Avrupa
Britanya istihbarat servisi MI6’in başına tarihte ilk kez bir kadın atandı

Britanya’da dış istihbarat servisi MI6’in başkanlığına tarihte ilk kez bir kadın atandı. Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, teşkilatın 18’inci lideri olacak ismin Blaise Metreveli olduğu duyuruldu. Metreveli, kariyeri boyunca hem MI6 hem de iç güvenlik servisi MI5’te üst düzey görevlerde bulundu.
Britanya’da, ülkenin dış istihbarat kurumu olan Gizli İstihbarat Servisi’nin (MI6) başkanlığına tarihinde ilk kez bir kadın atandı.
Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın ofisinden yapılan basın açıklamasında, “Aziz Michael ve Aziz Paul Nişanı sahibi Blaise Metreveli, teşkilat tarihindeki 18’inci lider ve bu göreve gelen ilk kadın olacak,” ifadeleri kullanıldı.
Teknoloji biriminden başkanlığa
Britanyalı The Guardian gazetesinin haberine göre, 47 yaşındaki Metreveli şu anda MI6’in teknoloji ve inovasyondan sorumlu ‘Q’ departmanını yönetiyor.
Cambridge Üniversitesi’nde sosyal antropoloji eğitimi alan Metreveli, kariyeri boyunca hem MI6 hem de iç güvenlik servisi MI5’te üst düzey yönetici pozisyonlarında görev yaptı.
Servisteki görevinin büyük bir kısmını Orta Doğu ve Avrupa’daki operasyonel görevlerde geçirdi.
Metreveli, atanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “MI6, Britanyalıların güvenliğini sağlama ve Britanya’nın yurt dışındaki çıkarlarını destekleme konusunda kilit bir rol oynamaktadır. MI6’in cesur subayları ve ajanları ile uluslararası ortaklarımızla birlikte bu çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyorum,” diye konuştu.
Türkiye’yi yakından tanıyan ‘C’ görevini devrediyor
Geleneksel olarak MI6 başkanına İngilizce “chief” (şef) kelimesinin kısaltması olan ‘C’ unvanıyla hitap ediliyor. Teşkilatta ismi resmi olarak kamuoyu tarafından bilinen tek çalışan da başkan oluyor.
Mevcut MI6 Başkanı Richard Moore, Eylül 2020’den bu yana yaklaşık beş yıldır bu görevi yürütüyordu.
Moore, MI6 başkanı olmadan önce diplomat olarak görev yapmış ve Britanya’nın Türkiye Büyükelçisi olarak bulunduğu dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile güçlü bağlar kurmuştu.
Mayıs ayında The Times gazetesi, MI6’in başına ilk kez bir kadının geçebileceğini ve yönetim tarafından üç kadın adayın değerlendirildiğini yazmıştı. Haberde, adaylardan ikisinin MI6 subayı olduğu bilgisi de yer almıştı.
Avrupa
AB, Yunanistan’ın tartışmalı göç yasasına yeşil ışık yaktı

Yunanistan hükümeti, Kuzey Afrika’dan gelen göçmen akınını durdurmayı amaçlayan son tartışmalı yasayı kabul etmek için AB onayı aldı.
Avrupa Parlamentosu ve Yeni Demokrasi (ND) üyesi Eliza Vozemberg salı günü yaptığı açıklamada, “Bu önlem geçici olmak, üç ay sürmek, resmi olarak duyurulmak ve olağanüstü koşullar nedeniyle alındığı açıklanmak kaydıyla yeşil ışık aldık. Bu önlemin geçici olması, üç ay sürmesi, resmi olarak duyurulması ve olağanüstü koşullar nedeniyle alındığı açıklanması şartıyla yeşil ışık aldık,” dedi.
Bu iki ‘koşul’, durumu değerlendirmek için üç ay için sığınma başvurularının işlenmesinin askıya alınmasını meşrulaştırıyor.
“Brüksel’in önemli bir şeyi anladığını unutmayalım: Her üye ülkenin gönderdiği mesajlar, insan kaçakçıları tarafından yanıltılan çaresiz insanlara yönelik olmalıdır,” diyen Vozemberg, Kuzey Afrika’dan deniz yoluyla Yunanistan’a gelen göçmen ve mültecilerin sığınma başvurularının geçici olarak askıya alınması da dahil olmak üzere bir dizi planlanan “caydırıcı önlem”i savunan resmi hükümet pozisyonunu yineledi.
Bu önlem, muhalefet partilerinin Yunan Anayasasına aykırı olduğunu iddia ederek meşruiyetini sorguladığı ve hükümetin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (AİHS) yorumlamasını eleştirdiği Yunanistan’da siyasi eleştirilere neden oldu.
Avrupa Komisyonu’nun, Libya’ya, kıyılarından Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenlerin ayrılmasını durdurmak için somut adımlar atması yönünde baskı uygulayarak müdahale edip etmeyeceği sorulan Vozemberg, “Brüksel her zaman müdahale edebilir, çünkü hem üçüncü ülkelere hem de üye devletlere mali yardım var ve kurallara uyulmadığında, sağlanan mali araçların askıya alınması veya dondurulması gibi tehditler var,” dedi.
Fakat bunun için siyasi irade gerektiğini ve siyasi iradenin de her zaman mevcut olmadığını savunan vekil, “Çünkü daha önce de söylediğimiz gibi, Brüksel her zaman üye ülkeler ve üçüncü ülkelerle ilgili olarak Komisyon Üyeleri Koleji ve Komisyonun ikili ve çok taraflı çıkarlarını değerlendirir,” diye ekledi.
Avrupa
AB, Gürcistan ile vizesiz seyahat rejimini iptal etmeyi görüşüyor

Politico dergisine göre, Avrupa Birliği diplomatları, Gürcistan’daki protestoların hükümet tarafından bastırılmasına tepki olarak bu ülkeyle vizesiz seyahat rejimini iptal etmeyi görüşüyor. Gürcistan’ın ‘yabancı acenta yasası’nı kabul etmesi ve AB üyelik müzakerelerini 2028’e kadar askıya almasıyla gerilen ilişkiler, ülkede sürekli protestolara yol açmıştı.
Politico dergisine konuşan iki diplomata göre, Avrupa Birliği (AB), Gürcistan’da kasım ayından bu yana devam eden protestoların iktidardaki Gürcü Rüyası partisi tarafından bastırılmasına tepki olarak bu ülkeyle vizesiz seyahat rejimini iptal etmeyi görüşecek.
Vize serbestisinin askıya alınması, AB’nin Gürcü makamları üzerinde baskı kurmak için değerlendirdiği muhtemel tedbirlerden biri olarak öne çıkıyor.
AB’den yaptırım sinyali
Daha önce AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Gürcistan demokrasisindeki ‘ciddi ölçüde geri gidiş’ nedeniyle haklarında kişisel yaptırım uygulanabilecek şahısların bir listesinin hazırlandığını açıklamıştı.
Kallas, vizesiz seyahat rejiminin askıya alınmasının da masadaki tedbirlerden biri olduğunu belirtmişti.
İlişkileri geren ‘yabancı acenta’ yasası
Gürcistan ile AB arasındaki ilişkiler, Gürcistan parlamentosunun geçen yılın mayıs ayında ‘yabancı acenta yasası’nı kabul etmesinin ardından kötüleşmişti.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze, 28 Kasım 2024’te ülkenin AB üyelik müzakerelerine başlama konusunun 2028’e kadar askıya alındığını duyurmuştu.
Bu karardan bu yana ülkede yeni parlamento seçimleri yapılması talebiyle sürekli protesto eylemleri düzenleniyor. Avrupalı siyasetçiler de bu protestolara defalarca destek vermişti.
Ortak mektup ve Tiflis’in tepkisi
Son olarak Birleşik Krallık ve 16 AB üyesi ülkenin dışişleri bakanları, Gürcistan’daki durumla ilgili kaygılarını dile getiren ortak bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, muhalif siyasetçilerin tutuklanmasından duyulan endişe dile getirilirken, bu durumun Avrupa norm ve değerleriyle çeliştiği vurgulandı.
Gürcistan Başbakanı Kobahidze ise bu ortak mektubu ‘üzücü’ olarak nitelendirerek içeriğini ‘dezenformasyon’ olarak tanımladı. Kobahidze daha sonra yaptığı bir açıklamada, ülke ile Avrupa kurumları arasındaki ilişkilerin düzeleceğine dair umudunu dile getirmişti.
Avrupa
Brüksel’den İtalyan bankalarının birleşmesi konusunda Roma’ya uyarı

Brüksel, Giorgia Meloni hükümetinin İtalya’da yeni bir bankacılık manzarasının şekillenmesinde son sözü söylemesine izin vermeyecek.
POLITICO’da yer alan habere göre Avrupa Komisyonu pazartesi günü Roma’ya, UniCredit’in rakibi Banco BPM’yi satın alma teklifini etkili bir şekilde engellemek için ulusal güvenlik gerekçesini öne sürerek bloğun birleşme kurallarını ihlal ettiği uyarısında bulundu.
İtalyan hükümetine gönderdiği itiraz mektubunda Avrupa Komisyonu, Roma’nın birleşmeye bu kadar katı koşullar getirerek başarısız olma riskini göze almasının “yeterli gerekçe” sunmadığını belirtti.
Brüksel’den gelen uyarı mektubu, AB ve İtalya’yı son derece hassas bir sektörde çatışma rotasına soktu.
AB rekabet kuralları uyarınca birleşmeler konusunda münhasır yetkiye sahip olan Komisyon, UniCredit-BPM anlaşmasını inceledi ve aşırı pazar yoğunlaşmasını önlemekle sınırlı koşullarla anlaşmaya onay verdi.
İtalyan hükümeti ise, UniCredit’in hâlâ Rusya’da faaliyet göstermesi nedeniyle anlaşmanın güvenlik riski oluşturduğunu savunuyor.
Fakat POLITICO’ya göre bankacılık sektöründeki birçok gözlemci, güvenlik engelini İtalya hükümetinin gerçek amacını gizlemek için bir paravan olarak görüyor: Monte dei Paschi di Siena (MPS) için çok daha büyük bir rol.
MPS, 2017 yılında kurtarıldı, fakat Roma’nın UniCredit ve Intesa Sanpaolo’dan sonra bankacılık sektöründe “üçüncü kutup” haline getirmek istediği bir “milli gözde” olarak görülüyor.
Roma’dan ikna edici karşı argümanlar gelmezse, Avrupa Komisyonu, geçmişte Macaristan ve İspanya’nın sigorta ve enerji sektörlerindeki anlaşmalarda ulusal güvenlik kartını oynadıkları zaman yaptığı gibi, Roma’nın kararını geçersiz kılabilir.
Ayrı ancak tamamlayıcı bir soruşturmada, Komisyonun finansal hizmetler müdürlüğünden yetkililer, Roma’nın aynı kararının iç pazar kurallarını ihlal edip etmediğini de araştırıyor.
Hükümet, MPS’nin kurtarılmasının ardından bu bankayı devletin elinden çıkarmak için kararlı bir şekilde çalışmış ve geçen yıl BPM’ye büyük bir hissesini satmıştı.
Fakat UniCredit’in BPM’yi satın almasıyla, MPS ve BPM’nin birleşerek “üçüncü bir kutup” oluşturması yönündeki hükümetin beklentileri suya düştü.
Cumartesi günü, UniCredit’in temyiz başvurusuna ilişkin ilk derece idare mahkemesinin kararı, hükümetin koyduğu dört koşulun ikisini onaylayarak ulusal güvenlik argümanını büyük ölçüde teyit etti ve AB yürütme organıyla gerilimi daha da artırdı.
Dentons’un ortağı ve düşünce kuruluşu Osservatorio Golden Power’ın başkanı Michele Carpagnano, POLITICO’ya verdiği demeçte, iki koşulu yeniden incelenmek üzere hükümete geri göndermesine rağmen, kararın “hükümetin gerekçesini tamamen doğruladığını” söyledi.
Avukat, kararın, pazartesi günkü mektubun aksine, İtalya’nın koşullarının AB kurallarına uygun olduğunu da belirtti.
UniCredit hala koşulları kabul edemezse, anlaşmanın kaderi, teklifin 23 Temmuz’da sona ermeden önce İtalyan finans düzenleme kurumu Consob’dan ikinci bir uzatma alıp alamayacağına bağlı olacak.
Anlaşmanın koşullarının nasıl yeniden uygulanacağına ilişkin karar nihai olarak Meloni kabinesi tarafından verilecek.
Yine de Carpagnano, Avrupa Komisyonu ve muhtemelen Adalet Divanı’nın birleşme politikasını belirlemede İtalyan bölge mahkemesinden daha fazla etkiye sahip olacağını belirtti.
Brüksel ve Roma’da, İtalyan hükümetinin bankacılık sektörüne müdahale ettiği yönündeki algı hakkında daha geniş çaplı endişeler var.
Umutla beklenen BPM-MPS birleşmesinin raydan çıkmasından aylar sonra, Toskana’nın önde gelen bankası, Milano’nun saygın yatırım bankası Mediobanca için sürpriz bir teklifte bulundu. İki banka arasındaki birleşme olasılığı düşük görülüyordu ve Avrupa Komisyonu, Toskana’nın en büyük hissedarı olmaya devam ettiği için, teklifte hükümetin rolünü araştırması için çağrıldı.
Hem Mediobanca hem de 5 Yıldız Partisi milletvekili Gaetano Pedullà, Komisyondan bu hamleyi soruşturmasını istedi.
Özellikle Mediobanca tarafından, milyarder Francesco Gaetano Caltagirone ve merhum milyarder Leonardo del Vecchio’nun holding şirketi Delfin’in oynadığı rol hakkında da sorular gündeme getirildi. Her ikisi de MPS ve Mediobanca’da hisselere sahip ve uzun süredir yatırım bankasını etkilemeye çalışıyor.
MPS, halka arz teklifini pazartesi günü resmen başlattı ve Mediobanca’nın karar vermesi için eylül ayına kadar süresi var.
Pedullà, POLITICO’ya verdiği demeçte, “Sovyet tarzı yönetimi anımsatan bir şekilde, müttefiklerine bir kurallar dizisi, siyasi etkiden bağımsız hareket edenlere ise başka bir kurallar dizisi uygulayan müdahaleci bir yönetimle karşı karşıyayız. UniCredit’in Banco BPM için yaptığı teklif ile Monte dei Paschi di Siena’nın Mediobanca için yaptığı teklifin farklı şekilde ele alınması, MPS’nin ana hissedarı, medya patronu ve Giorgia Meloni’nin yakın destekçisi olan Caltagirone’ye fayda sağlamak için tasarlanmış gibi görünüyor,” dedi.
Bu iş adamı, Mediobanca-MPS birleşmesini desteklediği düşünülüyor, çünkü bu birleşme, Mediobanca’nın büyük hissedarı olduğu sigorta devi Generali üzerindeki etkisini pekiştirecek.
Caltagirone, sigorta şirketinin Fransız firmasıyla ortak girişim kurma planları nedeniyle Fransız yönetimi ile defalarca çatışmıştır. Caltagirone, bu planın İtalyan tasarruflarını milyarlarca avro riske atacağını savunuyor.
Caltagirone, bu yılın başlarında Bloomberg’e verdiği röportajda, “İtalyan tasarrufları yabancı kontrolüne geçmemeli,” demişti.
Fakat Hazine Bakanlığı farklı bir görüşe sahip. Bir yetkili geçen hafta POLITICO’ya yaptığı açıklamada, “İtalyan halkı egemenlikçi bir hükümet seçti, egemenlikçi adımlar attığımızda neden şaşırıyorlar?” diye sormuştu.
-
Görüş2 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Ortadoğu6 gün önce
Trump’ın Ankara ve Şam’daki jokeri: Thomas Barrack kimdir?
-
Görüş2 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma
-
Görüş1 hafta önce
Küresel savaş ekonomisinin aleni beyanı: Lahey’deki NATO Zirvesi Sonuç Bildirgesi
-
Amerika2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
-
Asya2 hafta önce
Vietnam, yurtdışındaki yetenekleri çekmek için vatandaşlık yasasını değiştirdi
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore, tarihindeki en büyük savunma anlaşması için görüşmeleri tamamladı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Vergi Cennetleri: Birleşik Krallık’ın Küresel Mali İmparatorluğu