Bizi Takip Edin

AMERİKA

Ford, Çin’deki yatırımlarını azaltacak

Yayınlanma

ABD’li otomobil üreticisinin Ford’un CEO’su Jim Farley, batılı otomobil üreticilerinin elektrikli araçlardaki yerel rakiplerine karşı kazanabileceklerinin ‘garantisi olmadığı’ uyarısında bulundu ve şirketinin gelecekte Çin’de yapacağı yatırımlarını azaltmayı planladığını söyledi.

Farley Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, şirketin teslimat kamyonları gibi ticari araçlara odaklanarak daha az sermayeyi riske atacağını ve bunun yerine pazarı batarya teknolojisini daha iyi anlamasına yardımcı olacak bir ‘dinleme istasyonu’ olarak kullanacağını söyledi.

Farley, “Çin’de sadece yeni bir elektrikli araç döngüsüne yeniden yatırım yaparsanız, batılı şirketlerin kazanacağını gösteren hiçbir garanti veya veri yoktur. Çin’de [elektrikli araçlarda] kazananların [geleneksel otomobil üreticileri] olmadığı ortaya çıkıyor. Aslında BYD ve Tesla, Great Wall, SAIC ve Changan gibi tüm elektrikli araç markaları kazanıyor,” diye konuştu.

Küresel otomotiv devleri Çin pazarını kaybediyor

Küresel otomobil üreticileri, daha ucuz ya da daha iyi elektrikli araçlar sunan yerli rakipleri karşısında zemin kaybediyor. Volkswagen, Mercedes-Benz ya da General Motors gibi üreticiler için bu pazarlardaki kârlar tehdit altında.

Farley, VW gibi birçok otomobil üreticisinin pazar payını geri kazanmak için ülkedeki harcamalarını artırma sözü verdiğini, ancak Ford’un farklı bir yaklaşım benimsemeyi planladığını söyledi.

Farley, “Son birkaç yıldır Çin faaliyetlerimize gerçekten dikkatle bakıyoruz. Ve şimdi stratejimizin ne olacağına karar verdik ve bu çok daha düşük bir yatırım, daha odaklanmış bir yatırım olacak,” dedi.

Pazartesi günü Ford’un ülkede 1.300 kişiyi işten çıkarmaya hazırlandığına dair haberler hakkında yorum yapmayı reddeden CEO, Çin’i terk etmek istemediklerini de sözlerine ekledi.

Yerel aktörler Changan, Lin Ho veya JMC ile ortak girişimler yoluyla ülkede sekiz fabrikaya sahip olan Ford’un pazar payı 2016’dan bu yana yarı yarıya azaldı.

Ford, ABD’deki yatırımlarını artırıyor

ABD’li şirketin Çin’deki araç satışları son on yılda ilk kez geçen yıl 500.000’in altına düştü, fakat JMC ile birlikte ürettiği bazı elektrikli minibüsleri gelişmekte olan pazarlara ihraç etmeyi planlıyor.

Bunun yanı sıra, birçok otomobil üreticisi ABD ve Çin arasında artan ticari gerilimler ışığında ya Çin tedarik zincirlerine bağımlılığı azaltmak ya da yerel üretimi ödüllendiren ABD vergi indirimlerinden yararlanmak için küresel operasyonlarını yeniden düzenliyor.

Şubat ayında Ford, Michigan’da 3,5 milyar dolarlık yeni bir tesiste Çin’in CATL şirketinin teknolojisini içeren bataryalar üreteceğini açıkladı ve bu hamle bazı Cumhuriyetçi temsilcilerin siyasi tepkisine neden oldu.

Farley, bu hamlenin ABD’de istihdam yarattığını ve Tesla gibi diğerlerinin de ABD yapımı araçlar için aynı batarya teknolojisini ithal ettiğini savundu. CEO, Ford’un CATL’nin lityum demir fosfat veya LFP bataryalarını içeren araçlarının Enflasyon Düşürme Yasası (IRA) kapsamında teşvik kredisi almaya hak kazanacağını da sözlerine ekledi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English