Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin’den sonra ABD’den heyetler Afrika’ya gidiyor

Yayınlanma

30 Aralık’ta Çin Dışişleri Bakanı olarak atanan Qin Gang, Çin diplomatik teamüllerine uygun olarak ilk yurt dışı ziyaretlerini Afrika ülkelerine yaptı. Çin Dışişleri Bakanının 8 günlük Afrika turunda ilk durağı Etiyopya olmuştu. Seyahat, Gabon, Angola ve Benin’in ardından Mısır’da son buldu.

Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang Etiopya ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Afrika’nın büyük güçler arasında rekabet sahası olmaması gerektiğini söyledi. Gang, Çin’in ABD ile Afrika’da yarıştığı şeklindeki düşünceyi reddettiğini belirtti ve Afrika’da rekabetin değil iş birliğinin öncelik olması gerektiği mesajını verdi.

Çin Dışişleri Bakanı, Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi, Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, Arap Ligi Sekreteri Ahmed Abdül Gayt ile görüştü.  Çin haber ajansları Sisi’nin Çin – Mısır işbirliğinin tarihsel önemine atıf yaptığını ve bu ilişkinin “sarsılmaz” yönüne dikkat çektiğini aktardı.

Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang Kahire’de “Orta Doğu ülkelerinin iç işlerine karışılmaması, çok taraflılığın korunması, hegemonyacılık siyasetinin izlenmemesi ve özellikle Orta Doğu’da medeniyetler arasında çekişme yaratılmaması” konularına vurgu yaptı.

Batılı diplomatik misyonlar Afrika yolunda

Çin Dışişleri Bakanı Afrika turu kapsamında ziyaret ettiği Benin ve Gabon eski Fransız sömürgeleri ve resmi dilleri Fransızca. Afrika turunun bu ülkeleri de kapsamasını Global Times’a değerlendiren Zhejiang Normal Üniversitesi Afrika Çalışmaları Enstitüsünden Profesör Liu Qinghai, “Çin’in Fransızca konuşulan Afrika ile işbirliğini daha da ilerleteceği” yorumunu yaptı.

Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang’ın Afrika ziyaretini Batılı diplomatik misyonlar izleyecek. Fransa ve Almanya’dan diplomatik heyetlerin yanı sıra ABD Hazine Bakanı Janet Yellen önümüzdeki iki hafta içinde Senagal, Zambiya ve Güney Afrika’da temaslarda bulunacak.

ÇKP’nin gayri resmi yayın organı olarak kabul edilen Global Times’a konuşan uzmanlar, Çin’in Batılı devletlerle birlikte Afrika’yı kalkındıracak işbirliklerini “memnuniyetle” karşılayacağın belirtti. Uzmanlar, kutuplaşma ve Afrika ülkelerini Çin’e karşı konumlandırmayı hedefleyen politikaların ise bedelinin ağır olacağı uyarısını yaptı.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in ardından ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris Afrika’ya gidecek. Uzmanlar, ABD’nin Afrika’daki Rusya ve Çin etkisini sınırlamak için 2023’te yoğun çaba harcayacağını değerlendirmesinde bulunuyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın 5 Şubat’ta Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang ile buluşmak üzere Çin’i ziyaret etmesi bekleniyor.

Çin’in 32 yıllık geleneği

Çin diplomasinin yeni yıla Afrika turuyla başlama geleneği SSCB’nin tarih sahnesinden çekilip Soğuk Savaş’ın son bulduğu 1991 yılına dayanıyor. Çin – Afrika ilişkileri 1950 ve 60’lı yıllarda da ÇKP ile Afrika ülkeleri arasındaki özel diyaloğa yaslanıyor.

Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını başından itibaren destekleyen Çin, kıtayla olan ilişkilerini son 30 yıllarda kurumsal olarak güçlendirdi. Çinli şirketlerin alt yapı yatırımları da her geçen gün artıyor. 2000 yılından bu yana Çin, Afrika’da 6.000 km’den fazla demiryolu, 20’ye yakın liman 80’den fazla enerji tesisi inşa etti. Kıtada 500’ün üzerinde tarımsal projeyi destekleyen Çin, geniş kapsamlı hastane, okul ve spor tesisi yatırımları yaptı.

Çin’in Afrika’ya olan ilgisini “tehdit” kapsamında değerlendiren ABD ve Avrupa ülkeleri, kıtada Pekin’le rekabet etmenin yollarını arıyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Nippon, US Steel teklifinin süresini uzattı

Yayınlanma

Japon Nippon Steel perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklandığından bu yana yoğun muhalefetle karşılaşan anlaşmayı engelleyip engellemeyeceğini değerlendirirken, 14,9 milyar dolarlık US Steel satın alımının kapanış tarihini uzattığını duyurdu.

Kapanış tarihi daha önce 2024’ün üçüncü veya dördüncü çeyreği iken 2025’in ilk çeyreği olarak revize edildi.

Nippon geçtiğimiz aralık ayında yapılan açık artırmada anlaşmayı sağlamak için yüksek bir prim ödemiş, fakat anlaşma güçlü United Steelworkers sendikasının (USW) yanı sıra politikacıların muhalefetiyle karşılaşmıştı.

Biden, US Steel’in yurt içinde sahiplenilmesini ve işletilmesini istediğini söylerken, seçilmiş Başkan Donald Trump ocak ayında göreve geldikten sonra anlaşmayı engelleme sözü verdi.

Pazartesi günü, ABD’deki yabancı anlaşmaları güvenlik endişeleri açısından inceleyen komite, anlaşmayı onaylama ya da engelleme kararını Biden’a havale etmişti. Biden’ın karar vermek için 15 günü var ve herhangi bir adım atmazsa birleşme beklenmedik bir şekilde yeşil ışık almış olacak.

Japon şirketten yapılan açıklamada, “Nippon Steel, Başkanın bu süreyi satın alma konusunda adil ve gerçeklere dayalı bir değerlendirme yapmak için kullanacağını umuyor. Satın alma işleminin US Steel’i koruyacağına ve büyüteceğine olan inancımızı koruyoruz,” dedi.

US Steel hisseleri %1,7 artış gösterdi. Hisse başına 55 dolarlık teklif fiyatına hiçbir zaman ulaşamayan hisseler, yatırımcıların anlaşmanın tamamlanmasına ilişkin zaman çizelgesi konusundaki endişelerine işaret ediyor.

Kasım ayında Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, ülkeler arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik son çabalara gölge düşürmemek için Biden’ı birleşmeyi onaylamaya çağırmıştı.

Nippon ayrıca perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD Adalet Bakanlığının antitröst bölümünün inceleme sürecinin de devam ettiğini, fakat ne zaman sona ereceğini belirtmediğini söyledi.

Muhalefete rağmen US Steel hissedarları nisan ayında ezici bir çoğunlukla satın alma işlemini onaylamıştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’nin Rusya’nın ‘gölge filosuna’ yeni yaptırımları yolda

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden, görev süresinin son günlerinde Rusya’nın enerji sektörüne yönelik yeni yaptırımlar planlıyor. Bu yaptırımlar, Rus petrolünün taşınmasında kullanılan “gölge filo”yu ve bazı ihracatçı şirketleri hedef alıyor. Amaç, Ukrayna’ya müzakere masasında avantaj sağlamak ve ülkenin savunma kapasitesini artırmak.

ABD Başkanı Joe Biden, görev süresinin son haftalarında, Rusya ekonomisinin enerji sektörüne yönelik yeni ve kapsamlı yaptırımlar uygulamayı değerlendiriyor.

The Washington Post‘un dört yetkiliye dayandırdığı haberine göre, bu “veda” niteliğindeki yaptırımlar, Rus petrolünün mevcut yaptırımları delerek taşınmasını sağlayan yüzlerce tankerlik “gölge filo”yu ve şu ana kadar kara listeye alınmamış bazı ihracatçı şirketleri hedef alabilir.

Ayrıca, Beyaz Saray, Sberbank, VTB ve Alfa Bank gibi yaptırımlar altında bulunan Rus bankalarına verilmiş olan petrol ve doğalgaz ticaretiyle ilgili lisansların geri çekilmesini de değerlendiriyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, küresel petrol piyasasında günlük yaklaşık 1 milyon varillik bir arz fazlası mevcut. Bu durum, yeni yaptırımlar için elverişli bir ortam yaratıyor. Gazetenin bir kaynağına göre, Rusya’nın petrol tedarikinin bir kısmı küresel ticaretten çıkarılırsa, fiyatlar üzerinde yalnızca sınırlı bir etkisi olacak.

Bir yetkili, bu yeni yaptırımların Ukrayna’ya “adil” bir barış anlaşması için müzakere masasında “en iyi konumu sağlamak” ve ülkenin kendisini savunma kapasitesini artırmak için gerekli olduğunu belirtti.

Rusya’nın petrol ve petrol ürünleri ihracatı, savaş öncesindeki seviyelere yakın bir düzeyde devam ediyor. Kasım ayında bu ihracat, günlük 7,33 milyon varil olarak gerçekleşti. Bunun 4,88 milyon varili ham petrol, 2,45 milyon varili ise petrol ürünlerinden oluşuyordu.

Ancak hidrokarbon ihracatından elde edilen gelirler azalma eğiliminde. Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’ne (CREA) göre, geçen ay bu gelirler günlük 600 milyon avroya gerileyerek savaşın başlangıcından bu yana en düşük seviyesine ulaştı. 2024’ün başında bu rakam günlük 750 milyon avro civarındaydı. Savaşın ilk aylarında ise petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki yükselişle birlikte gelirler günlük 1 milyar avroyu aşmıştı.

CREA’ya göre Rusya, kasım ayında deniz yoluyla yapılan petrol ihracatından günlük 200 milyon avro, boru hattıyla yapılan petrol ihracatından 64 milyon avro, boru hattıyla doğalgaz ihracatından 78 milyon avro ve kömür ihracatından ise 44 milyon avro kazandı.

10 milyar dolarlık plan: Rusya’nın ‘gölge filosu’ yaptırımları nasıl atlatıyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Lavrov: Suriye’de Türkiye’nin meşru güvenlik çıkarları güvence altına alınmalı

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Suriye’den kaynaklanan meşru güvenlik kaygılarının Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar vermeden korunması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Suriye’nin doğusunda ABD’nin yasa dışı faaliyetlerine dikkat çekerek, bu durumun bölgedeki ayrılıkçı yapıların desteklenmesine yol açtığını belirtti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’den kaynaklanan tehditlere ilişkin Türkiye’nin meşru güvenlik çıkarlarının korunması gerektiğini belirtti.

Lavrov, bugün Moskova’da düzenlediği basın toplantısında, bu konunun Türkiye’nin sınır güvenliği açısından kritik önem taşıdığını dile getirdi.

Lavrov, Rusya’nın Şam Büyükelçiliği’nin faaliyetlerine devam ettiğini ve Moskova’nın diplomatik misyon aracılığıyla yeni Suriye yönetimiyle temaslarını sürdürdüğünü ifade etti.

Bakan, “Öncelikli olarak, Rusya vatandaşlarının güvenliği ve büyükelçiliğimizin güvenli bir şekilde faaliyet göstermesiyle ilgili pratik konuları tartışıyoruz,” dedi.

Rusya’nın, Suriye’deki tüm aktif sosyo-politik güçlerle diyalog kurmaya açık olduğunu yineleyen Lavrov, yeni Suriye yönetiminin Rusya ile ilişkileri “uzun vadeli ve stratejik” olarak değerlendirdiğini belirtti.

Ayrıca Lavrov, geçiş sürecindeki zorluklara rağmen, Suriye’deki tüm süreçlerin birleştirilmesine ve seçimlerin herkes tarafından tanınacak şekilde düzenlenmesine destek vermeye hazır olduklarını ifade etti.

Dışişleri Bakanı, Suriye’nin komşuları olan Suudi Arabistan, Irak, Ürdün, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Lübnan ile temaslarının sürdüğünü, bu ülkelerin Suriye’nin NATO müdahalesi sonrası Libya’nın yaşadığı yıkımı yaşamamasını sağlamaya çalıştığını söyledi.

Türkiye’nin Suriye sınırında yaşanan terör olaylarına ilişkin meşru güvenlik endişelerine dikkat çeken Lavrov, bu endişelerin Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliği korunarak giderilmesi gerektiğini vurguladı. “Türk liderliği bu ilkelere destek veriyor ve biz de bunu destekliyoruz,” diye konuştu.

Lavrov, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki “yasa dışı işgaline” de değinerek, bu bölgenin Suriye’nin en zengin petrol sahalarına ve en verimli tarım arazilerine sahip olduğunu hatırlattı.

Bu kaynakların ABD tarafından çıkarılıp ihracatının yapıldığını ve elde edilen gelirin ayrılıkçı yapıların desteklenmesine harcandığını söyleyen Lavrov, “Bu durum dikkate alınmalı,” diye ekledi.

Rusya, yeni Suriye yönetimi BRICS’e başvurursa değerlendireceklerini söyledi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English