Avrupa
Doğu Almanya bu hafta sonu siyasi bir depreme hazırlanıyor

Almanya’da 1 Eylül’de yapılacak Thüringen eyalet seçimlerinde, sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) en yakın rakibine yaklaşık 10 puan fark atması bekleniyor.
Almanya’nın iki eyaleti Saksonya ve Thüringen, yeni eyalet parlamentosunu seçmek üzere pazar günü sandık başına gidiyor. AfD’nin önemli kazanımlar elde etmesi beklenirken, partinin yükselişi özellikle Björn Höcke tarafından yönetildiği Thüringen’de görülebilir.
Anketlere göre, Höcke’nin partisinin yaklaşık %30’luk bir oy oranıyla (Berlin’deki üç koalisyon partisinin toplamının neredeyse üç katı) ve %21 ile ikinci sırada yer alan muhafazakâr CDU’nun yaklaşık %10 önünde ezici bir zafer kazanması bekleniyor.
AfD’nin Thüringen liderinin Hitler sözleri
Bir zamanlar Adolf Hitler’in Alman siyasi söyleminde “mutlak kötü” olarak tasvir edilmesinin “büyük bir sorun” olacağını söyleyen Höcke, Alman eyaletlerinden birinde partinin ilk başbakanı olmayı hedefliyor.
Hem Saksonya hem de Thüringen’de AfD’nin bölgesel kolları federal partiden bile “daha sağcı” kabul ediliyor. Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı Verfassungsschutz bunları “kesinlikle aşırı sağcı” olarak sınıflandırırken, federal AfD şu ana kadar sadece “aşırı sağcı olma şüphesi” altında.
Höcke, yasaklanmış Nazi sloganlarını kullandığı için daha önce iki kez mahkum edilmişti. Temmuz ayında Halle Bölge Mahkemesi, Höcke’nin Kasım 2023’teki bir seçim kampanyası mitinginde Adolf Hitler’in Sturmabteilung’u (SA) tarafından kullanılan “Her şey Almanya için” sloganını kullandığını tespit etmişti.
Ayrıca, 2019 yılında bir mahkeme Höcke’nin “faşist” olarak etiketlenmesinin “doğrulanabilir bir gerçek temeli” olduğuna ve bu nedenle Alman yasalarına uygun olduğuna ve hakaret teşkil etmediğine karar vermişti.
AfD, Almanya’da doğu eyalet seçimlerinde zafere hazırlanıyor
“Cordon sanitaire” (güvenlik kordonu) tutacak mı?
Tüm ana akım partiler Thüringen’de AfD ile koalisyona katılmama sözü verdi. Fakat bu durumda bir koalisyon kurmak oldukça zor olacak.
Şu anda federal hükümetin ortağı liberal FDP ve Yeşiller’in meclise girebilmek için %5 barajını aşamaması beklenirken, SPD’nin oy oranı sadece %6.
Bu da CDU’nun hükümet kurmak için “siyasi uçlardaki” partilerden birine bel bağlamak zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Toplam oyları %32 civarında olan Sol Parti (Die Linke) ve ondan kopanların kurduğu Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), sol ideolojileriyle büyük ölçüde çelişen CDU için zor ortaklar olabilir.
CDU Genel Başkanı Friedrich Merz salı günü düzenlediği basın toplantısında, “Ülkemizdeki siyasi merkezin demokratik partileri vatandaşların güven temelini yavaş yavaş kaybediyor,” dedi.
Doğu Almanya’da seçim anketleri: “Trafik lambası” fiyaskosu yaklaşıyor
CDU’da BSW kararsızlığı
CDU, BSW ile olası bir ittifakı kapıları kapatıp kapatmamaya hâlâ karar vermiş değil. Bununla birlikte BSW, Almanya’ya 2026’da Amerikan füzelerinin yerleştirilmesine karşı çıkmayı olası bir eyalet hükümetine katılmak için şart koştu ki CDU bu füzelerin yerleştirilmesinden yana.
Alternatif bir seçenek de seçimlerin ardından duruma göre geçiş yapabilecek bir azınlık hükümeti kurmak olabilir. AfD ve CDU’nun geçtiğimiz dönemde birkaç kez birlikte oy kullanması nedeniyle bunun bir örneği zaten mevcut.
Dahası, eyaletin Sol Partili başbakanı Bodo Ramelow’un görevdeki koalisyonu da bir azınlık hükümetine dayanıyor.
Bununla birlikte, Solingen’de Suriyeli bir mülteci tarafından gerçekleştirilen son bıçaklı saldırı, AfD’nin etkisini daha da artırabilir. Höcke’nin umduğu gibi AfD’nin hükümete girmesi halinde bu bir ilk olacak.
Avrupa Komisyonu Thüringen’e verdiği fonları kesebilir
Öte yandan bu durumda eyalete yönelik Avrupa Komisyonu baskısının başlayabileceği öne sürülüyor.
Jacques Delors Centre tarafından yapılan bir analize göre, Avrupa Komisyonu 2022’de Macaristan örneğinde kullandığı hukukun üstünlüğü mekanizmasını Alman devletine de uygulayabilir.
Böyle bir araç kutusu, hukukun üstünlüğü raporları gibi önleyici tedbirleri, ihlal prosedürleri gibi düzeltici tedbirleri ve temel AB ilkelerini ihlal eden devletlerden Thüringen için 1,5 milyar avroluk AB fonlarının kesilmesini görebilecek bütçe tedbirlerini içerebilir.
Thüringen, yaklaşık iki milyon nüfusa sahip ve en büyük şehri Erfurt.
AfD’li Joachim Paul ile mülakat: Almanya’da AfD’nin yükselişinin sebebi ne?
Saksonya’da CDU diken üstünde
Saksonya’da ise eyaleti yedi yıldır yöneten CDU’lu Michael Kretschmer’in koltuğu sallantıda.
Son anketlere göre eyalette Sol Parti, Sosyal Demokratlar (SPD) ve Yeşiller, son anketlere göre eyalet parlamentosuna girmek için gereken %5’lik oy barajını aşmakta zorlanabilirler.
PolitPro’da yer alan anket sonuçlarına göre Saksonya’da CDU %32,1 ile birinci sırada yer alırken, AfD %30,5 oy alıyor.
BSW anketlerde %13,4 ile üçüncülükte yer alırken, ilk üçü yalnızca %6,3 oy oranı ile SPD takip ediyor.
Saksonya, yaklaşık dört milyon nüfusu ve Leipzig, Dresden ve Chemnitz gibi birçok büyük şehri ile en kalabalık eski Doğu Almanya eyaleti.
Doğu ile Batı arasında kapanmayan uçurum
AfD, son Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin de gösterdiği üzere, eski Alman Demokratik Cumhuriyeti (DDR) bölgelerinde, yani doğu eyaletlerinde bir hayli popüler. Benzer bir durum BSW için de geçerli.
DDR’nin Batı tarafından ilhakından sonra yıllarca iktisadi olarak zorlanan Doğu Almanya, son dönemde Batı Almanya’dan daha yüksek bir büyüme kaydetti ve ücret artışları da daha yüksek oldu.
Fakat AFP’ye konuşan, hükümetin Doğu Almanya işlerinden sorumlu komiseri Carsten Schneider’e göre “bu olumlu ekonomik gelişmelere rağmen (doğu ve batı arasındaki) farklılıklar ve adaletsizlikler devam ediyor.”
Thüringen’in ikinci büyük şehri Jena’da güvenlik görevlisi olarak çalışan 35 yaşındaki Stefan Angelov, AFP muhabirine verdiği demeçte, “özellikle Solingen’deki saldırıdan sonra” AfD’nin oy vermek için “doğru parti” olduğunu söyledi.
Aslen Bulgaristanlı olan ancak 10 yıldır Jena’da yaşayan Angelov, “Sınırlar açık, herkes gelebilir… ellerinde kim bilir ne var,” dedi.
Avrupa
Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.
Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.
Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.
Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.
‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’
Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.
Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.
AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.
ABD destekli İHA üretimi
Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.
Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.
Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.
Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.
ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü
Avrupa
Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.
Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.
Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.
Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.
Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.
Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.
Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.
Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.
Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.
Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.
Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.
Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.
Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.
Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.
Avrupa
Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.
Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.
Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.
İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.
Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.
Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.
Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.
Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya5 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını7 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’