Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ermenistan KGAÖ’den neden çekilecek?

Yayınlanma

Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) çekilmesi an meselesi. 12 Haziran’da parlamento oturumundaki bir tartışma sırasında ülkenin Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Erivan’ın ‘gerekli gördüğü zaman’ KGAÖ’den çekileceğini bildirdi.

Daha sonra Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Paşinyan’ın konuşmasında örgütten ayrılma yönünde bir karar verdiğine dair doğrudan bir işaret olmadığını açıkladı.

Bununla birlikte, siyasi vektörün Batı ile ilişkiler lehine belirgin bir şekilde değişmesine, Erivan’ın KGAÖ üyeliğinin askıya alması ve üyelik aidatını ödemeyi reddetmesi eşlik ediyor.

Bu ne derece mümkün?

Paşinyan, söz konusu parlamento oturumunda yaptığı konuşmada “Tüm bunların sorumlusu, üyeleri bize ve Azerbaycan’a karşı bir savaş planlayan ittifakı kuranlardır,” dedi.

Bu açıklamaya cevaben muhalefet milletvekillerinden biri “O zaman bu ittifaktan çekilin,” dedi. Bunun üzerine şu cevabı aldı: “Çekileceğiz zaten. Beni bununla mı korkutuyorsunuz? İyi gidiyoruz, ne zaman ayrılacağımıza kendeimiz karar veririz. Sizce bir sonraki adım nedir, geri dönebilir miyiz? Merakınız olmasın.”

Paşinyan’ın konuşması devam ederken Erivan’da yüzlerce protestocu sokaktaydı. Protestocular, oturum sırasında parlamento binasına giremedi: 3 metre yüksekliğindeki çitler silahlı çevik kuvvet polisleri tarafından kordon altına alındı.

Güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda yaklaşık 50 kişi yaralandı ve yaklaşık yedi kişi hastaneye kaldırıldı. Sekiz ambulans ekibi parlamento binasının dışında görev yaptı. Yaklaşık 90 protestocu gözaltına alındı ve Ermenistan Soruşturma Komitesi, parlamento dışındaki konuyla ilgili soruşturma başlattı.

Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, “Başbakan KGAÖ’den ayrılıyoruz demedi. Ne zaman çekileceğimize kendimiz karar vereceğimizi, ancak geri dönmeyeceğimizi söyledi,” diyerek Paşinyn’ın sözlerine açıklık getirdi.

Paşinyan daha önce de KGAÖ üyelerini 2020’de Dağlık Karabağ operasyonu sırasında Azerbaycan’a yardım etmekle suçlamıştı. Mayıs ayı sonunda iki KGAÖ ülkesinin Bakü’nün yanında yer aldığını söylemiş, ancak hangisini kastettiğini belirtmemişti.

Erivan, Şubat 2024’te KGAÖ’deki fiili faaliyetlerini askıya almış ve ittifaka üyeliğini dondurduğunu duyurmuştu. Daha sonra mayıs ayı başında Ermenistan 53,22 milyon ruble tutarındaki üyelik aidatını ödemeyi reddetti. Buna rağmen KGAÖ Genel Sekreteri İmangali Tasmagambetov’a göre örgüt, Erivan’a karşı yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeye devam ediyor.

Tasmagambetov, “Ana etkileşim mekanizmaları işliyor, örgütün gündemine ilişkin çalışmalar devam ediyor. KGAÖ’nün Ermenistan’a karşı tüm yükümlülükleri, örgütün yasal hedefleri ve ilkeleriyle tam uyum içinde olmaya devam ediyor,” diye konuştu.

Bunun yanı sıra Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin, geçtiğimiz günlerde Ermenistan’ın güvenliği ve Ermeni halkının çıkarlarını düşünmeksizin Erivan’ı Rusya ile karşı karşıya getirmek ve Batı’nın blok çatışma planlarına dahil etmek için elinden geleni yapan tarafın Batı olduğunu savundu.

Bu arada, Ermenistan ve ABD arasındaki son görüşmelerin ardından iki ülke diyalog seviyesini stratejik ortaklığa yükseltme konusunda anlaştı. Ararat Mirzoyan, 10 Haziran’da Erivan’da ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşarı James O’Brien öncülüğündeki bir Amerikan heyetini kabul etti.

Erivan, aynı zamanda Rusya ile arasına mesafe koymak için de adımlar atıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı 2 Haziran’da bir Ermeni heyetinin Kiev’e bağlı Buça kasabasına yaptığı ziyareti ‘dostane olmayan bir adım’ olarak nitelendirdi.

Ermenistan’ın örgütten çekilmesi neden zor olacak?

Ermenistan’ın KGAÖ’den ayrılacağı kesinleşmişken, konunun muhatapları bunun hangi zaman zarfında gerçekleşeceği yönündeki tartışmaya odaklanıyor.

Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGIMO) Kafkasya ve Bölgesel Güvenlik Sorunları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Nikolay Silayev, İzvestiya gazetesine verdiği demeçte “Ermenistan’ın KGAÖ’den çekilme senaryosu zaten herkes tarafından düşünüldü ve hesaplandı. Herkes bu çekilmenin gerçekleşmesi için hazırlık yapıyor. Ve bu KGAÖ’nün değil, Ermenistan’ın girişimi. KGAÖ de Erivan’ın çıkarlarını dikkate almak için her şeyi yaptı,” değerlendirmesini yaptı.

Paşinyan hükümetinin bu yönde nihai kararı vermesinin muhtemel olduğunu kaydeden Silayev, şimdilik pazarlıkların sürdüğünü ve başbakanın maksimum siyasi puan toplamaya çalıştığını söyledi.

Rusya Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Kafkasya Sektörü Başkanı Vadim Muhanov ise, Rus askeri üssünün varlığı, Rus sınır muhafızları ve Ermeni vatandaşlarına sağlanan vize ayrıcalıklarının süreci zorlaştıran faktörler arasında yer aldığını belirtti.

Mart ayında Ermenistan Rusya’ya bir talep göndererek Erivan’daki Zvartnots Uluslararası Havalimanı’ndan sınır muhafızlarının çekilmesini talep etmişti. Aynı zamanda, ülkenin talebi üzerine Rus askerleri İran ve Türkiye sınırında kalmaya devam edecekler.

Gümrü’deki askeri üssün akıbeti daha da tartışmalı. Rusya ile Ermenistan arasındaki anlaşmaya göre üssün varlığı 2044’le sınırlı, o tarihe kadar Ermenistan tek taraflı olarak Rus birliğinin geri çekilmesini talep edemez. Muhanov, bu durumun uzun vadede ülkenin Batı bloklarına entegrasyonunu zorlaştırabileceğine dikkat çekti.

Bir başka husus da eski Sovyet coğrafyasındaki ekonomik birlikler çerçevesinde Rusya ile işbirliği olabilir.

Muhanov, “Ermenistan hiçbir zaman Avrasya Ekonomi Birliği’ndeki üyeliğinin ayağına pranga olduğunu söylemedi, zira bundan iktisadi anlamda faydalanmaya devam ediyorlar. Ermenistan’ın iktisadi ve siyasi temasları birbirinden ayırması gerekecek,” ifadelerini kullandı.

Erivan, KGAÖ ile bağlarını neden koparıyor?

İzvestiya‘ya konuşan siyaset bilimci Andrey Areşev ise, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi durumunda Rus birliğinin askeri üsten çekilmesinin ciddi bir şok yaratmayacağını düşündüğünü kaydetti.

Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin istikrara kavuşmasının Erivan’a yeni bir stratejik ortak olan Türkiye’ye erişim sağlayacağını anımsatan Areşev, Ermenistan’ın Türkiye, Azerbaycan, Avrupa ve ABD’den güvenlik konularında işbirliği bekleyeceğini belirtti.

Diğer yandan Rusya Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu’ndan Tigran Meloyan, Erivan’ın Ermenistan’ın KGAÖ’den çekilmesinin örgütte bir krize yol açmayacağını dile getirdi.

Ancak kararın Moskova ile diplomatik ilişkilerdeki krizi derinleştirebileceğini ifade eden Meloyan, şöyle devam etti:

“Uluslararası çalkantıların ve Ukrayna’daki çatışmaların ortasında Erivan’ın güney Kafkasya’da Rusya’ya ek zorluklar çıkarması Moskova’yı kızdırmaktan başka bir işe yaramıyor. Erivan, Rusya karşıtı yaptırımları aşmada ve bundan finansal fayda elde etmede bir koridor olmak yerine, Batı’yı davet ederek bölgedeki tüm aktörlerin -Rusya, İran ve Türkiye- hoşnutsuzluğunu körükleme eğiliminde.”

Bunun çok da makul bir karar olmadığına işaret eden Meloyan, Rusya’nın eninde sonunda Ermenistan’a karşı iktisadi nitelikte misilleme mekanizmaları kullanabileceğini de sözlerine ekledi.

DİPLOMASİ

Putin, Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesine yazdı

Yayınlanma

Editörün notu: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün Pyongyang’a yönelik iki günlük dostluk ziyaretine başlayarak Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesi Rodong Sinmun için bir makale kaleme aldı.

Beş sayfalık makalenin tam metnine, Kremlin’in internet sitesinde yer verildi. Pyongyang’da 1 Kasım 1945’ten bu yana yayımlanan gazetenin tirajı yaklaşık 1,5 milyon. Putin’in 18 Haziran akşamı Yakutsk’tan Pyongyang’a vardı. Rusya Devlet Başkanı, Kuzey Kore’yi en son 24 yıl önce Temmuz 2000’de ziyaret etmişti.


Rusya ve Kuzey Kore: Yıllara dayalı dostluk ve işbirliği gelenekleri

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne gerçekleştireceğim resmi ziyaret öncesinde, ülkelerimiz arasındaki ortaklık ilişkilerinin geleceği ve modern dünyadaki önemine ilişkin düşüncelerimi Rodong Sinmun gazetesinin Koreli ve yabancı okurlarıyla paylaşmak isterim.

Rusya ile Kuzey Kore arasında eşitlik, karşılıklı saygı ve güven ilkelerine dayanan dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri yetmiş yıldan daha eskidir ve görkemli tarihsel geleneklerle zengindir. Halklarımız Japon militarizmine karşı verilen zorlu ortak mücadelenin anısını yaşatmakta ve şehit düşen kahramanları onurlandırmaktadır. Ağustos 1945’te Koreli yurtseverlerle omuz omuza savaşan Sovyet askerleri Kwantung Ordusunu mağlup ederek Kore yarımadasını sömürgecilerden kurtarmış ve Kore halkının bağımsız bir şekilde gelişmesinin yolunu açmıştır. Kore’nin Kızıl Ordu tarafından kurtarılması onuruna 1946 yılında Pyongyang’ın merkezinde Moranbong Tepesi’nde dikilen anıt, iki halkın kardeşliğinin bir sembolüdür.

Sovyetler Birliği, genç Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni dünyada ilk tanıyan ve onunla diplomatik ilişkiler kuran ülke olmuştur. Ve daha 17 Mart 1949’da, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Yoldaş Kim Il Sung’un Moskova’ya yaptığı ilk ziyaret sırasında, SSCB ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında İktisadi ve Kültürel İşbirliği Anlaşması imzalanarak ikili işbirliğinin daha da güçlendirilmesi için yasal temel atılmıştır. Ülkemiz, Koreli dostlarımızın ulusal ekonomiyi inşa etmelerine, bir sağlık sistemi kurmalarına, bilim ve eğitimi geliştirmelerine, profesyonel idari ve teknik personel yetiştirmelerine yardımcı olmuştur.

1950-1953 yılları arasındaki Kurtuluş Savaşı’nın zor dönemlerinde Sovyetler Birliği de KDHC halkına yardım elini uzatmış ve bağımsızlık mücadelelerinde destek olmuştur. Daha sonra, genç Kore devletinin milli ekonomisinin restorasyonu ve güçlendirilmesinde ve barışçıl bir yaşamın tesis edilmesinde önemli yardımlarda bulunmuştur.

2000’de Pyongyang’a yaptığım ilk ziyaret ve ertesi yıl Kuzey Kore Devlet Savunma Komitesi Başkanı Yoldaş Kim Jong Il’in Rusya’ya yaptığı iade-i ziyaret, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni önemli kilometre taşları oldu. Daha sonra imzalanan ikili deklarasyonlar, önümüzdeki yıllarda yapıcı ve çok boyutlu ortaklığımızın ana önceliklerini ve yönlerini belirlemiştir.

Kuzey Kore’nin şu anki lideri Kim Jong-un Yoldaş, selefleri olan seçkin devlet adamları ve Rusya halkının dostları Kim Il-sung ve Kim Jong-il Yoldaşlar tarafından çizilen yolu emin adımlarla takip etmektedir. Geçtiğimiz eylül ayında Rusya’da Vostoçnıy Kozmodrom’da gerçekleşen görüşmemizde buna bir kez daha ikna oldum.

Rusya ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, daha önce olduğu gibi bugün de aktif bir şekilde çok yönlü bir ortaklık geliştirmektedir. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin Rusya’nın Ukrayna’daki özel askeri harekatına verdiği güçlü desteği, kilit uluslararası meselelerde bizimle dayanışma içinde olmasını ve Birleşmiş Milletler platformunda ortak öncelikleri ve görüşleri savunmaya hazır olmasını takdirle karşılıyoruz. Pyongyang, kolektif Batı’nın adalete, egemenliğe karşılıklı saygıya ve birbirlerinin çıkarlarını gözetmeye dayalı çok kutuplu bir dünya düzeninin kurulmasını engelleme arzusuna kararlılıkla karşı çıkmaya hazır, ikna olmuş bir destekçimiz olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri, dünyaya sözüm ona kurallara dayalı bir düzen dayatmak için büyük çaba sarf etmektedir ki bu esasında çifte standartlara dayalı küresel bir neo-kolonyal diktatörlükten başka bir şey değildir. Bu yaklaşımı kabul etmeyen ve bağımsız politikalar izleyen ülkeler giderek daha şiddetli bir dış baskıyla karşı karşıya kalmaktadır. ABD liderliği, özerklik ve bağımsızlığa yönelik böylesi doğal ve meşru bir arzuyu, dünyadaki hakimiyetine yönelik bir tehdit olarak görmektedir.

ABD ve vekilleri, hedeflerinin Rusya’yı stratejik bir yenilgiye uğratmak olduğunu açıkça beyan etmektedir. 2014’te Kiev’deki silahlı darbeyi ve ardından Donbass’taki savaşı destekleyerek ve örgütleyerek kendilerinin kışkırttığı Ukrayna’daki çatışmayı uzatmak ve daha da alevlendirmek için her şeyi yapıyorlar. Aynı zamanda, tüm bu yıllar boyunca durumu barışçıl bir şekilde çözmeye yönelik tüm girişimlerimizi defalarca reddettiler. Rusya en zor konularda bile eşit diyaloğa açık olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Kısa bir süre önce Moskova’da Rus diplomatlarla yaptığım bir görüşmede bu konuyu tekrar dile getirmiştim.

Aynı zamanda, tam aksine, hasımlarımız Kiev’deki neo-Nazi rejimine para, silah ve istihbarat sağlamaya devam ediyor ve Rusya topraklarına saldırılar düzenlemek için modern Batı silah ve teçhizatını kullanmasına izin veriyor ve hatta buna zorluyor. Ve çoğu zaman da kasıtlı olarak barışçıl hedeflere saldırıyorlar. Askeri birliklerini Ukrayna’ya göndermekle tehdit ediyorlar. Aynı zamanda, giderek daha fazla yaptırımla ekonomimizi yıpratmaya ve ülke içinde sosyal ve siyasi gerilimin artmasına neden olmaya çalışıyorlar.

Fakat ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, Rusya’yı çevreleme ve tecrit etme çabaları başarısız oldu. İktisadi potansiyelimizi güvenle inşa etmeye, sanayi, teknoloji, altyapı, bilim, eğitim ve kültürümüzü geliştirmeye devam ediyoruz.

Koreli dostlarımızın, ABD’nin yıllardır süren iktisadi baskılarına, provokasyonlarına, şantajlarına ve askeri tehditlerine rağmen kendi çıkarlarını aynı etkinlikle savunuyor olmaları memnuniyet vericidir. Kuzey Kore halkının özgürlüğü, egemenliği ve milli gelenekleri için ne kadar güçlü, onurlu ve cesur bir şekilde mücadele ettiğini görüyoruz. Ülkenin savunma ve teknolojik, bilimsel ve endüstriyel gücünü güçlendirmede muazzam sonuçlar, gerçek atılımlar elde ediyorlar. Aynı zamanda, Yoldaş Kim Jong-un liderliğindeki ülke yönetimi, mevcut tüm farklılıkları barışçıl bir şekilde çözme arzusunu defalarca dile getirmişti. Fakat Washington, daha önce varılan anlaşmaları yerine getirmeyi reddederek sürekli olarak yeni, giderek sertleşen ve kasıtlı olarak kabul edilemez talepler ileri sürmektedir.

Rusya, Kuzey Kore’yi ve kahraman Kore halkını, bu sinsi, tehlikeli ve saldırgan düşmanla yüzleşmelerinde, bağımsızlık, kimlik ve kendi gelişim yollarını seçme hakkı için verdikleri mücadelede her zaman desteklemiştir ve desteklemeye devam edecektir.

Ayrıca uluslararası ilişkileri daha demokratik ve istikrarlı hale getirmek için birlikte çalışmaya hazırız. Bu amaçla, ticaret ve karşılıklı anlaşmalar için Batı’nın kontrolü dışında alternatif mekanizmalar geliştirecek ve gayri meşru tek taraflı kısıtlamalara birlikte karşı çıkacağız. Aynı zamanda Avrasya’da eşit ve bölünmez bir güvenlik mimarisi inşa edeceğiz.

Elbette ülkelerimiz arasında insani işbirliğini de geliştireceğiz. Rusya ve Kore üniversiteleri arasındaki akademik hareketliliği yoğunlaştırmayı planlıyoruz. Karşılıklı turistik gezileri, kültür, eğitim, gençlik ve spor değişimlerini daha da arttıracağız. Ülkeler ve halklar arasındaki iletişimi ‘insanileştiren’ her şey, güveni ve karşılıklı anlayışı güçlendirir.

Ortak çabalarımızla ikili etkileşimi daha da yüksek bir seviyeye çıkarabileceğimize, bunun da Rusya ve Kuzey Kore arasında karşılıklı yarar sağlayan ve eşit işbirliğinin gelişmesine, egemenliğimizin güçlenmesine, ticari ve ekonomik bağların derinleşmesine, insani alandaki temasların gelişmesine ve nihayetinde iki ülke vatandaşlarının refahının artmasına katkıda bulunacağına kesinlikle inanıyorum.

Yoldaş Kim Jong-un’a ve Kuzey Kore’nin tüm dost halkına sağlık, barış ve kalkınma yolunda büyük başarılar diliyorum.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İsviçre: Çin’in Ukrayna barış zirvesine getirilememesi başarısızlıktı

Yayınlanma

İsviçre Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Dairesi Başkanı Gabriel Lüchinger, Ukrayna ihtilafının çözümüne yönelik yeni barış zirvesinin Avrupa’da yapılmayacağını söyledi.

SRF radyosuna verdiği mülakatta Lüchinger, zirve için en olası lokasyonun Suudi Arabistan olduğunu ve ayrıca Rusya’nın da etkinliğe dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Yetkili, “Elbette İsviçre’nin Rusya ile bağları var. Bu süreci derhal başlatmak için gerekli zemini oluşturduk. Rusya’nın bir şekilde entegre edilmesi gerektiği son derece bariz,” ifadelerini kullandı.

Çin’in son zirvede yer almamasının bir başarısızlık olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Lüchinger, şahsen Pekin ile temas halinde olduğunu ve zirveye katılmalarını sağlamaya çalıştığını belirtti.

Lüchinger, “Çin olmadan çözüm olmaz. Şahsen ben de onu Bürgenstock’a getiremediğimiz için çok hayal kırıklığına uğradım. Bu bir başarısızlık,” diye ekledi.

Hafta sonu İsviçre Dışişleri Bakanlığı İletişim Dairesi Başkanı Nicolas Bidault, kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinden önce Ukrayna konusunda yeni bir zirve düzenleneceğini bildirmişti.

Ukrayna’ya ilişkin ilk barış zirvesi 15-16 Haziran tarihleri arasında İsviçre’nin Bürgenstock kentinde gerçekleştirildi. Zirve sonucunda 80 ülke ve dört örgüt tarafından imzalanan bir bildiri yayımlandı.

Rusya tarafı, davet alması halinde etkinliğe katılmayacağını açıkladı. İsviçre Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın zirvede bulunmasının önemini belirtirken Ukrayna buna karşı çıktı.

Rusya basını, İsviçre’deki Ukrayna barış konferansını nasıl değerlendirdi?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Economist: Rusya ile Kuzey Kore dostluğu ABD’nin Asya stratejisini karmaşıklaştırıyor

Yayınlanma

The Economist dergisinde yer alan makalede, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un arasındaki dostluğun Batı açısından tehlikeli olduğu ve Moskova’nın Pyongyang’ı destekleyerek Güney Kore de dahil Asya ülkeleri üzerinde baskı kurabileceği belirtildi.

Makaleye göre bu durum ABD’nin bölgedeki stratejisini sekteye uğratabilir.

Gazetenin muhataplarına göre Rusya, Kuzey Kore’nin uluslararası tecrit ve koronavirüs pandemisiyle ilgili bir dizi krizi aşmasına yardımcı oldu.

İki ülke arasındaki ticaret Pyongyang’ın ekonomisini istikrara kavuşturmasını sağlarken, Putin’le yapılan zirve toplantıları da Kim Jong-un’un imajının güçlenmesine yardımcı oldu.

Yine mart ayında Rusya, Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımlara uyulmasını izlemekten sorumlu uzmanlar grubunun görev süresini uzatan bir BM kararını veto etti.

Dergiye konuşan kaynaklar, Moskova’nın yardımının Güney Kore’nin Ukrayna’ya askeri malzeme tedarik etmesini engelleme arzusundan kaynaklandığına dikkat çekti.

Ancak bir yandan Rusya’nın diğer yandan Çin’in desteğinin ‘Kuzey Kore liderinin elini rahatlatacağına’ işaret eden uzmanlar, Pyongyang’ın güney komşusuna karşı gösterebileceği saldırganlıktan endişe ettiklerini kaydetti.

Makalede buna ilişkin Çin ve SSCB’nin Kuzey Korelileri desteklediği Kore Savaşı’na atıf yapıldı.

Bununla birlikte, Moskova-Pyongyang ittifakı konusunda karşıt bir görüş de var. Rus uzman ve Kore uzmanı Andrey Lankov’a göre Rusya ile Kuzey Kore arasındaki dostluğun gerçek sınırları henüz belirlenmedi.

Rusya’nın Güney Kore üzerinde baskı kurmak için Kuzey Kore’yi destekliyor görüntüsü verdiğini savunan Lankov, bunun Seul’ü Ukrayna’ya silah vermeyi reddetmeye zorlamak için gerekli olduğu görüşünü paylaştı.

Lankov, ayrıca yerli savunma sanayii geliştikçe Rusya’nın bu tür ittifaklara olan ihtiyacının giderek azalacağını da sözlerine ekledi.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Koreli mevkidaşı Kim Jong-un’un şahsi daveti üzerine 18-19 Haziran tarihlerinde Pyongyang’a resmi ziyaret düzenliyor.

Bu, Rusya liderinin ülkeye son 24 yıldaki ilk ziyareti olacak. Temmuz 2000’de bir önceki Kuzey Kore lideri Kim Jong Il ile bir araya gelmişti. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un Rusya’yı nispeten yakın bir tarihte, Eylül 2023’te ziyaret etmişti.

Rusya-Kuzey Kore ilişkilerinde Batı yaptırımlarının etkisi: kazan-kazan

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English