Bizi Takip Edin

Diplomasi

Çin: Meselenin özü, Filistin halkı için adaletin yerine getirilmemiş olmasıdır

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, cumartesi günü Filistin-İsrail çatışmasının başlamasından bu yana kamuoyuna yaptığı ilk açıklamalarda Filistin ulusunun meşru haklarının hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Wang’ın cuma günkü Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi acil toplantısı öncesinde yaptığı yorumlar Çin’in son günlerdeki arabuluculuk çabalarının bir parçası olarak yorumlanırken, Çin’in Orta Doğu elçisi de çatışmanın her iki tarafındaki liderlerle görüştü.

Çin dışişleri bakanlığına göre Wang perşembe günü, Güvenlik Konseyi toplantısının yapılacağını bildiren Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın baş danışmanı Celso Luiz Nunes Amorim ile telefonda konuştu.

Brezilya bu ay Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanlığını yürütüyor ve acil oturuma ev sahipliği yapacak.

Ateşkes çağrısı

Perşembe günü ayrıca Orta Doğu özel temsilcisi Zhai Jun, Hamas’ın saldırısından bu yana İsrail’le ilk kez kamuoyu önünde temas kurarak ateşkes çağrısında bulundu.

Üst düzey bir İsrailli diplomatla yaptığı telefon görüşmesinde Zhai, iki tarafın iki devletli çözüm çerçevesi temelinde barış görüşmelerini yeniden başlatması gerektiğini söyledi. Zhai bir gün önce de Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’ne benzer bir mesaj iletmişti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Wang, Brezilyalı yetkili Amorim’le yaptığı telefon görüşmesinde Filistin meselesinin Orta Doğu meselelerinin merkezinde yer aldığını söyledi. “Meselenin özü Filistin halkına adaletin sağlanmamış olmasıdır” diyen Wang, barış görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiğini söyledi.

Wang, Çin’in iki devletli çözüme dayalı daha geniş bir fikir birliği oluşturmak ve bunun için bir zaman çizelgesi ve yol haritası formüle etmek üzere daha yetkili ve etkili bir uluslararası barış konferansını savunduğunu söyledi.

Amorim, barış müzakerelerinin yeniden başlatılmasının çatışmayı sona erdirmenin anahtarı olduğunun ve Brezilya’nın durumu birlikte yatıştırmak için Çin ile yakın koordinasyon içinde olmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Orta Doğu elçisi Zhai de uluslararası toplumun durumun tırmanmasını ve bunun sonucunda insani bir felaket yaşanmasını önlemek için etkin bir rol oynaması gerektiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Zhai, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın Asya-Pasifik işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı Rafi Harpaz ile yaptığı telefon görüşmesinde  “kurbanların ailelerine başsağlığı dileklerini” iletti:

“Çin masum sivillere zarar veren davranışları kınamakta ve ateşkes ile şiddetin bir an evvel sona erdirilmesi çağrısında bulunmaktadır. Gerginliğin artması ve şiddetin tırmanmasından derin endişe duyuyor, çatışmaların yol açtığı sivil kayıplardan dolayı üzüntü duyuyoruz.”

Zhai, Çin’in Filistin-İsrail meselesinde hiçbir çıkarı olmadığını, sadece barış, adalet ve hakkaniyetten yana olduğunu söyledi.

Zhai, “Çin, İsrailliler ve Filistinliler arasında barış içinde bir arada yaşamayı içtenlikle ummaktadır ve barış ve diyaloğu teşvik etmek ve barış koşullarını yaratmak için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya hazırdır” dedi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Harpaz’ın İsrail’in konuya ilişkin görüş ve tutumunu aktardığı belirtildi. İsrail tarafının “İsrail’deki Çin vatandaşlarını korumak için elinden geleni yapacağını” da sözlerine ekledi.

Dışişleri bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin’e göre Perşembe günü itibariyle çatışmalarda üç Çin vatandaşı öldürüldü. Sözcü, birkaç kişinin yaralandığını ve iki kişinin de hala kayıp olduğunu söyledi.

Wang, Çin’in diplomatik misyonlarının “yaralıların tedavi edilmesi ve ölenler için uygun düzenlemelerin yapılması için her türlü çabayı gösterdiğini” söyledi.

İlgili tarafları Çin’in kayıp vatandaşlarının aranması ve kurtarılması için gereken her şeyi yapmaya ve Çin vatandaşlarını ve kurumlarını güvende tutmak için her etkili adımı atmaya çağırdı.

Bloomberg’e göre perşembe günü erken saatlerde İsrail’in Çin Büyükelçisi Irit Ben-Abba, Pekin’in Hamas’ı dizginlemek için İran üzerindeki nüfuzunu kullanması gerektiğini, zira Tahran’ın “yaşananlarla kesinlikle çok yakından ilgili olduğunu” söyledi.

Çin’in eski Orta Doğu elçisi: Pekin, Hamas’la ilişki kurmalı

South China Morning Post’un haberine göre ise, Çin’in eski Orta Doğu elçisi Wu Sike ise, iki devletli çözüm çerçevesinde bağımsız bir Filistin’in İsrail için “uzun vadeli güvenlik ve barışa” sahip olmanın tek yolu olduğunu savundu.

Ayrıca Pekin’in Hamas’la ilişki kurması gerektiğini, çünkü militan grubun “çatışmanın önemli bir parçası” olduğunu ve “Filistin halkının belirli bir grubunu temsil ettiği” için gelecekteki herhangi bir barış görüşmesine dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Wu 1971’den itibaren Çin’in Orta Doğu diplomasisi biriminde görev yaptı. Bölgede özel temsilci olarak görev yaptığı dönemde 2014 yılında Gazze’de yaşanan savaşa tanıklık etmiş ve ateşkes sağlanması için Hamas’ın eski lideri Halid Meşal ile Katar’da bir araya gelmişti.

“Filistin meselesi Orta Doğu sorununun merkezinde yer almaya devam ediyor… eğer bu mesele çözülmezse, bölgesel ve uluslararası durumdaki büyük değişikliklerden bağımsız olarak [çatışma] er ya da geç farklı şekillerde patlak verecektir” dedi.

Wu, İsrail’in “mutlak askeri üstünlüğe” sahip olmasına rağmen, Filistinlilere askeri boyun eğdirme yoluyla uzun vadeli barış ve istikrar sağlamanın zor olacağını da sözlerine ekledi.

“Bu nedenle Çin, bölgede güvenliğin ve İsrail için uzun vadeli istikrarın sağlanması için iki devletli çözümü vurguluyor” dedi.

Çin, şu ana kadar Hamas ile doğrudan temas kurmadı. Filistin Yönetimi ve başkanı Mahmud Abbas’ı resmi olarak tanıyan Pekin ile Hamas arasında resmi bir diplomatik kanal bulunmuyor.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, haziran ayında Abbas ile yaptığı görüşmede Çin’in barış görüşmelerini destekleme ve iki devletli çözüm çerçevesinde bağımsız bir Filistin’i destekleme konusunda “olumlu bir rol oynamaya” istekli olduğunu yinelemişti.

Wu’ya göre Çin normalde Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından desteklenen otorite ile resmi bağlantıları aracılığıyla ilişki kuruyor.

Hamas’ın da “Filistin’in bir parçası” olduğunu söyleyen Wu, “sorunun çözümünü teşvik etmek için en etkili taraflara ulaşmamız ve onlarla birlikte çalışmamız gerektiğini” de sözlerine ekledi. Wu ayrıca Hamas’ın olası barış görüşmelerinde yer alması gerektiğini vurguladı.

Wu, “Hamas geniş bir kitle tabanına sahip olduğu için bu kadar uzun süre varlığını sürdürebildi, bu nedenle Batı Şeria ile bir uzlaşmaya varmalı ve bir çözüme ulaşmak için müzakerelere birlikte katılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Mevcut elçi Zhai ayrıca Mısır’a İsrail ve Hamas arasında arabuluculuk yapması çağrısında bulundu, ancak Tel Aviv’in Mısır’ın teklifini reddettiği bildirildi.

Ancak Wu’ya göre Mısır en iyi arabulucu olmaya devam ediyor ve tarihsel olarak arabulucu rolünü üstlenmiş durumda: “Çin’in [İsrail-Filistin meselesinde] Mısır ile çok iyi bir işbirliği geçmişi var. Mısır’ın kendine özgü bir konumu ve rolü var… Dolayısıyla bugün işe yaramazsa yarın yine işe yarayacak ve sonuçta her zaman işe yarayacaktır.”

Diplomasi

NATO liderleri %5 savunma harcaması hedefinde anlaştı

Yayınlanma

32 NATO üyesi, ABD’den gelen savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarma talebini kabul etti ve bu hedefe ulaşmak için “inandırıcı ve kademeli bir yol haritası içeren yıllık planlar” hazırlayacaklarını taahhüt etti.

Lahey’de düzenlenen zirvede bugün (25 Haziran) yayınlanan ortak bildiride müttefikler, “kolektif savunmaya olan sarsılmaz bağlılıklarını yeniden teyit ettiklerini” de belirtti.

Bildiride, harcama hedefinin 2029 yılında gözden geçirileceği belirtildi. Yeni harcama hedefi, temel savunma harcamaları için %3,5 ve altyapı ve siber güvenlik dahil ilgili yatırımlar için %1,5’i içeriyor.

Yetkililer Financial Times’a (FT) yaptıkları açıklamada, liderlerin üzerinde anlaştığı metnin, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Donald Trump’ın “dikkatini kaybetmemek” için toplantıyı “kısa, odaklı ve olabildiğince basit tutma” stratejisi doğrultusunda sadece beş paragraf uzunluğunda tutulduğunu söyledi.

Buna karşılık, Washington ve Vilnius’ta yapılan son iki NATO zirvesinin bildirileri sırasıyla 44 ve 90 paragraf uzunluğundaydı.

Bildiride, “Müttefikler, bireysel ve kolektif yükümlülüklerimizi yerine getirmek için 2035 yılına kadar yıllık GSYİH’nin %5’ini temel savunma ihtiyaçlarına ve savunma ve güvenlikle ilgili harcamalara ayırmayı taahhüt ederler,” denildi.

Metin, Trump’ın Avrupa müttefiklerinin ABD’nin savunma harcamalarına aşırı bağımlı olduğunu söylediği uzun süredir devam eden rahatsızlığına yanıt olarak hazırlanmıştı.

Trump’ın geçen hafta yaptığı, yeni %5’lik savunma harcaması taahhüdünün Washington için geçerli olmayacağı yönündeki açıklamasına yanıt olarak Rutte, ABD’nin zaten “neredeyse bu seviyede” olduğunu söyledi.

Zirve sırasında NATO’nun 5. maddeye ilişkin tutumunu netleştirmesi istenen Trump, “Bu yüzden buradayım,” dedi ve ittifaka destek vermeseydi “burada olmayacağını” söyledi.

Açıklamada Rusya’ya sadece bir kez değinildi ve “Rusya’nın Avrupa-Atlantik güvenliğine oluşturduğu uzun vadeli tehdit”ten bahsedildi. Ayrıca “Ukrayna’ya destek sağlama konusundaki kalıcı egemenlik taahhütleri”ne atıfta bulunan bir cümle yer aldı.

Bildiride, önceki taslaklarda yer alan ve İspanya tarafından veto edilen “biz kabul ediyoruz” ifadesinin yerine, harcama taahhüdüne ilişkin “müttefikler kabul ediyor” ifadesi kullanıldı.

Madrid, NATO’nun talep ettiği %5 harcama oranına itiraz ediyordu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rutte, Trump’ı ‘övdü’: Babacık sert bir dil kullanmak zorunda

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ve İsrail’i sert bir şekilde eleştirmesinin ardından, ABD liderine “babacık” diye hitap etti.

Hollanda’da düzenlenen NATO zirvesine gitmeden önce Trump, her iki ülkenin de anlaşmanın şartlarını ihlal ettiğini ve “ne halt ettiklerini bilmediklerini” söylemişti.

Rutte, ABD başkanının küfürlü sözlerini normal karşılarken, “Babacık sert bir dil kullanmak zorunda,” dedi.

NATO liderinin bu sözleri, Trump’ı Tahran yakınlarındaki üç nükleer tesise saldırı izni verdiği ve üye ülkeleri savunma harcamalarına daha fazla yatırım yapmaya zorladığı için övdükten sonra geldi.

Rutte, bu ayın başlarında müttefiklerin başkanın yüzde 5’lik talebini kabul etmenin eşiğinde olduğunu söylemişti.

Rutte salı günü Sky News’e verdiği demeçte, “Düşmanlarımızdan kendimizi korumalıyız, ama aynı zamanda ABD ile eşit olmak adil olduğu için de bunu yapmalıyız,” dedi.

Rutte ayrıca Trump’ı, Ukrayna’nın Rusya ile savaşında ve diğer askeri operasyonlarda desteklediği için övdü.

Öte yandan Politico’nun haberine göre, İspanya savunma harcamaları oranına itiraz etti ve yeni hedeften muaf tutuldu.

Trump NATO zirvesinde gazetecilere verdiği demeçte, “NATO bizimle birlikte çok güçlü olacak. Onların yanındayız,” dedi.

Bu açıklamalar, NATO liderlerinin Trump’ın üye ülkelerle geçmişteki anlaşmazlıklar nedeniyle ABD’yi ittifaktan çekebileceğinden endişe duymasının ardından geldi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb: Batı’nın hakimiyet dönemi sona erdi

Yayınlanma

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Batı’nın hakimiyet döneminin sona erdiğini ve dünyanın çok kutuplu yeni bir düzene geçtiğini belirtti. Lahey’deki NATO zirvesine katılan Stubb, ittifakın savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararının tarihi olduğunu söyledi.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Batı ülkelerinin hakimiyet döneminin sona erdiğini ve dünyanın çok kutuplu yeni bir düzene doğru ilerlediğini açıkladı.

Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen NATO zirvesine katılan Stubb, ittifakın savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararının, askeri harcamaları Soğuk Savaş dönemindeki seviyelere yükselteceğini belirtti.

‘Batı hakimiyetinin zamanı geçti’

Zirveye gelişi sırasında konuşan Stubb, “Sanırım dünya düzeninde bir değişiklik gözlemliyoruz. Bu, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan sonra ve Soğuk Savaş’tan sonra yaşanan anı çok andırıyor,” dedi.

Stubb, sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi Batı hakimiyetinin zamanının geçtiğini anlamamız gerekiyor. Daha çok kutuplu, daha düzensiz bir dünya düzenine doğru ilerliyoruz ve bu, en azından Finlandiya gibi bir devlet için yakın müttefiklere ihtiyacımız olduğu ve savunmamızı ve güvenliğimizi güçlendirmek için çalışmamız gerektiği anlamına geliyor.”

NATO’dan tarihi savunma harcaması kararı

Hollanda’da devam eden ittifak zirvesini “tarihi” olarak nitelendiren Stubb, savunma harcamalarının GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasının önemine dikkat çekti.

Lahey’deki zirvede NATO liderleri, mevcut yüzde 2 olan askeri harcamaların 2035 yılına kadar yüzde 5’e yükseltilmesi yönünde karar alacak.

24 Haziran’da NATO’nun, üye ülkelerin savunma harcamalarını kendi GSYİH’lerinin yüzde 5’ine çıkarması konusunda anlaşmaya vardığı öğrenilmişti.

24-25 Haziran tarihlerinde Lahey’de gerçekleştirilen NATO zirvesinin ana gündem maddelerini caydırıcılık ve savunma konuları oluşturuyor.

Zirvedeki en önemli konulardan biri, üye devletleri toplam bütçe katkılarını GSYİH’nin yüzde 5’ine yükseltmeye teşvik etmek olarak öne çıkıyor.

Avrupa Dörtlüsü, ABD’nin NATO rolünü devralabilir mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English