Bizi Takip Edin

ASYA

Çin dışişlerinden 2022 özeti

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün Pekin’de Çin Uluslararası İlişkiler Enstitüsünün düzenlediği bir sempozyumda yaptığı konuşmada, uluslararası konjonktürü ve Çin’in dış politikasını değerlendirdi. Dışişleri Bakanı, ABD ve Rusya ile ilişkilerden, Çin’in 2023 vizyonuna kadar pek çok başlığı ele aldı.

Wang Yi, yeni küresel durumda barış, işbirliği, kalkınma ve kazan kazan ilkelerinin uluslararası trend olduğunu belirterek, herhangi bir çatışma, cepheleşme, çevreleme ve ayrıştırma girişimlerinin zamanın ruhuna aykırı olduğunu ve başarısızlığa mahkum olduğunu vurguladı.

Çin’in 2022’deki diplomatik çalışmalarını özetleyen Wang, ülkenin çok yönlü bir şekilde Çin’e özgü (Chinese characteristics) büyük ülke diplomasisi yürüttüğünü ve dünya barışını korumaya ve ortak kalkınmayı teşvik etmeye yeni bir katkı yaptığını söyledi.

Wang Yi, Çin’in 2022’de dış politikada izlediği ilke ve başarıları 8 başlıkta özetledi.

Diplomatik başarılar

İlk olarak, devlet başkanı diplomasisinin son derece başarılı olduğunu ve Çin’in genel diplomatik çalışmalarının hızını belirlediğini söyleyen Wang, üç başlığa işaret etti: Bir ülke içi uluslararası etkinlik, iki büyük girişim ve üç önemli diplomatik toplantı.

Ülke içindeki etkinlik başlığında Pekin 2022 Kış Olimpiyatlarının başarısına işaret edilirken, uluslararası girişimlere, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından önerilen Küresel Kalkınma İnisiyatifi ve Küresel Güvenlik İnisiyatifi örnek verildi.

Wang Yi aynı zamanda Xi Jinping’in katıldığı diplomatik zirvelerin önemine işaret etti: Semerkant’taki Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi, Bali’deki G20 Zirvesi, Bankok’taki Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (APEC) Liderleri Zirvesi ve Riyad’daki Çin-Arap Devletleri Zirvesi ile Çin-Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi.

Wang ikinci olarak, Çin’in, blok çatışmasını ve sıfır toplamlı rekabeti reddetmeye devam ettiğini ve diğer büyük ülkelerle ilişkilerinde stratejik istikrarı sürdürdüğünü vurguladı.

Çin-ABD ilişkisi

Çin-ABD ilişkilerine ilişkin konuşan Wang Yi, Pekin’in, ABD’nin “hatalı” Çin politikasını kesin bir şekilde reddettiğini ve iki ülkenin birbiriyle iyi geçinmesi için doğru yolu keşfetmeye çalıştığını söyledi.

Wang, yaşananların Çin ve ABD’nin tedarik zincirlerini birbirinden ayrıştıramayacağını defalarca kanıtladığının altını çizdi. Yeni koşullar altında, Çin ile ABD arasındaki ortak çıkarların azalmak yerine arttığını kaydeden Wang, çatışmaların her iki ülkenin de ortak çıkarına ters düştüğünü; aksine ekonomik bütünleşmenin derinleştirilmesinin ve birbirinin gelişmesinden daha fazla yararlanılmasının her iki ülkenin de çıkarına olduğunu belirtti.

Rusya ile ilişkiler

Wang ayrıca, geçen yıl boyunca Çin ve Rusya’nın ilgili temel çıkarları koruma konusunda birbirlerini sıkı bir şekilde desteklediğini ve siyasi ve stratejik karşılıklı güvenin daha da pekiştirildiğini kaydetti.

Cepheleşmeme, çatışmama ve herhangi bir üçüncü tarafı hedef almama üzerine kurulu Çin-Rusya ilişkisinin kaya gibi sağlamlığını koruduğunun altını çizen Wang, bu tür bir ilişkinin müdahaleden veya iki ülke arasında herhangi bir anlaşmazlık yaratma girişiminden ve uluslararası ortamdaki değişikliklerden muaf olduğunu söyledi.

Avrupa ile ilişkiler

Ayrıca Wang, Çin’in Avrupa ile dostluk ve işbirliğini sürdürmeye devam ettiğini ve Çin-Avrupa ilişkilerinin sağlıklı gelişimine bağlı kalmaya devam ettiğini belirtti.

“Çin ve Avrupa, gerçek çok taraflılığı uygulamak ve iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik gibi küresel zorlukları aşmak için küresel sahnede birlikte çalışıyor” diyen Wang, bu tür bir işbirliğinin dünya için büyük önem taşıdığını ve insanlığa bir ilham kaynağı sunduğunu kaydetti.

Çin’in karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde farklılıkları ve anlaşmazlıkları uygun şekilde ele almak, stratejik iletişimi ve sonuç odaklı işbirliğini güçlendirmek için Avrupa tarafıyla sürekli çalışacağını vurgulayan Wang, aynı zamanda Avrasya kıtası için ortak bir istikrar çapası olarak hareket etmeye ve kalkınma ve refahın yeni güç merkezi olarak hizmet etmeye devam edeceklerini belirtti.

Asya bölgeselciliği

Wang Yi, üçüncü olarak, Çin’in, birlikte istikrarlı ve müreffeh bir “Asya evi” inşa etmek için açık bir bölgeselcilik izlediğini ifade etti. Çin’in, bazı ülkelerin Asya’yı cepheleştirme ve bölgedeki barış ve istikrarı bozma girişimleriyle karşı karşıya kaldığını belirten Wang, buna rağmen ülkesinin dostluk, samimiyet, karşılıklı yarar ve kapsayıcılık ilkelerine ve iyi komşuluk ve dostluk politikasına bağlı kaldığını vurguladı.

Wang’a göre, güçlü bir başlangıç yapan Çin-ASEAN kapsamlı stratejik ortaklığı sağlam bir ivme kazanıyor. Çin ve Orta Asya ülkelerinin, diplomatik ilişkilerin 30. yılını kutladığını belirten Wang, devlet başkanları düzeyinde bir toplantı mekanizması kurma ve ortak bir geleceğe sahip daha da yakın bir Çin-Orta Asya topluluğu inşa etme konusunda anlaşıldığını kaydetti.

Gelişmekte olan ülkelerle ilişkiler

Dışişleri Bakanı, dördüncü unsur olarak, Çin’in “samimiyete, gerçek sonuçlara, dostluğa ve iyi niyete dayalı olarak” diğer gelişmekte olan ülkelerle dayanışma ve işbirliğini teşvik ettiğini belirterek, Çin-Afrika işbirliğinin her alanda geliştiğinin altını çizdi. Ayrıca Çin ve Latin Amerika ve Karayipler’in stratejik fikir birliğini derinleştirdiğini vurgulayan Wang, Çin’in Pasifik Adası ülkeleriyle de ilişkilerinde “çığır açan bir ilerleme” kaydettiğini bildirdi.

‘Sorumluluk almak’

Beşinci unsur olarak, Çin’in, küresel zorlukları ele almada yapıcı bir rol oynadığını ve büyük bir ülke olarak güçlü bir “sorumluluk ve misyon duygusu” sergilediğini dile getiren Wang, ülkesinin insanlığın ortak sorunları karşısında sorumluluk almaktan geri kalmadığını söyledi.

Altıncı olarak, Çin’in herhangi bir hegemonik güçten veya onun zorbalığından korkmadığını vurgulayan Wang Yi, temel çıkarlarını ve ulusal onurunu korumak için kararlı bir şekilde hareket ettiğini belirtti.

Tayvan kırmızı çizgi

Tayvan sorununun, Çin’in temel çıkarlarının tam merkezinde yer aldığını söyleyen Wang, bunun Çin-ABD ilişkilerinin kuruluşunun temeli olduğunu ve Çin-ABD ilişkilerinde aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

Wang, “Tayvan sorununda Çin ile dayanışma içinde olan ülkelerin dünya nüfusunun yüzde 80’inden fazlasını temsil etmesi, uluslararası toplumun tek Çin ilkesine kesin bağlılığının güçlü bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.

Dışa açılmada yeni ivme

Yedinci olarak, Çin’in, dünya ekonomisinin toparlanması için büyük fırsatlar sunan dışa açılma ve uluslararası işbirliğinde yeni bir ivme yarattığına işaret eden Wang, bu yıl beş ülkeyle daha Kuşak ve Yol işbirliği belgelerini imzaladıklarını ve toplamda 150 ülke ve 32 uluslararası kuruluşu inisiyatife dahil ettiklerini bildirdi.

Wang, bunun uluslararası ekonomik işbirliğinde yeni bir zirveye işaret ettiğini ve tüm ülkelerin kalkınmasına yön veren yeni bir motor görevi gördüğünü söyledi.

Yurtdışındaki Çinlilere çağrı

Sekizinci unsur olarak, Çin’in, yurtdışındaki Çin vatandaşlarının çıkarlarını korumak için diplomasi çalışmalarına değinen Wang, ülkesinin dünya çapında bir dizi acil duruma anında yanıt verdiğini, zamanında güvenlik uyarıları yayınladığını, Çinlileri yüksek riskli bölgelerden tahliye ettiğini ve Çinli rehineleri kurtarmak için hiçbir çabadan kaçınmadığını söyledi.

2023 görevleri

Wang Yi, son olarak, 2023’te Çin’in devlet başkanı diplomasi ve merkezi görevlere daha çok odaklanacağını, çok yönlü diplomasiyi koordineli bir şekilde genişleteceğini, küresel yönetişimde mümkün olan en geniş çıkar yakınlaşmasını aramaya devam edeceğini, aktif olarak yüksek kaliteli kalkınmaya ve dışa açılmaya hizmet edeceğini, ulusal çıkarları korumak için daha güçlü bir savunma hattı oluşturmaya ve uluslararası iletişim kapasitesini güçlendirmeye odaklanacaklarını ve Çin’in sesini tüm dünyada yüksek ve net bir şekilde duyuracaklarını açıkladı.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English