Avrupa
Estonya, Rusya sınırını mayınlayacak

Estonya Savunma Kuvvetleri, olası bir savaş durumunda Rusya sınırına mayın döşeyeceğini ve bu amaçla Ottava Sözleşmesi’nden çekileceğini açıkladı. Ülke, bu yıl sığınaklar ve tanksavar engelleri içeren bir savunma hattı inşa etmeye başlarken, Litvanya, Letonya, Finlandiya ve Polonya da benzer sınır güçlendirme adımları atıyor.
Estonya Savunma Kuvvetleri İstihkam Birlikleri Temsilcisi Ainar Afanasyev, olası bir savaş durumunda ülkenin Rusya sınırına mayın döşeyeceğini açıkladı.
Afanasyev, bu adımın atılabilmesi için Estonya’nın, bu tür silahların kullanımını yasaklayan Ottava Sözleşmesi’nden çekileceğini belirtti.
ERR‘nin aktardığına göre Afanasyev, “Kriz zamanlarında patlayıcı engeller, mayınlar ve patlayıcılar kesinlikle kullanılacak, köprülerin ve boru hatlarının imhasına yönelik tedbirler de planlanıyor. Bu tedbirler barış zamanında uygulanmaz,” dedi.
Tallinn, savunma hattının inşasına bu yıl başlayacak. Rusya ile kuzeydoğu sınırında 14 sığınaktan oluşan ilk tahkimat noktasının sonbahara kadar tamamlanması planlanırken, güneydoğu sınırlarına ise dört sığınak daha kurulacak.
Savunma yapılarının 152 mm’lik top mermisi isabetine dayanıklı olması hedefleniyor.
Afanasyev, iki sığınağın ilgili testlerden geçtiğini ve yaz başına kadar yetkililerin bunlardan birini seçeceğini belirtti.
Savunma hattında toplam 600 sığınak yer alacağı ve bunların sadece devlet arazisine değil, özel mülkiyetlere de yerleştirileceği ifade edildi.
Afanasyev, kurulum sırasında Ukrayna’daki savaş deneyiminin dikkate alınacağını vurgulayarak, “İHA’ların sığınağa doğrudan isabet etmesini önlemek için özel ağlar ve diğer İHA karşıtı sistemler kullanılıyor,” diye ekledi.
Ayrıca, Rusya sınırına tanksavar engelleri inşa edileceği ve ateş mevzileri hazırlanacağı kaydedildi.
Estonya Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Danışmanı Kaido Tiitus, daha önce yaptığı açıklamada, “Rusya, Estonya için en büyük güvenlik tehdididir ve olmaya devam edecektir. Ukrayna’daki savaş, Rusya’nın saldırı gücünü azaltmış olsa da çeşitli tahminlere göre iki ila üç yıl içinde bu kapasitesini yeniden kazanabilir. Hazırlıklı olmalı ve Estonya’ya yönelik bir saldırının bedelini mümkün olduğunca yükseltmeliyiz,” ifadelerini kullanmıştı.
Litvanya, Letonya, Finlandiya ve Polonya da Rusya sınırına mayın döşemeyi planlıyor.
Polonya ayrıca Belarus sınırına da mayın döşemeyi hedefliyor.
Estonya, Letonya ve Litvanya, geçen sene Rusya ve Belarus’a karşı “Baltık Savunma Hattı”nı oluşturma konusunda anlaşmaya vardı.
Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur o dönemde yaptığı açıklamada, “Ukrayna’daki savaş bize sadece teçhizat, mühimmat ve insan gücüne değil, aynı zamanda sınırın ilk metresinden itibaren fiziksel savunma yapılarına da ihtiyacımız olduğunu gösterdi,” dedi.
Varşova ise kendi tahkimat hattını oluşturmak amacıyla “Doğu Kalkanı” projesini hayata geçirdi.
Avrupa
Prens Harry’den Ukrayna’ya sürpriz ziyaret

İngiliz Kraliyet Ailesi üyesi Prens Harry, Ukrayna’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyareti sırasında Lviv’deki bir ortopedi kliniğini ziyaret eden Prens Harry, Ukrayna Gaziler Bakanı Natalya Kalmıkova ile de bir araya geldi.
İngiliz Prens Harry, Ukrayna’ya önceden duyurulmamış bir ziyaret gerçekleştirdi.
The Telegraph gazetesinin Kraliyet Ailesi’ne yakın bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Prens Harry bu ziyaret sırasında Lviv’deki bir kliniği ziyaret etti.
Haberde, Sussex Dükü Prens Harry’nin Lviv’de bulunan “Süper İnsanlar” adlı ortopedi merkezini ziyaret ettiği belirtildi.
Bu merkez, yaralanan askerler ve sivillerin tedavisi ve rehabilitasyonu konusunda uzmanlaşmış durumda.
Merkezde ücretsiz protez hizmetleri, rekonstrüktif cerrahi ve psikolojik destek sağlanıyor.
Prens Harry, Ukrayna’daki ziyareti sırasında ayrıca Gaziler Bakanı Natalya Kalmıkova ile de bir araya geldi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da 1 Nisan’da Kiev’e önceden duyurulmamış bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Baerbock, bu ziyaret sırasında ülke için 130 milyon avro değerinde yeni bir insani yardım ve istikrar sağlama paketi ayırdıklarını açıklamıştı.
Avrupa
CDU-SPD kabinesinde kimler yer alacak?

Almanya’da müstakbel şansölye Friedrich Merz’in muhafazakâr bloğu CDU/CSU ve Sosyal Demokratlar (SPD) bir koalisyon anlaşması imzaladı, fakat parti liderleri yeni hükümette kilit bakanlıkları kimin yöneteceğini henüz açıklamadı.
Bununla birlikte, koalisyon planında hangi partinin hangi bakanlığı alacağı belirtildiği için, ana adayların kim olduğuna dair bazı göstergeler var.
Koalisyon anlaşmasına göre CDU dışişleri ve ekonomi bakanlıklarını alırken, SPD maliye ve savunma bakanlıklarını kontrol edecek. İçişleri bakanlığı ise CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) olacak.
İşte POLITICO’ya göre Berlin’in bazı kilit bakanlık pozisyonları için muhtemel adayların kısa listesi.
Dışişleri Bakanlığı
Johann Wadephul
CDU’nun kıdemli bir milletvekili ve dış ve savunma politikasına odaklanan parlamento grup başkan yardımcısı olan Wadephul’un Washington ve Brüksel ile uzun süredir devam eden bağları var ve dışişleri bakanlığı görevi için en olası isim olarak görülüyor.
Armin Laschet
CDU’nun eski lideri ve batı eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya’nın başbakanı uluslararası forumlarda aktif olmaya devam etti ve dışa dönük üst düzey bir rol arayışında olduğu görülüyor. Laschet’in atanması, partisinin şansölye adayı olduğu 2021 yılındaki tarihi kaybının ardından siyasi bir geri dönüşü temsil edecek.
Jens Spahn
Halen CDU meclis grup başkan yardımcısı olan Spahn dış politika uzmanı değil fakat güçlü ABD ağı, özellikle de Cumhuriyetçilerle olan bağları bir avantaj olarak görülüyor. Spahn geçen yıl Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon’a katıldı ve Merz’in Trump yönetimiyle bağlantı kurma ihtiyacı göz önüne alındığında daha alışılmadık bir seçenek olarak anılıyor.
Savunma Bakanlığı
Boris Pistorius
Almanya’nın en popüler siyasetçileri arasında yer alan Pistorius’un savunma bakanı olarak görevine devam etmesi bekleniyor.
SPD’li Şansölye Olaf Scholz, Ukrayna savaşının başlamasından yaklaşık bir yıl sonra Pistorius’u savunma bakanı olarak seçmişti. Pistorius o zamanlar ulusal liderlik deneyimi olmadığı için alışılmadık bir seçim olarak görülüyordu. Fakat o zamandan bu yana hem yurtiçinde siyasi yelpazenin her iki tarafındaki politikacıların hem de yurtdışındaki birçok NATO mevkidaşının saygı ve hayranlığını kazandı.
Ukrayna konusunda nispeten “şahin” bir tutuma sahip olan ve Almanya’nın silahlı kuvvetlerini “savaşa uygun” hale getirmek için modernize etmeye çalışan Pistorius, görevine devam etmek istediğini söyledi.
Maliye Bakanlığı
Lars Klingbeil
Halen SPD’nin eş başkanı olan Klingbeil, partinin en disiplinli iletişimcilerinden biri ve Scholz sonrası geçiş sürecinde partiyi yönlendiren kilit isimlerden biri olarak görülüyor. Aynı zamanda güçlü bir makam olan maliye bakanlığı için de en olası seçenek olarak görülüyor.
Klingbeil koalisyon müzakereleri sırasında partisi adına öncü bir rol üstlendi ve bu görev için diğer adayların sahip olduğu teknokratik becerilere sahip olmasa da, ülkenin savunma ve altyapı için yüz milyarlarca avroluk yeni harcamayı serbest bırakmaya hazırlandığı bir dönemde atanması SPD’ye nüfuz ve maliye üzerinde kontrol sağlayacak.
Jörg Kukies
Uzun süredir Scholz’un yakın danışmanı olan Kukies, trafik lambası adı verilen üç partili koalisyonunun kasım ayında çökmesinin ardından geçici maliye bakanlığı görevini üstlendi.
Tecrübeli bir teknokrat ve eski Goldman Sachs yöneticisi olan Kukies, son haftalarda Washington ziyareti de dahil olmak üzere daha yüksek bir profil çizdi.
Ekonomi Bakanlığı
Carsten Linnemann
CDU’nun politika şefi ve Merz’in en yakın müttefiklerinden biri olan Linnemann, partinin son yıllardaki ekonomik gündemini şekillendirmesiyle tanınıyor.
Eğitimli bir iktisatçı olan Linnemann, profilini deregülasyon, mali disiplin ve arz yönlü reformun savunucusu olarak oluşturdu ve karbonsuzlaştırma ve devlet öncülüğünde endüstriyel dönüşümü savunan Yeşiller’in ekonomi bakanı Robert Habeck’in yaklaşımından net bir şekilde ayrıldı.
İçişleri Bakanlığı
Alexander Dobrindt
Uzun yıllar CSU’da siyaset yapan eski ulaştırma bakanı Dobrindt, göç ve polis konularında sert söylemleriyle tanınıyor ve Merz’in vaat ettiği göç baskısını uygulamak için uygun bir isim.
Dobrindt’in liderliği bakanlığa “daha popülist, kanun ve düzen yanlısı” bir ton getireceği düşünülüyor.
Avrupa
Almanya ve Fransa’dan ‘ABD’den bağımsız teknoloji’ hamlesi

Alman ve Fransız hükümetleri 9 Nisan’da önerilen “Eurostack” girişimini desteklediklerini resmen açıkladılar.
Eurostack girişimi, yarı iletkenler ve bulut hizmetlerinden platformlar, sosyal medya ve yapay zekaya (AI) kadar tüm değer zincirini kapsayan egemen bir Avrupa teknoloji altyapısı oluşturarak kıtanın ABD teknolojilerine olan aşırı bağımlılığının riskini azaltmayı amaçlıyor.
Almanya CDU-SPD koalisyonunun 9 Nisan’da yayınladığı belgede Eurostack girişimini destekledikleri yönünde bir ifade yer alıyor.
Fransa Yapay Zeka ve Dijital Bakanı Clara Chappaz’ın ofisi, Almanya’nın Eurostack girişimini desteklemesine resmi bir yanıt olarak Euractiv’e verdiği demeçte, “Evet, Avrupa çözümlerinin geliştirilmesini destekliyoruz,” dedi ve Fransız ve Alman yönetimlerinin ortak bir yol haritası oluşturmak için temas halinde olduğunu ekledi.
Yeni Alman koalisyonunun tutumu, Eurostack projesinin öncülüğünü yapan etkili antitröst uzmanı Cristina Caffarra tarafından çarşamba günü LinkedIn’de yayınlanan bir yazıda övüldü.
Fakat asıl zorluklar şimdi ortaya çıkıyor çıkacak Avrupa Parlamentosu’nda AB teknoloji egemenliğine ilişkin çok tartışılan ve bağlayıcı olmayan bir rapor, partiler ve ülkeler arasındaki derin bölünmeleri ortaya çıkarıyor.
Gerçekten de Fransa ve Almanya, Komisyon’un son raporunda da vurgulandığı üzere, Eurostack’in temel unsurlarından biri olan yüksek hızlı ağlar (fiber ve 5G) konusunda çok farklı yaklaşımlara sahip.
Fransa ve Almanya, veri merkezlerine güç sağlamak için temel bir unsur olan enerji bileşenleri söz konusu olduğunda da çok farklı ve iki ülke nükleer enerjinin yenilenebilir bir enerji olup olmadığı konusunda anlaşmazlık halinde.
AB’nin iki ekonomik güç merkezi, güvenli bulutun ne olduğunun tanımlanması da dahil olmak üzere bir dizi teknoloji meselesi üzerinde yıllardır mücadele veriyor.
Eurostack girişimi ayrıca AB düzeyinde hiç var olmamış gerçek bir Avrupa sanayi politikası gerektirecektir.
Bir isim üzerinde anlaşmak kolay olsa da “Eurostack” kavramı hâlâ çok belirsiz. Bazı girişimler kamu fonları gibi görünen yüzlerce milyar avroya ulaşan yatırımlar önerirken, Caffarra’nın girişimi gibi girişimler özel sektör çözümlerine öncelik veriyor ve bulut güvenliği konusunda Fransız görüşünü savunuyor.
AB şimdiye kadar taraf tutma konusunda isteksiz davrandı ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen de çarşamba günü Alman Parlamento üyelerine gönderdiği bir mektupta Eurostack girişimine sadece çekingen bir destek verdi.
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Signal bir Amerikan hükümeti operasyonudur
-
Diplomasi2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ‘sömürge’ anlaşması teklif etti
-
Rusya2 hafta önce
Güney Koreli şirketler Rusya’ya dönmek istiyor
-
Rusya2 hafta önce
Putin: Arktik’te işbirliğine hazırız
-
Avrupa1 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Avrupa2 hafta önce
Fransa, savunma sanayisi için 450 milyon avroluk fon kuruyor
-
Rusya2 hafta önce
Rus siyaset bilimci Makarkin’den Türkiye analizi