Bizi Takip Edin

AMERİKA

FT: Reklamverenler X’e geri dönmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Elon Musk’ın Donald Trump’a verdiği destek ile birlikte bazı pazarlamacılar da yeni yönetimin gözüne girmek için sosyal medya platformu X’e geri dönmeye hazırlanıyor.

Financial Times’a (FT) konuşan medya yöneticileri, milyarder Musk’ın ikinci bir Trump Beyaz Saray’ında etkili bir rol kazanma olasılığı nedeniyle bazı markaların X’e yeniden reklam vermeye hazırlandığını söyledi.

Musk’ın iki yıl önce 44 milyar dolarlık satın almasından bu yana platformun gelirleri önemli ölçüde düştü ve bazı yatırımcı tahminleri mevcut değerinin 10 milyar doların altında olduğunu ileri sürüyor.

Disney, IBM ve Apple gibi grupların geçen yıl platformdan ayrılmasıyla birlikte markalar Musk’ın moderasyonu geri çekmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler. Musk, büyük şirketlere reklamları durdurdukları için “s..tirip gitmelerini” söyleyerek yanıt vermişti.

Bununla birlikte pazarlama danışmanlığı AJL Advisory’nin CEO’su ve eski Bank of America medya yöneticisi Lou Paskalis, bazı pazarlamacıların harcamalarını X’te yeniden tahsis edebileceğini söyledi.

Şirketlerin, Trump tarafından yeni bir Devlet Verimliliği Departmanının eş başkanı olarak görevlendirilen “Elon’un gözüne girmeye” çalışacaklarını da sözlerine ekledi.

“Beyaz Saray’ın resmi iletişim kanalı olarak görülebilir,” diyen bir başka reklam ajansı başkanı, Trump’ın zaferinin Musk’a yeni bir meşruiyet ve Trump’ın yeni düzenleyici kısıtlamalarıyla karşılaşabilecek sektörlerdeki markalar üzerinde güç kazandırdığını sözlerine ekledi.

Bir medya direktörü ise X’i “tam bir karmaşa” olarak tanımlayıp “Hangi marka bu riski alacak?” diye sorarken, diğerleri de bu konudaki isteksizliklerini sürdürüyor.

Musk da ABD seçimleri öncesinde podcaster Joe Rogan’a verdiği demeçte, reklamverenlerin bir kısmının geri dönmeye başladığını öne sürerek, “Boykotun bir kısmı kalkmaya başlıyor. Trump kazanırsa boykotun çoğunun kalktığını göreceğiz,” demişti.

Seçimlerden bu yana Musk ve müttefikleri X’i başkanlığın kazanılmasının ayrılmaz bir parçası ve muhafazakâr siyasi söylemin yuvası olarak yüveltiyor. Geçen hafta Musk, oylamadan önceki günlerde “küresel kullanıcı saniyesinin” 400 milyarın altından 434,1 milyara yükseldiğini gösteren bir grafik yayınladı. 

Bununla birlikte, seçimlerin X’in izleyici kitlesi ve etkileşimi üzerinde karışık bir etkisi oldu. Similarweb’e göre, X’in web sitesi bu yıl ABD’de trafik açısından en iyi gününü geçen hafta çarşamba günü, yani ABD başkanlık oylamasının ertesi günü yaşarken, seçim günü ikinci sırada yer aldı. Veriler, uygulamanın günlük aktif kullanıcı sayısında da artış olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, 115.000 ABD’li kullanıcının çarşamba günü X hesaplarını sildiğini de tespit etti; bu, izlemeye başladığından bu yana web hesap çıkışları için en büyük gün olurken, Bluesky ve Meta’s Threads gibi rakiplerin de kullanıcıları artırdığı görülüyor.

Musk’ın Trump’a yakınlığı, X’in seçilmiş başkanın kendi çevrimiçi platformu Truth Social ile birleşebileceği yönünde de yaygın spekülasyonlara yol açtı.

X’in Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki operasyonlarının eski başkanı Bruce Daisley, “Musk ister kazayla ister tasarımla olsun, yeni bir Twitter değil, Trump’ın çoğunluk hissedarı olmadığı yeni bir Truth Social yarattı,” dedi.

AMERİKA

ABD Hazinesi, Rusların İsviçre’deki banka hesaplarını mercek altın aldı

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanlığı, UBS’in Credit Suisse’i devralması sonrası Rus müşterilere ait hesaplar üzerinde geniş çaplı bir soruşturma başlattı ve İsviçre’nin “şeffaflık eksikliğinden kaynaklanan risklere” dikkat çekti.

Reuters‘a bilgi veren üç kaynağa göre, ABD Hazine Bakanlığı, UBS’in Credit Suisse’i satın almasıyla devraldığı Rus müşterilerin hesaplarını soruşturuyor.

Kaynaklardan ikisi, bu inceleme kapsamında Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nin (OFAC), bankadan resmi bir talepte bulunduğunu aktardı.

İsviçreli bankayla temas halinde olan Amerikalı bir yetkili, görüşmelerin devam ettiğini ifade etti.

Bir kaynak, OFAC’ın geçtiğimiz birkaç hafta içinde UBS’ye resmi bir yazı gönderdiğini belirtti. UBS ve OFAC temsilcileri ise konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.

Soruşturmanın odağında, Credit Suisse’in UBS tarafından devralınması sonrası UBS’e geçen Rus müşterilerin olduğu belirtiliyor.

Kaynaklardan biri, UBS’in yaptırım risklerinden kaçınmak amacıyla “şaibeli varlıkları” izole etmeye ve hesapları kapatmaya yönelik adımlar attığını, bu şekilde OFAC soruşturmasının etkilerini sınırlamayı amaçladığını ifade etti.

UBS’deki “sorunlu varlıkların” büyüklüğü henüz tam olarak bilinmiyor. Fakat Credit Suisse’in CEO’su, 2022’de bankanın yönetimindeki varlıkların yaklaşık yüzde 4’ünün Rus müşterilere ait olduğunu ve bu tutarın yaklaşık 35 milyar dolar olduğunu açıkladı.

Başka bir kaynağa göre, Amerikalı yetkililer UBS’in işbirliği konusundaki olumlu yaklaşımını takdir etmekle birlikte, sürecin çözümlenmemesi halinde cezai yaptırımların uygulanabileceği uyarısında bulundu.

İsviçreli düzenleyiciler de UBS’in Credit Suisse müşterileri ile yürüttüğü işlemleri ve bankanın kara para aklamayı önleme prosedürlerini inceliyor. Bu incelemenin, bankanın riskli müşteri portföyüne sahip olabileceği endişesinden kaynaklandığı belirtiliyor.

ABD ile İsviçre arasında anlaşmazlık

ABD ve İsviçre, Rus sermayesinin tespiti ve önlenmesine yönelik çalışmalarda bazı görüş ayrılıkları yaşıyor. Washington’ın başlıca şikayetlerinden biri, İsviçre’nin mülk ya da şirket gibi varlıkların gerçek sahibinin beyan edilmesini zorunlu kılan bir yasaya sahip olmaması. Bir Amerikalı yetkili, bu durumun, yaptırımlara tabi mülk sahiplerinin tespitini zorlaştırdığını ifade etti.

Bir başka kaynak, OFAC’ın İsviçre’nin bu alandaki durgunluğundan ötürü hayal kırıklığı yaşadığını ve ülkenin yalnızca Rusya değil, İran gibi ülkeler için de yasadışı mali işlemler için bir kanal haline gelebileceğinden endişe duyduğunu savundu.

Bu endişelerin, esas olarak, mülk sahiplerinin kimliklerini gizleyerek para transferi yapan avukatlara yönelik olduğu, ancak UBS’in bu davada suçlu sayılmadığı da vurgulandı.

ABD’de seçimleri kazanan Donald Trump’ın göreve gelmesi, Rusya’ya yönelik yaptırımlar ya da İsviçre ile ilişkilerde bir değişikliğe işaret edebilir. Ancak yeni başkanın bu konuda nasıl bir politika izleyeceği henüz belirsizliğini koruyor.

Credit Suisse ve UBS’e ‘Rusya yaptırımlarını delme’ soruşturması

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden’ın güvenlik danışmanı Sullivan: Çin, ABD’nin en önemli önceliği olmaya devam etmeli

Yayınlanma

Joe Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı, seçilmiş başkan Donald Trump’ın geçiş görüşmeleri için Beyaz Saray’da Biden ile bir araya gelmesinden kısa bir süre sonra çarşamba günü yaptığı açıklamada, Çin ile rekabetin bir sonraki ABD yönetimi için en önemli öncelik olması gerektiğini söyledi.

“Stratejik düzeyde bakarsanız, Çin Halk Cumhuriyeti ile rekabet önümüzdeki 10, 20 ve 30 yıl boyunca dünyanın neye benzeyeceği konusunda belirleyici olacak. Dolayısıyla bu, yeni yönetim için en önemli önceliklerden biri olmalı,” dedi Jake Sullivan Beyaz Saray brifinginde.

Şu ana kadar Trump’ın güvenlik ve diplomasi rolleri için seçtiği kabine üyelerinin – Dışişleri Bakanlığı için Senatör Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak Temsilci Mike Waltz da dahil olmak üzere – “bu zorluğa odaklanmış insanlar” olduğunu söyleyen Sullivan, “onlarla bu konuya nasıl yaklaştığımız hakkında konuşmayı ve tabii ki mevcut durumu aktarmayı” dört gözle beklediğini sözlerine ekledi.

Yeni Kongre’nin her iki kanadında da Demokratların azınlıkta olması nedeniyle Sullivan, ABD dış politikasının “iki partili bir temele” oturtulmasının Çin ile “uzun vadeli rekabette başarılı olmak” için kritik önem taşıdığını vurguladı.

Biden’ın cumartesi günü Peru’nun başkenti Lima’da yapılacak APEC zirvesi sırasında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya gelmesi beklenirken Sullivan “geçiş dönemlerinin jeopolitik açıdan son derece önemli anlar olduğunu” ifade etti.

“Rakiplerin ve hasımların fırsat olarak görebilecekleri zamanlar vardır, çünkü burada bir hükümet değişikliği söz konusudur. Dolayısıyla Başkan Biden’ın ileteceği mesajlardan biri de ABD ile Çin arasındaki bu geçiş sürecinde istikrarı, netliği ve öngörülebilirliği korumamız gerektiğidir” dedi.

Biden’ın ayrıca rekabeti ileriye dönük olarak sorumlu bir şekilde yönetmek için “uzun vadede her düzeyde, özellikle de askerden askere iletişim kanallarını sürdürmek zorundayız” mesajını vereceğini de sözlerine ekledi.

Sullivan, Biden ve Trump arasındaki iki saatlik görüşmede Çin’in de gündeme geldiğini doğrulamadı ancak Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre iki liderin “ulusun ve dünyanın karşı karşıya olduğu önemli ulusal güvenlik ve iç politika konularını ele aldıklarını” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump, barış görüşmelerini yürütmek üzere Ukrayna’ya özel temsilci atayacak

Yayınlanma

ABD’nin yeni seçilen başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için kısa bir süre içinde bir özel temsilci atayacak.

Fox News‘e konuşan bazı yetkililer, bu özel temsilcinin yüksek bir otoriteye sahip olacağını ve barış anlaşması için çözüm arayacağını belirtti.

Bir kaynak, “Yakında çok yetkili bir özel temsilci göreceksiniz; bu kişi barış anlaşması sağlamak ve bir çözüm bulmakla görevlendirilecek,” ifadelerini kullandı.

Özel temsilcinin görevi gönüllü olarak yürüteceği düşünülüyor. Daha önce, 2017 ile 2019 yılları arasında, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Ukrayna Özel Temsilciliği görevini gönüllü olarak Kurt Volker yürütmüştü.

Geçtiğimiz günlerde, Trump, Orta Doğu Özel Temsilcisi olarak Florida’lı yatırımcı Steven Whitkoff’u atamıştı.

Geçen pazartesi günü, yeni başkanın sözcüsü Caroline Leavitt, Trump’ın başkanlık görevine başlar başlamaz Rusya ve Ukrayna’yı masaya oturtmayı planladığını ifade etti.

Leavitt, Trump’ın başkan seçilmesinin ardından Moskova ile Kiev arasında bir barış anlaşması sağlama fırsatına kavuştuğunu ve iki ülke arasındaki askeri çatışmayı en kısa sürede bitirmeyi amaçladığını dile getirdi.

Seçim kampanyası süresince Trump, Ukrayna’daki savaşı iktidara gelir gelmez sona erdireceğini defalarca dile getirdi.

Trump, bu savaşı bir gün içinde bitirebileceğini iddia etse de somut bir plan sunmadı. Sadece, tarafları müzakereye zorlamak için çifte bir ültimatom sunacağını belirtti: Kiev’e, barışçıl diyaloğa yanaşmazsa askeri yardımı keseceği tehdidinde bulunurken Moskova’ya ise barış yoluna girmemesi durumunda Ukrayna’yı daha fazla silahlandıracağı mesajını vereceğini söyledi.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattı boyunca askeri çatışmayı dondurma ve Ukrayna’nın en az 20 yıl boyunca NATO üyeliğine kabul edilmemesi yönünde öneriler sundu.

Fakat, Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirme konusunda somut bir planı henüz onaylamadığı biliniyor.

Ukrayna, Trump’ın dönüşüyle barış müzakerelerine hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English