ısrarı üzerine Rusya, taslak bildiride Avro-Atlantik güvenliğine yönelik bir “tehdit” olarak tanımlandı.
Fakat mevcut Amerikan yönetiminin tutumu göz önüne alındığında, bu ifadenin metne dahil edilmesinin garanti olmadığı belirtildi. Bununla birlikte, geçen yılki deklarasyonların aksine, Rusya’dan “saldırgan” olarak bahsedilmediği veya Ukrayna’da “istilacı bir savaş” yürüttüğüne dair bir atıf yapılmadığı görüldü.
ABD’nin Donald Trump döneminde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı gibi birçok uluslararası belgede bu tür ifadeleri engellediği biliniyor.
Trump’a ‘zafer hissi’ yaşatma stratejisi
Konuya yakın kaynaklara göre, Lahey’deki zirve de kısa tutulacak. Mevcut Genel Sekreter Mark Rutte’nin ana hedefinin, harcamaların GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasında ısrar eden Trump’a bir zafer hissi yaşatmak ve ABD’nin ortak savunmaya tam bağlılığını sağlamak olduğu belirtildi.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, o zamanlar Hollanda başbakanı olan Rutte, Trump’ın GSYİH’nin yüzde 2’lik hedefini talep ettiği ve aksi takdirde toplantıyı terk etme tehdidinde bulunduğu bir NATO zirvesindeki anlaşmazlığı çözmeyi başarmıştı.
Kaynaklar, mevcut zirvede Hollanda kralı ile verilecek bir akşam yemeği dışında sadece savunma harcamalarının tartışılacağı tek bir oturum planlandığını söyledi.
Bu düzenlemenin, Trump ile diğer ülke liderleri arasında yaşanabilecek kamuya açık tartışma olasılığını sınırlamak için yapıldığı ifade edildi.
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Asya1 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını2 hafta önce
FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2