Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

G7: Çin karşıtı bir seminer

Yayınlanma

21 Mayıs’ta sona eren ve Ukrayna’daki savaş ve “Çin’e ilişkin yeni bir ortak yaklaşıma” odaklanan G7 Hiroşima Zirvesi, olağan uygulamanın aksine kapanıştan bir gün önce bildirisini yayınlandı. Japon medyasında buna gerekçe olarak, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin aynı gün Hiroşima’ya yapacağı ziyaretin dikkatleri bildiriden çekeceği korkusundan kaynaklandığı iddia edildi. Buna rağmen G7 bildirisi, ‘Çin ve Rusya karşıtlığı’ dışında pek ilgi görmedi.

Üç gün süren Zirvenin ikinci gününde yayınlanan bildiride, G7 ülkelerinin (ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Almanya, Fransa ve İtalya) başkanları, Çin’in “küresel ekonomiyi bozan piyasa dışı politika ve uygulamalarının yarattığı zorlukları ele almaya çalışacaklarını” söylediler.

Ekonomik bir “ayrışma” olmaması, ancak tedarik zincirleri çeşitlendirilerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’e bağımlılık “risklerinin azaltılması” konusunda anlaşan liderler, Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki “askerileştirme faaliyetlerine” karşı uyarıda bulundu. Ayrıca, Pekin’den Rusya’ya “askerlerini Ukrayna’dan bir an önce çekmesi için baskı yapmasını” talep ettiler.

Financial Times’a göre G7, Çin’i “en güçlü şekilde” kınadı. Aynı şekilde ana akım Batı medyasının çoğu da bunun “Çin üzerindeki baskıyı artırdığını” vurguladı. Çin medyası ise, Zirveyi “Çin karşıtı bir seminer” olarak tanımlayarak, “G7’nin insanların dikkatini çekmesi ve varlığını göstermesinin tek yolu Çin ile ilgili konularda spekülasyon yapmak” yorumunu yaptı.

En büyük zorluğa karşı birleşme çağrısı

Bir zamanlar küresel ekonominin %70’ini oluşturan “zengin ülkeler kulübü” olarak adlandırılan G7, ekonomik ağırlığının azalması ve küresel nüfus payındaki düşüşle birlikte son yıllarda ciddi bir krizle karşı karşıya kaldı. Özellikle son yıllarda, üye ülkeler arasındaki iç farklılıklar ve anlaşmazlıklar nedeniyle G7 zirveleri çoğunlukla sonuçsuz kaldı. Ancak Ukrayna gündemi ve ABD Başkanı Biden’ın bastırması sebebiyle bu sene G7 Zirvesinde Rusya’ya karşı “sarsılmaz dayanışma” mesajları ve “en büyük zorluk” olarak tanımladıkları Çin’e karşı birleşme çağrıları öne çıktı.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Çin’in küresel güvenlik ve refah açısından “çağımızın en büyük sorununu” teşkil ettiğini ve “içeride ve dışarıda giderek otoriterleştiğini” öne sürdü.

Ayrıca, G7 liderleri, Çin’in “ekonomik kırılganlıkları silah olarak kullanmasında rahatsız edici bir artış” olduğunu savundu.

Çinli uzmanlar, G7 ülkelerinin “ekonomik kuralları göz ardı edip korumacılık yoluna gitmeye karar verirlerse, bunun, mevcut küresel endüstriyel yapı üzerinde olumsuz bir etki yaratacağı gibi kendi sektörlerinin rekabet edebilirliğine de zarar vereceğini” söylüyor.

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sun Weidong, pazar günü Japonya’nın Çin Büyükelçisi Tarumi Hideo’yu çağırdı ve Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenen G7 zirvesinde “Çin ile ilgili sorunların abartılmasıyla ilgili ciddi açıklamalarda” bulundu.

Sun, G7’yi “kamp çatışması ve Soğuk Savaş zihniyetiyle kök salmış” ifadesiyle tanımlayarak, eylemlerinin “tarihi eğilime, nesnel gerçeklere ve uluslararası ahlaka aykırı olduğuna” dikkat çekti.

Sun, bu tutumun, uluslararası hukuka ve Çin ile Japonya arasındaki dört siyasi belgenin ruhuna aykırı olduğunu ve Çin’in egemenliğine, güvenliğine ve kalkınma çıkarlarına zarar verdiğini kaydetti.

Aynı şekilde, Japonya’daki, İngiltere’deki ve Kanada’daki Çin Büyükelçilikleri de G7’nin Çin hakkındaki yorumlarına güçlü bir şekilde karşı çıktı ve grubu “kendisi üzerinde düşünmeye ve çatışmalar ve bölünmeler yaratmaya son vermeye” çağırdı.

Yeni Soğuk Savaş hamleleri

Japonya Başbakanı Fumio Kishida ise Zirvede, Çin’e, uluslararası topluma “sorumlu davranması” çağrısı yapıldığını ve G7 ülkelerinin, Çin ile “yapıcı ve istikrarlı ilişkiler kurulmasına” hazır olduğunu söyledi.

Çin’den ekonomik olarak ‘ayrışmamak’ ve ‘yapıcı, istikrarlı ilişkiler kurmak’ yönündeki ılımlı ifadeler ise, büyük ölçüde, Washington’un “ABD ve Avrupa’nın Çin meselelerini ele alma biçimlerindeki farklılıklar” nedeniyle vermek zorunda kaldığı bir ‘taviz’ olarak görüldü.

Çin’in Global Times gazetesinde bu ‘taviz’, “Washington’ın kirli stratejik niyetlerinin Batı dünyasında masaya bile konulamayacağını ve ancak ahlaki kılık değiştirme ile örtüldüğünde bahsedilebileceğini gösteriyor. En yakın müttefikler arasında durum böyleyse, uluslararası toplumda söylemeye gerek yok” şeklinde yorumlandı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7’yi “Özgür dünyanın yürütme kurulu” olarak nitelendirmişti. Financial Times’tan Gideon Rachman’a göre, “Özgür dünya” ifadesinin kullanımı Soğuk Savaşı hatırlatıyor ve Washington’daki havayı doğru bir şekilde yansıtıyor. “Soğuk Savaş’ta olduğu gibi, ABD, birinci Soğuk Savaştan tanıdık olan düşmanlara (Rusya ve Çin) karşı kuşaklar arası bir mücadele için Avrupa ve Asya’daki demokratik müttefikleri bir araya getiriyor.”

Rachman, Amerika’nın G7’ye yaptığı vurgunun da “anlamlı” olduğunu söylüyor: “Ekonomi ve küreselleşmenin hakim olduğu bir dünya meseleleri döneminden, siyasetin ve stratejik rekabetin tonu belirlediği yeni bir döneme geçişi işaret ediyor.”

Yalnız Kalpler Kulübü

Ancak gelişmekte olan ekonomilerin güçlü gelişiminin tam aksine, eski sanayileşmiş Batı ülkeleri çeşitli sıkıntılara saplanmış durumda. The New York Times (NYT) gazetesi, Hiroşima’daki G7 Zirvesini “yalnız kalpler kulübü” olarak adlandırarak, “Başkan Biden ve 7 kişilik Grup ortaklarının nispeten zayıf onay notları, derin siyasi bölünmelerle karşı karşıya kalan özgür toplumların kırılganlığını vurguluyor” ifadesini kullandı.

The NYT gazetesi, G7 liderleri için, “Dünyanın uzak köşelerinden geliyorlar, farklı diller konuşuyorlar, farklı ideolojik yelpazeyi kapsıyorlar ve yaşları 43 ile 80 arasında değişiyor. Ancak Başkan Biden ile bu hafta sonu Japonya’da toplanan 7’ler Grubu’nun diğer liderlerinin ortak bir noktası var: Evde o kadar da popüler değiller” yorumunu yaptı ve “seçmenlerin seçtikleri cumhurbaşkanları ve başbakanlardan sürekli olarak memnun görünmediği bir demokratik hoşnutsuzluk çağı” ifadesini kullandı.

The NYT, Hiroşima zirvesini şöyle tasvir ediyor: “Bu yılki zirve, sevilmeyen liderlerin iç sorunları hakkında başsağlığı dileyebilecekleri ve nasıl yeniden lütuf kazanacaklarına dair fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir tür ‘yalnız kalpler kulübü’ haline geldi… Dünya sahnesindeki akranlarıyla meşgul olmak için evden birkaç gün uzakta olmak, hırpalanmış liderler için memnuniyet verici bir rahatlama olabilir; kasıla kasıla yürüme ve tarihin güçlerini şekillendiren devlet adamı rolünü oynama şansı verebilir.”

Buna rağmen iç sorunlarının onları rahat bırakmayacağını vurgulayan NYT analizi, bu sorunların liderlerin seçeneklerini ve etkilerini de sınırlayabileceğine işaret ediyor. Özellikle de ABD’nin  temerrüt riskini de içinde barındıran borç tavanı krizinin Biden’ı G7 gezisine damga vurduğu ve ABD Başkanının zirve boyunca bu sorunla meşgul olmak zorunda kaldığı, hatta Biden’ın harcama görüşmeleriyle ilgili ‘evden’ bir telefon almak için Miyajima adasındaki liderlerin gala yemeğinden yaklaşık 90 dakika önce ayrıldığı bildiriliyor.

Zirveyi değerlendiren Brookings Enstitüsü’nün dış politika programı direktörü Suzanne Maloney de, şu yorumu yaptı: “Sonuç, dünyanın en güçlü demokrasilerinin liderlerinin, sallantıda olsalar bile, her zamankinden daha zorlu bir dünyayla ilişki kurmak zorunda oldukları bir ortam oldu. Bu, müttefiklerimiz arasında şüpheleri ve düşmanlarımız arasında aşırı güveni körükleyebilir ve sonuç olarak hepimizi daha savunmasız bırakabilir.”

DİPLOMASİ

AB ve Mercosur aralık başında ticaret anlaşmasına varmayı hedefliyor

Yayınlanma

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişilerin POLITICO’ya verdiği bilgiye göre, Avrupa Komisyonu ve Mercosur ülkeleri uzun süredir devam eden ticaret anlaşması müzakerelerini aralık ayı başında sonuçlandırmayı hedefliyor.

Çiftçilerin çarşamba günü Brüksel’de ve bu hafta içinde de Fransa’da anlaşmaya karşı mitingler düzenlemesi bekleniyor.

Önümüzdeki hafta Rio de Janeiro’da yapılacak olan G20 liderler zirvesi, üzerinde çeyrek asırdır çalışılan anlaşmanın yapılacağı an olarak görülüyordu.

“Tüm kartlar masada. Ursula’nın [von der Leyen] boş yere uçmaması için bir anlaşmanın yakın olduğundan emin olmak istiyorlar,” diyen AB-Mercosur görüşmelerine aşina bir kişi, zirvenin Çin’in gölgesinde geçmesinden endişe edildiği için anlaşmanın imzalanmasının ertelenebileceğini kaydetti.

Bir Komisyon yetkilisi, kalan boşlukları kapatmak üzere 25 Kasım haftasında Brezilya’da yüz yüze bir görüşme turunun planlandığını söyledi. Yetkili, anlaşmanın sonuçlandırılması için bir zaman çizelgesi vermekten kaçındı ama Mercosur ülkelerinin (Brezilya, Arjantin, Uruguay, Paraguay ve yeni gelen Bolivya) anlaşmanın bir an önce imzalanması için baskıyı artırdıklarını vurguladı.

Uruguay, Javier Milei liderliğindeki Arjantin’in bloğun dönem başkanlığını devralacağı 2-4 Aralık tarihleri arasında Mercosur zirvesine ev sahipliği yapacak.

Çin korkusu AB’yi anlaşma için hızlanmaya zorluyor

“Otomobiller için inekler” anlaşması ticaret engellerini kaldıracak ve küresel GSYİH’nin beşte birini oluşturan yaklaşık 800 milyon kişilik bir ortak pazar yaratacak. Almanya’nın başını çektiği Avrupalı ülkeler için bu anlaşma, Çin’in Güney Amerika kıtasındaki iktisadi etkisini genişletmesi ve Avrupalı işletmeleri bir kenara itmesi nedeniyle gecikmiş bir anlaşma.

AB’nin yeni dışişleri bakanı Kaja Kallas salı günü yaptığı açıklamada, “[Mercosur] ile bir ticaret anlaşması yapmazsak, bu boşluk gerçekten Çin tarafından doldurulacak,” dedi. Eski Estonya Başbakanı, 2020 ile 2022 yılları arasında Latin Amerika’daki Çin yatırımlarının 34 kat arttığını söyledi.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, müzakerelerin henüz sonuçlanmadığını, kamu alımları, anlaşmanın çevresel bölümleri ve yasal yapısıyla ilgili konuların resmi olarak kapanmadığını söyledi.

Mercosur ülkeleri özellikle AB’den daha fazla esneklik ve yerel şirketlere AB’li rakipleriyle rekabet etme şansı vermek için zaman istiyor. Brezilya da kendi yerel otomobil endüstrisini AB’nin özellikle elektrikli araç ithalatından korumak istiyor.

Fransa hâlâ ayak sürüyor ama Macron’un bu sefer işi zor

Fransa Ticaret Bakanı Sophie Primas daha önce POLITICO’ya Mercosur ülkelerinin Mercosur zirvesine kadar anlaşmayı tamamlamak için acele ettiklerini söylemişti. Primas, AB’nin anlaşma yoluyla Çin’in Latin Amerika’daki hegemonyasına meydan okuyabileceği fikrine pek inanmıyor.

Tarımsal gıda ithalatı dalgasından korkan Fransa, geçen ocak ayında Mercosur müzakerelerini tam da bitmeye yaklaşmışken engellemeyi başarmıştı. Fakat bu kez, Avrupa Parlamentosu ve Ulusal Meclis seçimlerdeki yenilgilerin ardından nüfuzunu kaybeden Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un anlaşmayı durdurması daha zor olacak.

Bu arada Fransa’nın iki meclisinden 600’den fazla Fransız milletvekili Le Monde gazetesinde Leyen’e seslenerek, “Mercosur ile bir anlaşmanın imzalanması ve kabul edilmesi için demokratik, iktisadi, çevresel ve sosyal koşulların karşılanmadığını” söyleyerek anlaşmanın yapılmaması için bir çağrı yayınladı.

Paris, Roma’yı anlaşmaya karşı çıkmaya ikna edemedi

Paris’in, üye ülkeler arasında nihayet oylamaya sunulduğunda anlaşmayı engellemek için ihtiyaç duyacağı (AB nüfusunun en az yüzde 35’ini temsil eden) nitelikli azınlığı bir araya getirmesi pek mümkün görünmüyor.

Geçtiğimiz haftalarda Paris, diğer AB ülkelerini anlaşmayı engellemeye ikna etmek için diplomatik bir atak başlattı.

Dosya hakkında doğrudan bilgi sahibi iki diplomata göre Fransa, İtalyan hükümetini ikna etme çabalarında başarısız oldu.

Roma, Fransa’da olduğu gibi İtalya’da da siyasi patlamaya yol açabileceği endişesiyle anlaşmayı şu ana kadar sadece çekingen bir şekilde savunuyordu.

“Fransa’nın direnişi sembolik, savaşı çoktan kaybetti”

Macron, Brezilya’daki G20’ye zirvesine katılmadan önce cumartesi günü Milei ile görüşmek üzere Arjantin’e giderken, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de 20 Kasım’da Buenos Aires’i ziyaret edecek.

Fransız bakanlar kamuoyu önünde anlaşmaya karşı çıkarken ve anlaşmayı engelleyen azınlığı bir araya getirme çabalarını artırırken, Başbakan Michel Barnier düşük bir profil çizdi.

Barnier bugün (13 Kasım) Brüksel’de Leyen ve AB ticaret komiseri Valdis Dombrovskis ile görüşecek. Ofisinden yapılan açıklamaya göre, muhafazakar başbakanın mevcut haliyle karşı çıktığı Mercosur anlaşmasını gündeme getirmesi bekleniyor.

Eleştirmenler Fransa’nın muhalefetinin sembolik olduğunu ve Paris’in savaşı çoktan kaybettiğini söylüyor. 

Fransa yıllardır Paris iklim anlaşmasına saygı gösterilmesini, yani Mercosur ülkelerinin iklim hedeflerini ihlal etmeleri halinde anlaşmanın askıya alınmasını ve ormansızlaşmaya karşı yasal olarak bağlayıcı yükümlülükler getirilmesini talep ediyordu.

Fransa’ya güvence vermek ister gibi görünen Avrupa Komisyonu, Mercosur ülkelerinin bu hükümlere yönelik herhangi bir yaptırıma karşı çıkacaklarını defalarca vurgulamalarına rağmen, müzakerelerin son aşamasında Fransız taleplerini kabul etmek için mücadele edeceğinin sinyalini verdi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Peru’nun Çin tarafından inşa edilen mega limanı bölgesel ticareti dönüştürmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Peru’nun Pasifik kıyısında Çin tarafından inşa edilen ve bölgesel ticareti dönüştürecek olan Chancay Limanı’nda kurdele kesimi öncesinde Çin yapımı ZPMC insansız vinçler rıhtımda sıralandı.

BYD kamyonetler mühendisleri taşımak için hazır beklerken, Huawei 5G internet kuleleri de otomatik operasyonu yürütmek için yeni inşa edildi.

Financial Times’a göre, perşembe günü açıldığında Chancay’i işletecek olan Çin devletine ait denizcilik devi Cosco Shipping’in liman halkla ilişkiler müdürü Mario de las Casas, “Her şey Çin malı,” dedi. Peru ve Çin bayrakları sokak lambalarında dalgalanırken “Bu sadece Peru için değil tüm bölge için büyük bir fırsat” diye ekledi.

Perulu yetkililer, Cosco’nun yerel madenci Volcan ile birlikte inşa ettiği limanın, büyük bir bakır ve meyve üreticisi olan Peru’yu Güney Amerika’nın Singapur’una dönüştüreceğini ve derin sularında daha büyük gemileri barındırabileceği için kıtanın Pasifik kıyısı boyunca deniz ticaretini alt üst edeceğini savunuyor.

Ancak, Çin’in diğer bir dizi altyapı yatırımını takip eden 3,6 milyar dolarlık projenin, aslında Peru’nun liman üzerindeki egemenliğini devretmesi anlamına geldiği yönünde eleştiriler de var.

Latin Amerika’da artan Çin etkisinin stratejik bir sorun teşkil ettiğini düşünen ABD, limanın Çin savaş gemileri tarafından kullanılabileceği uyarısında bulundu. Bu gelişme, Çin’e karşı daha sert bir tutum takınan ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’la bir çekişme alanı yaratabilir.

Devlet ziyareti öncesinde APEC zirvesine katılmak üzere bu hafta Peru’da bulunan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, perşembe günü Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte ile birlikte 80 km uzaklıktaki Lima’dan video bağlantısı yoluyla Chancay’ın açılışına katılacak.

ABD Başkanı Joe Biden da başkan olarak Güney Amerika’ya yaptığı ilk ve son ziyaretinde APEC zirvesi için kentte olacak.

Mayıs ayında, Cosco ile yaşanan bir anlaşmazlığın ortasında, Perulu kanun koyucular Cosco’ya Chancay’ı işletmesi için münhasır haklar tanıyan bir yasa çıkardılar. Bazı analistlere göre bu, Peru’nun dünyaya açılan penceresi olan kendi limanları üzerindeki egemenlik iddiasının özüne aykırı.

Peru Ulaştırma Bakanı Raúl Pérez-Reyes, Chancay’in Peru’nun gümrük ve liman yetkilileri tarafından denetleneceğini savunarak bu endişelere yanıt verdi.

Pérez-Reyes, “Bu durumda bu bir Çin sermayesi yatırımıdır, ancak İngiliz veya Kuzey Amerika sermayesi ile tamamen aynıdır … hiçbir durumda egemenliğimiz kaybolmaz” dedi.

Limanın Peru’nun gelişen tarım sektörünün büyümeye devam etmesini sağlayacağını söyledi. “Chancay’in yapacağı şey kargonun bir kısmını yeniden yönlendirmek ve doğrudan Asya’ya göndermek olacak”diye ekledi.

Cosco, 3.6 milyar dolarlık inşaat maliyetinin 1.3 milyar dolarlık kısmının ilk aşamada yatırıldığını söyledi. Derin su limanı, konteynerler için bir endüstri standardı olan 22.000 yirmi fit eşdeğer birim veya TEU kapasitesi ile dünyanın en büyük nakliye gemilerinden bazılarını yanaştırabilir. Güney Amerika’nın Pasifik kıyısındaki başka hiçbir liman bu büyüklükteki gemileri kabul edemiyor.

Chancay, daha önce Peru’dan Çin’e 35 gün süren yolculuğu en az 10 güne indirecek, yani gemiler artık Meksika’nın Manzanilla limanında ya da Kaliforniya’nın Long Beach limanında mola vermek zorunda kalmayacak.

Cosco, bazen Asya’ya ya da Panama Kanalı üzerinden doğuya giden Brezilya kargolarının da en az 10 günlük seyahat süresinden tasarruf edeceğini söyledi.

Mayıs ayında kabul edilen bir kabotaj yasası, kargonun karaya çıkmadan önce Peru limanları arasında hareket etmesine olanak tanıyarak yollarda harcanan zamandan tasarruf edilmesini sağlayacak. Cosco, Ekvador, Şili ve Kolombiya’dan küçük gemilerin Peru’nun diğer limanlarına mal gönderebileceğini söyledi. Bu mallar daha sonra Chancay’e taşınacak ve buradan ihraç edilecek.

Pérez-Reyes, Peru’nun Pasifik kıyısına ulaşmadan önce Brezilya’nın tarım merkezleri Acre ve Rondônia’dan geçen Güney Okyanuslararası Otoyolu’nun kullanılmasıyla Brezilya’nın da bundan faydalanacağını söyledi.

ABD-Çin rekabeti

Pekin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin bir parçası olan Chancay, Çinli bir madenci olan MMG’ye ait Peru’nun en büyük bakır madeni Las Bambas’ı da içeren Çin yatırımları portföyüne ekleniyor.

Nisan 2023’te China Southern Power Grid, ülkenin başkenti Lima’nın kuzey kesimine elektrik sağlayan Enel’in Peru elektrik işini satın aldı. Lima’nın elektrik arzının geri kalanı 2020 yılında, Peru’da bir hidroelektrik barajına da sahip olan Çin’in Three Gorges Corporation şirketine satıldı.

Peru mart ayında, Ica yakınlarında bir demir cevheri madeni işleten Çinli Jinzhao şirketinin bir iştirakine güneyde bir liman inşa etme ve işletme imtiyazı verdi.

Buna karşılık Peru Ticaret Bakanı Úrsula León, ABD’nin yatırım yapma fırsatını kaçırdığını söyledi. Pekin ve Washington’un Lima ile serbest ticaret anlaşmaları bulunuyor ve ilkinin Xi’nin ziyareti sırasında STA’sını güçlendirmesi bekleniyor.

Çin, Peru’nun en büyük ticaret ortağı ve 2023 yılında toplam 23.1 milyar dolar değerindeki ihracatın büyük kısmını bakır, demir ve balık unu oluşturdu. ABD’ye yapılan ihracat ise 9.1 milyar dolar.

ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Peru ile Chancay’i görüştüğünü ve “tüm kilit altyapı projeleri için yeterli gözetim, güvenlik, düzenleme ve adil rekabetin önemini” dile getirdiğini söyledi.

Yetkili, “Ortaklarımızdan ABD ve [Çin] arasında seçim yapmalarını istemiyoruz, ancak ABD ile ortaklığın faydalarını gösteriyoruz” dedi.

Çin şu anda Güney Amerika’nın en büyük ticaret ortağı ve kritik madenler, ulaşım ve enerji projelerinde önemli bir yatırımcı. Pekin, Washington’un hegemonya ve jeopolitik avantaj arayışı olarak adlandırdığı yaklaşıma karşıt bir yaklaşımla, denizaşırı projelerinin karşılıklı fayda sağlamayı amaçladığını söylüyor.

Analistler, ABD başkanı seçilen Trump’ın korumacı politikalar izlemesi ve Çin’e karşı sert bir tutum takınması beklendiğinden Peru’nun arada kalabileceği görüşünde.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Japonya ve Birleşik Krallık, Trump’ın gümrük vergileri olasılığı öncesi ikili ekonomi diyaloğu başlatacak

Yayınlanma

Japonya ve Birleşik Krallık, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın yüksek gümrük vergileri getirme ihtimaline ilişkin endişelerin arttığı bir ortamda, dışişleri ve ticaret bakanlarının düzenli olarak bir araya geldiği “iki artı iki” diyaloğunun ekonomik versiyonunu başlatmaya hazırlanıyor.

Her iki ülkeden hükümet yetkililerine göre Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ve İngiliz mevkidaşı Keir Starmer, 18 Kasım Pazartesi günü G20 zirvesinin başlayacağı Rio de Janeiro’da bir araya gelecek. İki ülke ikili ekonomik diyalog kurmayı hedefliyor.

Bu hamle Trump’ın geçen hafta kazandığı ABD başkanlık seçimlerini ve gelecek yıl ocak ayında Beyaz Saray’a dönüşünü takip ediyor. Seçim kampanyası sırasında Trump, Çin’den yapılan ithalata %60, Japonya ve İngiltere de dahil olmak üzere diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti.

Yeni Japonya-İngiltere diyaloğunun amacı, serbest ticaret de dahil olmak üzere uluslararası ekonomik düzeni korumak için birlikte çalışmak olarak lanse edildi.

Toplantı katılımcıları stratejik ve jeopolitik perspektiften bir dizi konuyu ele alacaklar. İki ortağın gümrük tarifelerinde artıştan kaçınmak için ABD ile bir ticaret diyaloğu arayışı hakkında konuşması bekleniyor. Kaynaklar ayrıca, ABD’nin ithalat vergilerini gerçekten artırması halinde iki ülkenin karşı önlemleri tartışabileceğini ima etti.

2023 yılında Japonya’nın ihracatının %20’sinin ve Birleşik Krallık’ın ihracatının %15’inin ABD’ye yapılması, gümrük vergisi artışlarının potansiyel zararının altını çiziyor.

Birleşik Krallık ayrıca Japonya ile olan ortaklığını, 2020’de Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra azalan nüfuzunu telafi etmek için kullanmayı umuyor.

Bir önceki Trump yönetimi sırasında, İngiltere’nin o dönemde üyesi olduğu AB, Washington’un yüksek ithalat vergilerine karşılık olarak ABD çeliği ve motosikletlerine misilleme gümrük vergileri uygulamıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English