Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

G7, Rusya’nın dondurulan varlıklarının karından Ukrayna’ya 50 milyar dolar yardım üzerinde anlaştı

Yayınlanma

G7 ülkelerinin liderleri, Rusya’nın dondurulmuş varlıklarından elde edilen karlardan 2024 yılı sonuna kadar Ukrayna’ya 50 milyar dolar tahsis etmeye karar verdi.

Bloomberg‘in aktardığına göre anlaşmanın teknik detayları bu hafta İtalya’da yapılacak G7 liderler zirvesinin ardından kesinleşecek.

Ajansa konuşan bir Fransız yetkili, bunun anlaşmanın sonuçlanmasının biraz zaman alabileceği anlamına geldiğini söyledi.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, anlaşmanın amacının paranın yıl sonuna kadar teslim edilmesi olduğunu bildirdi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise, dün basın mensuplarına verdiği demeçte konuya ilişkin istişarelerin sürdüğünü belirtti.

Sullivan, “Üzerinde çalıştığımız şey genel bir çerçeve değil, muhtevası bakımından oldukça spesifik. Ancak elbette İtalya’da üzerinde mutabık kalınan her şeyin temel operasyonel detaylarının daha sonra üzerinde çalışılması gerekecek ve liderler uzmanlara belirli bir zaman dilimi içerisinde bunun üzerinde çalışmaları talimatını vereceklerdir,” dedi.

Önceki gün Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Komisyon’un dondurulan varlıkların faizinden elde edilen 1,5 milyar avroluk karı temmuz ayı gibi Ukrayna’ya teslim edeceğini ve bu miktarın yüzde 90’ının silahlara gideceğini duyurmuştu.

Biden ve Macron’dan Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen kârın Ukrayna’ya verilmesine tam destek

Dünya Bankası bünyesinde fon oluşturulacak

Nikkei Asia gazetesinin haberine göre de G7’nin Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilecek karla Ukrayna’yı desteklemek üzere bir fon oluşturacak.

Haberde, fonun Dünya Bankası gibi uluslararası bir kuruluş bünyesinde oluşturulacağı ve katkıların ‘Olağanüstü Gelir Hızlandırma’ (ERA) kredileri şeklinde verileceği kaydedildi.

Birleşik Krallık da Rusya’ya yönelik yaptırımların, yaptırımlardan doğan zarar telafi edilene kadar sürdürülmesini öngören bir yasa tasarısı sundu.

Sunak, “Bu kritik anda Ukrayna’yı destekleme ve Putin’in yasadışı savaşını sona erdirme çabalarımızda kararlı ve yaratıcı olmalıyız. Birleşik Krallık, başından beri olduğu gibi uluslararası tepkinin ön saflarında yer almaya devam ediyor. Bu gayri meşru savaşı sona erdirmek istiyorsak ‘ne kadar sürerse sürsün’ün ötesine geçmeli ve ‘ne gerekiyorsa yapmalıyız’ demeliyiz,” ifadelerini kullandı.

ABD, AB’den Rusya’nın dondurulan varlıklarını teminat yapmasını istiyor

DİPLOMASİ

Die Welt: AB ile Çin arasında ticaret savaşı mı?

Yayınlanma

Almanya Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller), cumartesi günü Çin ziyaretinde Başbakan Li Qiang ile bir araya gelmeyi planlıyordu.

Görüşme iptal edildi. Buna rağmen Habeck, Almanya’nın yaklaşık bir yıllık Çin stratejisinde reforma gidilmesi gerektiğini söyledi.

Habeck’in heyetinin cuma günü yaptığı açıklamaya göre, Başbakan Li Qiang ile cumartesi günü yapılması beklenen randevu gerçekleşmedi.

Die Welt gazetesinin haberine göre Habeck, Çin ziyaretinin ikinci gününde Şanghay’a geçmeyi planlıyordu.

Habeck, cumartesi günü ‘kabineden bir dizi meslektaşı’ ile görüşeceği belirterek “Yani ajandamız yeterince dolu,” ifadesini kullandı.

Li’yi Schleswig-Holstein eyalet siyasetinde geçirdiği dönemden tanıdığını, dolayısıyla ‘üzerine inşa edebilecekleri bir geçmişleri olduğunu’ da sözlerine ekledi.

Almanya Çin yatırımlarına yönelik denetimleri sıkılaştıracak

Habeck güncellenmiş bir Çin stratejisinde ısrarcı

Habeck, Pekin ziyaretinde Almanya’nın yaklaşık bir yıllık Çin stratejisinde reform yapılması gerektiğini iddia etti.

Başbakan Yardımcısı, ziyaretin başlangıcında cuma günü Almanya’nın Pekin Büyükelçiliği’nde verdiği resepsiyonda “Er ya da geç Çin stratejisinin güncellenmesi gerekecek,” dedi.

Şu ana kadar iki ülke arasındaki ilişkilerin orta vadede nasıl olması gerektiğine dair bir bakış açısı ortaya konmadı.

Almanya’nın Çin stratejisinin daha uzun vadeli bir plan içermesi gerektiğini kaydeden Habeck, “Bunu söylüyorum çünkü Çinlilerin de bir planı olduğundan eminim,” diye vurguladı.

Siyaset, ticaret ve iklimin korunması gibi spesifik alanlar ele alınması gerektiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı, şöyle devam etti: “Bir strateji, geleceğe bakmanız ve en azından geleceğe giden bir yöntem tarif etmeniz gerektiği anlamına gelir; bu yöntem hiçbir zaman tarif edildiği gibi gerçekleşmeyecek olsa bile.”

Habeck ayrıca Avrupa düzeyinde bir yaklaşımın olmamasını da eleştirerek karmaşık bir dünyada bunun gerekli olduğuna dikkat çekerek, “Avrupa önemlidir ve birlikte hareket etmeliyiz,” değerlendirmesini yaptı.

Yaklaşık bir yıl önce Alman hükümeti, ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’e karşı yeni bir strateji yürürlüğe koymuştu.

Bu strateji, Çin’i ‘ortak, rakip ve sistemsel bir rakip’ olarak tanımlıyor. Ancak Alman hükümeti iki ülkenin ‘önemli alanlarda uluslararası düzenin ilkeleri konusunda farklı fikirlere sahip olduğunu’ da vurguluyor.

Kurt Campbell: Çin’de rejim değişikliği peşinde koşmak yerine bir arada yaşama yolunu bulalım

Ticaret savaşı mı?

Avrupa Birliği (AB) ile Çin arasında bir ticaret savaşı yaşanıyor. AB Komisyonu, Çin üretimi elektrikli araçlara cezai gümrük vergileri uygulama niyetinde.

Brüksel, buna gerekçe olarak da Çin’deki yüksek devlet sübvansiyonları nedeniyle rekabetin bozulmasını gösteriyor.

Çin şimdiden karşı tedbirler alacağı uyarısını yaptı. Habeck, Alman otomobil endüstrisi tarafından Çin’in misilleme tedbirleriyle ticaret savaşı korkusuyla reddedilen cezalandırıcı vergilerin yine de önlenebileceğini öne sürdü.

Habeck, geçtiğimiz günlerde AB adına müzakere yapamayacağını, bunun AB Komisyonu’nun görevi olduğunu belirtti.

Ancak Avrupa’nın en büyük ekonomisi olarak Almanya’nın sesi özel bir ağırlık taşıyor.

Pazar gününe kadar sürecek olan gezi sırasında Habeck, diğerlerinin yanı sıra Devlet Kalkınma ve Reform Komisyonu Başkanı Zheng Shanjie, Ticaret Bakanı Wang Wentao ve Sanayi Bakanı Jin Zhuanglong ile görüşmelerde bulundu.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra güncel ekonomi, enerji ve iklim politikası konuları ele alındı.

AB’nin Çinli EV soruşturması: “Tüm tedarik zinciri sübvanse ediliyor”

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Polonya Cumhurbaşkanı Çin’de Xi Jinping ile bir araya geldi

Yayınlanma

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, devlet ziyareti için cumartesi günü geldiği Pekin’de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi. CGTN’in haberine göre iki lider pazartesi günü Pekin’de düzenlenen imza törenine katıldı.

Xi görüşmede, “İkili değişimler ve işbirliği her alanda genişledi ve derinleşti ve her iki ülke halkına da fayda sağladı. Çin, Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesini korumak, diplomatik ilişkilerin kurulması üzerine verilen taahhütleri yerine getirmek ve ilişkiyi daha yükseklere taşımak için Polonya ile birlikte çalışacaktır” ifadelerini kullandı.

Polonyalı lider, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine de odaklanan görüşmeler sırasında Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı ve Polonya’nın Belarus sınırındaki kriz konusunu gündeme getirdiğini söyledi.

Duda daha sonra şunları söyledi: “Başkan’ın [Xi] bana dostum demesi sayesinde, ki bu benim için büyük bir onurdur, Başkan ile birlikte [Polonya-Çin] ilişkilerinin geliştirilmesine katkıda bulunabildiğim için çok mutluyum.”

Görevdeki ikinci ve son döneminin gelecek yıl sona ereceğini kaydeden Duda, “bu ilişkilerin gelecekte de inşa edileceğini…[ve] her zaman ortak ideallere…[ve] karşılıklı saygıya dayanacağını umduğunu” belirtti.

Uzmanlar çarşamba gününe kadar sürecek bu ziyaretin Çin-Polonya ilişkilerinin güçlenmesine ve iki ülkenin ekonomik işbirliğinin artmasına yardımcı olacağı görüşünde.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in daveti üzerine Duda ve eşi Agata Kornhauser-Duda cumartesi günü Pekin’e geldi. Çin Merkez Televizyonu’nun haberine göre Duda ve eşi havaalanında Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Deng Li ve diğer yetkililer tarafından karşılandı.

Duda’nın ziyarette Çin’e seyahat eden Polonyalılar için vize muafiyeti isteyeceği ve ticari ilişkileri dengelemek için Polonya’nın Çin’e ihracatını artırmanın yollarını arayacağı düşünülüyor.

Polonya Devlet İstatistikleri, geçen yıl ülkenin ithalatının %13.9’unun Çin’den yapıldığını, Polonya’nın Çin’e ihracatının ise bu miktarın sadece bir kısmı olduğunu açıkladı.

Ziyaret sırasında bazı ticaret anlaşmalarının imzalanması bekleniyor.

Çarşamba günü ise Duda, Polonya-Çin ekonomik forumuna katılmak üzere finans merkezi Şangay’a uçacak.

Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Lin Jian geçen hafta perşembe günü düzenlenen rutin basın brifinginde Xi’nin ziyareti sırasında Duda ile Çin-Polonya ilişkilerinin gelecekteki gelişiminin haritasını çıkarmak üzere görüşmelerde bulunacağını, ortak kaygı duyulan konularda derinlemesine görüş alışverişinde bulunacağını ve işbirliği belgelerinin imza törenine birlikte katılacaklarını söyledi.

Lin, Çin’in bu ziyareti siyasi karşılıklı güveni derinleştirmek, çeşitli alanlarda değişim ve işbirliğini genişletmek, Kuşak ve Yol Girişimi ve Çin’in Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle işbirliği konusunda ortaklaşa yüksek kaliteli işbirliğine öncülük etmek ve Çin-Polonya kapsamlı stratejik ortaklığının çağrışımını sürekli olarak zenginleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirmek üzere Polonya ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu belirtti.

Pekin Dış Araştırmalar Üniversitesi Bölgesel ve Küresel Yönetişim Akademisi profesörlerinden Cui Hongjian pazar günü Global Times’a verdiği demeçte, Çin ile Orta ve Doğu Avrupa arasındaki ilişkilerin bu yıl istikrarını koruduğunu ve Polonya’nın bu ziyareti hem siyasi hem de ekonomik alanlarda işbirliğini artırmanın bir yolu olarak gördüğünü söyledi.

Cui, Çin ile işbirliğini geliştirmenin sadece Polonya’nın ekonomisine fayda sağlamakla kalmayıp aynı zamanda Varşova’nın AB içinde de etkisini artırmasına yardımcı olacağını söyledi. Cui, Polonya ve ABD’nin son yıllarda yakın temas halinde olmalarına rağmen Duda’nın ziyaretinin Doğu Avrupa ülkesinin Çin ile de yakın ilişkiler kurmak için dengeli bir diplomasi arayışında olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Çinli uzmanlar da Pekin ve Brüksel’in karmaşık bir ilişki içinde olduğunu ve AB’nin Çin’e karşı potansiyel bir ticaret savaşı başlatmakla tehdit ettiğini, Polonya’nın Çin ve blok arasındaki ikili ilişkilerin müzakere edilmesinde olumlu bir rol oynayabileceğini söyledi.

Polonya’nın eski başbakan yardımcısı Janusz Piechocinski, Global Times’a verdiği bir röportajda, “Çin küresel ekonominin güçlü bir motoru olmaya devam edecek. Çin ile ticaret savaşları talebi azaltabilir ve ticaretin genişlemesi için fırsatları sınırlayabilir. Daha fazla işbirliğine ve daha az çatışmaya, korumacı önlemler yoluyla sorunları ağırlaştırmak yerine çözmeyi amaçlayan daha pratik bir diyaloğa ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar Duda’nın ziyareti sırasında Rusya-Ukrayna krizinin de gündeme geleceğini tahmin ediyor, zira Polonya tüm ağırlığını Ukrayna’nın arkasına koymuş durumda. Çin’in Ukrayna krizine ilişkin tutumu Polonya’dan farklı olsa da Pekin krizin başından bu yana Varşova ile yakın temasını sürdürüyor. Bu yılın mart ayında Çin Hükümetinin Avrasya İşleri Özel Temsilcisi Li Hui, Ukrayna krizine siyasi bir çözüm bulmak amacıyla ikinci tur mekik diplomasisine başlamış ve bu kapsamda Polonya’yı da ziyaret etmişti.

Duda’nın Çin’e yaptığı bu ziyaret Polonya Cumhurbaşkanı olarak gerçekleştirdiği üçüncü ziyaret. İlki Kasım 2015’te gerçekleşmiş, ardından Şubat 2022’de Pekin Kış Olimpiyatlarının açılış törenine katılan tek seçilmiş AB lideri olmuştu. Xi de 2016 yılında Polonya’yı ziyaret etmişti.

Duda, cuma günü özel Radyo Zet’e verdiği mülakatta “Çin ile dostane ilişkiler sürdürmeye çalışıyorum, Polonya’nın Çin ile her zaman iyi ilişkileri olmuştur ve bunun devam etmesini istiyorum” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB’nin Rusya’ya yönelik 14. yaptırım paketinde neler var?

Yayınlanma

Avrupa Birliği’nin (AB) yeni yaptırımları Rusya’nın enerji, finans sektörü ve ticaretini hedef alıyor. Bunlar arasında Avrupa limanlarından sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) geçişine getirilen kısıtlamalar ve SWIFT’in Rusya’daki muadiline karşı alınan tedbirler bulunuyor.

AB Konseyi, Komisyon’un, Ukrayna’daki askeri eylemleri nedeniyle Rusya’ya yönelik 14. yaptırım paketini kabul ettiğini açıkladı.

Yaptırımlar şunları içeriyor:

– 116 gerçek ve tüzel kişiye yaptırım uygulandı;

– Rus LNG’sinin Avrupa limanlarından transit geçişine kısıtlama getirildi;

– Petrol ve petrol ürünlerinde tavan fiyat uygulamasını aşmak için kullanılan ‘gölge filodan’ 27 gemiye yaptırım getirildi;

– Rusya’ya manganez cevheri ve nadir toprak elementi bileşikleri, bir dizi plastik, elektrikli ekipman ve ekskavatör tedariki yasaklandı;

– Rusya’dan helyum ithalatına kısıtlama getirildi;

– Rusya Merkez Bankası’nın SWIFT’in Rusya’daki muadili olan Finansal Haberleşme Sistemi’ne (SPFS) kısıtlama getirildi;

– Rusya’dan gerçek ve tüzel kişiler adına özel uçuşlar gerçekleştiren uçakların AB topraklarında iniş veya uçuş yapmaları yasaklandı;

– Rusya’daki kaynaklardan fon alan siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları ve medya kuruluşlarına faaliyet yasağı getirildi;

– Brüksel’e göre Rusya’ya çift kullanımlı mal ve teknoloji tedarikinde yardımcı olan 61 şirkete (bazıları Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve BAE’den) ihracat kısıtlamaları getirildi.

Buna ek olarak, Avrupalı şirketler, ‘yaptırımlar ve millileştirme sonucunda’ Rus tarafının neden olduğu zararlar için tazminat talep etme hakkına sahip olacak.

Bu, Rusya’nın ABD ve diğer ülkeler tarafından Rus gerçek ve tüzel kişilerine karşı uygulanan ve mülkiyet haklarındaki kısıtlamalarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere ‘dostane olmayan ve uluslararası hukuka aykırı’ yaptırımlara yanıt olarak acil önlemlere duyulan ihtiyaç nedeniyle kabul edilen Nisan 2022 tarihli ‘Bazı Mülklerin Geçici Yönetimi Hakkında’ kararnamesine atıfta bulunuyor.

AB ayrıca Ukrayna’dan yasa dışı yollarla ihraç edildiğinden şüphelenilen Ukrayna kültür varlıklarının satın alınmasını, ithal veya ihraç edilmesini yasakladı.

Aynı zamanda Brüksel, iştirakleri üçüncü ülkelerde faaliyet gösteren Avrupalı şirketlere, askeri amaçlarla kullanılabilecek malların Rusya’ya yeniden ihraç edilmesine izin vermemeleri talimatını verdi.

Yaptırım listelerine tam olarak kimlerin dahil edildiği henüz bildirilmedi.

EUObserver, söz konusu kişi ve kuruluşlar arasında ‘devlet destekli propaganda etkinliklerine’ katıldığı öne sürülen şarkıcı Polina Gagarina ve geçen yıl Rusya Federal Mülk Yönetimi Teşkilatı tarafından devralınan Baltika bira fabrikasının (Danimarkalı Carlsberg’e ait) başında bulunan Teymuraz Bolloyev’in de bulunduğunu bildirdi.

Dünya Ticaret Örgütü raporu: Rusya yaptırımları Batı’yı vurdu

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English