Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Gallant: Özel operasyon safhasına geçiş başladı

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Wall Street Journal’a yaptığı açıklamada, ülkesinin Gazze’de yoğun çatışmalardan düşük yoğunluklu özel operasyonlara geçmeye başladığını söyledi.

İsrail’in Gazze’de dördüncü ayına giren operasyonlarını değerlendiren Gallant, İsrail için tehlikenin Hamas’la sınırlı olmadığını iddia etti, “Benim temel görüşüm: Tek bir düşmanla değil, bir eksenle savaşıyoruz. İran, kullanmak üzere İsrail’in etrafında askeri güç oluşturuyor” dedi.

Bu tehdit karşısında ülkesinin tutumunu savunan Gallant, Gazze’de potansiyel olarak uzun sürecek bir çatışmanın ve İsrail’in savunma politikasındaki kalıcı bir değişimin sinyallerini verdi.

İsrail’i sivil kayıpları önlemek için daha fazla çaba göstermeye çağıran ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın İsrail’e yapacağı ziyaret öncesinde Gallant, İsrail kuvvetlerinin “savaşın yoğun manevra safhası” olarak adlandırdığı safhadan “özel operasyonlara” doğru kayacağını belirtti. Gallant, “Gazze şehri de dahil kuzeyde, İsrail birliklerinin en azından yer üstünde kontrolü büyük ölçüde sağladığını” söyledi ve “Bir sonraki aşamaya yakınız” ifadelerini kullandı. Ancak Gallant çatışmanın bir sonraki bölümünün “daha uzun süreceği” uyarısında bulundu ve İsrail’in Hamas’ı bir savaş gücü olarak yok etme, Gazze’deki kontrolünü sona erdirme ve rehineleri kurtarma hedeflerinden vazgeçmeyeceğini belirtti.

Şu anda Han Yunus’ta yoğunlaşan çatışmalar güneye doğru ilerledikçe İsrail ordusu son derece kalabalık bir nüfusun bulunduğu bölgede faaliyet gösterecek. 2,2 milyonluk nüfusunun çoğu şu anda yerleşim bölgesinin güney ucuna sıkışmış durumda ve bu da buradaki çatışmalarda daha fazla sivil kaybı riskini artırıyor.

“Çok sayıda sivili göz önünde bulundurmamız gerekiyor” diyen Gallant, askeri taktiklerin ayarlanması gerekeceğini de sözlerine ekledi. Gallant, “Bu biraz zaman alacak. Ama pes etmeyeceğiz” dedi.

WSJ’ye göre İsrailli yetkililer düşük yoğunluklu operasyonlara geçişin kademeli olacağını ve Gazze’nin farklı bölgelerinde farklı zamanlarda gerçekleşeceğini söyledi. İsrailli yetkililer çatışmaların en hassas aşamasının, Gazze’nin İsrail sınırında yer alan ve şu anda başka yerlerdeki çatışmalar nedeniyle yerinden edilmiş insanlarla dolu olan Refah civarında olacağını belirtti. Hamas militanlarının da burada barındığını ve Mısır’dan tüneller aracılığıyla ikmal yaptıklarını iddia etti.

İsrail, Hamas tarafından silah ve insan kaçakçılığı için kullanıldığını iddia ettiği sınır boyunca uzanan kritik koridorun kontrolü için Mısır ile görüşmeler yürütüyor. İsrail bu koridorun yok edilmesinin Gazze’nin askerden arındırılması açısından kritik önem taşıdığını söylüyor.

Hedeflere ulaşılamadı

Öte yandan Yedioth Ahronot gazetesi, İsrail ordusunun, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik 4’üncü ayına giren saldırıların maliyetinin 217 milyar şekele (59,35 milyar dolar) yükselmesine rağmen halen belirlediği hedeflere ulaşamadığı yazdı.

“En pahalı savaş – İsrail hedeflerine henüz ulaşılamadı – 3 ay sonraki durumun çerçevesi” başlığıyla yayınlanan haberde İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’ne ekim ayında başlattığı kara harekatında taktik açıdan pek çok başarı elde ettiği ancak “Hamas’ın askeri yeteneklerini ortadan kaldırmak ve İsrailli esirleri kurtarmak” gibi hedeflerine ulaşamadığı kaydedildi.

Kassam Tugayları’nın lideri Muhammed ed-Dayf ve yardımcısı Mervan İsa, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar gibi üst düzey yetkililerin halen aktif olduğuna işaret edilen haberde, İsrail ordusunun, Hamas’ın kıdemli yetkililerini ortadan kaldırma hedefinde de başarılı olamadığı aktarıldı.

İsrail ordusunun, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların maliyetinin 217 milyar şekele (59,35 milyar dolar) ulaştığı belirtilen haberde, bu maliyetin hem ordunun bütçesini hem de sektörlere yapılan yardımları kapsadığı kaydedildi.

Haberde, İsrail’in saldırılarının ülkedeki ekonomi ve eğitimin yanı sıra sığınmacılar ve İsraillilerin kişisel güvenliği üzerinde de olumsuz yansımaları olduğu vurgulandı.

Gazze’deki saldırılar İsrail’in ekonomisine zarar veriyor

​​​​​​​İsrail’in bu yılın ilk üç ayında iş döngüleri etkilenen şirketlere yaklaşık 10 milyar şekel (2,74 milyar dolar) ödeme yapması beklendiği ifade edilen haberde, Lübnan sınırında bulunan Yahudi yerleşim yerlerindeki mülklere verilen hasarın yaklaşık 5-7 milyar şekel (1,37-1,91 milyar dolar), Gazze Şeridi’nin çevresindeki Yahudi yerleşim yerlerindeki hasarın ise 15-20 milyar şekel (4,10-5,47 milyar dolar) civarında olduğu bildirildi.

Haberde ayrıca, İsrail’in Gazze Şeridi sınırından ve kuzeyden tahliye edilen 125 bin yerleşimcinin masraflarını karşıladığına ve bunun maliyetinin milyarlarca şekel tuttuğuna işaret edildi.

Saldırıların devam ettiği üç ay boyunca İsrail’deki birçok öğrencinin online eğitim aldığı, yavaş yavaş sınıflara döndüğü belirtilen haberde, saldırılar devam ettikçe İsrail’e verilen küresel desteğin her geçen gün azaldığına dikkat çekildi. Haberde, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırının, İsrail halkının kişisel güvenliğini etkilediği, silah ruhsatı başvurularında ciddi artış görüldüğü kaydedildi.

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English